İçeriğe geç
Home » Alpha Predator 22. Bölüm

Alpha Predator 22. Bölüm

O gece Qu Moyu ve Shen Dai hava aydınlanıncaya dek seviştiler. Nihai hazza ulaştıktan sonra Qu Moyu kendi odasına dönmedi ve Shen Dai’ye sarılarak uykuya daldı.

Sabah yedi buçuk civarında alarmın sesiyle beraber ikisi aynı anda uyandı. Aslında Shen Dai alarm kurmadan kendiliğinden uyanabilen biriydi. Ama Qu Moyu yüzünden yorgun düştüğünden uyanamamıştı.

Shen Dai öyle uykuluydu ki, gözlerini dahi açamıyordu. Alarmın sesini takip ederek telefonu eline aldı ve alarmı kapattı. Hemen ardından Qu Moyu’nun kollarına geri sürüklendi.

Shen Dai bir müddet mücadele etse de kıpırdayamadı ve çaresizce fısıldadı, “Kalkmam lazım.”

Qu Moyu yüzünü Shen Dai’nin ensesine dayadı ve hafifçe nefes alarak zarif çiçek kokusunun ciğerlerine nüfuz etmesine izin verdi. Ona bir yanıt vermeden aynı şekilde Shen Dai’ye sıkıca sarılmaya devam etti.

Shen Dai iç çekerek tekrar Qu Moyu’nun kollarını tuttu ve itmeye çalıştı.

Qu Moyu cevap olarak kollarını ona daha sıkı sardı. Shen Dai’nin vücudu hoş kokuluydu ve sıcacıktı. Onu bırakmayı hiç istemiyordu.

Shen Dai tekrar seslendi, “İşe gitmem lazım.”

“Gitme,” dedi Qu Moyu, sesi boğuk, uykulu ve oldukça büyüleyiciydi.

“Ama bu hiç iyi olmaz. Önceden izin almamıştım.”

“Bildiğim kadarıyla patron benim,” dedi Qu Moyu, kollarındaki omeganın yarattığı sıcacık yorgana ve rahatlığına alışmıştı. Yeterince tatmin de olmamıştı zaten. Bu zamana dek hiç kendi zevklerine göre hareket etmemişti. Ama burası onun eviydi ve yanındaki kişi de eşiydi, doğal olarak arada bir kendisini bu şekilde şımartmasında hiçbir sorun yoktu.

Telefon hala Shen Dai’nin elindeydi ve hemen Cheng Zimei’ye mesaj gönderip o gün için izin aldığını yazmalı mı yoksa Qu Moyu’nun uykuya dalmasını mı beklese diye tereddüt ediyordu. Aslında işe gidip gitmemesi önemli değildi. Yalnızca yataktan kalkmak istiyordu. Doğrusu, kasten olsun ya da olmasın Qu Moyu’ya yakın olmak hep istediği bir şeydi. Sarılmayı sevişmekten daha çok seviyordu hatta. Sıcaklık ve güçle çepeçevre sarılmaktan büyük keyif alıyordu. Ancak şu anda kendini uzaklaştırmak istemeden edemiyordu.

Gittikçe Qu Moyu’yu anlamadığını hissetmeye başlıyordu. Aslında, daha önce ulaşamayacağı kadar uzakta olduğu için onun düşüncelerini bilmediğini sanıyordu. Qu Moyu’ya olan minnettarlığı ve hayranlığı gözünde giderek daha da yüksekte bir konumda yer almasına neden oluyordu. Qu Moyu ilahi bir ışığın kutsaması altındayken, sunakta duran kusursuz bir adam gibi tüm kusurları gizlenmişti sanki. Artık ona yakın olduğu için minnettarlığı ve hayranlığı kaybolmamıştı ama bu kişinin gerçek benliğinin nasıl olduğunu öğrenmeye başlamıştı. Kibirli, gururlu ve otoriterdi. Qu Moyu onu asla bilerek küçük düşürmeye çalışmıyordu lakin Shen Dai’nin duygularını umursamıyordu da. Bu tıpkı insanların karıncaların sevinçlerini ya da üzüntülerini önemsememesi gibi bir şeydi.

Aralarında açıkça tensel bir ilişki vardı. O anda sahiden de birbirlerine sarılıyorlardı, fakat aralarında her zaman görünmeyen bir mesafe vardı.

Shen Dai iç çekerek telefonunun ekranına tıkladı ve Cheng Zimei’nin önceki gece kendisine gönderdiği bir resmi gördü. Altında da bir mesaj vardı: Kesinlikle bunu kasten paylaştı, tam bir yeşil çay!

ÇN: Yeşil çay deyimi dışarıdan zararsız ve masum görünen ama aslında para için ruhunu bile satacak kişiler için kullanılıyor.

Shen Dai, You Baiyue’nin Weibo gönderisinin ekran görüntüsü olan resme tıkladı. You Baiyue’nin üzerinde göz kamaştırıcı bir kravat yüzüğü vardı. Gönderinin altında da, “Bu güzel doğum günü hediyesi için Yu Ge’ya teşekkür ederim. Son zamanlarda turmalin taşı çok hoşuma gidiyor, çok naziksin ~~” yazıyordu.

ÇN: Ge- Ağabey. Qu Moyu’dan bahsediyor Yu Ge derken. Kravat yüzüğü bizim ülkemizde çok yaygın bir şey değil, üstünde taşlar olduğu için sanırım. Daha çok kravat iğnesi takıyorlar, ama googlelarsanız kravat yüzüğünün daha şık olduğunu görürsünüz fjsdf

Demek ki o gün You Baiyue’nin doğum günüydü.

Shen Dai ve Qu Moyu’nun videosu internete bomba gibi düşmüş ve herkes tarafından konuşulmuştu. Fakat ne hikmetse, You Baiyue de aynı gün bir fotoğraf paylaşarak gösteriş yapmaya çalışmıştı. Ne de olsa You Baiyue herkes tarafından “iki tane S seviyesi alfanın peşinden koştuğu” biri olarak gündeme gelmişti ama o video popülaritesine büyük bir darbe vurmuştu. You Baiyue herkes tarafından sevilen zengin Genç Efendi imajını korumaya çalışıyordu.

Shen Dai’nin başlangıçta bu dedikodu meseleleriyle hiç ilgisi yoktu. You Baiyue’nin amacı ne olursa olsun, bir nebze bile umurunda değildi. Umursamayacağı şeylerin bile ucunun dönüp dolaşıp kendisine dokunacağını anladığında Shen Dai kalbinde ufak bir panik hissetti. Bu böyle devam edemezdi. Cheng Zimei’ye mesaj atıp kendisi için izin istemesini söyledi ve hemen sonrasında telefonunu kapattı.

Belini saran kollar, sanki gitmesinden korkuyormuş gibi sağlam ve güçlüydü. Ama Shen Dai kalbinde bunun öyle olmadığını zaten biliyordu. Bazen, nasıl bu kadar yakın olup da bu denli uzak olduklarını merak ediyordu.

Qu Moyu afallamış şekilde bir süre gözlerini kıstı. Muhtemelen kollarındaki kişinin çok sessiz, neredeyse hareketsiz olduğunu hissettiği içindi. Gözlerini açtığı anda Shen Dai’nin sırtı dönük şekilde kıvrılmış olduğunu gördü. Sanki vücudu içgüdüsel olarak uzaklaşmaya çalışırken onları Qu Moyu’nun kolları birbirine bağlamıştı.

Qu Moyu kaşlarını çattı ve usulca emretti, “Bana doğru dön.”

Shen Dai hareket etmedi ve uyumuş numarası yaptı. Ancak Qu Moyu onun bedenini çekti, çünkü uyumadığını ve yalnızca uyuma numarası yaptığını biliyordu. Shen Dai yüzünü mümkün olduğunca yastığa gömmeye çalıştı.

Qu Moyu bir şeyi fark etmiş gibiydi, “İşe gitmek istediğini söylememiş miydin?”

Shen Dai kalkmak için anında gözlerini açıverdi.

Qu Moyu onu çekerek yatağa bastırdı, “Gitmene izin veriyorum demedim.”

Shen Dai o anda donakaldı, biraz sersemlemiş görünüyordu ama sonra tekrar yatağa uzandı ve yüzünü yastığa gömdü.

Qu Moyu çenesini kaldırdı ve kıkırdadı, “Sorun nedir? Küstün mü bana? Yanlış bir şey mi yaptım?”

Shen Dai çok konuşmasa da yalnız kaldıklarında Qu Moyu’ya yakınlaşmaktan çekinmezdi. Şu anda, Qu Moyu’nun daha önce hiç görmediği bir şey yanlışlıkla ortaya çıkmıştı. Shen Dai de zaman zaman öfkeleniyordu. Ne kadar da ilginçti.

“Hayır,” dedi Shen Dai, Qu Moyu’nun ruh halini önemseyeceğine inanmıyordu. Qu Moyu’nun o anki tavırları muhtemelen bir evcil hayvanla alay etmekle aynıydı. Bu yüzden başını eğdi, “Kalkmayacak mıyız?”

“Neden mutsuzsun? Seni korkuttum mu?” dedi Qu Moyu ve onun ipeksi saçlarını okşadı, “Aslında seni suçlamamıştım. Neden sana karşı bir yanlış yapmışım gibi hissediyorum?”

Shen Dai sakince ve ciddi bir şekilde açıkladı, “Mutsuz değilim.” Doğru, mutsuz olmaya hakkı yoktu.

Qu Moyu dudaklarını hafifçe büzdü, “O zaman benim için gülümse.”

Shen Dai sertçe gülümsediğinin farkında olmadan gülümsedi.

“Gülümsemek sana çok yakışıyor. Bundan sonra daha çok gülümsediğini görmek istiyorum,” dedi Qu Moyu ve Shen Dai’yi alnından öptü, “Bir duş alıp Heng Amca’dan kıyafetlerimi ve kahvaltıyı odaya getirmesini isteyeceğim.”

Banyo kapısının kapanma sesiyle beraber Shen Dai yatakta geriye doğru yaslandı.

İkisi yıkandıktan sonra, Heng Amca kahvaltıyla beraber Qu Moyu’nun takım elbisesini getirdi.

Qu Moyu sahanda yumurtadan bir ısırık aldı ve çiğnerken seslendi, “Heng Amca, çapraz çizgili kahverengi bir kravatım var, onu benim için bulabilir misin? Bu gece Xiao Yue’nin doğum günü partisi var. İşim biter bitmez oraya gideceğim.”

“Birkaç yıl önce Genç Efendi You’nun size verdiği kravat mı?”

“Evet.”

Shen Dai’nin yemek çubukları tabağa çarptı. Çıkan ses donuktu ve fazla dikkat çekmemişti; tıpkı titreyen kalbi gibiydi.

“Tamamdır, bulacağım.”

“Bu arada, hediyesi eline ulaştı mı?”

“Ulaştı efendim. Genç Efendi You çok beğendi.”

“Mn.”

Heng Amca gittikten sonra Shen Dai kahvaltısını birkaç lokmada bitirdi, oradan bir an önce ayrılmak istiyordu. “Yürüyüşe çıkacağım,” demeyi düşünüyordu ama kış günü yürüyüşe çıkmak çok aptalca bir bahaneydi. Orada öylece durup Qu Moyu’nun You Baiyue tarafından verilen kravatı takmasını nasıl izleyebilirdi ki?

Düşünüp taşındıktan sonra her zamanki sakin tonuyla söze girdi, “Yemeğimi bitirdim. Maillerimi kontrol edeceğim.”

Qu Moyu da zaten telefonuna bakmakla meşguldü, bu yüzden sadece başını sallamakla yetindi.

Shen Dai bilgisayarıyla uğraşıyormuş ve maillerini kontrol ediyormuş gibi yaptıktan sonra telefon görüşmesi yapacakmış gibi ayağa kalkıp odadan çıkmaya karar vermişti.

Ama bir süre sonra Qu Moyu geldi. Üzerine eğildi ve bir elini masaya dayayarak ona sataştı, “Neden benden daha meşgulmüşsün gibi görünüyor?”

Shen Dai hızla ayağa kalktı. Qu Moyu bu durumdan yararlanarak sandalyesine oturdu ve ardından onu kucağına oturması için çekti, “Yurtdışındaki ortaklardan biri bana birkaç soru sordu. Bana bu soruları açıkla lütfen.”

“Tamam.”

Böylece projenin ilerleyişiyle alakalı çok fazla soru sordu. Qu Moyu, nadir toprak endüstrisinin tüm yönleri hakkında sıradan insanlardan daha iyi bir anlayışa sahip olsa da, teknik düzeyde anlaşılması zor olan birçok şey vardı. Shen Dai ona her şeyi sabırla açıkladı. Bu gibi durumlarda, yani güçlü yönlerini gösterebildiğinde, kendisinin ve Qu Moyu’nun eşit olduğuna dair kısa bir yanılsamaya sahip olabilir miydi?

Qu Moyu da Shen Dai’nin böyle konuşkan olmasını seviyordu. O gün Shen Dai’nin sunumdaki hali aklından çıkmıyordu. Kendinden emin, profesyonel, sakin ve etkileyiciydi. Aynı zamanda çok yakışıklıydı ve karşı konulmaz bir çekiciliği vardı. O anda, karşısında genellikle itaatkar olan Shen Dai’nin başka bir yönü olduğunu fark etmişti. İtaatkar davranışlarının tek sebebi kendisinin mutlak hakimiyet kuruyor oluşuydu.

Bir omeganın alfalarla dolu bir odada özgürce konuşabilmesi ve karşısına çıkan zorluklarla başa çıkabilmesi oldukça nadirdi. Shen Dai’nin özgeçmişini incelemişti. Çocukluğundan liseye kadar hep mükemmel notlar almıştı. En iyi okullara ve en iyi şirketlere girmişti. Yüksek bilgisi, yüksek maaşı ve parlak bir geleceği vardı. Profesör Liu tarafından büyük saygı görmesine şaşmamalıydı. Alfaların arasında bile yirmi yedi yaşındayken böyle bir başarıya ulaşmak dikkat çekici olurdu. Keza Shen Dai bir omegaydı ve diğerlerine nazaran cinsiyeti onu hep kısıtlıyordu.

O esnada sunum yapan Shen Dai’ye baktığında bu kişinin kendi eşi olduğunu düşünmüş ve kalbinde belli belirsiz bir his belirmişti… Memnun ve gururlu hissediyor olabilir miydi?

Ardından alfaların feromon savaşları olurken Shen Dai’nin cinsiyeti ortaya çıkmıştı. Bir alfa olarak, o anda çevresindeki alfaların kafasında hangi kirli düşüncelerin doğacağını neredeyse tahmin edebiliyordu. Hepsi kısa süre içerisinde hem güç hem de kırılganlık sergileyen yakışıklı, genç ve seçkin bir omegaya sahip olma arzusu gütmeye başlamıştı.

Ama bu omega onundu ve yalnızca kendisine aitti.

O anda kapı çaldı, Shen Dai zamanında kalkamadığı için Qu Moyu hala ona sarılıyordu.

Heng Amca kravatla geri gelmişti, “Efendim, bu muydu?”

“Evet.”

Shen Dai önce kravata baktı ardından da bakışlarını başka yöne çevirdi.

Heng Amca kravatı bırakıp yemek tabağını aldı.

Ancak o zaman Qu Moyu kalkıp kıyafetlerini giydi. Sıra kravatı takmaya geldiğinde, bilgisayarın önünde oturan ve sırtı dönük olan Shen Dai’ye bir bakış attı. Gözlerinde bir eğlence parıltısı belirmişti, “Ah Dai, gel ve kravatı takmama yardım et.”

Shen Dai’nin vücudu bir anlığına donakalsa da yavaşça kalktı, Qu Moyu’ya yürüdü ve kravatı eline aldı.

Qu Moyu aynada kendilerine bakarak Shen Dai’nin dikkatlice kravatı bağlayışını seyretti, “Xiao Yue bu kravatı kazandığı ilk parayla aldığını söylemişti.”

Shen Dai sessiz kaldı.

Qu Moyu sırıttı, “Buna inanabiliyor musun? Belli ki Qu Chengchen’den hoşlanıyor ama benimle flört etmeyi de seviyor, ki bu çok ilginç.”

Shen Dai birden, “Peki sen ondan hoşlanıyor musun?” diyerek lafı ağzından kaçırmış bulundu.

Ancak bu cümle ağzından çıkar çıkmaz pişman olmuştu, keşke dili tutulsaydı da sormasaydı.

“Hoşlanıyorum. Hep onunla evlenmeyi istemiştim,” dedi Qu Moyu açıkça, “Çocukluğumuzdan beri birbirimizi tanıyoruz. Evlenseydik muhtemelen benim için S seviyesi bir alfa doğuracaktı. Yazık oldu.”


5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

3 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Garon’un Piposu
Garon’un Piposu
2 ay önce

Bak bu son cümleye sinirlendim işte. Önce sen işaretleseydin de evlenseydin o zaman aaa

Innerchild
Innerchild
18 gün önce

Gerizekali

You cannot copy content of this page

3
0
Would love your thoughts, please comment.x