İçeriğe geç
Home » Alpha Predator 52. Bölüm

Alpha Predator 52. Bölüm

Shen Dai bütün gece, zifiri karanlıktan şafak sökene dek pencerenin dibinde oturdu. Oradan Qu Malikânesi’nin ön bahçesini görebiliyordu. Er ya da geç Qu Moyu’nun arabası oraya gelecekti. Qu Malikânesi’ne ilk geldiğinde, geceleri çalışırken arabanın sesini duymayı beklerdi. Qu Moyu’nun döndüğünü duyduğunda perdeyi aralayarak gizlice onun arabadan inişini seyrederdi. Kısa bir anlığına olsa da, bu onu mutlu etmeye yeterdi. Ne de olsa geçmişte onu yalnızca uzaktan izleyebilirdi.

Ne zaman açgözlü biri haline gelmişti?

Qu Moyu onun hislerini ta WeChat hesabını istediği günden beri bildiğini söylemişti. O zamanlar arzuları olmasına rağmen yine de mantıklı davranıyor ve mesafesini koruyordu. O günlerde kalabilselerdi keşke. Minik kalp kırıklıklarıyla başa çıkabilirdi en azından. Lakin giderek yakınlaşmışlardı ve duyguları da derinleşmeye başlamıştı. Adeta frenleri patlamış bir araba gibiydi, sonunu görmese de yokuş aşağı sürükleniyordu.

Elbette işler kontrolden çıkmıştı ve her şey paramparça olmuştu.

Hala inanamıyordu, nasıl bir gecede bu hale gelmişlerdi? Qu Moyu nasıl böyle acımasız birine dönüşmüştü ve kendisi de dayanılmaz bir durumun içine düşmüştü?

Başını eğip dümdüz olan karnına baktı ve elini nazikçe üstüne koydu. Henüz bir şey belli olmasa da yeni bir hayatın varlığına “dokunmuş” gibiydi. Bu, olağanüstü bir duyguydu. Sahiden de bir bebeği mi olacaktı?

Hayatının büyük bir bölümünde Shen Qin’in yaşadıklarına tanık olmuştu. Hayatında yapabileceği en imkansız şeyin evlilik dışı bir çocuk sahibi olmak olduğunu düşünüyordu. İstenmeyen bir bebeği doğurmayacaktı ama şu anda içinde bulunduğu durum evlilik dışı çocuk sahibi olmaktan daha da beterdi. Kızışma dönemindeyken o ve alfası bu bebeğin doğumunu sevinçle bekliyorlardı ama sonrasında tüm o konuşmaların hormonlar yüzünden geçtiğini anlamıştı. Boşanma sözleşmesini imzalarken, kalbinden bir şeyler kopmuştu sanki.

Qu Moyu’nun acımasız ve soğuk gözleri, vahşi bir canavarın gözleri gibi zihninde süzülüyordu. Parlak göz bebeğinde kararlılık, öfke ve sabırsızlık vardı ama duygu yoktu. Yanlış anlaşılmalar düzeldiğinde aralarının eskisi gibi olacağını düşünmesi ne kadar da gülünçtü. Qu Moyu masumiyetini kanıtlamasının hiçbir önem teşkil etmediğini gayet açık bir şekilde ifade etmişti. Onun gözünde önemli olan şey, Shen Dai’nin S-seviyesi bir alfaya layık olabilecek biri olmamasıydı. Yani masum olsa bile, Qu Moyu gerçekleri öğrense bile onu bekleyen şey “boşanma sözleşmesi” olacaktı.

Kendisine fazla güvenmişti. You Baiyue haklıydı, S-seviyesi bir alfayı etkileyebileceğini nasıl düşünmüştü? Qu Moyu’nun gösterdiği azıcık nezaketi, aşkla nasıl karıştırabilirdi ki? Bir alfanın kızışma döneminde söylediklerini nasıl ciddiye alabilirdi?

Ama kendini fazla kaptırıp sevmemesi gereken birini sevdiği için neden böyle cezalandırılıyordu? Ona bir kötülük yapmamıştı oysaki. Qu Moyu neden ona böyle davranmıştı, neden?!

Artık her şeyi sonlandırmanın vakti gelmişti. Başta hayal ettiği senaryoya göre hiç tanımadığı biriyle anlaşmalı bir evliliğe sahip olacak ve aldığı parayla tüm borçlarını kapatacaktı. Bu kişi Qu Moyu olmasaydı hiçbir sorun çıkmayacaktı ve sonları bu şekilde olmayacaktı. Ama şimdi yoluna devam etmek, bu evliliği sonlandırmak ve bebeği aldırmak zorundaydı. Zaten asıl amacı, büyükannesini tedavi ettirebilmek ve ona iyi bir yaşam sunabilmekti. Bunu başarmıştı ve yeter de artardı bile. Kalbindeki “Yanıltıcı” duygulara gelince, artık onlara gerek yoktu.

Her şeyi bitirme vaktiydi.

Ancak, onun ve Qu Moyu’nun bir zamanlar yaşadıkları güzel anılara dair hiçbir iz olmasa bile, karnındaki bebek bir kanıttı.

Shen Dai aniden karnına o kadar çok bastırdı ki, canının yandığını hissetti. Ne yapmak istediğini; onu daha net hissetmek mi yoksa kaybolmasını mı istediğini bilmiyordu.

Bu, onun ve Qu Moyu’nun bebeğiydi!

Shen Dai çok acı çekiyordu, karnı ağrıyordu ve kalbi sızlıyordu ama tek bir gözyaşı dahi dökemiyordu. Gece o kadar uzundu ki anıları ve geleceği, avantajları ve dezavantajları, duyguları düşünüp tartacak bol bol zamanı olmuştu. Kendisi için en iyi kararı vermesi için yeterliydi.

Shen Qin’in ayak izinden gitmeyecekti.

Avukat Chen, Shen Dai’nin pişman olacağı korkusuyla ertesi günün “programını” hemen hazırlamıştı.

Sabah erkenden, o ve Qu Moyu önce boşanacaklardı ve ardından da hastaneye gideceklerdi.

Lao Wu, Phantom marka araba yerine ticari bir araçla gelmişti. Avukat Chen önceden her şeyi düşünmüştü.

Shen Dai, Qu Moyu’nun yanına oturdu ve başını çevirip yol boyunca dışarı baktı. Fark etmiyormuş gibi yapsa da aslında Qu Moyu’nun feromonlarıyla çevriliydi. İşaretlendikten sonra bu kokudan bir saniye olsun bile kurtulamıyordu. Ona yaklaştıkça koku daha yoğun ve sarhoş edici bir hal alıyordu. Eğer yüzüne bakarsa, kontrolsüz bir şekilde Qu Moyu’ya kendisini terk etmemesi için yalvarmaktan korkuyordu. Amaçları gururundan önemliydi, aksi takdirde para karşılığı kendisini satmayı kabul etmezdi.

Qu Moyu, Shen Dai’ye bir bakış attı. Shen Dai ona yüzünü dönmemişti; yalnızca ince ve narin, süt beyazı ensesi görünüyordu. Ensesindeki feromon çıkartması, saçlarının altına gizlenmişti. Çıkartmayı çıkardığında işaretlediği omeganın feromon bezlerinde koyu renkli diş izlerini görebilirdi. Çıkartmayı söküp atmak ve kendi mülkiyet sembolüne daha yakından bakabilmek için can atıyordu.

Bu süre zarfında çeşitli şeylerle uğraşmakla meşguldü. Uzun zamandır Shen Dai’ye bu kadar yakın olmamıştı. Dışarıdan temiz hava girmeyen arabanın içinde Gecenin Kraliçesi Çiçeği’nin zarif kokusu burnuna ilişiyordu. Onun tarafından işaretlenmiş olan Shen Dai’nin feromonları daha da yoğunlaşmış gibi görünüyordu. Başlangıçta çok hafif olan ve yalnızca belirli dönemlerde yayılan bu koku, şimdi değişmişti; bu çiçek artık yalnızca kendisi için açıyordu ve onun kokusunu yalnızca Qu Moyu alabilirdi.

Bu, onun omegasıydı, bu dünyada işaretlediği yegane kişiydi. Bunu düşünmek bile içinde tarif edilemez hisler yaratıyordu ― ki bu hislere karşı hep temkinli davranmaya çalışıyordu.

Araba durdu ve Avukat Chen sessizliği bozdu, “Bay Qu, Bay Shen, hadi arabadan inelim. Ben önceden güvenilir kişiler ayarlamıştım. Gidip kendiniz belgelerle beraber başvuru yaparsanız her şey sorunsuzca hallolacak.”

Shen Dai sessizce arabadan indi, Avukat Chen’in arkasından yürüyerek onu takip etti ve üçü hep beraber bir ofise girdiler. Avukat Chen evrak çantasından küçük kırmızı bir evlilik cüzdanı çıkardı ve personelin önüne koydu.

Shen Dai’nin nefesi kesildi ve gözleri boş boş evlilik cüzdanına baktı. Bu onu Qu Moyu’ya bağlayan tek gerçek şey gibi görünüyordu ama artık o evlilik cüzdanı da yoktu.

Personel evlilik cüzdanını almak için uzandığında, Shen Dai aniden onu kaptı ve herkes bir anlığına donakaldı.

Shen Dai evlilik cüzdanını açarak içindeki fotoğrafa baktı. Fotoğraftaki kişiler yeni bir hayata başlamak üzere olan sevgi dolu bir çift gibi görünmüyordu, çünkü öyle değillerdi.

Bu evlilik, onlar için ciddi bir iş sözleşmesiydi.

Qu Moyu da nikah fotoğrafına baktı, göğsü açıklanamayacak derecede sıkışıyordu. Nikah gününü anımsadı; aceleyle gelip gitmişti ve yetişmesi gereken bir toplantı vardı. Eşine doğrudan bakamamıştı ve kasıtlı olarak mesafesini korumaya çalışmıştı. Fakat sonrasında tüm kuralları teker teker çiğnemişti. Her şeye bir dur diyebilirdi, ama duramamıştı…

Shen Dai, evlilik cüzdanını kapatıp olduğu yere koydu ve personelin sorduğu soruları yanıtladı. Dikkatli olmazsa kalbindeki yaraların ortaya çıkmasından korkuyordu.

İşte böylece kırmızı evlilik cüzdanı bir vardı, bir de yoktu. Evlilik cüzdanları bir anda boşanma belgesine dönüşmüştü. Qu Moyu ondan kurtulmak istercesine aralarındaki bağları birer birer kesiyordu.

Shen Dai o gün ilk kez Qu Moyu’nun gözlerine doğrudan baktı; kızaran gözleriyle tek bir bakış attı.

Canı yanıyor muydu? Hayır, artık yanmıyordu. Uyuşmuş durumdaydı.

Qu Moyu’nun vücudu bir an donakaldı. Hafifçe titreyen ellerini sertçe yumruk yaparak arkasına gizledi.

Arabaya tekrar döndüklerinde bir sonraki durakları hastaneydi.

Arabanın motoru çalıştığı anda Shen Dai aniden kalbinin durduğunu hissetti. Tam o anda yapmak üzere olduğu şeyin farkına varmıştı ― kendi bebeğini öldürecekti.

O kadar gergindi ki kalbi çılgınca atıyordu, alnından yerler akıyordu ve yerinde duramıyordu.

Feromonların etkisi nedeniyle Qu Moyu, Shen Dai’nin ruh halindeki dalgalanmaları hemen fark etti. Shen Dai’nin üzüntüsü ve korkusu onu da etkilemişti. Kendini tutamadı ve fısıldadı, “Sorun nedir?”

Ön koltukta oturan Avukat Chen, sesi duydu ve arkasına döndü. Ardından Qu Moyu’ya baktı ve sessizce başını sallayarak Qu Moyu’nun duygusal çatışmadan kaçınmak için şu anda Shen Dai’yi görmezden gelmesi gerektiğini belirtti.

Shen Dai başını eğdi ve hiçbir şey söylemedi. Dayanacaktı, şu anda yaşadığı her şeye katlanmaya çalışacaktı.

Shen Dai’nin yüzünün solgun olduğunu, narin sırtının titrediğini ve bu kırılgan halini görünce Qu Moyu kasvetli bir ifadeyle Avukat Chen’e baktı. Daha sonra arkaya doğru yaslanarak Shen Dai’ye bakmamak için kendisini zorladı.

Araba hastaneye ulaştığında Qu Moyu, “Siz inin,” dedi.

Avukat Chen ve Lao Wu kapıyı açarak arabadan indiler.

Qu Moyu hafifçe kollarını çekiştirdi, saatine baktı ve ardından kendisine çekidüzen verdi. Bu kez ses tonu daha sakindi, “Suçluluk duymana gerek yok. Senin için on milyonluk fon hazırladım. Her şeyi bir sır olarak sakladığın ve aptalca bir şey yapmadığın sürece bu parayı kullanabilirsin. İstersen enstitüde çalışmaya da devam edebilirsin, ayrıca daha önce sözünü verdiğim her şey hala geçerli. Benimle geçirdiğin günlerin hatırına…senin için yapabileceğim en iyi şey bu.”

Shen Dai canı yanana dek yumruğunu sıktı. Hafifçe titreyen ses tonuyla, “Transfer olmak istiyorum,” dedi.

“Ne?”

“Gansu’ya transfer olmak istiyorum.”

Shen Dai kesinlikle fevri biri değildi, hele ki şehir değiştirmek gibi önemli kararlarda. Önceki gece düşünüp karar vermişti. Kariyerinden vazgeçemezdi ama hocasının da dediği gibi şirkette çok fazla dedikodu dolaşıyordu. O ortamda çalışmak ve Qu Moyu’ya yakın olmak istemiyordu. Koşulların değişmesi onu kurtarabilirdi.

Shen Dai’nin ne dediğini duyduktan sonra Qu Moyu aniden başının tepesine doğru yükselen bir öfke hissetti. Daha yeni boşanmışlardı, Shen Dai ondan bu kadar çabuk mu uzaklaşmak niyetindeydi?! Bu omega bebekten kurtulur kurtulmaz yeni bir hayata başlamak için sabırsızlanıyor olabilir miydi?

Qu Moyu, Shen Dai’ye şiddetle baktı ve ağzından tek bir kelime çıktı, “Pekala.”

Shen Dai arabanın kapısını açtı ve arabadan indi.


ÇN: Aşağıdaki şarkıyı bu bölüme ithaf ediyorum

Ah ne zormuş bitsin demek, hala severken seni

Dudaklarını öpmemek…bir yabancı gibi

Bilirsin ayrılık konusunda, iyi değiliz ikimiz de

Bir kıvılcım yeterdi her zaman, koşup geri dönmemize…

Bitti mi hikayemiz? Bu ne biçim son böyle…

5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

1 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Jupiterx0x0
Jupiterx0x0
22 gün önce

Şarkı tam uydu he

You cannot copy content of this page

1
0
Would love your thoughts, please comment.x