İçeriğe geç
Home » Alpha Predator 18. Bölüm

Alpha Predator 18. Bölüm

İşyerlerinde omegalara kızışma dönemleri için genellikle bir haftalık izin verilirdi. Shen Dai’nin kızışma dönemi daha erken bitse de, kendisini iyi hissettiğinde işinin başına geri dönecekti. İlaveten, henüz dağılmamış olan feromon kokularıyla dolu o odada daha fazla kalmaması daha iyi olacaktı. Bu yüzden banyo yapıp üzerini değiştirdikten sonra büyükannesinin evine dönmeyi planlıyordu.

Aşağı iner inmez kaçınılmaz olarak Heng Amca’yla karşılaştı.

Heng Amca sahiden de işinde oldukça profesyonel bir kahyaydı. İfadesi her zamanki gibi sakin ve mesafeliydi, “Dışarı mı çıkıyorsunuz? Henüz sağlığınız tam anlamıyla düzelmedi.”

“Sorun yok, zaten eve gideceğim,” dedi Shen Dai, sakin görünmek için elinden geleni yapıyordu ama ürkek adımları onu ele veriyordu.

“Şoför sizi bıraksın. Şu anda fiziksel olarak zayıf durumdasınız,” dedi Heng Amca ve ardından ekledi, “Buradan taksiye binmek de pek kolay sayılmaz.”

Söylediği gibi aslında kızışma döneminin sonu omegaların fiziksel olarak en zayıf olduğu zamandı. Bunun nedeni, nadiren yemek yiyip yüksek tempolu “egzersiz” yapıyor olmalarıydı. Hormonlar eski dengesine kavuştuğunda yorgunluk had safhada olurdu. Şu anda ayakta duruyor olmak bile Shen Dai’nin bacaklarının ağrımasına neden oluyordu. Dışarı çıkması akıllıca verilmiş bir karar olmasa da, yine de kaçmaya çalışıyordu.

Shen Dai kararında ısrarcıydı, “Önemli değil, ben araba çağırdım zaten.”

“İzin verin şoför size eşlik etsin. Duyduğuma göre Xiao Wu’dan oldukça uzakta yaşıyormuşsunuz. Genç Efendi öğrenirse sizinle düzgünce ilgilenmediğim için beni suçlayabilir.”

Qu Moyu’nun bahsi geçer geçmez Shen Dai istemsizce kabul etmek durumunda kaldı. Bir alfaya itaat etmek bir omeganın en acınası özelliğiydi, “Pekala, teşekkür ederim.”

Shen Dai ve Qu Moyu’nun şoförlerinden biri gelen MPV araca bindi ve eve doğru yola çıktılar. Araba Qu Malikânesi’nden çıktığında, Shen Dai’nin sıkışan kalbi bir nebze de olsa rahatlamıştı. Ayrıca bedeninde kalan Qu Moyu’nun feromonları da dağılmış gibi görünüyordu. Çok şükür ki, bu üç gün boyunca Qu Moyu onu geçici olarak işaretlememişti. O geçici işaretin üstünden üç yıl geçmişti ama o kayıp hissini hala derinden hatırlıyordu.

Cep telefonunu çıkardı ve Qu Moyu’nun WeChat’ine bakmak için tıkladı. Mesaj kutusunda yalnızca uygulamadan gelen otomatik mesaj vardı. Qu Moyu’nun arkadaş listesi hala bomboştu. Boş boş profil resmine baktı. Aşağı indiğinde, bir yanı Qu Moyu’yu görmekten korkuyordu ama diğer yanı da onu görebilmek için can atıyordu. Tekrar karşılaştıklarında nasıl konuşacaklarını merak ediyordu ama yine de her şey Qu Moyu’nun tutumuna bağlıydı.

Hayatıyla ilgili her şeyin kontrolünün bir başkasının ellerinde olması hissi gerçekten de berbat ötesiydi.

Shen Dai o kadar yorgundu ki, arabada uyuyakaldı. Eve vardığında hava çoktan kararmıştı.

Shen Dai’nin yüzünün solgun olduğunu ve oldukça bitkin göründüğünü görünce büyükannesinin yüreği ağzına geldi, “Ah-Dai, hasta mısın? Birkaç günde nasıl bu kadar kilo kaybettin? Betin benzin atmış, şu yüzünün haline bak.”

“Söylemiştim ya, bir sunum için hazırlanıyordum ve fazladan mesai yapmıştım. Endişelenme, birkaç gün içinde toparlanırım,” dedi Shen Dai ve kısa süre sonra tekrar uykuya dalacakmış gibi hissederek kanepeye oturdu.

Büyükanne hafifçe içini çekti ve sevgiyle torununun saçlarını okşadı, “Bebeğim yorgun ve bitkin düşmüş. Yemek yedin mi? Karnın aç mı?”

Shen Dai gülümsedi ve nazlı bir şekilde yanıtladı, “Büyükannem bana o güzel elleriyle bir kase erişte yapabilir mi? Yanında da kızarmış yumurta?”

“Tamam sen güzelce dinlen. Dünden dana bonfileyi marine etmiştim, tam da üstüne geldin.”

Shen Dai ağrıyan kaslarını rahatlatmak için kanepede gerindi ve yorgun gözlerle tavanı seyretmeye başladı. Bu küçük daire, Qu Malikânesi’ne kıyasla kulübe gibi sayılırdı ama kendi parasıyla kiralamıştı. Bu dünyadaki en sevdiği insanla burada yaşayabilirdi. Ancak giyeceklerinin ve yemeklerinin başkaları tarafından halledildiği bir villada, kağıt üstündeki kocasının odasına dahi adım atmaya hakkı yoktu ve misafir odasında sevişiyorlardı. Durumu bir misafirden bile daha kötüydü…

Shen Dai kalbinde kendisine “Dur!” diyerek bağırdı. Bu kendine acıma düşüncelerinden bir an önce vazgeçmesi gerekiyordu. İnsan zihninde kendine acımayı bırakmazsa, hayatındaki sıkıntıları giderek daha da katlanırdı. Akıl sağlığı için tehlike çanları çalıyordu.

Zihnindeki karışıklıklar sakinleşti ve kendisine geldi.

Bir günlük dinlenmenin ardından Shen Dai emlakçıdan randevu aldı. Emlakçı ihtiyacına göre birkaç ev daha buldu ve hepsini tek tek ona gösterdi. İki evi gözden geçirdikten sonra fiyat pazarlığına tutuştu. Bütçesine uyduğu sürece sorun yoktu, bir an önce satın alarak taşınmak istiyordu. Çünkü evin içinin onarılması ve yeni eşyalar alınması neredeyse iki ayı bulacaktı ve böylece yılbaşından önce büyükannesiyle o eve taşınabilecekti.

Banka hesabındaki bakiyeye her baktığında, kendisine sürekli Qu Moyu’yu yalnızca patronu olarak görmesini ve ona daha çok minnettar kalarak bir beklentiye girmemesi gerektiğini hatırlatıyordu. Doğrusu, You Xinghai’ye You Baiyue’nin yerine evleneceğini söylerken kendisini satmaya çoktan kararını vermişti. Kendisini sattığı kişinin Qu Moyu olması yeter de artardı bile. Bu fikirle zihnini tazeledi ve cesaretini yeniden topladı.

Pazarlık süreci oldukça iyi geçmişti. Tatilinin son gününde ev sahibiyle karşılıklı olarak makul bir fiyata anlaştılar ve geriye yalnızca evrak işi kalmıştı.

Shen Dai kalbinden büyük bir yükün kalktığını hissetmişti ve büyükannesine daha iyi bir ev alabildiği için son derece mutluydu.

İşe dönüşün ilk gününde meslektaşları birbiri ardına endişelerini dile getirdiler. Hepsi sunum esnasında alfa feromonlarından etkilendiğini ve kendini iyi hissetmediğini biliyordu. Bu sebepten ötürü birkaç gün izin istemişti, ama onun ne denli rahatsız olduğunu ve nasıl “rahatlatıldığını” bilmiyorlardı.

Yine de bu kalabalığın asıl amacı başkaydı. Shimei’lerden biri öne atıldı, “Shen Shi Xiong, sunumdan sonra tuvalette bayıldığını duydum. Seni hastaneye Bay Qu mu götürdü?”

“Nasıl yani, ben de Yan Mingxiu’nun götürdüğünü duymuştum?”

“Başkan Yan’ın korumasıydı,” dedi Shen Dai sakince, “Aslında bayılmamıştım, sadece biraz rahatsızdım. Feromonların etkisinden dolayı değildi, birkaç gün uyumamıştım bu yüzden izin aldım.”

Son günlerde yayılan tüm dedikodular bir anda sona ermiş, kalabalık hayal kırıklığıyla dağılmıştı.

Ama Cheng Zimei kolayca kandırılabilecek biri değildi. Shen Dai’yi yakaladı ve isteksizce sordu, “Bana gerçeği söyle, sana yardım eden gerçekten de koruma mıydı? Bazıları Veliaht Prens’in yardım ettiğini kendi gözleriyle görmüş.”

“Hayır, sahiden de öyle değil. Alfalar ve omegalar toplum içinde uygun bir mesafeyi korumak zorunda, Bay Qu nasıl bu kadar dikkatsiz olabilir ki? Bana yardım eden kişi Yan Mingxiu’nun beta korumasıydı,” dedi Shen Dai ve onu tuttuğu gibi toplantı odasına götürdü, “Hocayla toplantı yapmamız lazım. Çok ciddi bir mesele var.”

Cheng Zimei’nin yüzünde “Ah ne kadar da yazık olmuş,” gibisinden bir ifade vardı.

Shen Dai ve Cheng Zimei, bütün sabah hocalarıyla video konferans yaptı. Hocası Shen Dai’nin sunumuna methiyeler düzdü, yöneticilerden gelen yorumların oldukça olumlu olduğunu ve bu yüzden de Qu Chengchen’in kasıtlı olarak işi yokuşa sürmesini kafasına takmaması gerektiğini söyledi. Bir sorun yoktu ve projelerini de etkilemeyecekti.

Shen Dai’nin içine su serpilmişti ve neyse ki emekleri boşa çıkmamıştı.

O ve Cheng Zimei öğle molasında kantine gitmeye üşeniyorlardı, bu yüzden Shidi’lerinden kendilerine yiyecek bir şeyler getirmelerini istediler.

Zhou Lan gelirken yalnızca yemek değil, ayrıyeten şirketin yanındaki tatlıcıdan kışları rağbet gören armut tatlısı da alarak gelmişti.

“Shi Xiong, işte istediğin sebzeli pilav. Shijie bu da senin erişten,” dedi Zhou Lan, ardından tatlı dükkanından aldığı poşeti masaya koydu ve gülümsedi, “İki tane armut tatlısı aldım. Kışın bunu yemek ciğerleriniz için çok faydalı. Ayrıca bayağı da popülermiş.”

Cheng Zimei de gülümsedi, “Çok teşekkür ederiz. O dükkanda oldukça sıra oluyor değil mi? Bir keresinde yemeyi düşünmüştüm ama sırayı görünce vazgeçtim.”

“Rica ederim. Sırada çok fazla beklemedim zaten,” dedi Zhou Lan ve Shen Dai’ye baktı, “Shen Shi Xiong, son günlerde çok fazla kilo verdin. Biraz daha fazla yemek yemelisin.”

Shen Dai başını salladı, “Teşekkür ederim. Toplamda ne kadar tuttu? Hesabına transfer edeceğim.”

“Lafı bile olmaz. Shi Xiong ve Shijie bize hep yemek ısmarlıyor, bu seferlik de benden olsun.”

“Stajyer olarak maaşın çok fazla değil. Nezaketin için sağ ol,” dedi Shen Dai hafifçe gülümseyerek, “Ama gelecek sefere benim için alma lütfen. Ben çok nadiren tatlı yiyorum.”

Zhou Lan gülümseyerek gözlerindeki hayal kırıklığını gizlemeye çalıştı, “Tamam o halde size afiyet olsun.”

Zhou Lan gittikten sonra, Cheng Zimei ağzını şapırdatarak o lezzetli tatlıları yemeye başladı, “Mn, gerçekten de çok lezzetliymiş. İçinde kuş yuvası* bile var. Kış günü sana alabilmek için sırada bile beklemiş. Acilen tadına bakmalısın.”

ÇN: Yenilebilir kuş yuvası diye bir şey varmış. Çok pahalıymış ve ciddi ciddi kuşların salyaları tarafından yapılıyormuş? Neyse araştırıp bir bakın çok tuhaf 

“Önce yemeğini yer misin acaba? Tatlıdan sonra miden yemeği nasıl alabiliyor?”

Shen Dai yemeğini paketten çıkarır çıkarmaz Cheng Zimei ağzına armut tatlısı sokuverdi.

“Mn, cidden lezzetliymiş ve o kadar da tatlı değilmiş,” dedi Shen Dai, “Ama bunun için sırada beklemek biraz abartılı.”

“Hiç de abartılı değil, son günlerde internette çok popüler oldu,” dedi Cheng Zimei ve uzaktan Zhou Lan’a baktı, “Bu küçük Shidi, araştırma enstitüsüne girer girmez sana abayı yaktı. Güzelden anlıyormuş demek ki.”

Shen Dai çaresizce yanıtladı, “Zamanın olduğunda gidip ona çıtlat bir şeyler. Ben nasıl başa çıkabileceğimi hiç bilmiyorum. Gururunu incitmekten çekiniyorum.”

“Bence hiç fena görünmüyor. Uzun boylu, yakışıklı sayılır ve notları da çok yüksek. Bilim alanındaki alfalar biraz kalın kafalı olsa da o epey sevimli ve masum.”

“Saçmalama istersen. Aramızda çok fazla yaş farkı var.”

“Aşkın yaşı mı olur? Ayrıca o da yaşı hiç umursamıyor.”

“Çok fazla borcum var ve nasıl kurtulacağımı dahi bilmiyorum. Onu geriye çekmiş olmayacak mıyım?”

Cheng Zimei iç çekti, “A-Dai, gerçek aşkı bulacağına seni inandırmak istiyorum. Öncelikle, borçlu olan sen değilsin; babaannen, daha doğrusu baban. İkincisi, ne kadar derdin olursa olsun yaşamaya çalışmalı ve mutluluğunun ardından koşmalısın. Ya diğer kişi de seninle birlikte zorluklara karşı göğüs germek istiyorsa? Kaç yıldır bu boktan şey yüzünden senden hoşlanan kaç tane kişiyi reddettin. Bu sonsuza dek böyle devam edemez.”

“Kimse benimle birlikte savaşmak istemez. Olsa bile o kişiyi de kendimle birlikte aşağı çekmeyi reddediyorum,” dedi Shen Dai ve Cheng Zimei’ye ciddi bir şekilde baktı, “Milyonlarca borcu olan birine kim aşık olup evlenir ki? Zimei, bunu benim iyiliğim için yaptığını biliyorum ama imkansız olduğunu sen de gayet iyi biliyorsun.”

“Zengin insanlar evlenir,” diyerek karşılık verdi Cheng Zimei, “Bak beni dinle. Gidip araştırdım, Zhou Lan’ın ailesinin durumu çok iyi. Zengin bir koca bulursan tüm sorunların çözülür.”

Shen Dai, kalbinde onunla aynı fikirde olmaktan kendini alamadı. Gerçekten zengin birini “bulmuştu” ve para tüm sorunlarını çözmüştü. Fakat tabii ki de bu, yeni sorunlara yol açmıştı, “Kes şunu. Bana yardım et de zamanını benimle boşa harcamasın. İkimiz de aynı laboratuvardayız, çok düzenli ve sık olarak karşılaşıyoruz. İşler tuhaf bir hal almasın.”

Cheng Zimei dudaklarını büzdü ve öfkeyle armut tatlısını yedi, “Kendin için neyin iyi olduğunu göremiyorsun. Yardım etmemi istiyorsan çok beklersin.”

Shen Dai işten çıkmak üzereydi ve eşyalarını toparlıyordu ki o anda tanımadığı bir numaradan bir çağrı aldı.

“Merhaba.”

“Bay Shen, ben Lao Wu. Hala şirkette misiniz, yoksa eve mi gittiniz?”

“İşten çıktım, eve gitmek üzereydim.”

“…Tamam.”

Kızışma dönemi bittikten sonra Qu Moyu’yla hiç karşılaşmamıştı ve iletişim de kurmamıştı. Son derece sıcak ten tene ilişkiden iki yabancının soğukluğuna kadar, keskin bir şekilde araya giren bu mesafe yüzünden kendisini kötü hissediyordu. Üzgündü ama en acınası olan da, üzgün olmaya dahi hakkının olmamasıydı.

Daha da üzücü olan ise, Qu Moyu’yu biraz sonra görecek olmak bile yüreğindeki ateşin yeniden alevlenmesine sebep oluyordu.

Aceleyle asansörden aşağı indi ve Qu Moyu’nun özel park yerine koştu. Bu alan üst düzey yöneticiler için ayrılmıştı ve çok az insan vardı. Ancak yine de görülmekten korkuyor olduğu için başını eğdi.

Arabaya bindiğinde, Qu Moyu hafifçe gülümseyerek ona baktı. Bu sefer ne belgelere ne de cep telefonuna bakıyordu. Sanki özellikle onu bekliyor gibiydi.

Shen Dai’nin kalbi sevinçle çarpıyordu.

Qu Moyu elini Shen Dai’ye doğru uzattı, “Gel.”

Shen Dai tereddütle elini Qu Moyu’nun avucuna koydu. Qu Moyu onu uygun bir şekilde yanına doğru çektikten sonra kucağına oturttu. Ardından burnunun ucunu Shen Dai’nin ensesine yaslayarak nazikçe kokusunu içine çekti.


ÇN: Son ana kadar sakindim ama son cümleyle beraber içim kıpır kıpır oldu ve bir sıcak bastı…

5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

2 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Garon’un Piposu
Garon’un Piposu
2 ay önce

Vay be adamdaki değişime bak çok hızlı bir değişim oldu. Umarım böyle devam eder ☺️

Innerchild
Innerchild
18 gün önce

Oha beklenmeyen hareketler osuxbx9w böyle devam et alfacık

You cannot copy content of this page

2
0
Would love your thoughts, please comment.x