İçeriğe geç
Home » Accidental Mark 1. Bölüm

Accidental Mark 1. Bölüm

Sabahın erken saatlerinde hafif bir yağmur sesi vardı ve ağaçların sıralandığı dağlar sisle kaplanmıştı. Sisle kaplanmış bir harikalar diyarıydı adeta.

Siyah renkli bir araba kıvrımlı bir dağ yolunda ilerliyordu.

Öndeki şoför dikkatli bir şekilde direksiyonu tutuyordu. Arkada oturan adam gri bir takım elbise giymişti. Temiz beyaz gömleği jilet gibi ütülenmişti ve en ufak bir kırışıklık yoktu. İnce parmaklarıyla birkaç belgeyi karıştırıyordu. 

Adamın yakışıklı yüz hatları ve kayıtsız bir ifadesi vardı. Orada sessizce oturuyordu ama yine de tuhaf bir baskı duygusu yayıyordu. Onun varlığı nedeniyle arabanın içi tamamen sessizliğe gömülmüş gibiydi. Şoför atmosferi bozacak ve onu rahatsız edecek hiçbir şey yapmaya cesaret dahi edemiyordu.

Adamın yanında yirmi yaşlarında bir kız oturuyordu. Genç bir yüzü vardı, saçları topuz yapılmıştı ve pembe bir elbise giyiyordu. Elindeki telefondan bir roman okuyordu. Bir müddet okuduktan sonra aniden yanındaki adama baktı ve onu baştan aşağı süzdü.

Adam onun bakışını hissetti ve, “Ne oldu?” diye sordu.

Genç kızın dudakları yukarı doğru kıvrıldı ve usulca gülümsedi, “Gege, bu romanın ana karakteri seninle aynı isme sahip. Onun da adı Pei Shaoze.”

Ç/N: Gege – Ağabey

Pei Shaoze gelişigüzel bir şekilde, “Hangi roman?” diye sordu.

“Kazara İşaretleme. Bir ABO romanı bu.”

Ç/N: ABO- alfa beta ve omega evreni

“ABO romanı mı?” dedi Pei Shaoze. Web romanlarıyla pek ilgilenmiyordu. Yalnızca şirketin sinema ve televizyon departmanının gösterimden sonra kendisine sunduğu senaryoları okuyordu. Doğal olarak ABO evreninin ne olduğunu bilmiyordu ve ABO’nun kan grubu falan olduğunu zannediyordu.

Pei Xueqing, “Öhö,” diyerek usulca öksürdü. Ağabeyine detaylı olarak anlatmaya utandığından, kısaca açıklamaya başladı, “Bu kurgulanmış bir evren. Bu evrende insanlar üçe ayrılıyor; alfa, beta ve omega. Alfalar ve omegalar feromon denilen kokulara sahipler. İnsan içgüdülerini kontrol eden bir tür hormon gibi bir şey. Seninle aynı adı taşıyan Pei Shaoze bir alfa ve aynı zamanda bir şirketin patronu.”

Pei Shaoze onu dinlerken şaşırmıştı.

Pei Xueqing duraksadı ve ardından fısıldadı, “Ancak, kitaptaki Pei Shaoze pisliğin teki. Ana karakter Cheng Xia, feromonlarının kontrolünü kaybettikten sonra, bu pislik Cheng Xia’ya eziyet ediyor ve neredeyse onu öldürüyor. İsminiz aynı olsa da karakteriniz tamamen farklı.”

“Aynı isme sahip olmamız pek de tuhaf sayılmaz, sonuçta oldukça yaygın bir isim bu,” dedi Pei Shaoze. Bu meseleyle daha fazla ilgilenmedi ve belgelerini incelemeye geri döndü.

Genellikle işleriyle meşgul olurdu. Lakin şu anda eve gidiyordu, çünkü o gün otuzuncu yaş günüydü ve annesi onun için bir doğum günü partisi hazırlamıştı.

Elindeki belge, sinema ve televizyon departmanı projesi için bir imza sözleşmesiydi. Hukuk departmanı, son bir inceleme için kendisine göndermeden önce defalarca kez kontrol etmişti. Otele daha bir saatlik yol vardı, bu yüzden arabada okumak için bu sözleşmeyi yanında getirmişti.

On dakika sonra Pei Shaoze sözleşmeyi okumayı bitirdi ve evrak çantasına geri koydu.

Pei Xueqing ağabeyinin artık boşta olduğunu görünce merak etmekten kendini alamadı, “Gege, eğlence sektörünce bazı dile getirilmeyen kurallar olduğunu duymuştum, doğru mu? Mesela bir gün yatağında güzeller güzeli bir aktör bulursan ne yaparsın, ondan faydalanır mısın?”

Pei Shaoze ifadesizce yanıtladı, “Hayır.”

“……” Pei Xueqing çaresizce omuzlarını silkti.

Ağabeyi fazla sert ve ciddi biriydi. Biri sırf onun için kapısına kadar bile gelse buna kayıtsız kalırdı. Kazara İşaretleme romanındaki o kötü alfa gibi asla olamazdı. Romanda pisliğin teki olan Pei Shaoze kendisini eve bırakan Cheng Xia’nın durumundan anında faydalanmıştı. Ki bunun sonucunda da hikaye taviz ve şiddetle dolu bir hal almıştı.

Hikâye her ne kadar rahatsız edici ögeler barındırıyor olsa da, ana karakterin adı ağabeyiyle aynı olduğundan kitabı okumayı bir türlü bırakamamıştı…

Romandaki şerefsiz alfa beynini sık sık tatile çıkarıyordu anlaşılan. Sakin ve bilge biri olan ağabeyiyle asla kıyaslanamazdı. Ağabeyi Pei Shaoze kelimenin tam anlamıyla bir işkolikti.

Pei Xueqing’in hatırladığı kadarıyla Pei Shaoze hiç kimseyle bir ilişki yaşamamıştı. İyi bir görünüşü vardı ve ailesi zengindi, bu yüzden sayısız kadın onunla ilişki kurmak istiyordu. Lakin hep bu kadınlara karşı ilgisiz kalmıştı. Özel yaşamında son derece disiplin sahibi biriydi. Her gün belli bir saatte kalkar ve hep aynı saat diliminde yemek yerdi. Görünüşe göre onun dünyası sadece işten ibaretti ve geri kalan her şeyi bir kenara bırakmıştı.

Babaları genç yaşta vefat etmişti ve annelerinin sağlığı da her geçen gün kötüye gidiyordu. Pei Shaoze şirketi devraldığında henüz yirmi iki yaşındaydı ve üniversiteden daha yeni mezun olmuştu. O zamanlar şirketin çok fazla borcu vardı ve iflasın eşiğine gelmişti. Pei Shaoze’nin ne kadar baskı altında olduğu pekâlâ tahmin edilebilirdi.

Piyasayı araştırmaktan, projeleri taramaya ve sanatçıları işe almaya kadar her şeyi kendi başına yapmıştı. Hatta bir keresinde yatırımcıları ikna edebilmek için mide kanaması geçirene dek onlarla içmiş ve sonrasında hastaneye kaldırılmıştı. Bunun sonucunda da ciddi derecede mide problemleri yaşamaya başlamıştı…

Bu süre zarfında günde en fazla beş saat uyuyabiliyordu ve sürekli hareket halindeydi.

Çok şey yaşamış, sakin ve kararlı karakterini geliştirmişti.

Yıllarca süren sıkı çalışması sayesinde Pei ailesi eğlence endüstrisinin yarısını fethetmişti. Çıkardığı sanatçılar popüler olmuş ve yatırım yaptığı birkaç film büyük gişe rekorları kırmıştı. Böylece Pei Shaoze, sektördeki en iyi yatırım vizyonuna sahip patron haline gelmişti.

O yılların deneyimi, Pei Shaoze’yi daha da olgunlaştırmıştı. Genç kızların ve yeni gelen sanatçıların ne düşündüklerini anlayabiliyordu. Bu yüzden, çok yakında otuz yaşına girecek olmasına rağmen aşkla meşkle pek de işi yoktu.

Yukarı tırmanmak için kendisini basamak olarak kullanmaya çalışan insanlara âşık olup neden vaktini boşa harcasındı ki zaten?

Pei Shaoze eğlence sektöründe oldukça ünlüydü ve sektördeki tüm yıldızlar onu gördüklerinde “Başkan Pei” diyerek selamlamak zorunda kalıyorlardı. Yine de Pei Xueqing, ağabeyinin hep nedense insani dokunuştan biraz yoksun olduğu hissine kapılıyordu. Çünkü ağabeyi tıpkı bir robot gibi her zaman ciddi ve ilgisizdi. Ağabeyini bütün kalbiyle sevecek birinin bir gün onu bulmasını yürekten diliyordu.

Fakat böyle birinin ne zaman ortaya çıkacağını bilmiyordu.

Pei Shaoze’nin doğum günü partisi, bölgede tanınmış beş yıldızlı bir otelde düzenleniyordu. 

Pei ailesinin yakınları ve şirketin sanatçıları otelde hazır bulunuyorlardı. Zengin insanların hepsi Pei Shaoze üzerinde iyi bir izlenim bırakmak için giyinip kuşanmışlardı, şirketin yıldızları da ışıl ışıl parlıyordu ve Pei Shaoze için hediyeler bir dağ gibi yığılmıştı. Pei Shaoze’nin geldiğini gören herkes kenara çekilerek onun yolunu açıyordu.

Pei Shaoze, kız kardeşini sakince parti salonunun ortasına götürdü. Annesinin yanına gitti ve ona centilmence sarıldı. Anne Pei, oğlunun omzuna hafifçe vurdu ve gülümsedi, “Shaoze, doğum günün kutlu olsun. Otuzuncu yaş günün daha hareketli geçsin diye birçok kişiyi davet ettim. Senin için bir sakıncası yoktur umarım?”

Pei Shaoze ender görülen bir şekilde gülümsedi, “Elbette yok.”

Genelde ciddi bir ifade takınırdı ve yalnızca ailesinin karşısında böyle rahat bir şekilde gülümserdi. Uzaktaki birkaç genç hanım onun gülümsediğini görünce kalplerinin daha da hızlı çarptığını hissettiler ve aralarında fısıldaşmaktan kendilerini alamadılar.

“Başkan Pei de çok yakışıklı. İstese o da sektörde sahneye çıkamaz mı?”

“Adam milyarlar kazanıyor zaten, sahneye çıkmasına gerek var mı?”

“Bu arada…bildiğim kadarıyla hala bekar. Acaba nasıl kadınlardan hoşlanıyor?”

“Nasıl kadınlardan hoşlanırsa hoşlansın, senin gibi dedikoduculardan hoşlanmadığı kesin!”

Doğum günü partisi akşam saat sekizde başlamıştı. Pei Shaoze, annesinin işaret etmesiyle beraber mikrofonu almış ve nezaketen birkaç şey söylemişti. Ardından doğum günü pastasını kendi eliyle kesmişti. Coşkulu bir alkış koptuktan sonra insanlar gelip onunla kadeh kaldırmaya devam ediyorlardı.

“Doğum gününüz kutlu olsun Başkan Shaoze. Umarım bu yıl da sizin için her şey yolunda gider!”

“Mutlu yıllar Başkan Pei…”

Pei Shaoze birbiri ardına bir kadeh şarap içiyordu ve yavaş yavaş başının döndüğünü hissetmeye başlamıştı. Böyle gürültülü ortamlardan hoşlanmazdı ama annesine karşı da çıkamazdı. Ne de olsa tüm bu doğum günü kutlaması onun için hazırlanmıştı.

Doğum günü partisi bitmek üzereyken Pei Shaoze asistanını aradı ve derin bir sesle talimat verdi, “Şoför annemi ve Xiao Qing’i eve bıraksın. Sen de beni batı banliyölerindeki villaya götür. Orada iki gün dinleneceğim.”

Asistan hemen cevap verdi, “Tamam, hemen geliyorum.”

Kısa bir süre sonra asistan onu almak için otele geldi. Pei Shaoze arkaya oturdu ve elini şakağına bastırdı. Alkol toleransı düşük sayılmazdı ama o akşam sahiden de çok fazla içmişti. Şakaklarında ani bir ağrı oldu, başı sanki patlayacakmış gibi uğulduyordu.

Asistan dikiz aynasından ona baktı ve yüzünün kötü bir hal aldığını fark edince endişelenmeye başladı, “Başkan Pei, yine başınız mı ağrıyor? Ağrı kesici almak ister misiniz?”

Pei Shaoze’nin sesi boğuktu, “Hayır, sen yola odaklan. Ben biraz uyuyacağım.”

Ardından arka camın perdelerini kapattı, arabanın ışıklarını söndürdü ve gözlerini kapatarak arkasına yaslandı.

Asistan aracı sessizce sürmeye devam ediyordu.

Bütün gün yağmur yağmıştı ve tüm şehir yoğun bir sisle örtülmüştü. Hava karardıktan sonra görüş mesafesi otuz metrenin altına düşmüştü. Dolayısıyla asistan arabayı oldukça dikkatli kullanıyordu ve hızını de epey düşürmüştü.

Arabanın batı banliyölerindeki villaya varması yaklaşık iki saat sürmüştü. Asistan, berbat bir halde olan Pei Shaoze’nin yatak odasına gitmesine yardımcı oldu ve düşünceli bir şekilde onun için bir bardak su doldurdu. Pei Shaoze’nin başı ağrıdan çatlayacakmış gibiydi, bu yüzden komodinin üzerinden birkaç uyku hapı alarak ağzına attı ve uykuya daldı.

Bir süre sonra, Pei Shaoze’nin kafasında garip mekanik sesler duyuldu.

[Kitaba Işınlanma Sistemine hoş geldiniz. Sistem 1022 size gönülden hizmet edecek.]

[Oyuncunun hesabı etkinleştirildi.]

[En son okunan roman…üzgünüm, son üç ayda bu oyuncu tarafından hiç roman okunmamış.]

[Anılar geri getiriliyor…]

[Hafızanızdaki en yeni roman Kazara İşaret.]

[Romanın dünyası yükleniyor.]

[İlgili karakter ‘Pei Shaoze’nin’ bağlaması tamamlandı.]

[Strateji başlatılıyor.]

Pei Shaoze yatağında doğruldu.

Doğum günü partisinde çok fazla şarap içtiğini ve korkunç bir baş ağrısı çektiğini hatırladı. Villaya döndükten sonra baş ağrısından dolayı bir müddet uyumakta güçlük çekmişti. Bu yüzden birkaç tane uyku hapını üst üste içmişti. Bu, uyuyamadığı yıllarda geliştirdiği bir alışkanlıktı.

Aniden uyanmıştı ama kafasının içindeki bu ses de neyin nesiydi böyle?

Pei Shaoze tam kafası karışmış hissediyordu ki, aniden sıcak bir vücut yanına doğru bastırıldı. Yanındaki kişi nazikçe kolunu uzattı ve elini beline sardı. İkisi yakın temas halindelerdi ve diğer kişinin üzerinde hiç kıyafet yoktu….ve dahası, kendisi de çıplaktı.

“???”

Pei Shaoze hemen ışıkları açtı ve keskin gözleriyle yan tarafa baktı. Vücudunu bir yorganla kaplayan genç bir adam yatakta yatıyordu, sadece yüzü ve hafifçe görünen köprücük kemiği açıktaydı.

Genç adamın teni beyazdı, kaşları belirgindi ve yüzüne vuran sıcak ışık onu genç bir öğrenci gibi gösteriyordu. Buna rağmen yüz hatları çok yakışıklıydı. Görünüşüyle beraber sayısız yakışıklı erkeğin olduğu eğlence sektöründe üst sıralarda yer alabilirdi. Ancak genç adamın yüzü kıpkırmızıydı ve yatakta huzursuzca kıpırdanıyordu.

Pei Shaoze o an kız kardeşinin eğlence sektöründeki bazı dile getirilmeyen kurallarla ilgili olan sorusunu hatırladı…

Biri gerçekten de sektörde yükselmek için onun yatağına mı girmişti?

Pei Shaoze genç adamın elini geri itti ve sakince, “Seni buraya kim gönderdi?” diye sordu.

Sesi alçak ve soğuktu. Hatta öyle ki sesinden dolayı yatak odasındaki sıcaklık birkaç derece düşmüş gibiydi.

Genç adam başını kaldırdı ve diğer kişinin kim olduğunu görünce hemen yorganın altına kıvrıldı, dudakları hafifçe titredi ve nefesi kesildi, “B-Başkan Pei…Ben…benim adım Cheng Xia. Görünüşe göre dün omega feromonlarım kontrolden çıktı ve…”

Cheng Xia mı? Omega feromonları mı? Bu sözler neden tanıdık geliyordu ki?


 

5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest


2 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Lityum
Lityum
2 ay önce

Kitaplar yüklendi mi diye wordpresse bakıp duruyorum tesadüf eseri siteyi buldum bi bakayım dedim kiii kitapların hepsi yüklenmiiş💃🏻 artık hepsini 500. kez okuyabilirim😈 çeviriler için şimdiden teşekkürleer, seni tekrardan görmek çok güzel 💕🌸🎀

You cannot copy content of this page

Light
Dark
2
0
Would love your thoughts, please comment.x