İçeriğe geç
Home » Alpha Predator 44. Bölüm

Alpha Predator 44. Bölüm

Bankaya gittikten sonra, Shen Dai hemen Qu Moyu’yu görmek istedi. Ancak muhtemelen Qu Moyu çok meşguldü ve erkenden eve gitmiş olması da olası görünmüyordu.

Shen Dai telefonunu çıkardı, bir müddet tereddüt etse de Qu Moyu’ya bir WeChat’ten mesaj gönderdi: Meşgul müsün? Benim bugünlük işim bitti.

Lakin gönderdikten sonra pişman olmuştu. Qu Moyu’yu çalışırken rahatsız edip etmediğinden endişelenmeye başlamıştı.

Eve varmak üzereyken Shen Dai tereddütle sordu, “Asistan Cheng, Bay Qu’nun şu anda nerede olduğunu biliyor musun? Şirkette mi?”

“Bugünkü programına bir bakayım,” dedi Cheng Ruoze, ajandasını açtı ve saatine tekrar baktı, “Şu anda Huize Binası’nda bir müşteriyle görüşüyor olmalı.”

“Özel bir yemek mi?”

“Hayır. Son zamanlarda akşam yemekleri ayarlamaktan kaçınıyorum. Alfalar kızışma dönemlerinden önce çok fazla yemek yemeye başlarlar, bu yüzden insanların yemek masasında fark etmesi hiç münasip olmaz.”

“Anladım.”

Hal böyleyse bu Qu Moyu’nun eve erken döneceği anlamına geliyordu,

Cheng Ruoze, Shen Dai’yi Qu Malikânesi’ne bıraktıktan sonra vedalaştılar. Shen Dai arabadan indi ve ardından arabanın köşeyi dönüp oradan ayrılışını seyretti. Fakat nedense araba aniden geri dönerek tekrar malikanenin önüne geldi.

Shen Dai arabada bir şeyini unuttuğunu düşünürken arabanın camı açıldı ve Cheng Ruoze gülümsedi, “Biraz önce Bay Qu’dan bir telefon aldım. Seni onun yanına götürmemi istedi.”

Shen Dai’nin birden gözleri parıldadı ama o anda çok aptal göründüğünü düşünerek şaşkınlık ifadesini gizlemeye çalıştı. Ardından başını eğerek hızlıca arabaya bindi. Koltuğa düzgünce oturduktan sonra telefonuna baktı. Qu Moyu ona cevap vermemişti ama mesajını görmüştü. Dudaklarının köşeleri kıvrılmadan edemedi. Aynı evde yaşıyorlardı ve geceleri onunla beraber yatıyordu ama sevdiği adamı birkaç saat daha fazla görecek olmak bile onu son derece mutlu etmişti.

Araba dosdoğru Huize Binası’na gitti. İkili yarım saat arabada bekledikten sonra Qu Moyu birkaç astıyla beraber döner kapıdan çıktı. Shen Dai, Lao Wu’nun neden onu almaya gelmediğini merak ediyordu. Qu Moyu yürüyerek Shen Dai’nin olduğu arabaya bindi.

Qu Moyu oturur oturmaz parmaklarını kravatına geçirerek gevşetti, “Seni bir yere götürmek istiyorum.”

“Nereye?”

Qu Moyu gizemli bir şekilde gülümsedi, “Şimdilik sır, gidince göreceksin.”

Cheng Ruoze saygıyla seslendi, “Bay Qu, o halde ben bugünlük geri dönüyorum.”

“Tamam. Bugün çok sıkı çalıştın.”

“Yarın görüşürüz Bay Qu.”

“Mn.”

Cheng Ruoze ve şoför arabadan aynı anda inince Shen Dai, Qu Moyu’ya sorgular gibi bir bakış attı.

“Arabayı değiştirip Lao Wu’nun gelmesini bekleyeceğiz.”

Shen Dai, Qu Moyu’nun elini tuttu, gözlerinin içine baktı ve yumuşak bir tonla konuşmaya başladı, “Ev meselesini hallettiğin için çok teşekkür ederim. Ama sana söylemem gereken bir şey var.”

Qu Moyu sessizce ona baktı.

“Doğruyu söylemek gerekirse, bu hediyeyi kabul edemem. Kendimi daha da borçlu hissetmeme sebep olacak. Muhtemelen seninle You Xinghai’nin verdiği para yüzünden evlendiğimi düşünüyorsun, öyle olmadığını söylesem zaten ikiyüzlülük olur. Ama büyükannemin sağlığı benim itibarımdan daha değerliydi ve anlaşmayı bu yüzden kabul etmiştim. Şu anda krediyi ödeyecek ve ailemi geçindirecek güce sahibim. Tek başıma ayaklarımın üzerinde durabilmem lazım. Bana karşı iyi davranmak istediğinin farkındayım ve bu nezaketin için oldukça minnettarım. Ama bana yeterince yardım ettin,” dedi Shen Dai Qu Moyu’nun elini iki eliyle tuttu ve dikkatlice okşadı, “Elbette daha önce senin de bahsettiğin gibi kariyerimde ilerlemek istiyorum ama bunu kendi yeteneklerimle yapmak istiyorum. Çok çalışarak elde etmek istediğim bir başarı bu. Umarım zamanı geldiğinde ve bana bir laboratuvar verdiğinde, yeteneklerimle başardığım için elde etmiş olurum.”

Qu Moyu keskin gözleriyle Shen Dai’yi dikkatlice süzdü. Birkaç kez göz teması kurduktan sonra, Shen Dai’nin gözlerinde yalnızca alçakgönüllülük, minnet ve samimiyet gördü.

Etrafında iki tür omega vardı. Birincisi; onunla arasını iyi tutarak ondan olabildiğinde menfaat sağlamaya çalışan, ikincisi ise büyük balığı avlamak için tüm ahlaki değerlerini bir kenara bırakan. Bu yüzden şimdiye dek hoşuna gitmeyen omegalarla kedinin fareyle oynadığı gibi oynamıştı.

Ancak Shen Dai bir istisnaydı. Her bakımdan tam olarak bir istisnaydı. Shen Dai, Qu Moyu’nun ilk kez hayranlık duyduğu biriydi ve cinsiyetinin bununla hiçbir alakası yoktu. Onun karakterini, azmini ve yaşam tarzını takdir ediyordu.

Shen Dai’yi öncesinde iyice araştırmıştı. Ve şu anda, bu kişinin uzun süre yanında kalmaya uygun olduğunu daha çok hissediyordu.

Shen Dai’nin elini tuttu, gözlerinde bir gülümsemeyle yanıtladı, “Ne demek istediğini anlıyorum. Yeteneklerine olan itimadım tam. Ama yine de benim nezaketimi kabul etmende hiçbir sorun yok. Bir dahaki sefere önce senin fikrini soracağım.”

Shen Dai gizlice rahat bir nefes verdi. Son birkaç saattir, Qu Moyu’yu hayal kırıklığına uğratmadan düşüncelerini ifade edebilmek için bu sözleri nasıl söyleyeceğini düşünüyordu. Paranın Qu Moyu’nun gözünde önemsiz olduğunun farkındaydı ama en azından kendisine olan özgüvenini dengede tutabilmesi için bunu yapması gerekiyordu. Karşısındaki S-seviyesi alfaya tek taraflı olarak bir sevgi besliyor olsa da, ayrı dünyaların insanıydılar neticesinde. Başarıya giden yolda ister kariyer ister aşk konusunda olsun, insanın kendi zihnindeki çatışma zaferi ya da yenilgiyi belirlerdi.

Shen Dai eğildi ve Qu Moyu’yu öptü. Adeta gözlerinin içi gülümsüyordu ve gözleri tarif edilemez bir şefkatle doluydu.

Qu Moyu da onu yanağından öptü ve ikisi birbirine gülümsedi.

O anda Lao Wu geldi ve Qu Moyu ona, “Okula gidiyoruz,” dedi.

Yarım saat sonra, Lao Wu onları 1 Nolu İlkokul’a götürdü.

Bu okul ülke çapında bilinen bir okuldu. İlk kurulan ilköğretim okullarından biriydi ve son derece merkezi bir konumda yer alıyordu. Yakınlarda eski kadro binaları vardı. Okulun yanından geçerken bile içeride ne kadar güvenlik görevlisi olduğu görülebiliyordu. Bu okula girebilecek olanlar ya çok zeki ya da çok zengin olmalıydı.

“Burası senin okuduğun okul mu?” diye sordu Shen Dai.

“Mn,” diyerek onayladıktan sonra Qu Moyu arabanın kapısını açtı, “İçeri park etmek yasak, hadi gidelim.”

İkisi arabadan indi ve Shen Dai merakla, “Beni neden mezun olduğun okula getirdin?” diye sordu. Okul dağılalı uzun zaman olmuştu ve önlerinde yalnızca üç beş öğrenci vardı. Okula doğru yürürken Shen Dai, Qu Moyu’nun okul üniforması giyen çocuksu yüzünü hayal etmeden edemedi.

O halini görmeyi gerçekten de çok isterdi. Qu Moyu kesin çocukken çok alımlı ve sevimli görünüyordu. Bunu düşününce, Shen Dai açıklanamaz bir şekilde heyecanlanmıştı.

“Maalesef okulun içine giremeyiz,” dedi Qu Moyu ve çenesini kaldırarak caddenin karşısını işaret etti, “Son zamanlarda şu dükkanın etli eriştesini canım çekiyordu.”

Shen Dai bakışlarını Qu Moyu’nun işaret ettiği yöne çevirdi. Eski bir erişte dükkanıydı. Küçük değildi ama dekorasyonu çok sadeydi. Okulun karşısında olduğu için büyük ihtimalle en çok öğrenciler gidiyor olmalıydı, bu yüzden pencerelerde kocaman kocaman sevimli çıkartmalar vardı. Tabelada ise “Bir kase erişte on beş yuan” yazılıydı.

Shen Dai bir an afallayıp kaldı. Qu Moyu’nun kahvaltıda yediği trüf mantarının gramı iki bin yen civarındaydı. Sebzeleri pişirmek için kullandığı özel pişirici ise yüz bin yuandı. O yüzden erişte dükkanına bakınca gözlerine inanamamıştı.

Yolun karşısına geçerken Qu Moyu doğal olarak Shen Dai’nin elini tuttu. Shen Dai, Qu Moyu’ya bakınca gülümsemeden edemedi. Aniden kalbinde Qu Moyu’nun da aslında insani bir dokunuşa sahip olduğunu hissette.

İkisi erişte dükkanına girdiğinde Qu Moyu hızlıca kendi siparişini verdi ve fazladan et koymalarını istedi, “Sen ne yemek istiyorsun?”

“Sen ne yiyorsan ben de ondan yiyeceğim.”

“Ben tek bir kase erişteyle doymam. Bu yüzden başka lezzetler de deneyebilirsin,” dedi Qu Moyu ve dikkatlice düşündükten sonra ekledi, “Buradaki etli turşu kavurması da çok lezzetli.”

Shen Dai gülümsedi, “Tamam.”

İkisi bir köşe bulup oturdular. Qu Moyu etrafına bakındı, “Burası birkaç kez yenilenmişti, eskisinden çok daha temiz görünüyor.”

“İlkokuldayken buraya sık sık gelir miydin?”

“Bazen. Babam dışarıda yemek yememe izin vermiyordu,” dedi Qu Moyu, sanki gözlerini bulutlar kaplamıştı ve hatıralar bulutların üzerinde geziniyordu, “Çok küçük olduğum dönemlerde dışarıda yemek yemem yasaktı. Bu yasak bende dışarıda yemek yeme isteği uyandırmıştı. Buradaki erişte sahiden de çok lezzetli.”

Masalarına iki kase erişte geldi ve Shen Dai aceleyle tadına baktı, “Mm, dediğin kadar varmış.” Erişteler çok yumuşaktı ve çorbasının baharatı da oldukça lezzetliydi.

Qu Moyu da yüzünde hafif bir gülümsemeyle eriştenin tadına baktı, “Tadı hiç değişmemiş. Ben ilkokuldayken fiyatı beş yuandı.

“Buraya sınıf arkadaşlarınla mı geliyordun?” diye sordu Shen Dai, fırsatını yakalamışken Qu Moyu hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyordu. İnsanlar nostaljik mekanları ziyaret ettiğinde, kalplerini açmaları daha kolay olurdu en nihayetinde.

“Bazen,” dedi Qu Moyu ve duraksadıktan sonra ekledi, “Bazen de annemle.”

Shen Dai şaşırmıştı, “Bayan Qu da mı bu erişteden yiyordu?” Birbirine yabancılaşan anne ve oğulun bir zamanlar ücra köşedeki bir erişte dükkanına gelip karşılıklı yemek yedikleri düşüncesi onu asıl şaşırtan şeydi.

“O zamanlar çok küçük olduğumdan bazen beni okula annem götürürdü,” dedi Qu Moyu ve Shen Dai’ye baktı, “Onunla olan ilişkimin sıradan bir anne-oğul ilişkisi gibi olmadığını mı düşünüyorsun?”

Shen Dai nasıl cevap vereceğini bilmiyordu. Qu Moyu’yla ilgili özel meseleleri öğrenmekten keyif aldığını öğrensin istemiyordu ama kafasında pek çok soru işareti vardı.

“Beni sevmiyor,” dedi Qu Moyu kayıtsızca, “Küçük olduğumdan benimle ilgilenmesi gerekiyordu sadece.”

Shen Dai boş boş Qu Moyu’ya baktı. Bir süre sonra ağzından “Neden?” sorusu çıktı. Bir insan nasıl olur da kendi S-seviyesi alfa oğlunu sevmez ki?

“Bana hamile kalmadan önce beta bir kız çocuğuna hamileymiş. Babam aldırması için onu zorlamış,” diye karşılık verdi Qu Moyu, yüzünde alaycı bir ifade vardı, “O zamanlar amcamın alfa kızı dünyaya gelmişti. Babam ilk çocuğunun işe yaramaz bir beta oluşunu kabul edememiş.”

Shen Dai sessizdi. Bu açıklamayla beraber Bayan Qu’nun öncesinde neden o şeyleri söylediğini anlamıştı.

Gelgelelim Qu Moyu her zamanki sakin ifadesine yeniden bürünmüştü, “Neden bu erişteleri yemek istediğimi bilmiyorum. Kızışma dönemi öncesinde iştahın kontrolsüzce açılması cidden can sıkıcı.”

Shen Dai yemek çubuklarını sıktı. Belki de minik Qu Moyu çocukken daha mutlu biriydi, çünkü annesiyle beraber etli erişte yiyebilirdi. Ancak sonrasında S-seviyesi olan güçlü ve soğuk bir alfaya dönüşmüştü.


ÇN: Qu Moyu da travmalarla dolu biri demek ki…Ailesi yüzünden istemediği birine dönüşen karakterlere karşı içimde sonsuz bir merhamet var 🙁 Moyu’nun ileride yapacağı bazı şeyleri ailesinden öğrendiğini ve bilinçaltına o şekilde kodlanmış olduğunu anlamış oldum, bu yüzden ne yaparsa yapsın nefret edemeyeceğim sanırım…Şimdiden özür dilerim

5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x