Shen Dai, sanki bir diken batmış gibi keskin bir acı hissetti ama göstermedi bile. Hiçbir şey olmamış gibi davrandı ve Qu Moyu’nun kravatını bağlamaya devam etti.
Qu Moyu aynaya baktı ve kıyafetlerini düzeltti, “Güzelce dinlen. Öğlen yemeğinden sonra şoförden seni şirkete götürmesini isteyebilirsin.”
“Tamam.”
Qu Moyu, Shen Dai’nin saçlarını okşadı, “Bu yılın sonunda seni tatile götüreceğim. Gitmek istediğin bir yer var mı?”
Shen Dai başını iki yana salladı, “Hocam zamanım olduğunda tezime yardımcı olabilecek yeni bir madeni incelemeye Güney Afrika’ya gitmemi istiyor.”
“Çalışanlarım çok çalışıyor. Patron olarak buna mutlu olmam gerekir,” dedi Qu Moyu, başını eğdi, Shen Dai’nin feromon bezlerini nazikçe öptü ve o beyaz çiçeğin kokusunu içine çekti. Bu koku onu rahatlatıyor ve mutlu ediyordu, “Ancak bana daha fazla eşlik etmeni istiyorum.”
“Ama ben…”
Qu Moyu gülümsedi, “Yıl sonunda konuşuruz bu meseleyi.”
Qu Moyu kapıya doğru yürürken Shen Dai de işe gitmek için hazırlanmaya başladı. Beli çok fazla ağrıdığından bisikletine binebilecek durumda değildi. Taksi çağırması gerekecekti ― Qu Moyu yatakta her kontrolden çıktığında ertesi gün hep zor zamanlar geçiriyordu.
Taksideyken ansızın WeChat’te profilinde You Baiyue’nin resmi olan bir arkadaşlık isteği aldı. You Baiyue’nin onu neden WeChat’te eklediğini bilmiyordu ve açıkçası bunu düşünmeye mecali de yoktu. Böylece arkadaşlık isteğini reddetti.
Öğleden sonra bilinmeyen bir numaradan bir telefon geldi.
Bir süre önce sık sık yapılan ev gezileri nedeniyle emlakçılardan çok sayıda telefon alıyordu. Genelde tanımadığı numaraları reddediyordu ancak bu numara ısrarla üçüncü kez arıyordu. Bu yüzden cevaplamaktan başka çaresi kalmamıştı.
Shen Dai ağzını açmadan önce kulağına hoş bir ses ilişti, “Selam, canım Gege’m. Neden arkadaşlık isteğimi kabul etmedin? Aramız o kadar soğuk mu?”
ÇN: Gege-Ağabey.
Arayan kişi You Baiyue’ydi…
Shen Dai laboratuvardaki meşgul meslektaşlarına baktı, telefonu aldı ve merdiven boşluğuna gitti, “Senin resmini kullanan sahte bir hesap olduğunu düşünmüştüm.”
“Rol yapma. Kim olduğumu açıkça yazmıştım. Bilerek reddettin.”
Shen Dai sakince yanıtladı, “Son zamanlarda çok fazla sahte hesap var.”
“Vay be, bir omega olarak bir gram bile şirin değilsin.”
“Kusura bakma ama sorun nedir? Şu anda çalışıyorum.”
“Bugün benim doğum günüm. Akşam bir parti düzenliyorum, sen de gel de birlikte takılalım.”
“Bu aralar fazladan mesai yapıyorum. Cidden hiç zamanım yok ama sana mutlu yıllar,” dedi Shen Dai, You Baiyue’nin bu kadar dikkatli oluşu bayağı komiğine gitmişti. Önemsiz bir video yayıldı diye You Baiyue bu hale gelmişti. Demek ki internetteki insanların ne düşündüğünü bir hayli umursuyordu. Peki başka ne yapmanın derdindeydi? Tabii ki gitmeyecekti, çünkü Qu Moyu ve You Baiyue’nin birbirlerinin doğum günü hediyelerini taktığını görmek istemiyordu. Bir başka nedeni de You Baiyue’nin kendini beğenmiş tavırlarıyla onunla bir yarışa girecek olmasıydı.
Cheng Zimei de onun bu tür bir “yeteğene” sahip olmadığını söylemişti. Ama doğruydu, bir alfanın dikkatini çekmek için diğer omegalarla yarışabilecek türde biri değildi ama profesyonel alanda alfalarla pekala rekabet edebilirdi.
Omega babasına ne olduğunu kendi gözleriyle görmüştü. Mükemmel bir aile geçmişine, görünüme ve eğitime sahip bir omegaydı. Ama kendisini geliştirmek yerine tüm umutlarını aşka bağlayarak hayatındaki önemli her şeyi yerle bir etmişti. İlaveten bir pislikten hamile kalarak babasının gözünde “doğmaması gereken” bir yüke dönüşmüştü.
Bu, birçok omeganın gönüllü ya da zorunlu olarak seçmesi gereken bir yoldu. Yine de Shen Dai bu yolu asla seçmeyecekti.
Qu Moyu’yu ne kadar severse sevsin anlamsız bir tuzağın içine katiyen düşmeyecekti.
You Baiyue alaycı bir tonla cevapladı, “Yu Ge’dan seni buraya getirmesini istedim ama o reddetti. Bu yüzden seni davet etmemiştim başta. Benden nefret mi ediyorsun?”
“Hayır, sadece birbirimize aşina değiliz. Zaten benim gibi bir arkadaşının katılmamasının hiçbir şeyi değiştirmeyeceğine inanıyorum.”
“Ama bir arkadaş değil kardeşiz,” dedi You Baiyue iç çekerek, “Önceki neslin meselesi, önceki neslin meselesidir. Biz kardeşiz, iyi bir ilişki kurmamız gerekmez mi?”
Shen Dai şaşırmıştı. Biraz da olsa kalbi yumuşamıştı ama çabucak kendisine geldi. You Baiyue onunla kardeşlik ilişkilerini geliştirmek isteseydi bunu çok daha önce yapardı. Şu anda bu ilişkiye gerçekten de hiç gerek duymuyordu, “Gerekli olduğunu düşünmüyorum, yakında tekrar yabancı olacağız.” Yani sözleşme bittikten sonra…
Kısa bir sessizliğin ardından You Baiyue söze girdi, “O zaman arkadaşlık isteğimi kabul et yoksa seni taciz edip dururum.”
Shen Dai çaresizce, “Tamam,” dedi. Görünüşe göre Genç Efendi You ona gösteriş yapmadan iyi bir doğum günü geçiremeyecekti.
Cheng Zimei, You Baiyue’yi uzun süre azarladı, ancak sonrasında doğum günü partisine hangi ünlülerin gideceğini merak ederek sosyal medyayı takip etmeye devam etti.
“Şuna bak, diğer Prens de ona bir araba hediye etmiş. Ne kadar da cömert bir erkek arkadaş,” dedi Cheng Zimei ve parmağını ekranda hızlıca kaydırdı, “Haha birçok kişi, erkek arkadaşının hediyelerini neden daha öncesinde göstermediğini sorarak onu azarlıyor.”
Shen Dai onun lafını kesti, “P203’ün deneysel verileri henüz tamamlandı mı?”
Cheng Zimei kendini beğenmiş bir şekilde başını salladı, “Tabii ki tamamlandı, dinlenirken eğlenmeye çalışıyorum sadece.”
Shen Dai onu rahatsız etmeden edemedi, “Shimei’lerden biri baskı filtresiyle ilgili bir sorun olduğunu söyledi. Git de bir kontrol et.”
Cheng Zimei onu “hmm” diyerek yanıtladıktan sonra kalktı ve yüzünde tatmin olmamış bir ifadeyle gitti.
Shen Dai başını gömmüş materyalleri incelerken gözüne bir gölge çarptı. Kafasını kaldırdığında gelen kişinin Zhou Lan olduğunu gördü.
“Shen Shixiong,” dedi Zhou Lan gülümseyerek, “Bana verdiğin tüm işleri bitirdim. Bir göz atmanı bekliyorum.”
“Tamam teşekkür ederim. Sana daha sonra döneceğim. Önce birkaç malzeme almam gerekiyor,” diyerek yanıtladı Shen Dai. Fakat konuşmasını bitirdikten sonra, Zhou Lan’ın ayrılmak istemediğini görünce kalbinde belirsiz bir şüphe oluştu.
“Shen Shixiong…” dedi Zhou Lan utangaç ama ölçülü bir tavırla, “Uzay Bakanlığı ve Yerbilimleri Üniversitesi’nin geçtiğimiz günlerde bir sergi düzenlediğini biliyor muydun? Görmediğimiz pek çok madenin yanı sıra göktaşları da var. Arkadaşım kalabalıktan kaçınabileceğimiz tarihlere bilet almış. Belki Shen Shixiong bu sergiye gitmek ister diye düşündüm.”
Shen Dai duraksadı, “Geçtiğimiz günlerde mi açıldı? Üzgünüm ama bildiğin üzere tezimde hiç yol kat edemedim.”
“Eğer ne yapacağını bilmiyorsan ilham gelmesi için belki de gitmen bir işe yarar,” dedi Zhou Lan, gözleri gizlenmemiş beklentilerle ışıldıyordu, “Fazladan biletim olduğu için Shen Shixiong’u davet etmek istedim. Cheng Shijie ve diğerleri de gelir hem. Bu cumartesi senin için uygun mu?”
Shen Dai rahat bir nefes aldı, “Tamam, kulağa güzel geliyor. Oradan sonra da yemek yemeye gideriz. Laboratuvardaki herkesle topluca yemeğe çıkmayalı epey oldu.” Hocası laboratuvarı ona vermişti. Sık sık insanlarla iletişim kurmayı unuturdu ki bu da hiç iyi bir özellik değildi.
Akşam eve geldiğinde, You Baiyue’nin WeChat “anıları”na birkaç gönderi yüklediğini gördü. Bugün onun yirmi dördüncü doğum günüydü. Grupça çekildikleri fotoğraflarda birkaç tane ünlü vardı. Doğum günü hediyeleri adeta bir tepe gibi yığılmıştı.
You Baiyue’nin Qu Moyu ve Qu Chengchen’in arasında durup hoş bir şekilde gülümsediği bir fotoğraf da vardı. İki S seviyesi alfa onun yanında daha da yakışıklı görünüyordu. Kuşkusuz bu fotoğraf bazı dedikodulara ön ayak olacaktı. You Baiyue, her durumu kendi lehine çevirmeyi çok iyi biliyordu.
Qu ailesindeki bu iki alfa da onunla işbirliği yapmaya epey gönüllüydü. Zaten sıradan biri nasıl iki tane alfanın gözdesi haline gelebilirdi ki?
Shen Dai parmağını yukarı kaydırdı ve You Baiyue’nin anılar paylaşımlarını kapattı. Hayatında sadece lüks ve zevk olan kaygısız bir Küçük Prenses’ti. Shen Dai’nin arkadaş çevresi ise kariyer peşinde koşan sıkıcı insanlardan oluşuyordu.
Qu Moyu’nun You Baiyue’den hoşlanması hiç de şaşırtıcı değildi. Aşk karşılıklı çekimle oluşuyordu en nihayetinde. Evlilikse değerlerin uyumuyla gerçekleşiyordu. Ve You Baiyue, Qu Moyu’nun eşi olmak için gereken her şeye sahipti.
Shen Dai nasıl hissedeceğini bilemeden telefonunu bir kenara attı.
Bu sırada bir araba sesi duydu. Gelen kişi Qu Moyu’ydu. You Baiyue’nin doğum günü ziyafetine katıldıktan sonra geri gelmişti. O kravat hala boynunda olmalıydı. Bu Phantom arabanın motor sesine oldukça aşinaydı. Daha önce arabalara hiç dikkat etmemişti ama artık bu arabanın sesini diğerlerinden ayırabilirdi. Neredeyse Pavlov’un zili gibiydi. Kulak zarı tetiklendiğinde, o sırada ne yapıyorsa yapsın pencereye koşuyor, perdeyi kenara çekiyor ve dışarı bir göz atıyordu.
Yataktan kalktı ama bu kez pencereye doğru yürümedi ve kararlı bir tavırla ışığı söndürdü.
İlk kez Qu Moyu’ya bakmak istememişti.
Cumartesi günü laboratuvardan bir grup insan birlikte astronomi ve jeoloji sergisini ziyarete gitti. Aslında bu tür bir sergiyi gezmek isteyecek çok fazla insan yoktu. Yalnızca kendisi gibi kendi alanlarına gerçekten merak duyan insanlar madenlerin doğal çekiciliğine kapılırdı.
Zhou Lan’ın Shen Dai’ye olan ilgisi barizdi. Herkes bunu görebilirdi ama Shen Dai’nin karakteri yüzünden kimse onu ikna edemezdi.
Cheng Zimei onların yakınlaştığını görünce çok mutlu oldu ve kasıtlı olarak diğerlerini onların yanından uzaklaştırdı.
Shen Dai bir ekrana bakıyordu ve arkasını döndüğünde sadece Zhou Lan’ın geride kaldığını gördü. Zhou Lan, kapağı açılmış bir su şişesini Shen Dai’ye verdi, “Shixiong, biraz su iç. Yoruldun mu? Dinlenmek ister misin?”
Shen Dai, Zhou Lan konusunda Cheng Zimei’ye güvenemeyeceğini en başından biliyordu. Önündeki genç ve dinç adama baktığında endişelenmeden edemiyordu, “Yorulmadım. Diğerleri nerede?”
“Bilmiyorum ki. Belki de lavaboya gitmişlerdir,” dedi Zhou Lan mutlu bir şekilde, “Ah Shixiong baksana. Bu yorum pek de açıklayıcı değil. İngilizceden birebir çevrildiği için mi? Fazlasıyla hatalı.”
Shen Dai de yorumu okumak için eğildi, yazı tipi biraz küçüktü bu yüzden kafaları neredeyse birbirine değiyordu.
Bu kadar yakınken birbirlerinin feromon kokularını almamaları imkansızdı. Her ne kadar Zhou Lan kokunun tam olarak ne olduğunu anlamasa da Shen Dai’nin feromonlarının hoş kokusunu almıştı. Shen Dai hızla geriye doğru bir adım attı. Zhou Lan da ürkmüştü ama yüzünde biraz neşe vardı.
Zhou Lan utangaç bir şekilde söze girdi, “Bu koku tam olarak ne? Shen Shixiong’un feromonları çok hafif olsa da kokusu çok güzel.”
Shen Dai boş bir ifadeyle, “Ben de lavaboya gidiyorum,” dedi.