Çok uzun süre uyumamışlardı ki Qu Moyu’nun alarmı çaldı.
Shen Dai ağrıyan gözlerini açtığı anda güneş ışığı perdelerdeki boşluklardan sızdı.
Qu Moyu memnuniyetsizce mırıldanarak alarmı kapattı ve dönerek Shen Dai’ye sarıldı. Beyni henüz uyanmamıştı ama içgüdüsü onu Shen Dai’nin ensesindeki çiçeksi kokuyu içine çekmesine ve öpmesine yönlendirmişti.
Vücudundaki ağırlık yüzünden Shen Dai biraz nefesinin kesildiğini hissetti. Yüzünü çevirdi ve, “Daha iyi misin?” diye sordu.
“Daha iyiyim,” dedi Qu Moyu ve Shen Dai’nin yanağını öptü. Shen Dai’nin feromonunun çok zayıf olduğunu sanıyordu ama alıştıktan sonra böyle hafif bir kokunun onu aslında oldukça rahatlatıyor olduğunu fark etmişti. Kokusu derin bir haz veriyordu ve içinde değişik hisler uyandırıyordu. Görünüşe göre bu kokuya karşı Qu Moyu özel bir ilgi besliyordu.
“Şimdi mi kalkacaksın?” diye sordu Shen Dai, Qu Moyu’yu birkaç saat daha dinlenmeye ikna etmek niyetindeydi. Eğer yeterince uyumazsa baş ağrısı yeniden ortaya çıkabilirdi. Ancak kalçasına değen şeyin giderek sertleştiğini fark edince konuşmaya cesaret edemedi.
Qu Moyu, Shen Dai’nin pijamasının altını bir çırpıda sıyırdı, “Senin de geç kalmanda bir mahsur yok.”
Çoğu erkek sabahları uyandığında daha arzulu olurdu ve Shen Dai de bir istisna değildi. Ama Qu Moyu’nun sadece iki-üç saat uyuduğunu ve kendisinin de o gün eve gideceğini anımsadı. Şu anda sevişmek için doğru bir zaman değildi ve onu reddetmesi lazımdı. Ama o kelimeleri söylemeye vakit bulamadan Qu Moyu çoktan belini sıkıca kavramış ve kendisini Shen Dai’nin içine itmişti.
Shen Dai yüzünü yastığa gömdü ve vücudu darbelerin etkisiyle şiddetle sarsıldı. İnlemelerine engel olamadığından fazla ses çıkarmamak için yastık kılıfını ısırdı. Bunu neden yaptığını bilmiyordu ama bu odaya girmek ona sanki suç işliyormuş gibi bir yanılsama veriyordu. Yalnızca bir kat yukarıdaydı oysa ki, lakin tamamen kabul edildiğini hissetmiyordu. Önceki gece burada ona ihtiyaç duyuldu çünkü Qu Moyu baş ağrısından dolayı gardını indirmişti. Bu yatakta uyuyakalmıştı ve şu anda Qu Moyu’yla sevişiyordu ancak orada olmaması gerektiğini hissediyordu.
Ancak Qu Moyu, Shen Dai’nin sesini duyamadığı için pek de memnun değildi. Shen Dai’nin çenesini kavradı, güzel ve yakışıklı yüzünü yastıktan çekti, “İnlemelerini duyayım.”
Shen Dai ıslak gözlerle Qu Moyu’ya baktı. Biraz şikayet biraz da tahammül içeren bu bakışlar Qu Moyu’nun bedeninin alev almasına sebep oldu. Birkaç kez şiddetle kendisini içeri ittikten sonra nihayet o çok istediği inlemeleri duyabilmişti.
―
Sabahki “egzersizden” sonra, Qu Moyu önceki gecenin tüm olumsuzluğunu üstünden atmış ve kendini yenilenmiş hissederek duş almaya gitmişti. Shen Dai, bir müddet dinlendikten sonra ağrıyan beliyle kalktı ve banyonun yolunu tuttu. Qu Moyu lavabonun önünde tıraş olurken Shen Dai de girip duş aldı.
Shen Dai banyodan çıktığında perdeler çekilmişti. Tavandan zemine kadar olan pencereler göz kamaştırıcı güneş ışığının odaya girmesine izin veriyordu.
Gözlerini kapatmak için elini kaldırdığında Heng Amca’nın kahvaltıyla birlikte odaya geldiğini fark etti.
Shen Dai’nin belinde sadece bir banyo havlusu vardı. Saçları gelişigüzel bir şekilde kurulanmıştı ve hala su damlıyordu. Qu Moyu’nun içinde bıraktığı şeyleri temizlemek için aceleyle banyoya koşmuştu. Çünkü kızışma döneminde değilken rahmi kendiliğinden açılmıyordu. Duş aldıktan sonra kıyafetlerini alıp bir an önce odasına dönmeyi planlıyordu. Heng Amca’yı gördüğünde, suç mahallinde suçüstü yakalanmış gibi bir anda utançla dolup taştı.
ÇN: Genellikle omegaverse kurgularda rahim kızışma döneminde açılıyor ve alfa bireyin penisi içine girerek boşalırsa omega birey hamile kalıyor. Kızışma döneminde değilse rahim açılmadığından hamilelik olasılığı çok az
Heng Amca gülümseyerek selamladı, “Bay Shen.”
Shen Dai de ona gülümsedi, “Günaydın.”
“Saçlarını neden doğru düzgün kurutmadın?” dedi Qu Moyu, çoktan masaya oturmuş yemek yemeye hazırlanıyordu ama Shen Dai’nin ıslak saçını ve sadece bir banyo havlusu ile çıktığını görünce kahve fincanını bıraktı, “Çabucak üstünü giyin yoksa hasta olacaksın.”
“Kendi odama döneyim ben en iyisi.”
“Git ve saçlarını kurut.”
Shen Dai kıyafetlerini giyip banyoya geri dönmek zorunda kaldı. Saçları kısa olduğundan çabucak kurumuştu. Pijamalarını giyip çıktığında Heng Amca çoktan gitmişi, Qu Moyu ona oturup kahvaltı yapmasını söyledi.
Qu Moyu telefonuna bakarken yemeğini yemekle meşguldü, “Birazdan evden çıkacağım. Saat daha erken sen kahvaltıdan sonra biraz daha uyu.” Daha sonra duraksadıktan sonra ekledi, “Burada uyuyabilirsin.”
Shen Dai’nin yüreğinde hissettiği sevinç, dudaklarında gizleyemediği bir gülümsemeye dönüştü. Moyu’ya nazik bir bakış attı, “Sen de birkaç saat daha uyusan olmaz mı? Yalnızca üç saat uyuyabildin.”
“Hiç vaktim yok.”
“Ben de uyumayacağım. Toplanıp birazdan eve gideceğim.”
“Eve mi gideceksin?” diye sordu Qu Moyu şaşkınlıkla. Shen Dai’nin hala başka bir evi olduğunu anımsayınca kaşlarını çattı, biraz mutsuz hissediyordu, “Gitme, tatil bitmedi üç gün daha var.”
“Evet, bu yüzden gidip büyükan―”
“Artık evlisin,” dedi Qu Moyu ve Shen Dai’ye bakarak kaşlarını kaldırdı, “Yeni yılı kocanın evinde geçirmelisin.”
“…….”
Shen Dai, Qu Moyu’nun şaka mı yaptığını yoksa ciddi mi olduğunu anlayamıyordu.
Qu Moyu peçeteyi aldı ve ağzını nazikçe sildi. Ayağa kalktığında Shen Dai’nin yanağına bir öpücük kondurdu, “Şaka yapıyorum. Eve gidebilirsin ama gece döndüğümde seni görmek istiyorum.”
Qu Moyu gittikten sonra Shen Dai uzun süre sersemlemiş halde öylece oturdu. Ardından kahvaltısını çabucak bitirip odasına geri döndü. Kıyafetlerini değiştirdi, genellikle sırt çantasında taşıdığı laptopa baktı, bir süre tereddüt etti ama yine de sırt çantasından çıkardı. O gün büyükannesini görmeye gidecekti, dolayısıyla işe gitmeyi düşünmüyordu. Akşam da…Qu Moyu ondan geri dönmesini istemişti. Bu yüzden laptopunu sırt çantasında taşımasına gerek yoktu.
Sürekli Qu Moyu’nun talimatlarını dinleyerek bir şeyler yapmanın kendisi için hiç de iyi sonuçlar doğurmayacağının farkındaydı. Qu Moyu’nun S-seviyesi bir alfa olması ya da işvereni olması sebep değildi, sebep bu talimatların bizzat Qu Moyu’dan geliyor olmasıydı.
Eve döndüğünde, Xingzhou Grubu’nun kurucusunun vefat haberi televizyonda dönüp duruyordu.
Büyükannesi televizyonu işaret etti, “Ah, iş seyahatinden bu kadar erken dönmene şaşmamalı. Canım benim, sürekli oradan oraya koşuşturup duruyorsun. Jet-lag yüzünden yorgun musun?”
ÇN: Jet-lag ülkelerarası saat farkından ötürü oluşan o yorgunluk işte, Türkçeye de jet lag diye girmiş
“Neyse ki uçakta uyumuştum,” dedi Shen Dai ve büyükannesinin oturmasına yardım etti, “Büyükanne, elma yemek ister misin? Senin için soyacağım.”
“Hayır hayır, sabah çok fazla yemiştim. Hala sindiremedim.”
Shen Qin’in evi temizleyeceğini gören Shen Dai, büyükannesine fısıldadı, “Son günlerde nasılsın? Sana iyi bakıyor mu?”
Büyükannesi gülümsedi, “İyiyim, endişelenme.”
Shen Dai, büyükannesinin kilo aldığını görünce rahatlamıştı. Yüzünün rengi yerine gelmişti, iyi bakıldığı çok açıktı.
Televizyonda hala Xingzhou ile ilgili haberler çıkıyordu ama Shen Dai pek de dikkat etmiyordu. Büyükannesiyle sohbet etmekle meşguldü. Ne de olsa haberlerden daha güvenilir, özel bir bilgi kaynağı vardı.
Shen Qin evi temizledikten sonra kanepeye oturdu ve televizyon izlemeye başladı. Kanalı değiştirmek için uzaktan kumandayı eline aldığında, ekrandaki bir resim dikkatini çekti ve yüzündeki ifade yavaş yavaş değişti.
Shen Dai elbette fark etmemişti.
Akşam yemeğinden sonra, Shen Dai işini bahane ederek evden ayrıldı. Büyükannesinin hayal kırıklığına uğramış ifadesini görünce kendisini suçlu hissetmeden edememişti. Ama Qu Moyu’nun ona ihtiyacı olduğunu düşündüğünde bedeni hala oradaydı ancak ruhu çoktan Qu Malikânesi’ne uçmuştu.
Shen Dai vardığında Qu Moyu henüz eve dönmemişti. Shen Dai biraz hayal kırıklığına uğrasa da şaşırmadı. O gün çok fazla yoğun geçmiş olmalıydı.
Shen Dai duş aldı, bilgisayarı açtı ve tezini yazmaya başladı. Qu Moyu’nun eve gelir gelmez kendisini görebilmesi için saat kaç olursa olsun onun geri dönüşünü bekleyecekti.
Bu bekleyiş gece ikiye dek sürdü.
Shen Dai uykusunu almamıştı, bu yüzden daha fazla dayanamıyordu. Tam esniyordu ki, o anda tanıdık bir araba sesi duydu ve aceleyle aşağı indi.
Lao Wu ve Heng Amca, Qu Moyu’ya yardım ediyordu çünkü çok fazla içmişti. Shen Dai uzaktan alkolün kokusunu alabiliyordu. Zaten Qu Moyu’nun dengesiz adımlarından ve odağını kaybetmiş gözlerinden sarhoş olduğu anlaşılabiliyordu.
Shen Dai ilk kez Qu Moyu’nun sarhoş olduğunu görüyordu ve o anda Lan Teyze’nin gelişigüzel bir şekilde Qu Moyu’nun sık sık içmediğini, dolayısıyla da nadiren sarhoş olduğunu söylediğini hatırladı. Shen Dai onun o gün ne yaşadığını bilmiyordu. Ama gözlerindeki yorgunluğu gizleyemediğini görünce, kendini sıkıntılı hissetmeden edemedi. Yürüdü ve dokunmak için uzandı ama ne yazık ki Heng Amca ve Lao Wu yüzünden ulaşamadı.
Beklenmedik bir şekilde Qu Moyu, Lao Wu ve Heng Amca’yı kenara savurarak kendisini Shen Dai’nin üzerine attı. Shen Dai kendisini hazırlamış olsa da Qu Moyu ayakta hiç duramıyordu. Tam ikisi birden yere düşeceklerdi ki Heng Amca ve Lao Wu yardım etmeye çalıştı.
“Ah Dai,” diyerek mırıldandı Qu Moyu, “Ah Dai.”
Shen Dai sırtını okşayarak onu nazikçe teselli etti, “Buradayım.”
“Ah Dai.”
“Buradayım.”
Qu Moyu arka arkaya birkaç kez ona seslendi. Shen Dai sabırla yanıt vermeye devam ettikçe sanki Qu Moyu da rahatlamış gibiydi.
Qu Moyu’yu yatağa yatırmak için çok çaba sarf etti. Lan Teyze ve Shen Dai üstündekileri çıkarmasına yardımcı olup havluyla temizledikten sonra Qu Moyu nihayet uykuya daldı.
Lan Teyze konuşmaya başladı, “Genç Efendi’nin böyle sarhoş olduğunu uzun zamandır görmemiştim. En son sefer…hala çok gençti. Özellikle ergenlik dönemindeyken arkadaşlarıyla çok fazla içerdi.”
Shen Dai merakla, “Ergenlik dönemindeyken nasıldı?” diye sordu.
“Küçük bir yetişkin gibiydi. Genç Efendi erken yaşta olgunlaşmıştı, sonuçta S-seviyesi alfalar böyledir. Çok küçük yaştan beri çok fazla şey öğrenmek zorunda kalmıştı,” dedi Lan Teyze duygulanarak, “Daha çocuk olmasına rağmen bir Genç Efendi gibi davranması gerekiyordu. Bu yıl yirmi beş yaşında olacak. Bu kadar genç bir adamın omuzlarında böylesine ağır bir yükü taşıması gerçekten de çok zor.”
“….Evet.”
“Ah Dai, sanırım Genç Efendi artık sana güveniyor. Az önce sana adınla seslenip durdu,” dedi Lan Teyze gülümseyerek, “Genç Efendi’nin yaşadığı baskının birazını paylaşmasına yardım edersen harika olur. Genç Efendi’nin sana ihtiyacı var, yani onun hem sert hem de yumuşak yanlarını bilen birine.”
Shen Dai, Qu Moyu’nun uyuyan yüzüne baktı. Bir tablo kadar sessiz ve güzeldi. Ağzına bir damla dahi içki sürmemesine rağmen kalbi adeta sarhoş olmuştu. Tabii ki de Qu Moyu’nun en güvendiği kişi olmak istiyordu. Qu Moyu’nun da ona yaklaştığını hissediyordu. Ama onun kalbine girmesine izin verecek miydi?
ÇN: Moyu sen aşıksın arkadaşım…Çabuk bu gerçeği kabullen