İçeriğe geç
Home » Accidental Mark 7. Bölüm

Accidental Mark 7. Bölüm

Lin Qianshu’nun tek derdi aşk oyunlarıydı ve Pei Shaoze için pek bir tehdit oluşturmuyordu. Pei Shaoze’yi gerçekten tehdit eden kişi, aşk saplantısından yararlanarak Tianxuan’ın gücünü sakin bir şekilde ele geçiren kişiydi.

Yazar bu olaya sadece hafifçe değinmişti ama kitap dünyasının olay örgüsü otomatik olarak gerçekleşmeye başlamıştı. Dolayısıyla Tianxuan’ın içinde halihazırda bazı problemler olmalıydı. Bu kişinin Tianxuan’ın kontrolünü ele geçirmesi bir gecede gerçekleşmemişti ne de olsa. Bunu uzun zamandır planlıyor olmalıydı.

Tianxuan’ın nihai sahibi, orijinal romanda adı geçen Başkan Yardımcısı Cui’ydi. Cui Jue, babası tarafından terfi ettirilmişti.

Cheng Xia Çin’e döndükten sonra Pei Shaoze, Cheng Xia’yı yüzsüzce takip etmiş ve şirketi tamamen görmezden gelmişti. Babası Pei Sheng, durumu kötüleştiği için hastaneye kaldırılmıştı. Başkan Yardımcısı Cui hisse satın alma fırsatını değerlendirmiş ve Tianxuan’ı avucunun içine almıştı.

Daha sonra Baba Pei hastalıktan dolayı vefat etmiş ve şirket Cui Jue’nin eline geçmişti. Lin Qianshu araba kazasında ölmüş, Pei Shaoze, Cheng Xia tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü. Orijinal romanda Pei Shaoze’nin sonu oldukça acıklıydı.

Elbette bu trajik sonu kendisi hazırlamıştı ve hiçbir acıma duygusunu hak etmiyordu.

Artık Pei Shaoze romandaki karaktersiz alfanın yerine geçtiği için, doğal olarak Tianxuan’ın başkasının eline düşmesini önlemek için önceden hazırlık yapmalıydı. Cheng Xia’yı eğlence sektöründe ancak bu şekilde koruyabilirdi. Şu anda babası hala Tianxuan Grubu’nun başkanıydı. Bazı planları uygulamak için babasının gücünden yararlanacaktı.

Pei Shaoze eve geldiğinde annesini oturma odasında televizyon izlerken buldu. Onun koridora çıkan kapıyı iterek açtığını gören ve oldukça bakımlı görünen bir kadın onu hemen gülümseyerek karşıladı, “Shaoze, bugün neden eve geldin? Keşke haber verseydin. Sana yemek hazırlardım.”

Kadının adı Lu Manjing’di ve hayatı boyunca bolluk içerisinde büyümüş varlıklı bir omega hanımdı. Hayatında hiç acı çekmemişti. Büyüdükten sonra Pei Sheng ile evlenmişti. Babası onu parmağında oynatıyordu ama iki oğluna da bir hayli düşkündü.

Anaokulundayken Pei Shaoze, bir beta çocuğa kasten zorbalık yapmış ve çocuğun kafasını yaralamıştı. Oğlunu terbiye etmek yerine bağlantılarını kullanarak Pei Shaoze’nin yaraladığı çocuğu okuldan attırmıştı. Buna benzer pek çok şey daha olmuştu. Her halükârda, Lu Manjing’in gözünde oğlu hep haklıydı. Onu sürekli şımarttığından 26 yaşında olan Pei Shaoze onun için koca bir bebekti.

Pei Shaoze ruhen bu kitabın dünyasına girmişti ve bu “anne”ye karşı derin hisleri yoktu. Yine de oğlunun yerine geçtiğinden onunla bu anne-oğul ilişkisini sürdürmek zorundaydı. Pei Shaoze onu duyunca yanıt verdi, “Anne, çoktan yemek yedim. Babam burada mı?”

Lu Manjing alçak sesle, “Üst kattaki çalışma odasında. Onunla konuşmaya mı gelmiştin?” diye sordu.

Pei Shaoze başını salladı, “Evet. Anne, sen televizyon izlemeye devam et. Benim babamla bir şey konuşmam lazım.”

Ardından ikinci kattaki çalışma odasına geldi ve kapıyı çaldı.

“Gel,” dedi Pei Sheng. Karısının meyve getirdiğini zannetmişti ve oğlunun içeri girmesini hiç beklemiyordu. Anında memnuniyetsiz bir ifadeyle kaşlarını çattı, “Burada ne işin var?”

Oğlu oldukça lakayt biriydi ve günlerini diğer varlıklı ailelerin çocuklarıyla takılarak geçiriyordu. Yılın 360 gününü dışarıda içki içerek geçirirdi ve nadiren eve ya da şirkete giderdi. Pei Sheng o kadar hayal kırıklığına uğramıştı ki, oğlunu her gördüğünde başına ağrılar giriyordu.

Pei Shaoze kanepeye oturdu, “Seninle konuşmam gereken bir şey var.”

Pei Sheng sabırsızca cevapladı, “Yine mi Lin Qianshu meselesi? Kara sevdaya mı tutuldun? Lin Qianshu ve Lu Xuan çoktan nişanlandılar. Bu dünyadaki tek omega o değil. İtibarımı hiçe sayıp sen istiyorsun diye nişanı bozmaları için Lu ailesine yalvaramam!”

“….” Pei Shaoze yumuşak bir şekilde karşılık verdi, “Lin Qianshu ile hiçbir ilgisi yok.”

Pei Sheng ona baktı, “Ne o zaman? Başına bir şey mi geldi?”

Onun gözünde Pei Shaoze onunla asla iyi bir şey konuşmayacak, vefasız bir evlattı. Oğluna karşı bu kadar sabırsız ve ilgisiz olmasına hiç şaşmamalıydı.

Pei Shaoze usulca, “Başkan olarak hissedarlar toplantısı düzenlemeni istiyorum,” dedi.

“???” Pei Sheng oğluna şaşkınlıkla baktı, “Hissedarlar toplantısı mı? Ne yapacaksın ki?”

“Hissedarlar toplantısında onaylanması gereken bazı reform planlarım var,” diyerek sakince açıkladı Pei Shaoze, “Tianxuan’ın mevcut yönetim sistemi 10 yılı aşkın bir süredir kurulu ve çok kaotik. Sanatçıların seviyesi eşit değil ve menajerlerin arasında köstebekler var. Bir süre sonra eminim ki sorun çıkaracaklardır.”

Bu, oğlunun şirket hakkında ilk kez ciddi bir şekilde konuşmasıydı. Bu yüzden bir müddet tepki verememişti.

Pei Shaoze, yanında getirdiği dizüstü bilgisayarı açtı, “Bugün bazı projeler yazdım. İstersen önce bir göz at. Projelerimin uygulanabilir olduğunu düşünürsen, lütfen hissedarlar toplantısında beni destekle.”

Pei Shaoze, yatak odasında Cheng Xia ile ilgilenirken şirket bilgilerini okuyup birkaç proje yazmıştı. Gerçek dünyada sekiz yıldır bir eğlence şirketi işletiyordu ve şu anda Tianxuan Entertainment’ta var olan birçok sorunu bir bakışta görebiliyordu. Ayrıca şirketle ilgili yapılması gereken reformları da hemen anlamıştı. Başkanı ikna edebilirse, diğer hissedarları da yavaş yavaş ikna edebilirdi.

Pei Sheng, oğlunun dizüstü bilgisayarındaki projeye şüpheyle baktı. Baktıkça daha da şoke oluyordu. Cahil ve beceriksiz oğlunun bu kadar çok sorunu keskin bir dille yazabilmiş olduğuna inanamıyordu. Pei Sheng kaşlarını çattı ve, “Bu proje planını nereden buldun?” diye sordu.

Pei Shaoze oldukça kendinden emindi, “Eskiden rekabetçi olmadığımı ve seni hayal kırıklığına uğrattığımı biliyorum. Bana güvenmemekte haklısın. Ancak bana son bir kez şans verebilir misin? Benim doğru yoldan ilerlememi istemez misin?”

Pei Sheng’in kalbi yerinden fırlayacakmış gibiydi. Daha önce, şirketten her bahsettiğinde oğlu hep ilgisiz kalmıştı. Bu kadar ciddi olması çok nadir bir durumdu. Belki de oğlu gerçekten büyümüş ve her şeyin farkına varmıştı? Kariyerine odaklanmaya istekli olduğu sürece Pei Sheng oğlunun bu değişimini sorgulama niyetinde değildi.

Bir süre düşündükten sonra Pei Sheng oğluna cevap verdi, “Tamam, sana bu fırsatı vereceğim. Yarın sabah saat 10’da tüm hissedarlara toplantıyı bildireceğim. Onları ikna etmek senin elinde.”

Pei Shaoze başını salladı ve ayağa kalktı, “Baba, erkenden yatıp dinlen. Ben şirkete gideceğim. Henüz okumadığım bazı belgeler var.”

Pei Sheng’in gözleri fal taşı gibi açıldı. Oğlu fazla mesai yapmak için şirkete mi dönecekti? Yoksa güneş batıdan falan mı doğmuştu o gün? Oğlu gerçekten de kendine çekidüzen vermeye mi karar vermişti?!

Pei Shaoze şirkete geri döndü ve başkan ofisine giden özel asansöre bindi.

Tianxuan’ın en üst katındaki ofis çok genişti. Yaklaşık 100 metrekarelik bir alana sahipti. Çalışma masası, kitaplık ve rahat kanepeye ek olarak, yanında yatak odası ve banyosu olan küçük bir süit vardı. Böylece şirkette fazla mesai yaptıktan sonra orada uyuyabiliyordu.

Masasına oturdu ve içinden, “Sistem orada mısın?” diye sordu.

Ardışık iki görev reddedilmişti ve sistem çoktan Pei Shaoze’den vazgeçmişti. Uyukluyordu ama kendisine seslenilince hemen uyandı, [Evet, ne oldu?]

Pei Shaoze, “Kitaptaki dünyaya geçtim ama gerçek dünyada bana ne oldu?” diye sordu.

Sistem 1022 yanıtladı, [Doğal olarak gerçek dünyanızda hala uyuyorsunuz. Burada olanlar diğer dünyayı etkilemeyeceği için burayı paralel evren olarak da düşünebilirsiniz.]

Pei Shaoze oldukça düşünceli görünüyordu, “Başka bir deyişle, burada ne kadar kalırsam kalayım, gerçek dünyada sarhoş olduğum o gecede mi olacağım? Görevi tamamladığımda gerçek dünyada uyanabilecek miyim?”

[Evet, ama sonsuza kadar burada kalamazsınız. Kazara İşaret romanının zaman çizelgesi beş yıldır. Bu nedenle, Cheng Xia’nın kalbini kazanabilmeniz için elinizdeki en uzun zaman bu. Tüm oyuncu puanlarınız düşülürse veya süre dolmuş ve görev tamamlanmamışsa, bilinciniz yok olacak ve gerçek dünyadaki Pei Shaoze uyanamayacak.]

Pei Shaoze başını salladı, “Anlıyorum. O zaman sen dinlenmene devam et.”

Beş yılda iyi izlenim puanlarını 100 yapmalıydı, yoksa her iki dünyada da tamamen ölmüş olacaktı.

Pei Shaoze nazikçe kaşını ovuşturdu. Bu tuhaf olayı bizzat deneyimlememiş olsaydı, kırk yıl düşünse başına böyle bir şey geleceğini düşünmezdi.

O gece geç saatlere kadar belgeleri kontrol etti ve ardından şirkette uyudu.

Ertesi sabah, Pei Shaoze saat 7’de kalktı. Yıkandıktan sonra dolaba asılı takım elbisesini giydi, aynaya bakarak kravatını bağladı ve kahvaltı için aşağı indi. Kahvaltıdan sonra şirkete geldiğinde çalışanlar birbiri ardına işe geliyordu.

Keskin gözlü biri Pei Shaoze’yi hemen tanıdı. Afallamış bir şekilde hızlı adımlarla asansöre doğru yürüyen kişiye baktı. Haberi anında şirketin dedikodu grubunda paylaştı,” Başkan Pei şirkete gelmiş!”

“S*ktir, bu kadar erken saatte mi? Saat yedi buçuk!”

“Gördüğün kişinin o olduğundan emin misin?”

Birisi Pei Shaoze’nin bir fotoğrafını gönderdi, “Yanlış görmemiş, bu gerçekten Başkan Pei!”

Fotoğraftaki adam uzun boyluydu ve koyu gri bir takım elbise giyiyordu; yakışıklı yüzünde hiçbir ifade yoktu.

Grupta dedikodu kazanı kaynıyordu.

“Neden aniden şirkete geldi ki?”

“İfadesi iyi görünmüyor. Bir şey mi oldu?”

“Başkan Pei şirkete nadiren geliyor. Ayrıca bugün takım elbise giymiş. Bu işte bir bit yeniği var…”

Zhao Wenxiu telefonunu aldı ve dedikodu grubundaki mesajları gördüğü anda sırtından aşağı bir ürperti indi.

Pei Shaoze görüşmek için onu aramıştı. Acaba dün gece olanlar yüzünden ona kızgın mıydı? Kararlaştırılan zamanın yaklaştığını gören Zhao Wenxiu’nun şirkete girmekten başka seçeneği yoktu.

Asistan Zhang Fan da sabahın erken saatlerinde bir hayli korkmuştu. Önceden bazı hazırlıklar yapmak için sabah 7:30’da şirkete gelmişti ve ofise girer girmez kendisine bakan bir çift derin gözle karşılaşmıştı. Tepeden tırnağa titreyen Zhang Fan neredeyse elindeki kahveyi düşürüyordu. Gözlerine inanamayarak mırıldandı, “B-Başkan Pei? Erkenden gelmişsiniz…”

Pei Shaoze gelişigüzel bir şekilde onu selamladı.

Zhang Fan’ın yüreği ağzına gelmişti. Masada oturan adama baktı ve her zamanki Pei Shaoze’den farklıymış hissine kapıldı. Belki de takım elbise yüzündendi ama önündeki alfa biraz heybetli görünüyordu, bu da insanları doğrudan gözlerine bakmaktan korkutuyordu. Her daim yüzünde aptal bir ifade takınan Pei Shaoze’den oldukça farklıydı.

Zhang Fan endişeyle, “Kahvaltı yaptınız mı? Yiyecek bir şeyler almak için aşağı ineyim mi?” diye sordu.

Pei Shaoze karşılık verdi, “Yaptım. Güvenlik merkezine git ve geçen geceki güvenlik kamerası videosunun bir kopyasını al.”

Zhang Fan afallayıp kalsa da hemen ardından kendisine verilen talimatları yerine getirdi. Bir süre sonra, Pei Shaoze’ye bir dizüstü bilgisayar ve bir de güvenlik videosunun bir kopyasını verdi. Pei Shaoze videoyu açtı, ileri sardı ve videoyu incelemeye başladı.

Pei Shaoze başını kaldırmadan, “Zhao Wenxiu’yu içeri getir,” emrini verdiğinde saatin akrebi sekizin üzerindeydi.

Zhang Fan dışarı çıktı. Zhao Wenxiu en üst katın koridorunda gergin bir şekilde bekliyordu. Zhang Fan’ı gördükten sonra yaklaştı ve, “Başkan Pei neden beni çağırdı? Asistan Zhang, lütfen bana söyleyin,” dedi.

Zhang Fan acı acı gülümsedi ve başını salladı, “Bilmiyorum. Başkan Pei bugün pek normal değil, o yüzden gidip kendiniz öğrenin.”

Zhao Wenxiu dehşete kapılmıştı. Derin bir nefes aldı, yumruklarını sıktı, ifadesini düzeltti ve içeri girdi.

Pei Shaoze’nin gözleri başlangıçta dizüstü bilgisayar ekranına odaklanmıştı. Zhao Wenxiu odaya girdikten sonra başını kaldırdı ve ona bir bakış attı. Ardından buz gibi bir ses tonuyla, “Sen Zhao Wenxiu musun?” diye sordu.

Gözleri derin ve sakindi.

Zhao Wenxiu’nun kalbi davul gibi atıyordu ve zorla gülümsemeye çalışıyordu, “Evet, Başkan Pei. Beni neden çağırmıştınız?”

Pei Shaoze dizüstü bilgisayarını çevirdi ve Zhao Wenxiu’ya, meyve suyuna gizlice ilaç ekleyip Cheng Xia’ya verdiği güvenlik kamerası kaydını seyrettirdi, “İki gün önceki yıllık toplantıdan sonra, feromonları kontrolden çıkmış bir omega benim yatağımda belirdi. Bunu sen yaptın, değil mi?”

Zhao Wenxiu: “…..”

S*ktir!! Öncesinde söyleyecek bir sürü şey hazırlamıştı ama tek kelime dahi edecek durumda değildi…

Pei Shaoze az önce sahiden de kamera kaydını suratına bir tokat gibi çarpmış mıydı?


ÇN: Cui Jue adını görünce aklıma direkt Lord Cui geldi 🙁 Wcj okuyanlar ismin aynı olduğunu fark etmişlerdir zaten hemen ♡ 

 

0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x