Üçü hastaneye vardıktan sonra hemşire Qiu Qiu’ya aşı yaptı.
Qiu Qiu’nun koku alma duyusu son derece keskindi ve dezenfektan kokusunu alır almaz tüm kötü anıları tetiklenmişti. Önceki iğnelerinde hem iğneden önce hem de iğneden sonra hep ağlamıştı. Fakat bu kez Qu Moyu’nun kucağındaydı ve kaşları solucan gibi kıvrılmıştı. İğne yapılana kadar hiç ağlamasa da iğneyle birlikte ağlamıştı ve Qu Moyu tarafından çabucak sakinleştirilmişti.
Shen Dai ebeveynlik kitaplarında okuduklarını hatırladı. Alfa feromonları çocukların kendilerini daha güvenli, cesur ve güçlü hissetmelerini sağlayabilirdi. Son zamanlarda Qiu Qiu eskisi kadar hassas değildi ve geceleri de mışıl mışıl uyuyordu. Kabul etmek istemese de Qu Moyu’nun varlığının, Qiu Qiu’nun fiziksel ve zihinsel sağlığı için gerçekten daha iyi olduğunu kabul etmek zorunda kalmıştı.
Aşıdan sonra büyükannesini görmeye gittiler. Büyükannesiyle ilgilenen tek kişi hemşireydi. Shen Qin sabah erkenden çıkıp gitmişti. Shen Dai’nin bu duruma canı sıkılsa da Shen Qin’in sorumsuzluğuna uzun zaman önce alışmıştı.
Büyükannesinin durumu giderek daha da kötüleşiyordu. Günün çoğunu uyuyarak geçiriyordu ve şimdi de Qiu Qiu’yu kucağına alamayacak kadar bitkindi. Birisinin onun koluna destek olması gerekiyordu. Orada en iyi tıbbi bakımı alarak yalnızca bu dünyadan ayrılışını geciktiriyordu.
Büyükannesi usulca Qu Moyu’ya Shen Dai’ye ve Qiu Qiu’ya karşı iyi davranmasını tembihledi. Artık Qu Moyu’nun iyi biri mi yoksa kötü biri mi olduğunu anlamaya çalışacak mecali yoktu. Yalnızca güvenerek onları geride bırakabileceği tek alfanın Qu Moyu olduğunu biliyordu.
Qu Moyu bir yandan başını sallıyor, bir yandan da ona söz veriyordu. Mütevazı bir öğrenci gibi dikkatle dinliyordu. Shen Dai’nin izlenimine göre, Qu Moyu daha önce kendi anne babasına karşı hiç bu kadar sabırlı olmamıştı. Sessizce onları izliyordu ama kalbi kederle dolmuştu. Doğru, Qu Moyu kesinlikle Qiu Qiu’yu el üstünde tutacaktı ve onu “cömertçe” destekleyecekti. Ki bu da bir anlamda büyükannesine verdiği sözleri tutacağı anlamına geliyordu.
Muhtemelen bu sahneyi gören herkes “Ona ve oğluna kıymet verdiğini” düşünecekti ama bunun altındaki çaresiz anlamı kimse anlamayacaktı.
Hastaneden ayrılmadan önce büyükannesiyle beraber öğle yemeği yediler.
Arabadayken Qu Moyu, Shen Dai’yi teselli etmeye çalıştı, “En azından bu tedaviyle beraber büyükannen çok fazla acı çekmeyecek.”
Shen Dai başını salladı, “Kendimi psikolojik olarak buna hazırladım.”
“Yanında olacağım,” dedi Qu Moyu ve tekrar Shen Dai’nin elini tuttu, “Sen ne zaman istersen.”
Shen Dai o sıcak ve güçlü eli kavramadı ama kendi elini de geri çekmedi. Bir an için böyle hiçbir şey bilmiyormuş gibi rol yapmasının, Qu Moyu’nun “gerçek amaçlarını” ortaya çıkarmamasının ve onunla bu “evcilik” oyununu oynamasının daha iyi olacağını düşündü. Böylece onun dışındaki herkes memnun olacaktı. Bu, Qiu Qiu için daha iyi olmayacak mıydı?
Ne bir cevabı ne de bir planı vardı. Yorgun ve yaralı bedenini uzun süre sürüklemişti ama yine de ışığı göremiyordu. Belki artık “dışarı çıkmak” için can atmadığı ve artık hiçbir şeyin peşinden gitmediği zaman, hayat ona bir şeyler sunacaktı.
―
Qu ailesinin ana malikanesine döndüler, lakin Qu Shen orada değildi. Bayan Qu işten arandığını ve aceleyle şirkete gittiğini söyledi.
Shen Dai gizlice rahat bir nefes verdi. Qu Shen onda Qu Moyu’dan daha fazla baskı hissi yaratıyordu.
Qu Moyu’nun yüzü asılmıştı, “Akşam yemeğine davet ediyor ama kendisi burada değil. Bugün Ah Dai ve Qiu Qiu’yu eve geri götüreceğim, gelmezse şansını kaçırır.” Babasını aramak için cep telefonunu çıkardı. Qu Shen’e, Qiu Qiu’nun kendisine ne kadar yakın olduğunu göstermek istiyordu.
Bayan Qu, “Unut gitsin. Babanın huyunu bilmiyor musun sanki? Biz yemeğimizi yiyelim,” dedi ve ardından Qiu Qiu’yu kucağına alarak onu bol bol öptü. Kocası yokken daha rahat görünüyordu.
Qu Moyu biraz düşündükten sonra telefonu kapattı. Akşama kadar orada olacaklardı ve babası er ya da geç zaten eve gelecekti.
Qiu Qiu bu evi ilk kez ziyaret ediyordu. Evdeki tüm hizmetkârlar küçük efendilerini görmeye gelmişlerdi. Bu insanların yarısı iki kuşaktır Qu ailesinde çalışıyorlardı ve Qu Moyu’nun büyüyüp genç adam oluşuna şahit olmuşlardı. Qu Moyu’nun çocuğu olduğu için hepsi çok mutlu olmuştu ve Qiu Qiu’nun yeşim kadar güzel görünümü oldukça sevimliydi.
Bayan Qu karnını doyurması için bebeği Zhang Luo’ya götürdü ve Qu Moyu da o esnada Shen Dai’ye evi gezdirmeye başladı.
Bu Shen Dai’nin buraya ilk gelişi değildi ama evin içini ilk kez geziyordu. Qu Moyu onu çocukken yaşadığı odayı görmeye götürdü ve on sekiz yaşındayken taşındığını, bu yüzden yatak odasının çocukluk anılarıyla dolu olduğunu söyledi. Küçük çocuklar için olan oyuncaklar, eğitim ve sporda kazandığı bazı ödüller ve o yaşlarda okuduğu kitaplar vardı.
Üst düzey bir alfanın büyümesi, tanrılar gibi göz kamaştırıcı deneyimlerle doluydu.
Qu Moyu, Shen Dai’ye evin her köşesini gezdirirken onunla çocukluk anılarını paylaştı. İlk kez böyle bir şey yapıyordu. Daha önceleri geçmişini kimseyle paylaşması gerektiğini düşünmemişti ama şimdi Shen Dai’nin onu tanımasını ve onunla bir bağ kurmasını istiyordu. Shen Dai’nin çocukken ve gençken nasıl biri olduğunu, nasıl büyüdüğünü ve ne tür ilginç deneyimler yaşadığını bilmek istiyordu. Onunla bedenlerinden kalplerine kadar yakın olmak için can atıyordu.
Shen Dai içten içe biraz direnmeye çalışıyordu. Çünkü geçmişi paylaşmak çok fazla anlam ifade ediyordu ve iki insan arasındaki mesafeyi büyük ölçüde azaltıyordu. Gelgelelim, dikkatli bir şekilde dinlemekten ve gözlemlemekten kendini alamamıştı. Hatta Qu Moyu’nun ortaokuldaki fotoğraflarını gördükten sonra evin içinde gittiği her yerde onun küçüklüğünü görmeye başlamıştı.
Bahçeye doğru yürürken Shen Dai bir sürü Gecenin Kraliçesi Çiçeği dikilmiş olduğunu gördü. Oraya ilk geldiğinde bahçede o çiçeklerin olmadığından emindi.
Qu Moyu da bahçedeki çiçeklere baktı. Kızışma döneminde ölecek kadar acı çektiğinde, ailesi tüm şehirde bu çiçekleri aramıştı. Bu çiçeklerin çoğu birkaç gün içinde çiçek açmıştı. Çiçeklerin kokusuyla beraber Shen Dai’nin kıyafetlerini kullanarak kendisine güvenli bir yuva oluşturmuştu. Neyse ki o ölümcül azaptan kurtulmuştu. Geriye dönüp baktığında, aynı şeyleri yaşamaktan ödü kopuyordu. Artık Shen Dai olmadan bir daha kızışma dönemini atlatamazdı ve hayatının geri kalanında o olmadan yaşayamazdı.
Qu Moyu parmaklarıyla çiçeklerin yapraklarına dokundu ve Shen Dai’nin kulağına yumuşak bir şekilde fısıldadı, “Belki hoşuna gider, belki de gitmez ama bütün bunları senin için diktim.”
Shen Dai’nin vücudundan bir elektrik akımı geçti, yarım adım geri gitti ve kayıtsızca, “Kışın hayatta kalamazlar,” dedi.
“Havalar soğuduğunda içeri taşınacaklar ve iyi bir şekilde muhafaza edilecekler. Hem evimde hem de ofisimde de bir sürü saksı var,” dedi Qu Moyu, Shen Dai’ye arkadan sarıldı ve nazikçe yanağına bir buse kondurdu, “Gelecekte yaşadığımız her yerde Gecenin Kraliçesi Çiçekleri olacak ve çiçek açtıklarında ailecek tadını çıkaracağız, tamam mı?”
Shen Dai, gözlerinde hafif bir sıcaklık hissetti.
“Tamam mı, Ah Dai?” diye sordu Qu Moyu, ardından Shen Dai’nin pürüzsüz yanaklarını okşadı ve kokusunu içine çekti, “Çok güzel kokuyorsun. Gecenin Kraliçesi Çiçeği, dünyanın en güzel kokan çiçeği.”
Shen Dai acı içinde gözlerini kapadı.
―
Akşam yemeğinden sonra Qu Shen geldi. Ciddi göründüğünden ruh halini anlamak zordu ama Qiu Qiu’yu gördüğünde ifadesi değişmişti ve hatta yüzünde hafif bir gülümseme belirmişti.
Qu Shen Bayan Qu’ya elini salladı, “Hadi ver de bebeği kucağıma alayım.”
Bayan Qu, Shen Dai’ye baktı ve Qiu Qiu’yu Qu Shen’e doğru uzattı.
Qiu Qiu’yu kucağına alan Qu Shen onun güzel yüzünü görünce duyguyla doldu, “Moyu’nun bebekliğine benziyor.”
Qiu Qiu biraz rahatsız görünüyordu, bu yüzden Qu Shen’i tekmeledi.
“Aiya, ne kadar da enerjik,” dedi Qu Shen gülümseyerek ama yüzünde açıkça kibirli bir ifade vardı, “Gerçekten de Moyu’ya benziyor.”
Bayan Qu da Qiu Qiu’ya sevgiyle baktı, “Evet, bence de.”
“Bence daha çok Ah Dai’ye benziyor,” dedi Qu Moyu.
“İkinize de benziyor, ikinize de benziyor” dedi Bayan Qu ve Qiu Qiu’nun başını okşadı, “Kaşları daha çok sana benziyor ama dudakları daha çok Ah Dai’ye benziyor.”
Shen Dai, Qiu Qiu’nun çabucak ağlamasını umut ediyordu. Belki de babasının isteğini anlamıştı, kısa süre sonra ufaktan mırıldanmaya başladı.
“Ağlayacak, bana ver,” dedi Qu Moyu uzandı ve Qiu Qiu’yu kucağına aldı. Onun minik sırtını okşarken anne ve babasına göstermeyi de ihmal etmemişti, “Qiu Qiu artık bana daha yakın.”
Qu Shen memnuniyetle başını salladı, “Güzel, öyle olmalı zaten.”
Shen Dai bir kenara çekilip Qu ailesinin bebeğini kucaklarına alıp sohbet edişlerini seyretti. Fakat kendisi yabancı gibiydi ve oldukça rahatsız hissediyordu.
“Baba, Qiu Qiu çok sağlıklı ve güzel bir bebek. Shen Dai ona çok iyi baktı.”
Bayan Qu da söze girdi, “Ah Dai, bebeğe bir başına baktı. Çok zor olsa da onunla çok güzel ilgilendi.”
Qu Shen başını sallayarak Shen Dai’ye baktı, gözleri gerçekten de nazikti. Daha önceleri Shen Dai’yi bir hiçmiş gibi görürdü, “Xiao Shen, emeklerin için teşekkür ederim. Ne olursa olsun Qiu Qiu ailemizin değerli bir hazinesi.”
Shen Dai nasıl tepki vereceğini bilmiyordu.
“Başta birlikte olmanıza karşı çıkmıştım ama umarım beni anlıyorsundur. Önceki evliliğinizde her şey karmakarışıktı. Şimdiyse iyi bir ilişkiniz var, mutlusunuz ve bir de çocuğunuz var,” dedi Qu Shen ve gülümseyerek Shen Dai’ye baktı, “Moyu’nun büyükbabasının yasını tutması gerekiyor ve üç yıl dolmadan evlenemez. İki yıl neredeyse doldu ve az bir süre kaldı. Önce Qiu Qiu, Qu ailesine dönsün, süre dolunca da nikah kıyarsınız.”
Shen Dai gözlerini kıstı.
Qu Moyu ve Bayan Qu şaşırmışlardı. Başlangıçta, Shen Dai’yi ve Qiu Qiu’yu kabul etmesi için Qu Shen’i ikna edebilmeyi umuyorlardı. Ama hiçbir şey söylemeseler de Qu Shen evlenmelerine razı olmuştu.
“Baba, biz…..”
Qu Shen, Qu Moyu’yu durdurmak için elini kaldırdı, “Endişelenme. Anne babaya saygı sunma vakti geldiğinde ne istediğiniz ve düğünle ilgili ne yapacağınız konusunda son sözü yine siz söyleyeceksiniz. Ancak çocuk her zaman gayrimeşru çocuk olarak kalamaz. İlk olarak, Qiu Qiu’nun velayetinin değişmesi gerekiyor. Soyadı değiştikten sonra gelecekte yaşam standartları değişecek, eğitim masrafları karşılanacak ve Qu ailesinin hisseleri en büyük toruna verilecek.”
“Hayır!” dedi Shen Dai ciddiyetle.
ÇN: Qu Shen moruğu geri bas. Qu Moyu şu babanın ağzını yüzünü kır da bir rahatlayalım ya