İçeriğe geç
Home » Alpha Predator 45. Bölüm

Alpha Predator 45. Bölüm

Qu Moyu peş peşe altı kase erişte yemişti, ki bu da Shen Dai’yi bir hayli korkutmuştu. Alfaların kızışma dönemine girmeden önce iştahlarının açılacağını biliyordu ama çocukluğundan beri bir alfaya hiç bu kadar yakın olmamıştı. Dolayısıyla böyle bir duruma da hiç şahit olmamıştı.

Yemekten sonra ikisi el ele tutuşarak 1 Nolu İlköğretim Okulu’nun çevresini dolaştı. Qu Moyu gördüğü her sokağı işaret ederek hangi caddeye çıktığını söylüyordu. Binaların isimlerini ve kimlere ait olduğunu da söylemeyi ihmal etmiyordu; görünürde sanki Shen Dai’ye anlatıyormuş gibi olsa da, belli ki hafızasını tazelemeye çalışıyordu.

Shen Dai büyük bir ilgiyle dinlerken ara sıra da ona çocukluğu hakkında sorular soruyordu. Zihninde yavaş yavaş daha önce hiç hayal etmediği o minik Qu Moyu canlanıyordu.

Kendisiyle Qu Moyu arasındaki mesafenin, yani kalpleri arasındaki mesafenin daha da azaldığını hissediyordu.

Qu Moyu’nun iyi bir ruh hali içinde olduğunu görünce Shen Dai bu fırsatı kaçırmadı ve ona kızışma dönemini kısaltmak için inhibitör kullanmamasını söyledi. İlk inhibitörlerin üretilmesinden yüzlerce yıl geçmişti ve daha güçlü versiyonları çıkmıştı ama sıradan olan ilk versiyonlarının yan etkileri daha azdı. Qu Moyu’nun vücuduna zarar verecek bir yöntemi birkaç gün boyunca kullanmasını gerçekten de hiç istemiyordu.

Qu Moyu ciddiyetle ona karşılık verdi, “İlerleyen zamanlarda çok mühim toplantılarım var. Bir iş gezisine çıkmam gerekiyor ve tanışmak istediğim bazı insanlar var. Yapılacak çok şey var yani anlayacağın. Ben de inhibitör almak istemiyorum ama programıma uymam gerekiyor.”

“Kızışma döneminin tam olarak ne zaman başlayacağını tahmin edebiliyor musun? Belki de programını ona göre düzenleyebilirsin.”

“Muhtemelen gelecek hafta üç dört gün civarı sürecek. Tam zamanını bilemediğimden, programımı ayarlayamam.”

Shen Dai eli kolu bağlanmış gibi hissediyordu. Qu Moyu’nun erişte yemek için onunla beraber buraya geldiğini ve kısa bir gezintiye çıktığını anımsayınca muhtemelen onun da kendisini çok fazla baskı altında hissettiğini düşündü. Tıpkı Qu Moyu ona nasıl yardım ettiyse, o da sevdiği adama yardım edebilmek istiyordu, “Her şey yolunda gidecek.”

“Mn, tüm bunlar hallolduğunda iyi bir tatil yapacağım,” dedi Qu Moyu, “Hala Güney Afrika’ya gitmek istiyor musun?”

“Şu anda gidemeyiz. Hocam yakında Çin’e geri dönecek,” dedi Shen Dai gülümseyerek, “Orada yemeklerin çok tatsız olduğundan yakınıyordu, daha fazla bekleyememiş.”

“Pekala. Profesör Liu döndüğünde ona yemek ısmarlayacağım.”

Shen Dai sevincini gizleyemiyordu, “Tamam!”

Hocası onun için hem bir öğretmen hem de baba figürüydü. Qu Moyu, doğal olarak Shen Dai için onu yemeğe davet etmek istemişti. Sanki sevdiği adam onun anne-babasıyla tanışacakmış gibi bir histi bu. Nasıl mutlu olmazdı ki?

Qu Moyu saatine bir göz attıktan sonra karşıdaki ilkokulun boş bahçesine baktı baktı. Bir süre sonra, “Hadi geri dönelim. Bu gece bir video konferansım var,” dedi.

Shen Dai son iki gündür sürekli çalışıyordu ve nedense hep dalgın görünüyordu.

Öğleden sonra, Shen Dai aniden Shen Qin’den bir telefon aldı. Shen Qin ona büyükannesinin kendisini iyi hissetmediğini söyledi. Büyükannesinin başı dönüyor ve midesi bulanıyordu. Shen Qin’in ses tonu da bir hayli endişeli geliyordu. Shen Dai’den hemen eve gelmesini istemişti. Shen Dai aceleyle işten çıktı ve bir taksiye atlayarak evin yolunu tuttu.

Büyükannesi onu görünce şaşırmıştı, “Neden eve döndün? Bugün işin yok muydu?”

“İyi hissetmediğini duydum,” dedi Shen Dai ve gidip büyükannesinin alnına dokundu, “Sorun ne? Soğuk mu aldın yoksa?”

“Ah, önemli bir şey değil. Birazcık başım ağrıyor, o kadar. Belki de çok fazla televizyon izlediğim içindir. Neden işini bırakıp geldin?” dedi büyükannesi, aslında böyle söylese de gülümsemeden edememişti, “Bu yüzden…maaşın kesintiye uğrayacak mı?”

Shen Dai rahat bir nefes verdi, “Sorun değil. Hocam zaten ortalıkta yok. Laboratuvardan sorumlu kişi benim. Kimse maaşımı kesmeyecek.”

“Oy benim bebeğim ne kadar da akıllı,” dedi büyükannesi ve Shen Dai’nin elini tuttu, “Madem döndün, yemeğe kadar kal bari. Zaten son zamanlarda nadiren eve geliyorsun.”

Shen Dai biraz suçlu hissediyordu. Gerçekten de büyükannesinin dediği gibi bugünlerde eve daha az gidiyordu. Hem Qu Moyu hem de Shen Qin yüzündendi. Dahası, büyükannesinin sağlığı da iyiye gidiyordu. Zaten hafta sonları sık sık eve gidiyordu. Ancak yine de geceleri o evde kalmıyordu, “Son zamanlarda işim çok yoğundu. Tamam, bugün sizinle daha çok zaman geçireceğim.”

Shen Qin sırtında çantasıyla odaya girdi, “Siz sohbetinize devam edin, ben alışverişe çıkacağım.”

İkili sohbet ederek akşam ne yapacaklarını konuştular.

Bir süre sonra, Shen Dai alışkanlıktan ötürü telefonunu yokladı. Çünkü sık sık iş sohbet grubuna önemli mesajlar gelmiş olurdu. Ara ara kontrol etmesi gerekiyordu ama uzun süre aradıktan sonra telefonunu bulamamıştı.

“Ne oldu?”

“Telefonumu gördün mü?” dedi Shen Dai ve bir süre düşündü, “Kapıdan girdiğimde ayakkabı dolabına ya da sehpaya mı koymuştum?”

“Her zaman ortalıkta bir şeyler bırakıyorsun,” dedi büyükannesi, “Odamdan benim telefonumu alıp kendini ara.”

Shen Dai, büyükannesinin cep telefonunu kullanarak kendi numarasını çevirdi ve ardından kendi zil sesini duymaya çalıştı. Ne hikmetse tüm evi dolaşmasına rağmen telefonunu yine de bulamadı. Birazcık paniklemişti, yoksa telefonu kaybetmiş olabilir miydi? Taksi de mi unutmuştu? Ancak telefonu eve kadar getirdiğini gayet net hatırlıyordu.

Shen Dai aramaya devam etti ve üçüncü kez aradığında telefon açıldı, “Alo, alo…ben…”

“Ah Dai?” dedi Shen Qin fısıldayarak, “Aiya, neden telefonun bende ki? Dışarı çıkarken yanlışlıkla mı almışım?”

Shen Dai rahat bir nefes verdi, “Kaybetmediğin sürece sorun yok.” İkisinin telefonları aynı markanın farklı modelleriydi. Kameraları dışında oldukça benzer görünüyorlardı.

“Alışveriş yaparken telefonun sesini duymamıştım. Biraz bekle, az sonra eve döneceğim.”

Shen Qin geri döndükten sonra, Shen Dai telefonunu aldı ama yine de içinde kötü bir his vardı. Telefonu kontrol ettiğinde herhangi bir sorun görmedi. Shen Qin’in telefonunun kilidini açması imkansızdı. Zaten telefonunda ne para ne de herhangi bir sır vardı.

Büyükannesiyle yemek yedikten sonra Shen Dai, Qu Malikânesi’ne döndü.

Qu Moyu henüz eve gelmemişti. Lan Teyze ve Heng Amca, Qu Moyu için bazı “bavullar” hazırlıyorlardı. Her ne kadar küçük bir bavul olduğunu söyleseler de aslında sanki biri taşınıyormuş kadar eşya vardı. Büyük ihtimalle Qu Moyu’nun kızışma dönemini geçireceği güvenli eve gönderileceklerdi.

Shen Dai eşyalara bir göz atınca, “Bunlar biraz fazla değil mi?” diye sormadan edemedi.

“Hiç fazla değil. Korkarım ki bu kadar bile Genç Efendi için yeterli olmayacak. Çünkü kızışma dönemi boyunca tek bir insanı dahi görmeyecek.”

İkili ihtiyaç listesini ciddiyetle kontrol ediyordu.

“Öyleyse…yardım lazım mı?”

“Zahmet etme,” dedi Lan Teyze ama sonra aklına bir şey geldi, “Ah, Genç Efendi geldiğinde ona senin eşyalarından da koyup koymamamız gerektiğini sorabilir misin? Eşinin feromonlarının kokusu onu rahatlatabilir. Ama önce…ona sormamız lazım, tamam mı?” Lan Teyze, Shen Dai’nin Qu Moyu’ya yemek yaptığı ve kendisinin de azarlandığı o ilk seferi hatırlıyordu.

Shen Dai de hatırlamıştı, “Tamam, soracağım.” Böyle bir şeyi eskiden olsa soramazdı ama son zamanlarda Qu Moyu ile epey yakınlaşmıştı ve kendisine azıcık da olsa güveniyordu.

Shen Dai kıyafetlerini makineye attıktan sonra bir süre temizlik yapmalarına yardım etti. İkili, bir şeyler bulmak için sık sık yatak odasına girip çıkıyordu. Bu yüzden Shen Dai’nin kitap okuması ya da uyuması mümkün değildi.

Bu esnada Qu Moyu da geri dönmüştü. Lan Teyze’ye birkaç şey söyledi ama yaklaşan kızışma dönemi onu da biraz germiş gibi görünüyordu.

Aniden, odada keskin bir zil sesi duyuldu. İlk başta, birkaç kişi de tepki vermeyince Shen Dai çalan telefonun kendisinin olduğunu anladı. Ekrana baktığında tanımadığı bir numaranın aradığını gördü. Fakat telefon zil sesi varsayılan zil sesine geri dönmüştü ki, Shen Dai bu zil sesini hiçbir zaman kullanmamıştı.

Qu Moyu, Shen Dai’ye bakmak için yavaşça başını çevirdi. Yüzünde şaşkın bir ifade vardı.

Shen Dai telefona cevap verdi, ancak diğer taraftan hiçbir ses gelmediği gibi üstüne bir de kapandı. Shen Dai şüpheyle doluydu ve telefon ansızın tekrar çalmıştı. Yine aynı zil sesi ve yine aynı bilinmeyen numaraydı.

Shen Dai telefona tekrar cevap verdi ama karşı taraf yeniden kapattı. Shen Dai öfkelenerek numarayı kara listeye aldı. Lakin çok geçmeden telefon tekrar çaldı. Ve numara yine bilinmeyen bir numaraydı.

Qu Moyu aniden hafifçe inledi ve iki adım geriye doğru sendeledi.

Ondaki anormalliği fark eden ilk Heng Amca olmuştu, “Genç Efendi, sorun nedir?”

Telefon çalmaya devam ediyordu ve sürekli kapatıp engellemek de fayda etmiyordu. Shen Dai bu tuhaf tacizden o kadar rahatsız olmuştu ki, o huzursuz ifadesiyle Qu Moyu’ya bakıyordu.

Qu Moyu başını eğdi. Yüzü gitgide solgunlaşıyordu. Alnındaki mavi damarlar şişmişti ve yüz kasları titriyordu. Sanki bir şeye hakim olmaya çalışıyormuş gibi görünüyordu.

Göz açıp kapayıncaya dek abanoz feromonları kontrolden çıktı. Shen Dai’nin beyni düşünmeye vakit bulamadan önce hormonları tepki verdi. Bacakları bir anda güçsüzleşti ve yere düştü.

Odadaki tüm seramik eşyalar ve camlar da paramparça olmuştu! Her yer kırık parçalarıyla doluydu, evde sanki bir şey patlamış gibiydi.

Daha önce hiç yaşamadığı güçlü bir feromon kontrolünün etkisine kapılmıştı. Adeta bir el Shen Dai’nin boğazını sıkarak onu soğuk bir cehenneme atıyordu. Hareket edemiyor ve nefes alamıyordu. Kocaman gözlerle Qu Moyu’ya baktı. Korku, yüreğini sarmaşık gibi sarıyordu. Hayatında hiç böyle bir feromon baskısına maruz kalmamıştı. O andaki acıyı, korkuyu ve çaresizliği nasıl tarif edeceğini bilemiyordu. Sanki ölmek için sabırsızlanıyor gibiydi.

“Mahvolduk, mahvolduk!” dedi Heng Amca, “Neler oluyor böyle?!”

Betalar da feromon baskısına karşı koyamazlardı ancak bir omega kadar hassas değillerdi. Heng Amca ve Lan Teyze kendilerini kusmak üzereymiş gibi hissetseler de, yine de hareket edebiliyorlardı. Gelgelelim, böyle bir kriz anına daha önce hiç tanık olmamışlardı. Qu Moyu birdenbire kızışma dönemine girmişti!

Qu Moyu yere diz çöktü. Elleri yerdeydi. İradesi belli ki kendi bedenine karşı savaşıyordu. İki adım attı, Shen Dai’nin telefonunu aldı ve elinde parçalara ayırdı. Keskin zil sesi aniden duraksadığında kan çanağına dönen gözleriyle Shen Dai’ye baktı.

Vahşet, açlık, soğuk, kana susamışlık…Avını bekleyen bir canavarın gözleri tıpkı böyle görünüyordu.

Qu Moyu’nun boğazından boğuk bir kükreme çıktı, “Git buradan―”

Heng Amca ve Lan Teyze korkudan tir tir titriyorlardı. Birbirlerine baktılar, ayağa kalktılar ve ardından Shen Dai’nin kolunu çekerek onu odadan çıkarmaya çalıştılar. Fakat yerler cam kırıklarıyla doluydu ve kaçınmaları gerekiyordu. Shen Dai’nin bedeni hamur gibiydi ve tüm hakimiyetini kaybetmişti.

Qu Moyu avının izini süren bir canavar gibiydi. Yerde olsa da tüm kasları geriliyordu. Parmakları kaşmir halıyı kavradı, vücudu şiddetle titredi ve tekrar kükredi.

Tam ikisi Shen Dai’yi kapıya kadar sürüklemeyi başarmışlardı ki, Qu Moyu saldırıya geçti. Shen Dai’yi bir eliyle geriye çekerek onu sertçe yere fırlattı. Yerdeki kırık camlar Shen Dai’nin bacağını çizmişti. Ancak bu acı şu anda bir nebze bile önemli değildi. Korkudan ötürü kalbi ağzında atıyordu.

Heng Amca ve Lan Teyze’nin çığlıkları arasında Qu Moyu, Shen Dai’nin üstüne çıkarak kıyafetlerini parçaladı.


ÇN: Hazır mıyız kabus gibi bölümlere? Ben değilim…

PS: Önceki bölümde çok anlatamadım ama bu bölümde fikirlerimi belirtmek istiyorum izninizle djkfd Qu Moyu’nun davranışlarına hep kızıyorduk, insanlara cinsiyetlerine göre değer biçiyor diye küfrediyorduk ama öğrendik ki, adamın doğma sebebi S-seviyesi olmasıymış. Eğer beta olsaydı babası onu da aldıracaktı ve dünyaya bile gelmeyecekti. Adamın dünyadaki var oluş sebebi “S-seviyesi” bir alfa oluşu. Var olma sebebi cinsiyeti olan birinin insanlara da bu şekilde değer biçmesi aslında hiç garip değil. Bir şey daha vardı önceki bölümde, spoiler olacağından içimde tutuyorum ama o olay gerçekleştiğinde önceki bölümü hatırlatıcam sdjkfh

5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

2 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Garon’un Piposu
Garon’un Piposu
1 ay önce

Ay bu telefonun çalmasıyla Qu Mo Yu’nun aniden kızışmaya girmesiyle bir alakası olabilir mi? Ne alaka ama belki o zil sesi bir şeyi tetiklemiş olabilir diye düşünüyorum. Bu omegaverse evrende her şey 🤔 ay Shen Qin’in kesin parmağı var bu işte ne adam ya

Innerchild
Innerchild
17 gün önce

Bu sahneyi daha önce okumuşum gibi tanıdık geldi çok ilginç o manyak omega babasının Bi haltlar karıştıracağı belliydi zaten şimdi suç da pitiricigjn üstüne kalacak kesin aq ya

You cannot copy content of this page

2
0
Would love your thoughts, please comment.x