İçeriğe geç
Home » Alpha Predator 62. Bölüm

Alpha Predator 62. Bölüm

​​Shen Dai güzel yemeklerden oluşan bir masa hazırladı ve yemek yerken Liu Xi ile sohbet etti. Yaşadığı zorluklardan bahsetmekten kasten kaçınıyordu. Liu Xi istese bile, insanlara yaşadıklarını anlatarak yakınmasının hiçbir anlamı yoktu. Hem neden hocasını endişelendirsindi ki? Konuyu tezine getirdi ve hazır hocası yanındayken ona bir sürü soru sordu.

Yemekten sonra Shen Dai, Qiu Qiu’yu uyandırdı. Liu Xi, Cheng Zimei ile görüntülü arama yaptı ve üçü bebekle oynamaya başladı. Bir süreliğine sanki geçmişe dönmüş gibilerdi.

Liu Xi gittikten sonra Shen Dai, Qiu Qiu’yu kendi başına oynaması için beşiğine yatırdı ve bulaşıkları yıkamaya gitti.

İşini bitirir bitirmez kapı çaldı. Shen Dai, Liu Xi’nin bir şey unuttuğunu düşünerek ellerini yıkadı ve kapıyı açmaya gitti.

Kapı açılır açılmaz hem içerideki hem dışarıdaki kişi olduğu yerde donakaldı.

Haber videosunda tesadüfen gördüğü Xingzhou Grubu’nun varisi birdenbire önünde duruyordu. Biraz kilo vermişti ve gözlerinin altında torbalar oluşmuştu. Parlak gözleri biraz kasvetliydi ama yine de göz kamaştırıcı görünüyordu. Binanın koridoru, böyle bir kişiye uygun bir arka plan olamazdı. Oldukça abes bir görüntüydü.

Shen Dai, her türden mahrem şeyi yaptığı bu adama baktı ve kendisini son derece garip hissetti. Qu Moyu’yu tekrar göreceği günü çok kez hayal etmişti ama onunla nasıl yüzleşeceğini hiç bilememişti. Bu yüzden onunla görüşmemesinin daha iyi olacağında karar kılmıştı.

Qu Moyu da Shen Dai’ye baktı. Shen Dai’nin saçı biraz daha uzamıştı. Teni solgundu ve gözleri çözülemeyen bir sis tabakasıyla kaplanmış gibi kasvetliydi. Eskiden de zayıf ve solgundu ama sakin bir tavır sergiliyordu. Vücuduna uyan kıyafetlerinin içinde dimdik duran bir bambuya benziyordu. Ama şimdi, Shen Dai’nin yüzü hastaymış gibi görünüyordu ve gözleri yorgun şekilde bakıyordu. Sanki hafifçe çarpılsa paramparça olacakmış gibiydi.

Qu Moyu’nun kalbi, hiç dinmeyen bir öfkeyle doluydu. Yine vücudunun her yerinde bir yaygara kopuyordu. Shen Dai’ye neden onsuz böyle yaşamak istediğini sormak istese de kendisine hakim oldu, “Beni içeri davet etmeyecek misin?”

Shen Dai tüm göğsünün panik ve endişeyle titrediğini hissetti. Bunlar Qu Moyu’nun daha önce ona yaşattığı tüm olumsuz duygulardı. Şimdi hafızasının derinliklerinde yeniden uyanmışlardı. Bir gün hayatının en kasvetli dönemiyle karşılaşacağını bilse de, buna hiç hazır değildi. Eli kapı pervazını duvara tutunuyormuş gibi kavradı.

Hocasıyla tanışması için bugün Xiaodie’den okula dönmesini istemişti. Evde sadece o ve Qiu Qiu vardı. Qu Moyu’nun içeri girmesine nasıl izin verebilirdi ki?

Shen Dai’nin tereddütünü gören Qu Moyu, içeri buyur edilmeyeceğini anlamıştı. İzne ihtiyacı yoktu gerçi, bu yüzden doğrudan içeri girdi.

Qu Moyu yaklaşırken, uzun ve sağlam vücudu Shen Dai’nin üstüne bir dağ gibi geliyordu. Shen Dai birkaç adım geri gitti ve kapı kapandı.

Qu Moyu etrafa bakındı, “Burası şirketin lojmanı. Kalman için burayı Profesör Liu mu ayarladı?”

“Hayır.”

“Bunlar kimin ayakkabıları ve eşyaları?” dedi Qu Moyu ve bir kadına ait olduğu açıkça belli olan günlük eşyalara baktı. Ayakkabının numarasına bakılacak olursa, kadın bir alfaya aitmiş gibi görünmüyordu. Omega erkekler, alfa kadınlar dışında genellikle kadınlarla beraber olmazlardı.

“Bakıcının,” diyerek gelişigüzel bir şekilde cevapladı Shen Dai. Sinirleri gergindi ve neyse ki Qiu Qiu odada uyuyordu, “Bay Qu, sizi buraya getiren şey nedir?”

Bunu duyan Qu Moyu arkasını döndü, gözlerini hafifçe kıstı ve öfkeli bir ifade takındı. Yarım yılını, kendisini harap eden işle geçirmiş olsa da, Shen Dai’nin bir veda etmeden gitmiş oluşu onu öfkelendirmişti. Ve böylece onu aramaya başlamıştı. Bir ay önce Shen Dai’nin nerede olduğunu öğrenmişti ve şirketin işlerini planlayarak oraya gelmeye karar vermişti. Lancheng ve diğerleri yeni proje için orada olsa da, Qu Moyu oraya Shen Dai için gelmişti.

“Transfer edilmek istemiyor muydun? Hala hastalık iznindesin. Öylece çekip gidecek misin? Buranın nesi o kadar iyi ki? Neden başkentte kalıp sana vereceğim projede çalışmıyorsun?!”

Qu Moyu konuştukça sesi yükseliyordu. Shen Dai, Qiu Qiu’nun uyanmasından korkarak derin bir nefes aldı, “Buraya transfer olabilir miyim?”

“Olamazsın.”

“Ben……”

Qu Moyu birkaç adımda Shen Dai’nin önüne geldi ve Shen Dai’yi duvara yapıştırarak ona üstten baktı. Ardından, “Benimle gel,” dedi. Sesi tavizsiz bir buyruk gibiydi.

Shen Dai uzun zamandır bir alfanın baskısını yaşamamıştı, özellikle de üzerinde feromon baskısı kullanan bu alfanın. Bu korku hafızasına kazınmıştı. Başı kaldıramayacağı kadar ağırdı sanki. Kısık bir sesle yanıt verdi, “Eğer buraya transfer edilmezsem, istifa edeceğim.”

Qu Moyu bir eliyle duvarı destekledi, hafifçe eğildi ve Shen Dai’yi gölgesine aldı, “Tekrar söyle.”

Shen Dai nefes alamayacak kadar titriyordu.

Shen Dai’nin titreyen halini gören Qu Moyu biraz sıkıntılı hissetti. Öfkesi devam etse de, Shen Dai’yi korkutmak istemiyordu. Bu yüzden yumuşak saçlarını nazikçe okşadı ve sesini yumuşattı, “Ah Dai benimle gel. Birlikte geri dönelim ve her şeyi konuşalım. Sana iyi bir hayat sunacağımı söylemiştim, söylediklerim hala geçerli.”

Shen Dai geçmişteki halini hatırlıyordu da, eskiden hep Qu Moyu’nun ikiyüzlü nezaketinde kaybolurdu. Ama şimdi tüyleri diken diken olmuştu. O anda aniden bir bebeğin ağlaması duyuldu.

Qu Moyu şaşkınlıkla başını çevirdi. Shen Dai uyluklarını çimdikleyerek kendisini sakinleştirmeye çalıştı. Korkudan kurtulmanın en iyi yolu onunla yüzleşmekti ne de olsa.

Qu Moyu, Shen Dai’ye baktı ve ardından yatak odasına doğru yürüdü. Kapıyı ittiğinde büyük yatağın yanındaki beşikte yatan ve iri gözleriyle ona merakla bakan minik bir alfa gördü. Aynı zamanda yatak odasındaki tanıdık feromon kokusunu da almıştı. Shen Dai’nin zarif kokusuna ek olarak başka bir alfanın feromonları da vardı.

Burası belli ki Shen Dai’nin yatak odasıydı ve odada başka bir alfanın kokusu vardı. Hatta beşikteki bebek bile bu kokuyla kaplanmıştı! Qu Moyu aniden kalbi ve ciğerleri patlıyormuş gibi hissetmeye başladı. Shen Dai’ye şiddetle baktığında kan çanağına dönen vahşi gözleri yüzünden Shen Dai’nin dizlerinin bağı çözüldü.

Kalbinde yükselen kıskançlık duygusu Qu Moyu’nun mantığını yitirmesine neden oldu. Yıl boyunca bastırılan duyguları o anda patlak vermişti. Göğsündeki donuk ağrı, onu saldırıya uğramış bir canavar gibi gösteriyordu. Hep kendisini savunmak için saldırıya geçerdi. Bu sefer de öyle yaparak Shen Dai’nin yakasını tuttu ve onu dolaba doğru itti. O anda Qiu Qiu kıyameti koparırcasına ağlamaya başladı.

“Hemen başkasıyla mı beraber oldun? Hatta bir de çocuk yaptın?” dedi Qu Moyu, Shen Dai’nin boynunu ısırabilmeyi diliyordu. Ona acı veren bu kişinin ona ihanet etmenin bedelini tatmasını istiyordu.

Shen Dai, Qu Moyu tarafından salınan feromon tarafından boğuluyordu. Ama kendisinden çok Qiu Qiu için endişeleniyordu. Qu Moyu’nun demir gibi kolunu tuttu ve titreyerek yalvardı, “Bunu yapma. Çocuk kaldıramaz.”

Shen Dai, S-seviyesi bir alfanın feromonlarının bir bebeğe ne kadar baskı yapacağını hayal bile edemezdi.

Qu Moyu kulaklarını tıkadı, Shen Dai’nin boynunu tuttu ve ince feromon çıkartmasını yırttı. Shen Dai’de herhangi bir “işaret” kokusu almamıştı ama yine de teyit etmek istemişti. “İşaretini” sildirdiği için geriye yalnızca beyaz renkli yara izleri kalmıştı.

Shen Dai, sanki biri uzun süredir devam eden yarasını oracıkta ortaya çıkarmış gibi hissetti. Bedenindeki acı geçmişti, ama ruhundaki işkence asla geçmemişti. Acı ve aşağılanma duygusuyla, “Bırak beni!” diye bağırdı.

Shen Dai’nin mücadelesiyle karşı karşıya kalan Qu Moyu, Shen Dai’nin bacaklarını kendi bacaklarının arasına aldı. Shen Dai’nin feromon bezlerini kokladı ve sonunda omegasının başka biri tarafından işaretlenmemiş olduğundan emin oldu. Ağzını açtı ve dişlerini feromon bezlerine sürttü. Onu ısırmak için can atıyordu, kendisine ait olana başkaları el sürmeye kalkmıştı ve onu geri almalıydı!

Shen Dai birkaç kez mücadele ettikten sonra gücünü kaybetti. Qiu Qiu’nun ağlayışı Qu Moyu’yu kendisine getirmişti. Shen Dai, Qiu Qiu için gerçekten endişeleniyordu. Hamilelik ve büyüme dönemlerinde Qiu Qiu bir alfa babaya sahip değildi. Bu ilişkiden ve güvenden yoksun kalmıştı, bu yüzden kolayca korkup ağlıyordu. Shen Dai tekrar yalvardı, “Başkan Qu, lütfen.”

Qu Moyu, solgun bir yüzle ağlayan Qiu Qiu’ya baktı. Ardından Shen Dai’yi yatak odasından dışarı sürükledi ve kapıyı çarparak kapattı.

Shen Dai tekrar Qu Moyu’nun kontrolünden kurtulmaya çalıştı. Qiu Qiu’yu sakinleştirmek istiyordu ama Qu Moyu onu kanepeye atmıştı ve gözleri son derece korkutucu görünüyordu.

Shen Dai dişlerini sıktı ve Qu Moyu’ya baktı. Gözleri gizlenemeyecek bir nefretle doluydu.

Bu gözler Qu Moyu’nun her bir hücresini acıtıyordu. Bir gün Shen Dai’nin ona böyle bakacağı hiç aklına gelmezdi. Öfkesini umutsuzca kontrol etmeye çalıştı ve Shen Dai’nin yanına oturdu. Başını eğerek kendine gelmeye çalıştı.

Odada olan Qiu Qiu hala durmadan ağlıyordu. Kapıdaki ses yalıtımı yüzünden sesi az gelse de yine de ikisinin de yüreğini parçalıyordu.

Shen Dai gidip bebeğine bakmak istiyordu ama kıpırdamaya cesaret edemiyordu.

Uzun bir süre sonra Qu Moyu başını kaldırdı. Gözleri kan çanağına dönmüştü ve alnındaki damarlar patlayacak gibi görünüyordu. Sabrının sınırına çoktan ulaşmış gibiydi, “O feromonun kokusunu daha önce almıştım. Bai Xiangwan’ın, değil mi?”

Shen Dai, Qu Moyu’ya savunmacı bir şekilde baktı.

“Bebek, onun mu?” dedi Qu Moyu, sesi kontrolsüz bir şekilde titriyordu, “Yoksa benim mi?” Bir gün bu soruyu ufak da olsa umutla soracağını hiç düşünmemişti. İstemediği ve hiç istememesi gereken o bebeği Shen Dai bir yıl önce aldırmıştı. Doktor ona kesin bir dille işaret silinirse bebeğin öleceğini söylemişti ama zaman açısından düşünürse belki…belki de…

Bir nebze bile tereddüt etmeden Shen Dai, “Senin değil,” dedi.

Qiu Qiu yalnızca kendisinin çocuğuydu.

Qu Moyu’nun kalbi delinmişçesine ağrıyordu. Shen Dai’ye sert gözlerle bir bakış attı, “Sen ve Bai Xiangwan, ikiniz de Liu Xi’nin öğrencilerisiniz. Birbirinizi üniversiteden beri tanıyor olmalısınız. Belki de daha önce ikinizin arasında bir şeyler olmuştur. Demek bu yüzden Lancheng’e transfer edilmek istedin. Biz birlikteyken bile aslında ona gitmek istiyormuşsun.”

Shen Dai ciddi bir şekilde karşılık verdi, “Bay Qu, yapmamı istediğiniz her şeyi yaptım. Başka ne istiyorsunuz?”

Qu Moyu parmaklarını birbirine geçirdi ve yavaşça tutuşunu sıkılaştırdı. Acımasız bir şekilde gülümsüyordu, “Ne mi istiyorum? Ne


ÇN: Moyu’cuğum nasıl? Güzel mi oralar? Nasılmış ama sevdiğin birinin yanında başkasının olması? UMARIM BİR DE İKİSİNİ YAN YANA GÖRÜRSÜN. Bunlar daha iyi günlerin 🙂

5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

2 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Jupiterx0x0
Jupiterx0x0
22 gün önce

Abi çok iyi hissettiriyor cifhfueudiejfuejufr

Innerchild
Innerchild
17 gün önce

Hayvan herif hala bok gibi davranıyor… Hani kimseyi isaretlemezdin nooldu yapraam can atıyorsun şimdi hahahaha
Pişman olmuş köpek hibi sürünen seme mi ımmmm en sevdiğimmm en sevdiğimmm

You cannot copy content of this page

2
0
Would love your thoughts, please comment.x