İçeriğe geç
Home » Alpha Predator 53. Bölüm

Alpha Predator 53. Bölüm

​​Qu Moyu, Shen Dai’nin arkasından şaşkınlıkla baktı ve öylece gözden kayboluşunu izledi. Ancak yukarı baktığında ve kırmızı levhada yazan “Hastane” yazısını gördüğünde Shen Dai’nin tam olarak ne yapmak üzere olduğunu idrak etmişti. Aniden kalbinde garip, keskin bir acı hissetti ve onun peşinden gitmemek için kapının kolunu sıkıca tuttu.

Kalbinde tekrar tekrar kendisini etkileyenin işaret olduğunu söylüyordu. İşaret kaldırıldığı sürece her şey normale dönecekti, çünkü kimse onun duygularını kontrol edemezdi.

Lao Wu dikiz aynasından Qu Moyu’ya baktığında onun solgun yüzünü görünce afallayıp kaldı. Patronuna nereye gideceklerini sorması gerekiyordu ama tek bir ses dahi çıkarmaya cesaret edemiyordu.

Arabanın içi insanın kalbini sıkıştıracak seviyede sessizdi. Neyse ki Lao Wu, beta olduğundan alfa feromonlarının kokusunu almıyordu ama yine de rahatsız hissediyordu.

Uzun bir süre sonra Qu Moyu iki kelime fısıldadı, “Şirkete gidiyoruz.”

Bir ofisin içinde oturan Shen Dai, bir avukatın ve bir doktorun konuşmalarını dinliyordu. Avukat Chen ona ameliyat için gerekli olan şartları açıklıyordu ve doktor ise rutin ameliyat prosedürlerini anlatıyordu.

“İşaret lokal anestezi yapılarak siliniyor ve vücuda çok fazla zararı yok. Endişelenmenize gerek yok. Hamilelik süreniz nispeten kısa olduğundan ilaçlı kürtaj yöntemi daha iyi olur, zaten diğer yöntemlere nazaran yan etkisi daha az. İşlem sonrasında birkaç saat hastanede kalmanız yeterli. Her şey yolunca giderse akşam evinize dönebilirsiniz.”

Shen Dai duvardaki insan anatomisi tablosuna boş boş baktı ve hiçbir şey söylemedi.

Doktor ve Avukat Chen birbirlerine baktılar. Ardından Avukat Chen, Shen Dai’ye bir belge uzattı, “Bay Shen, lütfen bunu imzalayın. Doktorunuz sizin için en iyi yöntemi belirledi. Zaten küçük bir operasyon geçireceksiniz. Acı çekmeyeceksiniz ve kısa zamanda iyileşeceksiniz.”

Shen Dai onay formunu ve kalemi aldıktan sonra kağıtta yazanlara baktı. Bu kağıdı imzalaması, yalnızca ameliyatın risklerini kabul ettiği değil, aynı zamanda da kendi rızasıyla işareti sildirdiği anlamına geliyordu.

Kendi rızasıyla.

Qu Moyu’nun dediği türden bir “rıza”ydı bu.

Sahiden de şu anda kendi rızasıyla oradaydı. Kendisine ait olmayan bir şeyi anormal bir yoldan elde etmek sonu gelmez belaları beraberinde getirecekti. Sayısız gecelerde hayalini kurduğu şey, gerçekleşmiş olsa da artık bir lanete dönüşmüştü. Artık istemeye cesaret edemiyor değildi, gerçekten istemiyordu.

Eğer işareti sildirmek onu bu kabustan uyandıracaksa pekala, kendi rızasıyla sildirecekti.

Kalemi aldı ve kalemin ucu imza atacağı boşluğun üzerinde gezindi. Sanki parmakları zayıflamıştı ve imzayı atamayacakmış gibiydi.

Aniden, beyaz kağıdın üzerine beyaz su damlaları düştü ve kağıttaki siyah mürekkebi bulanıklaştırdı. Hatta öyle ki, artık kağıtta yazanlar net bir şekilde görülemiyordu.

Bir güç; bilincini umutsuzca yokluyor, çığlık atıyor, sorguluyor, gerçekten kendi bebeğini öldürmek isteyip istemediğini soruyordu.

Zihninde karşı çıkmaya çalıştı; o bir bebek değildi, boyutu bir parmak kadar bile olmayan bir embriyoydu.

Ama büyüyecek, bir insan olacaktı ve kendi soyuna bağlı olacaktı. Ona ait olacaktı ve onu koşulsuz bir şekilde sevecekti.

Bu bebek onun ve Qu Moyu’nun arasında geçenlerin tek kanıtıydı üstelik.

Avukat Chen ve doktor, Shen Dai’nin başını eğdiğini ve hıçkıra hıçkıra ağladığını gördüklerinde donakaldılar.

Shen Dai hiçbir şeyi net göremiyordu. Titreyerek kağıda imzasını attı ve kalemle kağıdı masaya fırlattı. Eliyle yüzünü kapattı ama gözyaşları parmaklarının arasından akmaya devam ediyordu. Hıçkırıklara boğulurken kalbi acıyla sızlasa da kendisine hakim olamıyordu.

Daha önce hiç böyle ağlamamıştı. Böylesine ağır bir keder, üzüntü ve acı tek bir kişi yüzündendi. Bu basit bir aşk hikayesi değildi ve şimdi kaderinin dönüm noktasında duruyordu. Önünde dümdüz bir yol yoktu ne yazık ki. Daha düşük riskli ve daha az hasarlı olan yolu seçmesi gerektiğini biliyordu ama yine de arkasını dönecekti ve yüzüne çarpan sert kayalara göğüs gerecekti. Akılcı olmayan bir yolu seçerek geri dönüşü olmayan hatalar yapmaktan vazgeçiyordu.

Şu anda zalim olduğu için Qu Moyu’dan nefret etmesi mi yoksa acımasız olamadığı için kendisinden mi nefret etmeliydi, bilemiyordu. Bebeği doğurmayı üreme içgüdüsüyle işaret yüzünden mi yoksa gerçekten mi istiyordu, onu da kestiremiyordu.

Elbette Shen Qin’in yaptığı hataları yapmayacaktı ve mantığı da bu tarz bir durumu reddediyordu. Ama yine de şu anda bebeğini öldürmemekte kararlıydı.

“Bay Shen…” dedi Avukat Chen ve bir mendil uzattı, “Bu kadar üzülmeyin lütfen.”

Shen Dai yüzünü kapattı, gözyaşları hala durmuyordu ama ses tonu sakindi, “İşareti sildireceğim ama bebeği aldırmayacağım.”

Avukat Chen ve doktor birbirlerine baktılar.

Avukat Chen hafifçe öksürdü ve nazik bir tonla ikna etmeye çalıştı, “Bay Shen, bunun imkansız olduğunu biliyorsunuz. Duygularınızı çok iyi anlıyorum ancak bu şekilde sözleşmeyi ihlal etmiş olacaksınız. Umarım sakinleşir ve bu kararınızdan vazgeçersiniz.”

“Bebeği aldırmayacağım,” dedi Shen Dai, gelişigüzel bir şekilde gözyaşlarını sildi ve başını kaldırdı. Beyaz teni hafifçe kızarmıştı. O ıslak, kızarmış ve şişmiş gözlerde yalvarma ya da kendine acıma yoktu. Gayet kendinden emin görünüyordu, “Beni ne işareti sildirmeye ne de kürtaja zorlayabilirsiniz. Tüm şartları kabul ediyorum, işaretin silinmesi için işbirliği yapacağım. Ama bebeği aldırmayacağım ve para da istemiyorum.”

Doktor çaresizce araya girdi, “İşareti sildirme ameliyatından sonra korkarım ki bebek yaşayamaz…”

Shen Dai afallamıştı, “Pekala, o zaman çocuk doğduktan sonra…”

Avukat Chen soğukkanlılığını yeniden kazandı, “Bay Shen, bu imkansız. Haklısınız, hukukun üstünlüğü ile yönetilen bir toplumda, sizin rızanız dışında sağlığınıza zarar verecek hiçbir şey yapamayız. Eğer uzlaşmaktan yana olmazsanız ne yazık ki sonuçları sizin tarafınızdan pek de iyi olmaz.”

Shen Dai, Avukat Chen’e sertçe baktı, “Beni tehdit mi ediyorsunuz?”

Avukat Chen kibarca gülümsedi, “Sizi tehdit etmiyorum. Bir hukukçu olarak işverenime hizmet etsem de size en basit ve en faydalı çözümü sunmaktan da mutluluk duyuyorum.”

“Çünkü senin de bundan bir çıkarın var.”

“Bu sizin için de en iyisi,” dedi Avukat Chen, “Bay Shen, yüksek bilgi birikimine sahip ve yüksek bir maaş alan harika bir yeteneksiniz. Uzun vadede ne gibi kayıplar ne gibi avantajlar sağlayacağınızı siz de biliyorsunuz. Boşanmak, çocuğu aldırmak ve işareti sildirmek bir atasözünde de dediği gibi mutluluğunuzu engelleyebilir. Ama siz çok gençsiniz, önünüzde upuzun bir ömür var. Parayı alarak kendinize yeni bir hayat kurabilirsiniz.”

Shen Dai doğrudan Avukat Chen’in gözlerinin içine baktı, “Benim nasıl mutlu olacağımı tanımlamana ihtiyacım yok.”

Avukat Chen gözlerini kıstı, saatine baktı ve sabırsızca nefes alıp vermeye başladı. Yanındaki doktor da kaşlarını çatmıştı. Avukat Chen bir müddet düşündükten sonra tekrar söze girdi, “Bay Shen, siz…”

“Sizinle konuşmak faydasız,” dedi Shen Dai soğukça, “Qu Moyu’ya gelip beni görmesini söyleyin.”

Avukat Chen, Shen Dai’deki ani değişim yüzünden afallayıp kalmıştı ve yüzündeki ifade tarif edilemezdi.

Avukat Chen bir süre kapının dışında bir telefon görüşmesi yaptı. Geri döndüğünde yüzü epey asıktı. Belli ki patronu tarafından azarlanmıştı. Shen Dai’yi Qu Malikânesi’ne geri götürmek için bir araba ayarladı.

Shen Dai hala şaşkınlık içindeydi ve bu kararı aldığına hala inanamıyordu. Ama tüm sonuçları düşünüp tarttıktan sonra artık kendisini her şeye hazırlamıştı.

Bu onun çocuğuydu ve daha doğurmadan ona karşı sevgi beslemeye başlamıştı bile.

O Shen Qin’den tamamen farklıydı, çünkü bu çocuğu doğurmak için bambaşka sebepleri vardı.

Qu Moyu öfkeyle Shen Dai’nin odasına geldiğinde, Shen Dai abanoz feromonlarının etkisiyle titremeye başladı. Qu Moyu haklıydı, Shen Dai’yi ikna etmek için sayısız yöntemi vardı ve feromon baskısıyla bile onu ağlatıp teslim olmasına neden olabilirdi. Tüm bunları düşünmüştü, ancak kendi alfasına boyun eğme içgüdüsünü reddederse bebeğini koruyabilirdi.

“Amacın ne senin, yoksa verdiğim para yeterli gelmedi mi?” dedi Qu Moyu, kanepeye oturdu, bacak bacak üstüne attı ve karanlık gözleriyle Shen Dai’ye baktı. Görünmez bir baskı o anda tüm odayı kaplamıştı.

Shen Dai derin bir nefes aldı, dik durabilmek için elinden geleni yaptı ve doğrudan Qu Moyu’ya baktı, “Birincisi, ben senden para falan istemiyorum. Zaten mal paylaşımı yapıldı ve birbirimize hiçbir borcumuz yok. İkincisi, biz çoktan boşandık. Bu çocuk artık sadece bana ait, DNA testi yaptırmadığım sürece senden zaten hiçbir şey talep edemem. Ancak merak etme, böyle bir şey yapmayacağım ve bu çocuğun seninle hiçbir bağı olmayacak. Üçüncü olarak da, doğumdan sonra işareti sildireceğim. Aksi takdirde hiçbir şekilde işbirliği yapmayacağım.”

Qu Moyu küçümseyici bir tavırla, “Kendini çok mu akıllı sanıyorsun?” dedi.

Shen Dai sıkıca dudaklarını büzdü.

“Bana şantaj yapabileceğini mi sanıyorsun? İşaretle mi hem de?” diye bağırdı Qu Moyu, kalbi büyük bir öfkeyle dolmuştu ve günün sonunda bu Shen Dai’yle ilgili tüm şüphelerini doğrulamıştı. Bir omeganın onu işaretle manipüle etmeye çalışmasına tahammül edemezdi ki bu onun otoritesine yapılan açık bir meydan okumaydı!

“Amacım sana ‘şantaj yapmak’ değil ama…” dedi Shen Dai, elini karnına götürdü ve titreyen sesiyle devam etti, “Bebeğimizi…bebeğimi, öldüremezsin.”

Qu Moyu gözlerini hafifçe kıstı, “bebeğimiz” kelimesi bir anlığına boğuluyormuş gibi hissetmesine neden olmuştu. Ayağa kalktı ve Shen Dai’ye doğru yürüdü.

Shen Dai’nin omuzları titremeye başladı. Qu Moyu adım attıkça oradan kaçıp gitmek istiyordu. Bu adamdan korkuyordu. Kimliğinden, cinsiyetinden, fiziğinden ve genlerinden, korkuyordu. Artık ondan kaçabilecek bir yeri kalmamıştı.

Qu Moyu Shen Dai’nin önünde durdu. Shen Dai’nin solgun ve bitkin yüzüne bakınca kalbi hafif yumuşar gibi oldu, “İtaatkar ol ve anlamsız şeyler yapma.”

Shen Dai alt dudağını ısırdı ve iradesini harekete geçirmek için acıyı kullandı. Gözlerinde yaşlarla Qu Moyu’ya baktı, “O zamanlar baban da annene böyle acı mı çektirmişti?”

Qu Moyu’nun gözbebekleri titredi, “Onunla karşılaştırılmayı hak etmiyorsun. O, babamın karısı ve S-seviyesi bir omega. Qu ailesinden biriyle evlenerek zenginliğin ve refah bir yaşamın tadını çıkarıyor. Onun görevi buydu, beni doğurmak.”

Shen Dai boğuk bir sesle cevapladı, “Kendi çocuğunu…öldürmeye zorlanmasının onun için ne kadar acı verici olduğunu biliyor musun?”

“Doğruları belirleyen şey sonuçlarıdır. Eğer o çocuğu aldırmasaydı beni doğuramazdı,” dedi Qu Moyu, ses tonu yumuşak olsa da söyledikleri çok acımasızdı, “Ah Dai, itaat ettiğin sürece senin için elimden geleni yapacağım. Ben nişanlanmak üzereyim. Bu evlilik benim için bazı krizleri çözebilir. İşaretime sahip olamazsın ve evlilik dışı çocuğumun olması da mümkün değil. Söylediklerimi yap ve beni utandırma.”

Shen Dai, Qu Moyu’ya bomboş gözlerle baktı; ne kadar bakarsa o kadar yabancı hissediyordu. Bu kişiyi uzaktan izlerken, Qu Moyu’nun dünyadaki en mükemmel alfa olduğunu, Tanrı’nın onu kurtarmak için gönderdiğini düşünürdü. Ama gözlerini kaplayan o ilahi ışık dağıldığında, tanıdığını sandığı Qu Moyu’nun yalnızca kendi hayal gücünde var olduğunu fark etmişti. Güzel bir deriye sarılmış gerçek Qu Moyu, yüksek bir tahtta oturuyordu. Acımasız, faydacı, bencil ve zalimdi. Gözlerinde sadece kar ve zarar hesabı, para ve mal mücadelesi vardı. Herkes onun satranç tahtasına koyduğu birer taştı. Her kişi için özel bir rol biçer ve onu ne zaman kullanacağına karar verirdi. Saldırmak, korumak veya oyunu terk etmek onun kararına kalmıştı.


Cr: sol alttaki lofter hesabı

5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x