İçeriğe geç
Home » Alpha Predator 54. Bölüm

Alpha Predator 54. Bölüm

Shen Dai’nin gözleri kan çanağına dönmüştü, “Sen ne biçim bir insansın?”

Qu Moyu’nun gerçek yüzünü daha önce bilseydi, böyle birini sever miydi?

Gözyaşlarıyla yıkanan gözbebekleri, tüm pisliği ve dayanılmazlığı yansıtabilen bir ayna kadar temiz ve berraktı. Bu bakışla karşılaşan Qu Moyu ani bir utanç patlaması hissetti. Bu gözlere sayısız kez bakmıştı. Aşka, hayranlığa, şefkate ve bağlılığa kapılan gözlerinde geriye yalnızca hayal kırıklığı kalmıştı, Shen Dai şu anda ona nasıl böyle bakabilirdi ki?

Ne kadar baskı hissederse, Qu Moyu’nun savunma mekanizması o kadar aktif hale geliyordu. Kendisini rahatsız eden her şeyi içgüdüsel olarak “saldırı” gibi gördüğünden “karşı saldırı”ya geçecekti. Shen Dai’nin ince çenesini kavradı, “Diyeceğim her şeyi dedim. Tekrar soruyorum, itaat edecek misin?”

Shen Dai ona yaşlı gözlerle baktı, “Bebeğimi doğuracağım.” Özellikle “kendisine ait” olduğunu her vurguladığında Qu Moyu’nun kalbine bir bıçak darbesi iniyordu ve aralarındaki mesafe daha da artıyordu. Qu Moyu bu çocuğu istemiyordu, dolayısıyla babası olmayı da hak etmiyordu. Bu yüzden artık yalnızca kendisine aitti.

Qu Moyu’nun ses tonu keskindi, “Ne istiyorsun? Daha fazlasını isteyebilirsin ama sabrımın bir sınırı var.”

Shen Dai dudağını ısırdı, “Bebeğimi doğuracağım.”

Qu Moyu gözlerini kıstı ve ifadesinde bir acımasızlık belirdi, “Shen Dai, benim sabrımı sınama.”

Shen Dai kendisini doğrudan ona bakmaya zorladı.

Göz açıp kapayıncaya kadar Shen Dai’nin dizlerinde derman kalmadı ve bedeni doğrudan yere düştü. Görünmez bir baskı üzerine hücum etti ve kemikleri dondurucu bir soğuk vücuduna girdi. Shen Dai, tüm bedeni karıncalanıyormuş gibi hissediyordu. Bu acı verici bir his değildi ama çok rahatsız ve iğrenç hissediyordu. Beti benzi atmıştı, nefes almakta güçlük çekiyordu, yüzü tarif edilemez bir acıyla buruşmuştu ve bu korkunç işkence onu adeta çıldırtıyordu!

Qu Moyu onun üzerinde feromon baskısını kullanıyordu!

Sevdiği adam hayatında sadece iki kez onun üzerinde feromon baskısını kullanmıştı. İlk seferinde kızışma döneminde olduğundan dolayıydı ama Qu Moyu şu anda bilinçli bir şekilde onun üzerinde feromon baskısını kullanıyordu.

Alfalar, işaretli omegaları üzerinde şüphesiz bir otoriteye sahipti ve omegalar fiziksel ve psikolojik olarak kendi alfalarına karşı koyamazlardı. Herhangi bir alfa, fiziksel ve sosyal rekabette en düşük düzeyde olsa bile en güçlü omegalara karşı dahi belirgin bir avantaja sahipti. Başkaları için önemsiz olan feromonları omegalarının üzerinde oldukça etkiliydi, hele ki söz konusu S-seviyesi bir alfaysa.

Kişinin kendi omegası üzerinde feromon baskısı kullanması aşağılıkça bir davranıştı ve eğer ciddi bir travmaya neden oluyorsa, bu kanunen bir suçtu. Lakin, alfalar omegaları disipline ettikleri bu yöntemden pek de vazgeçmiyorlardı, çünkü onlar için daha zahmetsizdi ve çok etkiliydi.

Shen Dai yavaşça kıvrıldı; yüzünden yaşlar akıyordu, gözleri korku ve umutsuzlukla doluydu. Ona soğuk bir şekilde bakan kişi, alfası; çocuğunu öldürmeye zorlamak için hamileyken onun üstünde feromon baskısı kullanmıştı! Shen Dai, kaburgaları kırılmış gibi hissediyordu. Artık daha fazla dayanamıyordu, bir elini karnına koydu ve diğeriyle Qu Moyu’nun paçasını tutup yalvarmaya başladı, “Lütfen…Moyu…”

Bu çaresiz ve kırılgan görünüm, Qu Moyu’nun kalbine inen bir çekiç gibiydi. Birkaç saniyeliğine Qu Moyu da kalbinde büyük bir acı hissetmişti. Feromonlarını geri çekti ve kan çanağına dönen gözleriyle Shen Dai’nin çöküşünü seyretti. Birkaç kez mücadele ettikten sonra yine de çömelmekten kendini alamadı ve Shen Dai’ye sarıldı.

Qu Moyu, daha önce sayısız kez yaptığı gibi Shen Dai’nin kucağına oturmasına izin verdi. Kızışma döneminden bu yana ona hiç bu kadar yaklaşmamıştı. Gecenin Kraliçesi Çiçeği’nin narin kokusunu aldığı anda o ne kadar özlediği beynine dank etti. Ama bu duygu yüzünden kalbinde bir korku hissi filizlenmişti.

İşaretlenen iki kişinin feromonları birbirine karışırdı. Bu tür sarılmalar onlara sadece diğer kişinin kendisiyle tek beden olduğunu daha içten ve derinden hissettirirdi. Bununla birlikte, işaretler insanları fizyolojik olarak etkilese de, sonuçlar tahmin edilemezdi.

Qu Moyu parmak uçlarıyla Shen Dai’nin gözyaşlarını nazikçe sildi ve yumuşak bir tonla konuşmaya başladı, “Sana sabrımı sınamamanı söylemiştim. Bu yalnızca küçük bir cezaydı. İtaatkar omegaları severim, bunu gayet iyi biliyorsun.”

Shen Dai’nin vücudu neredeyse hareket edemiyordu. Qu Moyu’nun kollarına yaslandı ve hafifçe titremeye devam etti. Artık bu kucaklama ona samimi gelmiyordu. Oysa eskiden bu kucak onun en güvenli limanıydı. Qu Moyu artık gözünde bir canavardan farksızdı ve onu her an parçalayabilirdi.

“Doğduğumdan beri, pek çok seçimle karşı karşıya kaldım. Yaptığım seçimleri anlamanı zaten beklemiyorum,” dedi Qu Moyu, başını eğdi ve Shen Dai’nin saçlarına bir öpücük kondurdu, “Omegalar duygusal olsa da sen akıllı birisin. Şu anda aptalca davranıyorsun. Uslu davrandığın sürece geçmişte yaptıkların için seni suçlamayacağım. Seni maddi olarak destekleyeceğim, iyi bir hayat, iyi bir kariyer sunacağım. Hatta ileride çocuk yapmak istersen, tekrar yaparız. Ama şimdi zamanı değil.”

Shen Dai başını sertçe kaldırdı.

“Gansu’ya gitme, benimle kal. Sana şirkete yakın bir ev tutacağım ve seni sık sık ziyaret edeceğim.”

Shen Dai sessizce Qu Moyu’ya baktı. Kalbi artık deliklerle dolmuştu ve yara alabileceği başka bir yer kalmamıştı, “Metresin olmamı mı istiyorsun?” Şimdi de Qu Moyu, Shen Dai’nin uzaktan evlendiğini ve çocuk yaptığını seyretmesini mi istiyordu?

Qu Moyu epey sakin görünüyordu, “Ah Dai, aile geçmişin iyi değil ve feromon seviyen de düşük. Gerçekçi olmayan hayallerinden vazgeç ve teklifimi iyice düşün. Sana eskisinden daha iyi davranacağım ve gelecekte benim çocuğuma sahip olacaksın. Çocuklarımızın cinsiyeti ne olursa olsun sizi en iyi şekilde yaşatacağıma söz veriyorum. Şimdiye kadar hiçbir omegaya söz vermemiştim, bana güven lütfen.”

Shen Dai’nin görüşünde, Qu Moyu’nun yüzü giderek daha da bulanıklaşıyordu. Qu Moyu’nun söylediklerinin doğru olduğuna inanıyordu, ancak ondan böyle sözler duyduğuna inanamıyordu. Alfası onu bir metres olarak görecek ve ona mükâfat olarak bir çocuk verecekti.

Shen Dai, Qu Moyu’yu tüm gücüyle itti ve sendeleyerek ayağa kalktı. Gözleri kıpkırmızıydı ama tek bir damla yaş akıtamayacak kadar kuruydu, “Madem bir çocuğumuz olmasını istiyorsun, neden bu bebekten kurtulmaya çalışıyorsun? Başkasıyla evleneceğin için mi?”

“Evet, onu işaretlemeyecek olsam da en azından işbirliği için samimi olduğumu göstermem gerekir.”

Qu Moyu’nun üslubuna bakılırsa, sahiden de bir evlilikten değil de işle alakalı bir şeyden bahsediyormuş gibiydi. Görünüşe göre bu alfa için dünyadaki her şey bir işti ve herkesin bir fiyatı vardı.

“O…tanınmış bir aileden gelen S-seviyesi bir omega ve sana faydası dokunacak demek.”

“Evet.”

“You Baiyue mi?”

“Tabii ki değil.”

Shen Dai ağzını açtı ve yüreğini parçalayan o kelimeleri söyledi, “Onu seviyor musun?”

Qu Moyu bu soru karşısında ilgisiz görünüyordu.

“…Sevmek senin için önemli değil ki, sen kimseyi sevemezsin,” dedi Shen Dai.

Qu Moyu parmak uçlarıyla şakağına hafifçe vurdu. Ardından ince giysiler giyen ve her an tökezleyip düşecekmiş gibi görünen Shen Dai’ye baktı. Birden omegasının çok fazla kilo kaybetmiş olduğunu fark etti, “Hayır, sanırım…” Konuşmaya başlar başlamaz içini aniden bir gerginlik kapladı ve rahatsız bir ifadeyle devam etti, “Sanırım, seni seviyorum. Sen diğerlerinden farklısın.”

Shen Dai aslında uzun zamandır özlemini duyduğu o kelimelere yanıt vermedi. Çünkü Qu Moyu’nun “Sevmek” ile kastettiği şeyi istemiyordu. Shen Dai gülümsedi ama gözlerindeki bakış ruhu elinden alınmış gibi bomboştu, “Yanılıyorsun, sen beni sevmiyorsun.”

Qu Moyu hafifçe kaşlarını çattı.

Hiç kimse sevdiğini boşanmaya, işaretini sildirmeye, bebeğini aldırmaya zorlamazdı ve gidip başkasıyla evlendikten sonra sevdiği kişiyi aşağılık bir metres yapmaya gönlü razı gelmezdi.

Kimse sevdiği birine bunu yapmazdı.

Qu Moyu yumuşak bir tonla söze girdi, “Ah Dai, sorun çıkarmayı bırak. Bu meseleyi halledersek eskisi gibi olabiliriz.”

Shen Dai sessizce Qu Moyu’ya baktı.

Ruhunun içini görüyormuş gibi üzerinde gezinen bakışları görünce Qu Moyu aniden panikledi. Hemen ayağa kalktı, “Sana kafanı toplaman ve sakinleşmen için üç gün veriyorum.” Daha sonra arkasına döndü ve kapıya doğru yürüdü.

Shen Dai arkasından fısıldadı, “Qu Moyu.”

Qu Moyu kalbi durmuş gibi hissederek arkasını döndü.

Son kez bakıyormuş ve hafızasına kazımak istiyormuş gibi Shen Dai’nin bakışları Qu Moyu’nun üzerinde dikkatle gezindi, “Sen duygusuz birisin.”

Qu Moyu alaycı bir tavırla yanıt verdi, “Bir şeye sahip değilsem, ona ihtiyacım olmadığındandır.”


5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x