İçeriğe geç
Home » Alpha Predator 34. Bölüm

Alpha Predator 34. Bölüm

​​Cheng Zimei’nin keskin bakışları altında, Shen Dai artık daha fazla saklayamazdı. Ayrıca, şu anda en çok endişelendiği şey Qu Moyu ile arasındakilerin açığa çıkmış olması değildi. Shen Qin’in Qu Moyu hakkında sorular soruyor oluşuydu.

Shen Dai’nin sert ifadesini gören Cheng Zimei ona doğru yaklaştı, “Yani, bir gizlilik anlaşması mı imzaladınız? Uzun zamandır mı birliktesiniz?”

Shen Dai nasıl cevap vereceğini bilmiyordu. Onun ve Qu Moyu’nun “birlikteliği” nasıl bir birliktelikti ki? Evliydiler ama bu Cheng Zimei’nin hayal ettiği şekilde “birlikte” değillerdi.

Cheng Zimei, Shen Dai’nin yenilgiyi kabul ettiğini düşündü ve şaşkınlıkla sorular yağdırmaya devam etti, “Tam olarak ne zaman bir araya geldiniz? Yoksa üç yıl öncesinde…”

“Hayır,” dedi Shen Dai ve derince iç çekti, “Zimei, şimdi sana her şeyi anlatacağım. Beni dinledikten sonra neden saklamak ve yalan söylemek zorunda kaldığımı anlayacaksın.” Artık bir şeyleri saklamasının hiçbir anlamı yoktu.

Cheng Zimei belini düzeltmeden edemedi ve oturuşunu dikleştirdi. Shen Dai’nin ifadesinden bunun dedikoduya uygun bir aşk hikayesi olmadığını anlamıştı. Hiç kimse en iyi arkadaşına sevgilisinden bahsederken böyle ciddi bir ifade takınmazdı.

“Tek ebeveynimin olduğunu zaten biliyorsun. Alfa babam, ben çok küçükken omega babamı ve beni terk etmişti. Ama sana hiç kim olduğundan bahsetmemiştim,” dedi Shen Dai ve söylemek üzere olduğu isimden dolayı içini bir tiksinti hissi kapladı, “O kişi You Xinghai.”

Cheng Zimei aniden ağzını açtı, “Chuanghai Madencilik’in başkanı mı? You Baiyue’nin alfa babası?!”

Shen Dai başını salladı, “You Xinghai borçları ödemem ve evi satın almam için para verdi çünkü bana ihtiyacı vardı…You Baiyue yerine Qu Moyu’yla evlenmem konusunda.”

Belki de çok uzun süredir birikmiş olan ızdırap ve kafa karışıklığından kaynaklanıyordu ama Shen Dai kısaca özet geçmek istese de ne var ne yoksa her şeyi anlatmıştı. Artık gizleyebilecek durumda değildi. Qu Moyu’yla arasındaki ilişkinin detayları hakkında konuştu da konuştu. Yine de duygularının Cheng Zimei’ye doğru bir şekilde aktarılmış olduğunun farkındaydı çünkü onun yüzündeki değişimi görüyordu; önce şoke olmuştu, sonra heyecanlanmıştı ve ardından da kaşlarını çatmıştı. Nihayet konuşmasını tamamladığında, ikisi birden sessizliğe gömüldü.

Genelde durmaksızın çene çalan Cheng Zimei ancak uzun bir süre sessizlikten sonra, “Bunları bir müddet sindirmem lazım,” diyebildi.

Shen Dai telefonuna bir göz attı, “Öğle arası neredeyse bitmek üzere. Hadi işe geri dönelim.”

O gün Cheng Zimei gençlerin sık sık gittiği kafeteryada yemek yemek yerine onu “sorguya çekmek” için şirketin karşısındaki plazaya götürmek konusunda ısrar etmişti.

“Acele etme. Biraz sonra geri dönebiliriz,” dedi Cheng Zimei ve garsona doğru seslendi, “Bana bir şişe şarap açar mısınız?”

“Hala mesai saatleri içindeyken ne şarabı?” dedi Shen Dai iç çekerek, “Hadi geri dönelim.”

Cheng Zimei gözünü kırpmadan Shen Dai’ye bakıyordu, “Sana daha önce Veliaht Prens’in peşinden koşmayı denemeni söylemiştim ama bu sadece bir şakaydı. Cesaretin olmadığını biliyordum. Açıkçası Zhou Lan senin için daha uygun. Senin ve Veliaht Prens’in…hassiktir ya,” dedi Cheng Zimei ve elini alnına koydu, “Şu anda karşımda Veliaht Prens’in eşi oturuyor. Üstelik Qu Moyu’yla seviştin. Qu Moyu’yla! Vay anasını be, bir anda en iyi tanıdığım kişiden bir yabancıya dönüştün.”

Shen Dai alaycı bir gülümsemeyle yanıt verdi, “Bu yalnızca kağıt üstünde bir evlilik. Xingzhou ve Chuanghai arasındaki ortaklık sona erdiğinde boşanacağız.”

“Ama birlikte oldunuz, yani artık kağıt üstünde olmaktan çıkmış demektir. O gün bana S-seviyesi bir alfanın elde edileceğini sormanın nedeni şimdi anlaşıldı,” dedi Cheng Zimei, gerçekleri hala hazmedememiş gibi görünüyordu, “Ah Dai, sana bir şeyi itiraf etmem lazım. O gün aslında biraz abartmıştım. Hayatıma sadece iki tane alfa girdi ve S-seviyesi bir alfanın nasıl elde edileceği hakkında en ufak fikrim dahi yok. Bizim gibi değiller. Gerçekten yakınında bulunabildiğim tek S-seviyesi alfa HKBTÜ’den Profesör Yu’ydu. Ama o zamanlar daha gençtim ve onun dışında S-seviyesi bir alfayla iletişim kurmamıştım…” Bu cümleden sonra aniden Shen Dai’ye baktı, “Veliaht Prens’le nasıl anlaşabildin, ondan hiç korkmadın mı?”

“Başlangıçta korktum,” dedi Shen Dai ve bir müddet düşündükten sonra ekledi, “Aslında, hala korkuyorum.”

“Korkmakta çok haklısın. S-seviyesi bir alfayla kim anlaşabilir ki… Bu tıpkı bir kaplana eşlik etmeye çalışmak gibi. Yine de S-seviyesi bir alfaya kim karşı koyabilir ki?” dedi Cheng Zimei, iç çekti ve Shen Dai’nin gözlerine bir miktar sempatiyle bakarak başını salladı, “Veliaht Prens her gün şirkette dolaşıyor. Kim bilir kaç kişi onunla ilgili fantezi kuruyordur? Ondan hoşlanıyor olman gayet normal.”

“Ne yazık ki o benden hoşlanmıyor.”

“Bak canım kardeşim, onunla seviştiysen eğer sevgisini de kazanabilirsin. Hatta bir kereden fazla seviştiysen, şansın daha çok demektir,” dedi Cheng Zimei ve Shen Dai’nin elini okşadı, “Kararlarında seni destekliyorum. İster onu elde etmeye çalış istersen de şu anki durumu devam ettirmeye çalış, sana tek bir tavsiyem var; ondan hiçbir beklentin olmasın. Seni çok iyi tanıyorum. Umutlanmanı ve en sonunda hayal kırıklığına uğramanı istemiyorum.”

“Anlıyorum.”

Shen Dai anladığını söylese de, aslında ne anladığını bilmiyordu. Gerçekleri ne kadar anlarsa anlasın, yine de Qu Moyu’yu seviyordu. Ona yaklaşmak ve onun tarafından sevilmek isteyen kalbini kontrol edemez bir haldeydi.

İnsan birine aşıksa, nasıl olur da beklentilere girmezdi ki?

Cheng Zimei onu teselli etmeye çalıştı, “Ama cesaretin kırılmasın. S-seviyesi bir alfa ne kadar güçlü olursa olsun, nihayetinde o da bir insan. Sen bir şey yapmadan önce benim biraz araştırma yapmamı bekle. S-seviyesi alfaların işaretini alan sıradan insanlar da var. Şu anda eşsiz bir fırsata sahipsin desek yeridir. Sana yardımcı olmak için elimden geleni yapacağım. Veliaht Prens’in gerçekten eşi olursan, en sadık takipçin olacağım.”

Shen Dai cevap veremeden Cheng Zimei onun elini tuttu. Ciddiyetle ve kararlı bir şekilde konuşmasını sürdürdü, “Kararlı bir zihne sahip olmamız şart. Tıpkı bilimsel bir araştırma yaparken çok fazla beklentiye girmeden var gücümüzle çalıştığımız gibi.”

Shen Dai gülümsemeden edemedi, “Peki. Ancak şimdi beni daha çok endişelendiren bir şey var.”

“Baban, değil mi?”

“O sırada açık etmemiş olduğun için şanlıyız ama bu meseleyi kurcalamayacağını bir garantisi yok,” dedi Shen Dai. Cheng Zimei uzun yıllardır arkadaşı olmasaydı ya da ailesinin sıkıntılarını bilmeseydi, Shen Dai ona bu tür şeyleri anlatmaktan utanç duyardı, “Çarçur edecek parası olmadığı için geri dönmüş olmalı. Tuhaf fikirlere kapılmış olmasından endişeleniyorum.”

“O zaman ne yapacağız? Veliaht Prens’in kim olduğunu öğrenmesi an meselesi. Öncesinde seni şirketten hastaneye kadar gizlice takip etmemiş miydi?”

Shen Dai kaşlarını çattı, “Bir süre gözüm üstünde olacak.”

Shen Dai önlemini almak adına işten ayrılmadan önce büyükannesine Shen Qin’in evde olup olmadığını sormak için bir WeChat mesajı gönderirdi. Neyse ki, Shen Qin hala kendi annesini önemsiyordu ve uzun süreliğine dışarı çıkmıyordu. Yeni yıl yaklaşırken, tatil zamanı da yaklaşıyordu. Shen Dai geçen yıldan beri yoğun bir şekilde çalışıyordu ve yeni yıl geçince Shen Qin’le adamakıllı bir şekilde konuşmayı planlıyordu.

Shen Dai, Qu Malikânesi’ne döndüğünde saat neredeyse on birdi. Son zamanlarda fazla mesai yapıyordu ve Qu Moyu’yu bir haftadır pek görememişti.

Kapıdan girer girmez Heng Amca ona seslendi, “Yine fazla mesai yapmışsınız. Genç Efendi sizi çalışma odasında bekliyor. Size söylemek istediği bir şey var.”

“Çalışma odasına mı?” dedi Shen Dai ve yukarı bakmadan edemedi. Aslında olduğu yerden üçüncü katı göremezdi ama psikolojik olarak yukarı bakmak istemişti. Üçüncü kat onun için özel bir yerdi çünkü daha önce oraya hiç çıkmamıştı. Sonuçta orası Qu Moyu’nun özel alanıydı ve ayak basmasına hiç izin verilmemişti.

“Şey, Genç Efendi henüz uyumadı. Çabucak yukarı çıksanız iyi olur.”

Shen Dai eşyalarını bırakmak için odaya geri döndü ve merdivenlerden yukarı çıktı. Çok kısa bir mesafe olmasına rağmen, bilinmeyen bir bölgeye doğru gidiyor gibiydi. Mutlu olmalıydı, öyle değil mi? En azından oraya gidiyor oluşu Qu Moyu’ya biraz daha yaklaştığı anlamına geliyordu.

Shen Dai, Qu Moyu’nun çalışma odasının önünde durdu ve kapıyı hafifçe tıklattı.

“İçeri gel.”

Shen Dai kapıyı açtı ve Qu Moyu’nun pijamalarıyla masada oturduğunu gördü. Masanın üzerinde birkaç belge vardı. Bilgisayarın mavi ışığı yüzüne yansıyordu; beyaz ve soğuk, özenle oyulmuş gibi görünen yakışıklı bir surattı bu. Sahiden de normal bir insandan çok farklı görünüyordu.

Qu Moyu başını kaldırdı ve bir bakış attı, “Yine fazla mesai yapıp geç döndün.”

“Geçmiş yıllardan kalan işler vardı,” dedi Shen Dai yumuşak bir tonla ve ona doğru yürüdü, “Sen de fazla mesai mi yaptın? Yorgun değil misin?”

Bunu duyan Qu Moyu elindeki kalemi bıraktı, “Neyse ki artık dinlenebiliriz.”

Shen Dai gülümsedi, “Heng Amca bana bir diyeceğin bir şey olduğunu söyledi.”

“Yeni yılda benimle birlikte eve gel.”

Shen Dai donakaldı.

“Büyükbabamın sağlığı son zamanlarda daha da kötüleşti. Bu yılki aile birleşmesinde torununu da görmek istiyormuş.”

“Tamam, ne yapmam gerekiyor?”

“Endişelenmene gerek yok, her zamanki gibi davranman yeterli.”

Qu Moyu, büyükbabasının iki kuzenin birbiriyle kavga ettiğini görmek istemediğini, bu yüzden ikisinin evlenmesinin sebebinin en azından “birbirlerine olan aşkları” olduğunu söyledi.

Shen Dai başını salladı, “Öyle yapacağım.”

“Tatilin ikinci gününe kadar evde kalırız. Üçüncü günü de Güney Afrika’ya tatile gideriz. Oradaki madeni hiç görmemiştim, birlikte araştırma yaparız,” dedi Qu Moyu, Shen Dai’nin elini tuttu ve Shen Dai de durumdan faydalanarak masanın etrafından dolaşıp onun kucağına oturdu.

“Tamam,” dedi Shen Dai tereddütle, “Ama birlikte gidersek, insanlar öğrenmeyecek mi?”

“Gizli bir teftiş organize edeceğim. Profesör Liu’dan birkaç kişi ayarlamasını iste,” dedi Qu Moyu, elini kaldırıp Shen Dai’nin feromon çıkartmasını çekip aldı ve ensesini kokladı. İkisi ne zaman yalnız kalsalar hep bu şekilde onun feromonlarını içine çekiyordu.

Shen Dai, hocasının ilişkilerini öğreneceğini düşündü ve biraz utanmaktan kendini alamadı. Hocası öğrenince onun hakkında ne düşünecekti?

Qu Moyu, Gecenin Kraliçesi Çiçeği’nin zarif kokusunu içine çekti ve tüm günün yorgunluğunu atmış gibi hissetti. Kollarını Shen Dai’nin incecik beline dolayarak fısıldadı, “Profesör Liu seni yetiştirmek istiyor. Bu senin için iyi bir şey. Bu saatten sonra sana daha çok değer verecektir. Tezin ve doktoranla ilgili hem finansal hem de manevi olarak her anlamda destekleyeceğim.”

Shen Dai, kocaman açılmış gözleriyle Qu Moyu’ya baktı ve bir süre ne diyeceğini bilemeden öylece donakaldı.

Qu Moyu da ona gülümseyerek bakıyordu ve sabırla onun yanıtını bekliyordu.

Shen Dai ağzını açtı ama kekeledi, “Neden ki… Bana karşı bu kadar iyi olmak zorunda değilsin.”

“Çünkü sen benim eşimsin,” dedi Qu Moyu gülümseyerek.

Shen Dai, kalbinin tamamının Qu Moyu’nun avucunda olduğunu hissetti. O sıcak, pırpır eden kalp Qu Moyu’nun sözleriyle, gülümsemesiyle ve dokunuşuyla beraber davul gibi çarpmaya başlamıştı. İlişkilerinde Qu Moyu’nun ona karşı olan nezaketi ve hassasiyetinin onu aşırı derecede kısıtladığı ama adım adım daha da derinlere battığı pek çok an vardı. Qu Moyu, kendisi için S-seviyesi bir varis doğurabilecek S-seviyesi bir omegayla evleneceğini açık yürekli ve kendinden emin bir şekilde söylese bile, “Çünkü sen benim eşimsin” cümlesiyle birlikte tüm benliğini ona adamaya hazırdı.

Qu Moyu’ya direnmesinin hiçbir yolu yoktu.


ÇN: Qu Moyu’ya ben de direnemem, zaten otoriter ve dominant insanlara karşı zaafım var özürdilerim

5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

3 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Garon’un Piposu
Garon’un Piposu
2 ay önce

Böyle davranırsa kim direnebilir. İçten içte dizlerimin bağı çözülüyor okurken 😂

Jupiterx0x0
Jupiterx0x0
22 gün önce

Bu seri bir anda aklıma geldi ve okurken çeviren kişinin wattyde takip ettiğim kişi olduğunu farkettim. Tüm çevirdiğin serileri okuyordum ve sayende resmen bu Çin novellerine daldım kız djehxushxeuhd Bu seriyi okurken ne krizler geçirdim ya.Bi de kalan bölümleri weibodan sayfa çevirisi yaparak okumuştum ey gidi günler.

You cannot copy content of this page

3
0
Would love your thoughts, please comment.x