İçeriğe geç
Home » Alpha Predator 42. Bölüm

Alpha Predator 42. Bölüm

O günkü haberin ardından finans alanında bir kamuoyu savaşı patlak verdi ve Xingzhou’nun hisseleri bir yükselip bir alçaldı. Ellerinde bileti olanlar lunaparktaki hızlı trene binmenin heyecanını yaşıyorlardı.

Shen Dai başlangıçta neler olup bittiğini öğrenmek istemişti ancak çok karmaşık olduğundan anlayamamıştı. Ayrıca bu aralar işle çok meşguldü, bu yüzden takip edecek zamanı bile yoktu.

Birkaç gün sonra avukat Chen, gereken tüm formaliteleri ve prosedürleri tamamlaması için onu işten aldı. Gün içinde kaybettiği zamanı telafi etmek için fazla mesai yapmak zorunda kalmıştı. Bütün karmaşık işleri tamamladıktan sonra artık kendisini daha rahat hissediyordu. Xingzhou’nun Chuanghai’yi satın alma süreci yeniden başlatılmıştı ve bu, zorluklarla dolu bir süreçti. Dış kamuoyu ve iç dinamiklere ek olarak Qu Moyu’dan gelen bilgilerden Shen Dai, bu konunun kısa vadede çözülemeyeceğini anlamıştı. Ruh hali çok çelişkiliydi; bir yandan, Qu Moyu’nun istediğini elde etmesini istiyordu, öte yandan da şirketlerin başarıyla birleşmesi ikisinin evliliklerinin sona ereceği anlamına geliyordu.

Hem kısa vadede hem de uzun vadede pek çok kaygısı vardı ama daha çok genç yaşlardayken ağır bir borcun ve aileyi geçindirmenin yükümlülüğünün altına girmişti; dolayısıyla stresle nasıl başa çıkacağını biliyordu. Böylece her şeyi adım adım halledecekti.

O gün araştırma enstitüsünde çalışıyordu ve aniden, cevaplamak istemeyeceği birinden bir telefon aldı.

Arayan kişi rehberine kayıtlı değildi, yalnızca bir dizi numara görünüyordu. Bu numarayı rehberine bilerek eklemek istememişti ancak kimden geldiğini gördüğü anda anlıyordu; You Xinghai’den.

Shen Dai ofisine döndü ve yeşil düğmeye dokundu.

Telefonun diğer ucunda olan You Xinghai’nin sesi bariz bir şekilde öfkeliydi. Direkt olarak “Şirketime gel ve babanı buradan alıp götür,” dedi.

Shen Dai birkaç saniyeliğine afallayıp kaldı, “Şirketinize mi geldi?”

“Evet, çabuk gel! Onun burada tam olarak ne işi var?!” diyerek bağırdı You Xinghai, ardından derin bir nefes aldı ve sıktığı dişlerinin arasından, “Sana verdiğim para yeterli değil miydi?” diye sordu.

Bu sözler hoş olmasa da Shen Dai, You Xinghai’yle karşı karşıyayken bu sözleri duymamış olduğu için kendisini şanslı hissediyordu. Aksi takdirde en nefret ettiği kişiye yumruğunu savurmuş olurdu, “Birazdan orada olacağım.”

Shen Dai, Chuanghai Grubu’nun genel merkezine aceleyle gitti ve You Xinghai’nin sekreteri tarafından doğrudan ofise götürüldü. Asansördeyken sekreterin kendisine tuhaf bir şekilde baktığını hissetmişti.

Ofise girer girmez, Shen Qin’i kanepede otururken buldu. You Xinghai ise pencerenin kenarında duruyordu. Mesafe açısından bakılacak olursa, tam olarak Shen Qin’in olduğu yerden en uzak yerdeydi. Shen Da kapıda dururken aralarında bir üçgen oluşuyordu ve görüntü oldukça gülünçtü.

Sekreter sessizce kapıyı kapattı.

Shen Dai hayatında sadece iki kez iki babasıyla aynı çatı altında bulunmuştu. İkisinde de Shen Qin, You Xinghai’den para istemişti.

İlk seferinde başkalarının bakımına muhtaç olan yedi yaşında bir çocuktu ama şimdi artık yetişkin olmuştu.

Shen Dai, Shen Qin’e baktı ve ciddi bir şekilde, “Eve git. İstediğini alamayacaksın,” dedi.

Shen Qin birdenbire gözyaşlarına boğuldu, “Oraya ev denebilir mi? Yaşlı başlı adamım ve kanepede uyuyorum. Kendime ait bir odam bile yok.”

“Bu problemi buraya gelerek çözemezsin.”

Shen Qin, You Xinghai’ye döndü, “You Xinghai, sana eğitimli, yakışıklı ve Xingzhou’nun varisiyle beraber olan mükemmel bir oğul verdim. Bana minnettar olman gerekmiyor mu…”

“Yeter!” diyerek bağırdı Shen Dai, “Senin hiç utanman yok mu? Her seferinde hem kendini hem de beni bu kadar küçük düşürmek zorunda mısın?”

“Küçük düşmüş mü hissediyorsun?” dedi Shen Qin ve ardından You Xinghai’yi işaret etti, “Hatalı olmasına rağmen o hiç utanıyor mu? Hem az önce sana para verdiğini söylememiş miydi? Sen isteyebiliyorsan, ben neden istemeyeyim ki? Tek istediğim yükünü hafifleterek ailemizin daha iyi bir yaşam sürmesini sağlamak!”

“Ben…” dedi Shen Dai, aslında karşı çıkmak istemişti ama You Xinghai’nin ona para vermiş olduğu gerçekti, “Sana destek olmak için elimden geleni yaptım. Aç açıkta değilsin, harcayacak paran da var. Bundan sonra benim odamda kalabilirsin, tamam mı?”

“Aç açıkta değil miyim?” diyerek ağladı Shen Qin, “Ben, Shen Qin, hayatta gün yüzü göremedim ve şimdi de azıcık parayla geçinmek zorunda kaldım. Bir şişe aromaterapi kokusu aldım diye surat yapıyorsun. Duygularımı hiç dikkate almıyorsun, neden benim tarafımı tutmuyorsun?!”

Shen Dai öfkeden titriyordu ve You Xinghai’nin de beti benzi atmıştı. Ofis çileden çıkmak üzere olduğunu belirtircesine alfa feromonlarıyla doluydu.

“Ya, ya şimdi eve gidersin,” dedi Shen Dai yumruklarını sıkarak, “Ya da dönecek bir evin olmaz.”

Shen Qin’in omuzları titredi ve gözlerindeki ifade değişti. Oğlunu tanıyordu; sakin bir mizacı olsa da aslında çok inatçı biriydi.

Tereddüt ettikten sonra Shen Qin ayağa kalktı, gözyaşlarını sildi ve You Xinghai’ye kötü bir bakış attı, “Bir gün Ah Dai ve Xingzhou’nun varisi evlendiğinde, gelip bana yalvaracaksın…”

“Bu meselede hakkında konuşmak senin haddine değil,” dedi Shen Dai. Bunları söylerken You Xinghai’ye bakmıştı ve gözlerinin soğukluğu yüzünden You Xinghai aniden irkilmişti.

Dönüş yolunda Shen Qin, Shen Dai ile birkaç kez konuşmaya çalıştı ama Shen Dai sessiz kaldı.

Eve vardıktan sonra arabadan indiklerinde, Shen Qin sanki haksızlığa uğramış gibi ağlamaya başladı, “Babana böyle davranma. You Xinghai bana bir hayat borçlu, çünkü hayatımı o mahvetti.”

Shen Dai bir an için sessiz kaldıktan sonra karşılık verdi, “Bir süre önce bir kişinin bir ünlüyle ilişkisi olduğuna dair haberler ortaya çıkmıştı. Ayrıldıktan sonra para istediği için mahkeme tarafından şantaj olarak nitelendirilip cezaevine gönderildi.

Shen Qin, Shen Dai’ye şaşkınlıkla baktı.

“You Xinghai, bir daha böyle bir şey olursa eski günlerin hatırına sessiz kalmayacağını söyledi.”

Bu cümle her ne kadar uydurulmuş olsa da başarılı bir şekilde caydırıcı olmuştu. Shen Qin’in yüzü renkten renge giriyordu; hem öfke hem de korku duyuyordu.

“Eve hemen girme. Gidip oturacak bir yer bul ve sakinleşince dön. Büyükannemin seni bu halde görmesine izin verme ve ona hiçbir şeyden bahsetme,” dedi Shen Dai. Kalbinde açığa vurmak istediği sayısız suçlama vardı ama en nihayetinde kendisine hakim olmuştu. Sonuç odaklı biriydi ve işleri objektif olarak halletmeye alışıktı. Şu anda en önemli şey Shen Qin’in aptalca şeyler yapmasını engellemekti.

Shen Qin başıyla onayladı.

“You Xinghai’nin ofisine gitmeyi bırak, onu bundan sonra telefonla bile aramayacaksın. Bundan sonra benim odamda kalacaksın. Eve zaten nadiren geliyorum, ben kanepede uyurum. Eğer bu kadarıyla da yetinemiyorsan, hapishanedeki hayatının ne kadar eğlenceli olacağını düşün.”

Shen Qin’in omuzları çöktü, gerçekten de korkmuştu, “A-Anladım.”

Shen Dai onunla daha fazla muhatap olmak istemiyordu, bu yüzden doğruca yukarı çıktı ve büyükannesi için yemek pişirmeye gitti.

Qu Malikânesi’ne döndüğünde çok geç olmuştu. Ve Qu Moyu’nun eve ondan erken gitmesi nadir görülen bir durumdu. Ancak bu yorucu günün ardından Qu Moyu’ya gününün nasıl geçtiğini soracak enerjisi dahi kalmamıştı.

O geldiğinde Qu Moyu gece atıştırmalığı yiyordu. Normal günlerde günlük aldığı kalori miktarı belirliydi ve geceleri bir şeyler yese bile hep hafif yiyecekler tüketirdi. Lakin şu anda önünde oldukça kalorili bir öğün yemek duruyordu.

Shen Dai kendi kendine onun sahiden de kızışma dönemine yaklaştığını düşündü.

“Yine fazla mesai mi yaptın?” diye sordu Qu Moyu, “Aç mısın? Hadi gel de bir şeyler ye.”

“Aç değilim,” dedi Shen Dai ve onun yanına oturdu, “Neden bu kadar geç saatte yemek yiyorsun?”

“Midem kazınmıştı biraz,” dedi Qu Moyu, yemek çubuklarını bıraktı, Shen Dai’ye dikkatlice baktı ve hafifçe kaşlarını çattı, “Yorgun görünüyorsun.” Shen Dai’nin yorgun ve depresif görünümü onu rahatsız etmişti.

Shen Dai gülümseyerek başını salladı, “Gidip bir duş alacağım.”

“Tamam.”

Shen Dai banyo yaptıktan sonra tüm vücudunun biraz gerildiğini hissederek yatağa uzandı. Hafifçe yuvarlanıp yorganı kaldırdı, yüzünü içine gömdü, abanozun soğuk kokusunu aldı ve kalbi yavaş yavaş sakinleşti.

Öfkesi yatıştıktan sonra, geçici olarak görmezden geldiği bir mesele aklına geldi.

Shen Qin, onun Qu Moyu ile birlikte olduğunu nasıl öğrenmişti ki? Muhtemelen arabanın plakasından yola çıkarak öğrenmişti ama buradaki önemli nokta öğrenmiş olmasıydı.

Shen Qin için şu anki hayatı çok sıradan ve fakirdi. Zevk aldığı o lüks hayattan çok uzaktı. Para arzusu eşi benzeri görülmemiş derecede fazlaydı. Artık onun “zengin bir erkek arkadaşı” olduğunu öğrendiğine göre, daha da mantıksız bir şey yapması olası değil miydi?

Shen Dai, Shen Qin ile nasıl başa çıkacağını bilmiyordu. Her an hayatına tekrar zarar verebilecek bir saatli bomba gibiydi. Ama sonuç olarak öz babasıydı ve insan ailesini kendi seçemiyordu. Ondan nasıl kurtulabilirdi ki?

Çok geçmeden Qu Moyu odaya girdi, Shen Dai’nin yüzünü örten yorganı kaldırdı, endişeli görünümüne baktı ve yüzünü hafifçe okşadı. Sen tonu yumuşacıktı, “Neyin var?”

“Bir şeyim yok, yorgunum sadece,” dedi Shen Dai ve Qu Moyu’ya gülümseyerek baktı, “Ek mesai ücreti alabiliyor muyum?”

“Liderlik etmen için sana bir laboratuvar ayarlayabilirim.”

Shen Dai, Qu Moyu’nun şaka yaptığını düşünerek kahkaha attı ama Qu Moyu’nun ciddi ifadesini görünce aniden donakaldı.

“Kendi projelerini yürütmek istemiyor musun?”

Shen Dai doğruldu ve bir müddet düşündükten sonra yanıtladı, “Evet, ama şu anki yeteneklerim yeterli değil. Tek başıma ayakta durabileceğimi sanmıyorum. Biraz zamana ihtiyacım var.”

Qu Moyu memnuniyetle gülümsedi, “O halde kendini hazır hissettiğinde seni destekleyeceğim.”

“Teşekkür ederim.”

Shen Dai rahat bir nefes verdi. Qu Moyu’nun kendisini test ettiğinin farkındaydı. Qu Moyu hakkında bildiklerine göre, o her zaman şirketin çıkarlarını gözeten ve duygularıyla değil mantığıyla kararlar alan biriydi. Qu Moyu’nun kendisi için bazı hisler beslediğini biliyordu ancak Shen Dai ona karşı “gurur ve kibir” göstererek ölçüsüz bir talepte bulunursa Qu Moyu bunu asla tolere etmezdi.

S-seviyesi bir alfanın kalbini nasıl kazanacağını bilmiyordu ve insan doğasını da anlayamıyordu. Qu Moyu’nun onun yanında hep rahat ve huzurlu olmasını umut ediyordu. Ancak bu şekilde Qu Moyu ona aşık olabilirdi.

Qu Moyu, Shen Dai’yi kollarına aldı ve nazikçe sırtını okşadı, “Madem yorgunsun, hadi erkenden uyu bakalım.”

“Mn.”

Birkaç dakika sessizliğin ardından Shen Dai tam uyumak üzereydi ki Qu Moyu aniden söze girdi, “Gerçekten de kızışma dönemim yaklaşıyor.”

Shen Dai gözlerini açtı.

“Benim kızışma dönemimde sen de kızışma dönemine girersen, hiçbir şey yapamam. Senin için bir doktor ayarladım, kızışma dönemini atlatabilmen için yan etkisi az olan ilaçlar yazacak. Önceki inhibitörleri bir daha kullanma.”

“…Tamam.”


ÇN: Moyu Moyu, yapma kuzum. Hepimiz o dönemi birlikte geçireceğinizi biliyoruz dfjbdf

5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x