İçeriğe geç
Home » Alpha Predator 127. Bölüm

Alpha Predator 127. Bölüm

Bu öpücük Shen Dai’nin başını döndürmüştü. Zihni kaos içindeydi ve bedeni şehvetin içine gömülmüştü. Nefesinin her zerresi Qu Moyu’nun kokusuyla doluydu.

Bu odunsu ve soğuk koku Qu Moyu’ya aitti. İnsana püfür püfür esen bir ormanın içindeymiş gibi hissettiriyordu. Bulutlara tırmanan ağaçların gövdeleri ve dalların yemyeşil gölgesi gökyüzünün sonsuz maviliğiyle iç içe geçmişti. Güneş ışığı orman yapraklarının gölgesinden geçemiyordu. Büyük ağaçlar besinlerini topraktan emiyordu. Sadece minik çiçekler ve yosunlar hayatta kalabiliyordu. Ormanın içi soğuk ve bulutluydu. Başını kaldırıp da yukarı bakan kişi, uçsuz bucaksız ormanı göğün ve yerin hükümdarı olarak görecek ve çok küçük olduğunun farkına varacaktı. Hayatta kalmak için gerekli olan oksijen bile bu kutsal ağaçlardan salınıyordu. Bu yüzden insanın yüreğine dokunan bu koku, hem derin hem de ulviydi…

Shen Dai’nin bedenine ve ruhuna şu anda bu koku hakim olmuştu. Bu kadim ve sessiz varoluşa taparak dizlerinin üzerine çökmüştü ve gökten gelen vahiyle birlikte kendisini feda etmeyi arzulamıştı.

Ansızın, sert bir zil sesi kulak zarına girdi. Shen Dai gözlerini açtı ve uyuşuk beyni bir anlığına kendine geldi.

Abanoz feromonları!

Shen Dai ve Qu Moyu birbirlerine baktı ve ikisi de donup kaldı.

Qu Moyu cep telefonunu kaparak aceleyle sessize aldı. Dişlerini gıcırdatma şekline bakılırsa, telefonu dişleriyle parçalamak istiyormuş gibiydi.

Shen Dai, Qu Moyu’yu uzaklaştırdı. Utanç içinde doğruldu ve düğmelerinin yarısının açılmış olduğunu gördü. Alfa ve omega feromonları, havada birbirine karışarak büyük bir tezatlık oluşturuyorlardı.

“Sen, feromon salgılayabiliyorsun,” derken aniden öfkelendi Shen Dai, “Bana yalan söyledin!”

“Hayır!” dedi Qu Moyu aceleyle, “Feromonların benim feromon bezlerimi uyardığı için feromon salgıladığımın farkında bile değilim. Bu süre zarfında her gün rehabilitasyona gitmiştim ama ilk kez şu anda başarılı oldu.”

Shen Dai, Qu Moyu’ya şüpheyle baktı.

“Bu doğru. Daha önceki hislerimin bir kısmını geri kazandım,” dedi Qu Moyu heyecanla ve ardından gülümsedi, “Ah Dai, doktor doğruyu söylüyordu. Bana yalnızca sen yardım edebilirsin. Sadece seni öptüm ve kokunu içime çektim ama feromon bezlerim ilk kez tepki verdi.”

Shen Dai, Qu Moyu’yu kalbinden birkaç kelimeyle gizlice azarladı. Telefon sesiyle kendine gelmemiş olsaydı, Qu Moyu kim bilir daha neler yapacaktı. Kalçasını hareket ettirerek Qu Moyu’dan uzaklaştı ve hızlıca düğmelerini tekrar ilikledi, “Ben Araştırma Enstitüsü’ne geri dönüyorum.”

Qu Moyu, Shen Dai’nin bileğini tuttu, “Gitme. Azıcık bile olsa ilerleme kaydetmek çok zor. Ah Dai, bana yardım etmek istemiyor musun?”

Shen Dai gözlerini hafifçe kıstı, “Bana doğruyu söyle, blöf mü yapıyorsun yoksa? Bu numaraları yutacak biri değilim.”

“Hayır, yaralandığımdan beri ilk kez başarılı bir şekilde feromon salgıladım,” dedi Qu Moyu ciddiyetle. Hemen sonrasında Shen Dai’ye doğru yaklaştı ve başını eğdi, “Ah Dai, yaramı görmek ister misin?”

Shen Dai afallayıp kaldı ve Qu Moyu’nun ensesindeki normal bir feromon çıkartmasından daha büyük olan gazlı beze baktı.

Qu Moyu yavaşça başını Shen Dai’nin omzuna koydu ve ensesine dokundu, “Sadece sen gör istiyorum.”

Shen Dai onun bu bir canavarın yardım dilenme davranışına benzeyen tavrından etkilenmişti ve kalbi anında yumuşamıştı. Bir an tereddüt ettikten sonra gazlı bezi çıkardı. Feromon bezleri boydan boya yaralanmıştı. Yeni yeni kabuk bağlamıştı ve yarayı kapatan açık renkli et parçasının üzerinde dikiş izleri görülüyordu. Yaraya toplamda altı dikiş atılmıştı. Elini uzattı ve yara izini hafifçe okşadı. Bunun bir yanılsama olup olmadığını bilmiyordu ama parmak uçlarıyla dokunduğu yeni oluşan et sanki biraz daha sıcaktı. Yumuşak bir tonla, “Acıyor mu?” diye sordu.

“Bu soruyu ben de sana sormak istiyorum ama cesaret edemiyorum,” dedi Qu Moyu ve Shen Dai’nin beline sarıldı.

Shen Dai sessizdi.

“Nişanlandığım o gece, senin ameliyat masasında oluşunu düşünüyorum sürekli. Korkmuş, incinmiş ve benden nefret ediyor olmalısın…” dedi Qu Moyu. Shen Dai’ye sarılan kollarını sıktı ve sesi titreyerek devam etti, “Beni neden affetmediğini anlayabiliyorum. Kendimi ben bile affedemiyorum.”

“Seni affedebileceğimi sanmıyorum,” dedi Shen Dai alçak sesle, “En çok affedemediğim şey, Qiu Qiu’yu aldırmam için beni zorlarken üzerimde feromon baskısı kullanmandı.”

“Özür dilerim,” diyerek mırıldandı Qu Moyu. Kalbi utanç ve pişmanlıkla dolup taşıyordu.

Shen Dai usulca iç geçirdi, “Ama…Qiu Qiu günden güne büyüyor. İkimizi de geleceğe taşıyor. Sonuçta sonsuza dek geçmişe takılıp kalamam.”

“Hayallerindeki gelecekte ben de var mıyım?” dedi Qu Moyu, başını kaldırdı ve Shen Dai’ye dikkatle baktı.

Shen Dai de doğrudan ve derin derin Qu Moyu’nun göz bebeklerine baktı. Nihayet doğrudan o gözlerin içindeki aşka bakmaya cesaret edebiliyor ve aynı zamanda da kendi kalbiyle de yüzleşebiliyordu. Qu Moyu’dan ayrılamayacağından değildi. Aslında bu kişiyi hayatında bir daha asla göremeyeceği zamanlara kendisini hazırlamış ve sayısız gecede acının hayatın vazgeçilmez bir parçası olduğuna kendisini inandırmıştı. Bununla birlikte, Qu Moyu da ona aşık olsaydı ne güzel olurdu diye düşünmüştü. Bu kadar zalimce davranmasına rağmen, kalbindeki aşkı söküp atamıyordu. Bu hisler onu iki kat utandırmış ve çaresiz hissettirmişti. Böylece en sonunda hatıralarla beraber kalbini toprağa gömmeyi seçmişti. Ama duyguları bir tohum gibiydi ve büyük bir kayanın altında ezilse bile filizlenmenin bir yolunu bulmuştu. Artık kendini kandıramaz ve kalbindeki duyguları görmezden gelemezdi.

Böylece Qu Moyu’nun sorusuna karşı evet anlamında başını salladı.

Qu Moyu’nun nefesi hızlandı ve heyecanla Shen Dai’nin omzunu tuttu, “Bu, bir yıldır duyduğum en güzel şey. Ah Dai, sana en muhteşem geleceği sunacağım.”

Shen Dai uzunca bir nefes aldı, “Öyleyse, önce bana söz ver. Bundan böyle özel hayatını…şirkete taşımayacaksın.”

“Tamam söz,” dedi Qu Moyu mutlu mesut bir şekilde, “Bana ne söylersen söyle senin sözünü dinleyeceğim.”

Bir müddet sessiz kaldıktan sonra Shen Dai, “Beni işaretlemeni istemiyorum,” dedi.

Qu Moyu bunu duyunca kaskatı kesildi. Birden üzerine bir kova soğuk su dökülmüş gibi hissetti ve kaşlarını çattı, “Neden ki?”

Shen Dai daha fazla risk almak istemeyerek başını salladı, “Kendimi kaybetme hissini tekrar yaşamak istemiyorum…..”

Qu Moyu yavaşça başını eğdi ve tarif edilemez derecede donuk bir acı hissi kalbine yeniden saplandı. Aniden acı acı gülümsedi. Shen Dai’ye mi söylediğini yoksa kendi kendine mi konuştuğunu bilemeden, “Bu günün geleceğini hiç tahmin etmezdim,” dedi. Shen Dai’yle tanışmadan önce, S-seviyesi alfaların en çok ısrar ettiği “işaretini kimseye vermeme” ilkesine sıkı sıkıya bağlıydı. Ama şu anda omegasını işaretlemek için can atıyordu ancak karşı taraf bunu istemiyordu. Hatta bir kez değil, defalarca kez reddedilmişti.

“Dinle beni,” dedi Shen Dai usulca, “Belki de bir omega için bir alfanın işaretinin ilişkilerindeki nihai hedef olduğunu düşünüyorsun. Lakin işaret silinebilir ve ilişki son bulabilir. Benim gözümde işaret, sevdiğim kişiyle kalplerimiz bağlandıktan sonra birbirimize verdiğimiz bir söz. Fiziksel olarak zorla bağlanmanın bir yolu değil. Kalpler birleşmeden işaretlenmek, her şeye tersten başlamak aslında.”

Qu Moyu’nun gözlerinde bir şaşkınlık emaresi vardı ve bu sözler onu epey etkilemişti.

“Bu yüzden, iki olgun insan olarak hatalarımızı düzelteceğimizi umuyorum. Benim de olgunlaşmam ve kendimi onarmam gerekiyor. Aramızdaki güveni ve ilişkimizi yeniden inşa etmeye çalışacağız. İşaret aracılığıyla sorunların üstünü örtmek yerine, ilk olarak tüm hatalarımızla yüzleşmeliyiz.”

Qu Moyu’nun duyguları yavaş yavaş yatıştı. Zihnindeki karmaşayı sakinleştirmede Shen Dai’nin mucizevi bir yeteneği vardı. Shen Dai’nin yanağına dokundu ve nazikçe gülümsedi, “Anlıyorum. En başından beri aslında sen de annemin bana söylediği şeyi anlatmaya çalışıyordun. Sevgi, işaretten daha önemli.”

Shen Dai başını salladı, “Yani…”

“Yani, bana inanmayı, benim tarafımdan işaretlenmeyi ve omegam olmayı isteyene dek seni bekleyeceğim,” dedi Qu Moyu, eğildi ve Shen Dai’nin alnını öptü, “Ve elbette eşim olmayı da.”


5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x