İçeriğe geç
Home » Alpha Predator 117. Bölüm

Alpha Predator 117. Bölüm

Borsada işlem gören şirketlerin önemli kararlarının yönetim kurulu tarafından tartışılması ve duyurulması gerekiyordu. Qu Moyu, Qu Chengchen’in şartlarını şahsen kabul etse bile kısa vadede işleri ayırmak gibi büyük bir eylemi tamamlamak mümkün değildi. Lakin, şirkette Qu Chengchen’i destekleyen çok fazla kişi vardı. Daha önce işleri ayırmakta hep başarısız olmuşlardı. Qu Moyu’nun ‘işlerin ayrılmasını’ kabul etmesi, birçok kişinin çıkarına olacaktı.

Qu Moyu, Qu Chengchen’e yarın yönetim kurulu üyelerini bilgilendireceğine ve bir toplantı düzenleyip en erken bir hafta içinde bir duyuru yayınlayacağına dair söz vermişti. Son birkaç gün içinde, Shen Dai ve Qiu Qiu’nun yerini bulmaya çalışmak için çabalıyordu ve bu mesele bitse bile, yine de kimya sektörünün ayrılmasını istiyordu.

Daha önce ister kâr için olsun, ister kazansın ister kaybetsin, Qu Chengchen’in hırslarını tekrar tekrar engellemiş ve Xingzhou’nun başına geçmeyi başarmıştı, ancak karşılığında aldığı istikrarlı bir “hüküm” değildi. Qu Chengchen ise başarısızlığı hazmedemiyordu. S-seviyesi bir alfa için yenilgiyi kabul etmek ve savaştan vazgeçmek kendini inkâr etmek gibi bir şeydi. Qu Chengchen ve amcasının hisseleri olduğu için Qu Moyu’nun onlardan tamamen kurtulması söz konusu olamazdı. İki kaplan bir dağa sığamazdı ne de olsa. Bu yüzden gelecekte durmadan mücadele etmeye devam edeceklerdi. Bu sadece onun yönetimine bir tehdit oluşturmayacak, aynı zamanda şirketin gelecekteki gelişimini de engelleyecekti. Qu Chengchen yasadışı yollara başvuracak kadar ileri gittiğinden, ailesinin güvenliğini riske atamazdı. Bu mesele artık kapanmalıydı.

Kulüp binasından ayrıldıktan sonra Qu Moyu, Shen Dai’nin dairesine döndü. Eve gitmek istemiyordu. Sadece Shen Dai’nin feromonunun kokusu olan bir yerde kalarak biraz olsun sakinleşebilirdi ve huzursuzluk hissini bastırabilirdi.

Ancak hiç tahmin etmediği bir kişinin onu beklediğini beklemiyordu ― You Baiyue’nin.

Qu Moyu’nun yüzü yorgunluğunu ve tahammülsüzlüğünü gizleyemiyordu, “Burayı nasıl buldun?”

“Qu amca söyledi,” dedi You Baiyue. Onun da durumu pek iyi görünmüyordu. Dışarı çıkarken hep düzgünce hazırlanırdı. Ama bugün düz renkli sıradan giysiler giyiyordu, saçları dağınıktı ve yüzü solgun görünüyordu, “Olanları biliyorum.”

“You Xinghai kendi başına bela açtı, gelip benimle konuşmaya çalışman nafile,” dedi Qu Moyu ve üst kata çıkmak için hareketlendi.

You Baiyue endişeyle, “Shen Dai’yi ve çocuğu bulmana yardım edeceğim!” diye haykırdı.

Qu Moyu durdu ve You Baiyue’ye bakmak için döndü.

You Baiyue’nin yüzündeki kaslar seğirdi ve ifadesinde bir öfke belirdi, “Babam hatalıydı ama Qu Chengchen bin kat daha kötü biri! Babam hapisten çıkabildiği sürece bir daha hiçbir şey yapmayacağına söz veriyorum. Hemen yurtdışına çıkacağız ve bir daha geri dönmeyeceğiz.”

Qu Moyu, You Baiyue’ye dikkatle baktı, “Onları bulmama nasıl yardım edeceksin?”

“Karakola gittiğimde güvenlik kamerası videosunu izledim. Tanıştığım bir adam vardı. Korumalarından birinin arkadaşı. Onunla daha önce dışarıda içki içerken tanışmıştım. İnsanların yüzlerini kolay kolay unutmam. Bardaki adam ve barmen bir çiftti. Onu bulmanın bir yolu olmalı.”

Qu Moyu ciddiyetle, “Polise söyledin mi?” dedi.

“Hayır,” dedi You Baiyue soğukça, “Senin için Shen Dai ve Qiu Qiu’nun güvenliği daha önemli, değil mi?”

“Beni barmene götür.”

“Bana iki şey için söz ver önce.”

“Nedir?”

“Birincisi, babam sağ salim dışarı çıkmalı ve gelecekte onu bir daha rahatsız etmeyeceğine söz vermelisin. İkinci olarak da….” dedi You Baiyue ve dişlerini sıktı, “Qu Chengchen’in bu işten öylece paçayı sıyırmasına izin verme.”

O gece, Qu Moyu ve Qu Shen bir saat telefonda konuştular. Çıkarlarını netleştirmek için epey tartışmış olsalar da Qu Shen nihayet ikna olmuştu. Qu Moyu, birkaç büyük hissedarla tek tek iletişim kuracak ve gelecek hafta yapılacak toplantıda kimya endüstrisini ayırma fikrini kuruldan geçirmeye çalışacaktı. Bu stratejik kararın şirketin geleceği için daha faydalı olduğunu kanıtlamak için birçok nedeni vardı. Qu Chengchen’i hayatından ve hayatındaki değerli kişilerden uzak tutmalıydı.

You Baiyue’nin kendisine bahsettiği barmeni araştırmaları için kendi adamlarını göndermişti. Ayrıca Shen Dai’nin bıraktığı ipuçlarıyla sabıka kaydı olan kişiyi de araştırmıştı. Kaçıran iki kişinin kimlik bilgilerini öğrenebilirse, birkaç gün içinde nerede olduklarını öğrenebilecekti. Shen Dai ve Qiu Qiu ona sağ salim döndüklerinde Qu Chengchen’i hapse gönderip göndermemeyi düşünecekti. Hem şirketin hem de ailesinin menfaati söz konusu olduğundan kapsamlı bir karar gerekliydi.

Bütün gün dağlarda yağmur yağdı. Shen Dai, avludaki ıslanan çamurlu toprağı ve içine dağılmış çiçekleri uzun süre seyretti.

Qiu Qiu onun yanında mışıl mışıl uyuyordu. Ara sıra pencerenin dışındaki gök gürültüsü ve şimşek, doğayı sarsıyordu. Bebeğin usul usul horlamasıyla farklı bir huzur oluşturuyordu.

Shen Dai uzun zamandır böyle huzurlu hissetmemişti. Son iki yılı çok gergin geçmişti. Ama ne kadar zor, yorgun ve çaresiz olursa olsun hayata inatla devam etmek için bir nedeni vardı. Ama şu anda, artık hiçbir şey yapamayacağını anlamıştı ve eski öz güveni yoktu.

Bir müddet sonra kapı çalındı.

Shen Dai kendine geldi, gökyüzü gece kadar karanlıktı ama çok geç olmadığını biliyordu. Muhtemelen akşam yemeğini getirmişlerdi.

Kapıyı açtığında yemeği getirenin Qu Chengchen olduğunu gördü. Omuzlarında yağmur damlaları vardı, muhtemelen az önce gelmişti.

Qu Chengchen gülümsedi. Tam konuşacaktı ki, Shen Dai yatak odasından çıktı ve kapıyı kapattı. Soğuk bir şekilde, “Odaya girersen çocuğu korkutursun,” dedi. Qiu Qiu feromonlara karşı çok hassastı ve Qu Chengchen onun için bir tehdit oluşturuyordu. Mesela, bir zamanlar Qu Moyu da Qiu Qiu’da kötü bir izlenim bırakmıştı ve ne zaman yaklaşsa korkmaya başlıyordu.

Qu Chengchen boştaki eliyle “önden buyur” işareti yaptı, “Hadi yemek için çalışma odasına gidelim.”

Shen Dai uzandı ve tepsiyi almak istedi. Fakat Qu Chengchen’in vermediğini görünce odaya gitmek üzere arkasını döndü, “Aç değilim.”

Qu Chengchen çenesiyle yan kapıyı işaret etti, “Sana söylemem gereken bir şey var.”

Shen Dai boş boş Qu Chengchen’e baktı ve çalışma odasına doğru yürüdü.

Qu Chengchen akşam yemeğini sehpaya koydu ve Shen Dai’ye sakince baktı, “Son iki gündür nasılsın? İstediğin her şey sana mümkün olduğu kadar verilecek. Sonuçta Saozi’ya ve yeğenime karşı kötü bir muamele gösteremem.”

“Qu Moyu ile görüştün mü? Bizi ne zaman bırakacaksın?”

“Dage, şartlarımı kabul etti ve bugünlerde bir yönetim kurulu toplantısı düzenliyor,” dedi Qu Chengchen, gülümsüyordu ama kartal gibi keskin gözleri Shen Dai’nin yüzünde sabitlenmişti, “Seni gerçekten önemsiyor. Görünüşe göre söylentiler doğruymuş. Seninle cidden evlenmek istiyor anlaşılan.”

Ona bakarken Shen Dai’nin tüyleri diken diken oldu, “Bizi ne zaman bırakacaksın?”

“Dage’yla görüştüğümde bana da bir S-seviyesi alfa doğurmanı istediğimi söyleyerek şaka yaptım. Ama bir hayli öfkelendi,” dedi Qu Chengchen, başını eğdi ve Shen Dai’nin tüm vücudunu baştan aşağı süzdü, “Seni bu kadar özel yapan ne? Yoksa, yatakta çok iyi olduğun için olabilir mi?”

Shen Dai öfkeyle dik dik baktı.

Qu Chengchen alaycı bir şekilde gülse de ses tonu imalıydı, “Ya şaka yapmıyorsam…”

Shen Dai, Qu Chengchen’e tedbirli bir şekilde baktı.

“Babamla hep ailemizi ayırmak istediğimizi biliyorsundur kesin. Fakat büyükbabam tam olarak aynı fikirde değildi. Büyükbabam vefat ettikten sonra elimizden geleni yapmaya çalıştık. Dage nihayet kabul etti. Peki o an ne düşündüğümü biliyor musun?” dedi Qu Chengchen, adım adım Shen Dai’ye yaklaştı ve Shen Dai’nin çenesini yavaşça kaldırdı, “Mutlu olmam gerekirdi. Ama kaybetmişim gibi hissettim. Bence onun için şirketi kaybetmekten daha acı verici olan şey seni kaybetmek.”

Shen Dai kaçmak istese de ayakları yere çakılı kalmıştı. Qu Chengchen vücudunu ona doğru bastırdığında feromon kokusu yüzünden Shen Dai’nin beti benzi attı ve gözleri kızardı.

“Ne dersin?” dedi Qu Chengchen, başını eğdi, sıcak dudaklarını Shen Dai’nin dudaklarına bastırdı ve şarap tadıyormuş gibi onun dudaklarının tadına baktı, “Seni ondan çalarsam, Dage’ya ne olur?” Qu Moyu’nun kesinlikle çok acı çekeceğini düşündüğünden kalbi heyecanla çarpıyordu.

Shen Dai titreyerek, “Beni işaretlemeye cüret edersen, ben…..” dedi.

“Feromon bezlerini mi aldırırsın?” dedi Qu Chengchen ve dilini şaklattı, “İşareti zaten bir kez sildirdiğin için ikinci kez sildiremezsin. Bu yüzden senin için pek fazla seçenek kalmadı.”

“Ne olursa olsun senin kontrolünde olmayacağım.”

Qu Chengchen alaycı bir kahkaha attı, “Bu, bir omeganın söyleyebileceği bir şeye benziyor mu? Hiç çaba harcamadan kızışma dönemine girmeni ve diz çökerek seni becermem için bana yalvarmanı sağlayabilirim. Yoksa Dage senin bu inatçılığını mı seviyor? Mm, güldürme beni.”

Shen Dai öfkeyle güldü, “Cesaretin var mı?”

Qu Chengchen gözlerini kıstı, “Beni kışkırtmaya mı çalışıyorsun?”

“Qu Moyu’nun acı çekmesini sağlamak için, iki neslin yıllarca dikkatlice planladığı çıkarlardan vazgeçerek üreme standartlarından uzak bir omegayı mı işaretleyeceksin?” dedi Shen Dai, gözleri canlılıkla doluydu, “Buna cesaretin var mı?!”

Qu Chengchen bir an afalladıktan sonra tekrar güldü, “Haklısın, buna değmez.”

Üzerindeki baskı kalkar kalkmaz Shen Dai, Qu Chengchen’i iterek kendisinden uzaklaştırdı.

“Afiyet olsun, Saozi,” dedi Qu Chengchen ve birkaç adım geri gitti. Shen Dai’ye derin bir bakış attıktan sonra çalışma odasından ayrıldı.

Shen Dai gücünü toplayabilmek için kanepeye oturdu. Kendine geldiğinde, kalbinde sürekli Qu Moyu’ya seslendiğini fark etti. Ancak Qu Moyu’nun onları kurtarmaya geleceğine kesin olarak inandığında, bedeninin ve zihninin yüküne dayanabilirdi.

Yağmur yüzünden gökyüzü çok erken kararmıştı ve sanki erkenden gece yarısı olmuştu. Bu yüzden Shen Dai yorgun bir şekilde erkenden yattı.

Bu aralar hiç iyi uyuyamıyordu. Gök birazcık gürlese hemen uyanıyordu. Garip bir hareketlenme duydu ve gözlerini tekrar açtı. Rüya görüp görmediğinden emin değildi.

Oda tekrar titredi ve sonra aşağıdan bir kükreme sesi geldi. Sonunda bunun bir rüya ya da deprem olmadığından emin oldu. Bu villa dağın eteklerine inşa edilmişti ve en yakın komşu birkaç yüz metre ötedeydi. Evde bir şeyler olmuş olmalıydı….

Shen Dai yataktan kalkmadan önce içgüdüsel olarak Qiu Qiu’yu kontrol etti ve kapıyı açar açmaz yüzüne bir feromon dalgası hücum etti. İkinci katta olduğundan feromon şiddeti daha hafif olsa da bu şok dalgası yüzünden birkaç adım geriye gitmişti. Ardından aşağıdan net bir şekilde dövüşme sesleri duydu.

Zifiri karanlık villada hiç ışık yanmıyordu. Yağmur durduktan sonra pencereden sızan gümüşi ay ışığı tek ışık kaynağıydı. Aşağıdaki gölgeler o kadar canlıydı ki kaç kişi olduğunu anlamak güçtü. Fakat Shen Dai birini tek bir bakışta tanımıştı, “Moyu!”

Adam başını kaldırdı. Karanlıkta yüzü görülmüyordu. Yalnızca bir çift göz karanlıkta parlıyordu, “Ah Dai!”

===

Yazarın (Shui Qian Cheng) Notu: Dün bölümü yeniden yazdım ve fikrimi değiştirdim. Mevcut gidişatın daha iyi ve daha makul olacağını düşünüyorum. Yazma süreci çok acı verici ama aynı zamanda harika!


 

5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x