İçeriğe geç
Home » Alpha Predator 60. Bölüm

Alpha Predator 60. Bölüm

Akşam yemeğinden sonra, Xiaodie mutfağı temizlerken Shen Dai ve Bai Xiangwan Qiu Qiu’yla oynuyorlardı.

Shen Dai, Qiu Qiu gündüz çok uyuduğu için gece uyumayacağından korkmuştu ve bu yüzden onu uyandırmıştı. Minik bebek uyanmak istemiyordu. İki kez mırıldandıktan sonra Bai Xiangwan onu kucağına aldı ve bir nebze de olsa sakinleşti. Bai Xiangwan’ın düğmesini tuttu ve onunla oynamaya başladı.

“Artık seni tanıdığı için kucağına alınca sakinleşiyor,” dedi Shen Dai çaresizce.

Bai Xiangwan, baş ve işaret parmağıyla Qiu Qiu’nun pofuduk yanaklarını çimdikledi, “Benim feromonlarımı seviyor.”

Qiu Qiu da onunla aynı fikirde görünüyordu, başını kaldırdı ve gülümsedi.

Bai Xiangwan’ın feromon kokusu karaağaçtı. Bu ağacın özütleri sinirleri yatıştırmak üzere ilaç yapımında kullanılıyordu. Ayrıca odunsu olmasına rağmen acı bir koku değildi. Tam aksine tıpkı Bai Xiangwan gibi, güneş ışığı gibi sıcak ve canlılık dolu kokuyordu. Feromonları da Bai Xiangwan kadar kararlı ve güçlüydü. Qiu Qiu’nun onu seviyor olmasına şaşmamalıydı.

Son zamanlarda, Qiu Qiu’nun görünüşü değişmeye başlamıştı. İlk doğduğu zamanki o eciş bücüş halinden epey farklıydı. Gözleri yuvarlak ve ışıl ışıl, burnu hokka, cildi ise beyaz ve pürüzsüzdü. Her fırsatta gülümsüyordu ve bebek ürünleri reklamlarında oynatılacak kadar güzel bir bebekti. Onu görenler Shen Dai’ye benzediğini söylüyorsa da Shen Dai hep aslında Qu Moyu’yu andırdığını düşünüyordu ve bunun kendi zihninin bir yanılsaması olup olmadığını kestiremiyordu.

“Bacaklarına baksana,” dedi Bai Xiangwan ve Qiu Qiu’nun bacaklarını uzattı, “Vücudunun diğer kısımlarına göre kolları ve bacakları daha uzun. Gelecekte kesinlikle çok uzun boylu olacak.”

“Evet, sonuçta o bir alfa,” dedi Shen Dai gülümseyerek, “Uzun boylu olması gayet doğal.”

“Xiaodie’ye güçlük çıkarıyor muymuş, sana bir şey söyledi mi?”

“Evet, bu aralar hiç yerinde durmuyor. Geceleri ilgilenmesi için bir tane bakıcı bulmam gerekecek. Yoksa Xiaodie ve ben sırayla gece uyanmak zorunda kalıp onu uyutmaya çabalayacağız ve işe de uykumuzu alamadan gideceğiz.”

“Qiu Qiu’nun uyumak istememesinin nedeni güvende hissetmiyor oluşu olabilir. Şu anda hem alfa hem de omega feromonlarına ihtiyaç duyduğu bir dönemde. Bebek kendisini güvende hissetmezse ağlaması da gayet normal,” dedi Bai Xiangwan, ardından Qiu Qiu’yu Shen Dai’nin kollarına verdi ve cebinden bir kağıt çıkardı, “Bu benim Qiu Qiu’ya yüzüncü gün hediyem.”

Shen Dai şaşkınlıkla bebeği kucağına aldı ve kağıtta yazanın şehir hastanesi olduğunu gördü, “Bu nedir?”

“Qiu Qiu’yu yatıştırması için feromonlarım kullanılarak esansiyel yağ yapılsın diye şehir hastanesine gitti. Hemşire üç gün içinde hazır olacağını söyledi. Yarın gidip alabilirsin.”

Shen Dai, Bai Xiangwan’a boş boş baktı, “Shixiong…”

“Qiu Qiu’nun şu anda erişebildiği tek alfa benim ve o da benim feromonlarımı seviyor. Öyle değil mi?” dedi Bai Xiangwan ve Qiu Qiu’nun tombul göbeğini okşadı, “Beni baban olarak kabul et, tamam mı?”

Shen Dai oldukça utanmıştı. O ve Bai Xiangwan üniversitedeyken çok da yakın arkadaş sayılmazlardı. Bai Xiangwan Lancheng’e transfer edildikten sonra, çok nadir görüşmüşlerdi. Hocası aracı olsa bile, Bai Xiangwan’ın ona bu şekilde yardım etme zorunluluğu yoktu. Ancak geçen yıl boyunca ona sayısız kez yardım etmişti. Böyle bir nezaketin karşılığını nasıl ödeyebilirdi ki? Shen Dai iç çekerek gülümsedi, “Bai Shixiong, sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum.”

“Kan vermek gibiydi, hiç önemli değil. Hemşire, bir tüp feromon sıvısının bir yıl yeterli olacağını ve Qiu Qiu büyüdükten sonra da daha fazla gerekli olmayacağını söyledi.”

“Mn, Qiu Qiu adına çok teşekkür ediyorum.”

“Teşekküre hiç gerek yok, benim için birkaç ay maaş almadan çalıştın zaten. Sağlığın düzelince işe girmeyi düşünüyor musun?”

Shen Dai tereddütle Bai Xiangwan’a baktı.

“Ah Dai, bir şeyden kaçıyor gibisin. Söylemek istemediğinin farkındayım, hocamız da sormamam için beni tembihlemişti. Ama her şey geçmişte kaldı. Bana sıkıntılarını söylersen belki sana yardım edebilirim. En azından düzenli bir işte çalışman konusunda kesinlikle bir faydam dokunur.”

“Yardım edeceğini biliyorum. Artık iyileştiğime göre iş aramaya başlasam iyi olacak,” dedi Shen Dai acı acı gülümseyerek, “Durumum gerçekten utanç verici. Dosyam hâlâ Pekin’deki Araştırma Enstitüsü’nde. Uzun bir hastalık izni almıştım ve istifa etmemiştim. Burada bağımsız personel olarak çalışsam da sosyal güvencemi ve vergilerimi buraya taşıyamıyorum. Bu meseleleri halletmek için önce başkente dönmem gerekiyor.”

“Hocamıza selamları ilet. O halde kısa süre içerisinde halledip geri dön.”

Shen Dai gülümseyerek başını salladı, “Tamam, kısa süre sonra gideceğim.” Aslında birden fazla şeyi düşünmesi gerekiyordu. Qiu Qiu ve büyükannesiyle ilgili ne yapacaktı ve kariyerini tam olarak nasıl planlayacaktı? Tüm bu sorunları acilen çözmesi gerekiyordu.

Bai Xiangwan birkaç saniye Shen Dai’ye baktı, “Asıl problem aslında bu değil, değil mi? Qiu Qiu…ile ilgili.”

Shen Dai, Bai Xiangwan’ın “Qiu Qiu’nun alfa babası”nı ima ettiğini biliyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse, Bai Xiangwan’ın zaten bir şeyleri biliyor olduğunu düşünüyordu. Başkentte pek çok ortak dostları ve iş arkadaşları vardı. Nadir toprak endüstrisinde çok fazla insan yoktu ve dedikodular hızlıca yayılırdı. Dolayısıyla Bai Xiangwan’ın kulağına da bir şeyler çalınmış olmalıydı. Ama Bai Xiangwan ona şimdiye kadar hiçbir şey sormamıştı ve Shen Dai sırf bu yüzden bile oldukça minnettar hissediyordu.

Shen Dai başıyla onayladı, “Evet ama endişelenme. En kısa sürede halledeceğim.” Birikimlerini bu şekilde tüketmeye devam edemezdi. Her ne kadar Lancheng’de harcamaları düşük olsa da, sonuçta sonsuza dek bu şekilde yaşayamazdı.

“Pekala, laboratuvarımda çalışmaya gelmeni dört gözle bekliyorum,” dedi Bai Xiangwan ve saatine bir göz attı, “Gidip bir rapor yazmam gerekiyor. Geçen gün bana sorduğun soruyla ilgili bilgileri kontrol ediyorum. Hazır olduğunda o konuyu konuşuruz.”

“Tamam sonra görüşürüz.”

Shen Dai, Qiu Qiu’ya sıkıca sarılarak Bai Xiangwan’ı uğurladı. Qiu Qiu başlangıçta mutluydu ama Bai Xiangwan kapıyı açtığı anda bir şeyleri sezmiş gibi bir anda kıyameti koparırcasına ağlamaya başladı. Elini de kapıya doğru uzatıyordu.

Shen Dai kulakları patlayacakmış gibi hissediyordu, “Ağlama, ağlama, bir şey yok.”

Bai Xiangwan gülmemek için kendisini zor tutarak kapıdan geri döndü. Qiu Qiu’nun küçük pençelerini tuttu ve ona seslendi, “Şşş.”

Qiu Qiu, Bai Xiangwan’ı görünce anında ağlamayı kesti.

“Shixiong, sana çok fazla alışması bizim için hiç iyi olmaz. Yoksa sen olmadan onu sakinleştiremeyiz.”

Bai Xiangwan aniden başını eğip Qiu Qiu’nun koklaması için biraz feromon salgıladı ve onu sakinleştirmeye çalıştı, “Qiu Qiu, uslu bir bebek ol.”

Qiu Qiu sakinleşmişti ama hala Shen Dai’nin kollarındaydı. Ama Bai Xiangwan o kadar yakındı ki, feromonları Shen Dai’yi hazırlıksız yakalamıştı. Afallayıp kalmıştı ve kafa derisi karıncalanıyormuş gibi hissediyordu.

Yaklaşık bir yıl öncesinde işareti sildirdiğinden beri feromon bezleri daha yavaş çalışır hale gelmişti. Yalnızca Gecenin Kraliçesi Çiçeği kokusu hafiflemekle kalmamış, aynı zamanda diğer insanların feromonunu algılama yeteneği de azalmıştı. İşareti sildirmek feromon bezlerine zarar verecek bir ameliyattı. Kaldı ki anestezi kullanmadan bu ameliyatı olmuştu ve bu onun için unutulmayacak kadar acı bir deneyim olmuştu. O gün kurbana giden bir kuzu gibi ameliyat masasına bağlanmıştı. Hala ensesine arada sırada bıçak saplanmış gibi ağrılar giriyordu. Dahası ameliyat esnasında hareket edeceğinden ve çığlık atacağından korktuğu için onu doktoru ameliyat masasına bağlamıştı. Dolayısıyla iyileşme süreci anestezili olan ameliyata nazaran daha yavaş ilerliyordu.

Gelgelelim, feromon bezleri bebeğini büyütmesine yardımcı olmasaydı eğer aslında hiçbir işe yaramayacaktı. Zarar görseydi de, hiç umursamayacaktı. Lakin, Bai Xiangwan’ın feromonlarını algıladığı anda bedeni normal bir tepki vermişti ve bu da vücudunun artık iyileştiğini kanıtlıyordu. Bu iyi bir şeydi, sonuçta kimse böyle bir sorunla yaşamayı istemezdi.

Bai Xiangwan doğruldu ve bir adım geri atarak Shen Dai’ye baktı, “Özür dilerim.” Kazara onu gücendirdiği için özür diliyormuş gibi değil de gözleri adeta sorgular gibi bakıyordu.

“Sorun değil,” dedi Shen Dai, ardından Qiu Qiu’nun minik elini tuttu ve gülümseyerek salladı, “Hoşça kal Bai amcası.”

Bai Xiangwan gittikten sonra Xiaodie de temizliği bitirmişti. Biraz çilek yıkadı ve üçü kanepede oturup film izlediler.

“Qiu Qiu bugün neden bu kadar sakin?” diye sordu Xiaodie kayıtsızca.

“Bai Shixiong onun üzerinde feromonlarını bıraktı.”

“Ah, Bai Laoshi’nin feromonlarının çok güzel koktuğunu duymuştum. Karaağaç mıydı?”

ÇN: Laoshi- hoca, öğretmen. Bai Xiangwan Xiaodie’nin hocası olduğundan ona bazen bu şekilde hitap ediyor.

“Mn, güzel kokuyor.”

Xiaodie, Shen Dai’ye bakmak için başını çevirdi ve bir gülümsemeyle, “Bay Shen, Bai Laoshi sana karşı çok nazik,” dedi.

“Evet,” dedi Shen Dai iç çekerek, “Qiu Qiu için özel olarak hastaneye gidip esansiyel yağ yaptırarak beni mahcup etti.”

“Vay canına,” dedi Xiaodie ışıldayan gözlerle, “Bai Laoshi tam bir işkolik. Normalde çevresindeki insanlara karşı epey mesafeli. Bence sana karşı oldukça kibar ve Qiu Qiu’yu da kendi oğluymuş gibi görüyor.”

Shen Dai Xiaodie’nin neyi ima ettiğini anlamıyor değildi ama yine de aptalı oynamaktan başka çaresi yoktu, “Bai Shixiong hep içedönük biriydi.”

“Aslında demek istediğim Bai Laoshi sana karşı…”

“Saat epey geç oldu. Ben gidip Qiu Qiu’yu uyutayım,” dedi Shen Dai. Böyle bir düşünceyi dahi kabul edemezdi. Bai Xiangwan ve onun arasında böyle bir düşünceye yer yoktu.

Xiaodie gözlerini kırpıştırdı ve Shen Dai’ye baktı. Bir müddet tereddüt etse de daha fazla üstelemedi.

Shen Dai ılık biberonu aldı ve Qiu Qiu’yu odaya götürdü. Qiu Qiu başlangıçta güzelce sütünü içerken gözleri hafifçe kapanmaya başladı ve en sonunda tamamen gözlerini yumdu. Biberonu emerken ağzı da yavaşça duraksamıştı.

Shen Dai yüzünde bir gülümsemeyle Qiu Qiu’ya baktı.

Qiu Qiu uykuya dalınca Shen Dai onun ağzını sildi ve beşiğe yatırdıktan sonra sessizce izlemeye devam etti.

Yetişkinlerin dünyası her zaman rüzgarlı ve yağmurluydu ama ne zaman bebeğine baksa kalbi huzurla doluyordu. Her gün, onu korkutan her şeyle yüzleşebilmesi Qiu Qiu’nun varlığı ona sonsuz güç veriyordu ve bunun için son derece minnettardı.

Kendisinin ve çocuğunun geleceği için, yüzleşmesi gereken her şeyle yüzleşmesi gerekiyordu.


5 2 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x