İçeriğe geç
Home » Alpha Predator 69. Bölüm

Alpha Predator 69. Bölüm

Shen Dai çaresizce, “Nerede?” diye sordu.

“Evde.”

“…Oraya gelemem,” dedi Shen Dai, Qu ailesini düşündüğünde göğsünde bir acı hissetmişti. Bir zamanlar tatlı olan ve sonunda tanınamayacak hale gelen acı hatıraların hepsi o evdeydi. Örümcek ağları ve tozlar gibi bir köşede saklanıyorlardı.

Qu Moyu tereddüt ediyordu, “O halde şehir merkezindeki eve gidelim.”

Shen Dai bir müddet sessiz kaldıktan sonra, “Bayan Qu sahiden de Qiu Qiu’yu görmek mi istiyor?” diye sordu.

“Qiu Qiu mu?”

“Bebeğin lakabı.”

“Qiu Qiu,” dedi Qu Moyu ve bu ismin çok sevimli olduğunu düşündü. Söylemesi bile insana tatlı bir his veriyordu, “Evet, onu görmek istiyor.”

Shen Dai derin bir nefes aldı, “Tamam gidip onu alayım.”

Shen Dai odaya döndü, Qiu Qiu’nun eşyalarını sırt çantasına koydu ve ona sorgulayıcı bir şekilde bakan Cheng Zimei’ye döndü, “Annesi Qiu Qiu’yu görmek istiyormuş.”

Cheng Zimei başını salladı, “Dikkatle gidin.”

Qiu Qiu sanki veda ediyormuş gibi Cheng Zimei’ye mırıldanıyordu.

Aşağı indiğinde Luo Wu’nun çoktan geldiğini ve arabanın kapısının önünde beklediğini gördü. Qiu Qiu’yu gördüğü anda gözleri açıkça ışıldamış ve hatta heyecanlanmaya başlamıştı.

Shen Dai arabaya otururken Qiu Qiu fark etmemişti ama, kapı kapanır kapanmaz yuvarlak gözlerini kırpıştırarak Qu Moyu’ya baktı. Qu Moyu daha tek bir kelime bile edememişti ki, Qu Moyu yaygara kopararak ağlamaya başladı.

Bu ağlayış arabadaki üç yetişkini şaşkına çevirmişti. Kapısı kapalı bir arabanın içindeki bu yaygara insana, gece kulübündeki hoparlörün yanındaymış gibi hissettiriyordu.

“Ağlama, ağlama,” dedi Shen Dai, Qiu Qiu’nun sırtını okşadı ve Qu Moyu’ya karmaşık bir bakış attı.

Qu Moyu kaşlarını çattı ve Shen Dai’nin o gün Qiu Qiu’nun ondan korktuğunu söylediğini hatırladı. Bu minik tavşanın babasıydı ama en nihayetinde. Neden ondan korkuyordu ki?!

Qiu Qiu’nun Qu Moyu’dan korkuyor olduğu çok açıktı. Vücudunu büküyor ve döndürmeye çalışıyordu. Poposunu Qu Moyu’ya dönmüştü, ellerini cama koymuştu ve oradan kaçmak için elinden geleni yapıyordu.

Qiu Qiu’nun ağlayışından dolayı Shen Dai’nin başına ağrılar girmişti. Feromonlarını serbest bıraktı, bir eliyle Qiu Qiu’yu okşarken diğeriyle sırt çantasını çevirdi.

“Ne arıyorsun?” dedi Qu Moyu ve fermuarı açmasına yardımcı oldu. Eğildiği esnada Shen Dai’nin feromonlarının kokusu ciğerlerine nüfuz etti. Shen Dai’nin feromonlarının kokusu çok hafifti ama Qu Moyu’nun bedeninin alev alması için yetmişti de artmıştı bile.

“Küçük gri bir ayıcık.”

Qu Moyu çantadaki avuç içi büyüklüğündeki pelüş oyuncağı buldu ve ve ifadesi anında değişti.

O şey saf, odunsu bir koku yayıyordu ― Bai Xiangwan’ın feromonlarını.

Shen Dai ayıcığı aldı ve Qiu Qiu’nun kollarına koydu, “Uslu ol, uslu ol ve ağlama.”

Qiu Qiu küçük ayıcığa sarıldı. Bai Xiangwan’ın feromonları sayesinde yatıştı ve ağlaması da mırıltıya dönüştü. Ancak minik bedeni hala Qu Moyu’nun tersi yönüne doğru hareket ediyordu. İri gözleri suya batmış gibi ıslanmıştı ve çok çaresiz görünüyordu.

Qu Moyu’nun yüzü kireç gibi bembeyaz olmuştu, “Bu nedir?”

Shen Dai, Qiu Qiu’yu sakinleştirmekle meşgul olduğundan Qu Moyu’yu duymazdan geldi. Bunun bir oyuncak olduğunu söylemesine gerek var mıydı zaten? Elini çekti, çantasından küçük bir sprey şişesi çıkardı ve ayıcığa püskürttü.

Arabadaki karaağaç kokusu daha da yoğun hale geldi.

Qu Moyu öfkeyle yumruğunu sıktı, “Ne yapıyorsun? Bai Xiangwan’ın feromonunu hala yanında mı taşıyorsun?!”

Shen Dai sakince açıkladı, “Bu, Bai Shixiong’un feromonlarından yapılan bir sprey. Qiu Qiu bu kokuyu çok seviyor. Gelişim sürecinde olduğundan dolayı feromonlara ihtiyaç duyuyor.”

“Benimkini kullanmalı,” dedi Qu Moyu, o da Qiu Qiu ağladığı için endişelenmişti. Omegası oğlunu sakinleştirmek için başka bir alfanın feromonlarını kullanıyordu. Bu onun için çok büyük bir aşağılamaydı!

Shen Dai ona soğuk bir bakış attı, “Seni daha önce hiç görmediği için senden korkuyor. Şu an ona karşı tehdit oluşturan bir yabancısın onun gözünde.”

Qu Moyu’nun dili tutulmuştu. O gece olanları düşününce daha çok pişman oldu. Hiçbir zaman fevri davranan biri olmamıştı ama neden konu Shen Dai olunca aptalca şeyler yapıyordu ki?

Qiu Qiu’nun nefessiz kalacak derecede ağladığını gören Shen Dai’nin arabanın kapısını açmaktan başka çaresi kalmamıştı, “Bana adresi gönder. Taksiyle geleceğim.”

“Arabadan inmene gerek yok,” dedi Qu Moyu, derin bir nefes aldı, kızgınlığını ve hayal kırıklığını bastırmaya çalıştı ve öndeki koltuğa oturdu.

Arabadaki bölme sayesinde Qu Moyu’nun feromonları arkaya ulaşmıyordu. Qiu Qiu’nun duyuları henüz gelişmemişti ve ancak kısa süre sonra sadece Shen Dai ve Bai Xiangwan’ın feromonlarının kokusunu aldığında sakinleşebilmişti.

Shen Dai onu nazikçe okşarken, bir taraftan da mırıldanarak bir ninni söyledi. Qiu Qiu’nun hemen uyumasını umut ediyordu. Ağladığından ötürü yorulmuş olmalıydı ve yorulduğunda hep kolayca uykuya dalardı.

Qu Moyu, dikiz aynasından Shen Dai’ye bakmaya devam ediyordu. Shen Dai başını eğmiş bebeğini sakinleştirmek için usulca ninni söylüyordu. Sabrı ve nezaketi Qiu Qiu’ya sel gibi akıyordu sanki. Ona bakan Qu Moyu’nun gözleri de şefkatle dolup taşmıştı.

Bu kişi onun omegası, bu onun bebeğiydi ve üçü mutlu bir aile olmayı hak ediyordu.

Qiu Qiu yolu yarıladıktan sonra uyuyakalmıştı. Oraya vardıklarında Luo Wu, Shen Dai’nin çantasını aldı ve onları yukarı çıkardı. Qu Moyu’nun onları arkadan takip etmekten başka seçeneği yoktu ve Qiu Qiu’yla aynı asansöre binmeye cesaret edemiyordu.

“Bay Shen, bebek alfa mı? O kadar tatlı ki, ağladığında insanın yüreği parçalanıyor,” dedi Luo Wu ve Qiu Qiu’ya baktı.

Shen Dai hafifçe gülümsedi, “Evet, rahatsızlık için kusura bakmayın lütfen.”

“Sorun değil, bir çocuğun ağlamaması mümkün değil,” dedi Luo Wu gülümseyerek, “Aiya, Bayan Qu onu görünce çok mutlu olacak.”

İkisi odaya girdi. Bayan Qu uzun zamandır onları bekliyormuş gibiydi. Hemen kanepeden kalktı ve hızla yürüdü, “Shen Dai… İyi misin?”

Shen Dai, Bayan Qu’yu gördüğünde duygulandı. O olmasaydı, Qiu Qiu’yu doğuramazdı. Onun bu iyiliğini ölene kadar unutmayacaktı, “Bayan Qu, çok uzun zaman oldu. İkimiz de çok iyiyiz.”

Bayan Qu, mışıl mışıl uyuyan Qiu Qiu’ya baktı ve elini dikkatlice uzattı, ama ona dokunmaya cesaret edemiyordu. Gülümsüyordu ama gözleri kıpkırmızı olmuştu. Qiu Qiu’ya gözünü kırpmadan bakarken elini ağzına doğru bastırdı.

Shen Dai o anda Bayan Qu’nun kalbindeki çalkantılı duyguları hayal bile edemiyordu, “Onu kucağına almak ister misin?”

“O, o uyuyor.”

“Sorun değil, az önce ağlamaktan yorgun düştü. Uyuduktan sonra kolayca uyanmıyor.”

Bayan Qu elini uzattı ve narin kolları birkaç kez açı değiştirdi. Onu kucağına almayı çok istiyordu ama bir türlü başaramıyordu. Çok uzun süredir bir bebeği kucağına almamıştı ve bu kadar narin bir bebeği nasıl tutacağını bilemiyordu.

En sonunda Shen Dai’nin de yardımıyla Qiu Qiu’yu kollarına aldı. Qiu Qiu birkaç kez dudaklarını hareket ettirdi ama uyanmadı.

Bayan Qu derin bir nefes aldıktan sonra Shen Dai’ye baktı ve gülümsedi.

Shen Dai yumuşak bir tonla, “Hadi onu odaya yatıralım,” diye fısıldadı. Qu Moyu yukarı çıkmak üzereydi ve Qiu Qiu’ya yaklaşamıyordu.

Bayan Qu, Qiu Qiu’yu içinde çift kişilik bir yatak olan odaya götürdü. Yatak kocamandı ama yine de onu kucağından bırakmak istemiyordu, “Çok tatlı, tıpkı Moyu’nun bebekliğine benziyor.”

Shen Dai biraz utanmıştı.

Bayan Qu da bu cümleyi söylememesi gerektiğini fark etti ve hemen konuyu değiştirdi, “Gelirken neden ağladı?” Amacı konuyu değiştirmekti ama ne yazık ki bu konu öncekinden daha da utanç vericiydi.

Shen Dai, Qu Moyu’nun kapıdan girdiğini duyunca gerçeği saklayamadı, “Bay Qu’dan korkuyor, bu yüzden ona yaklaşamıyor.”

Bayan Qu afallamıştı, “Neden ki?”

“…..”

Shen Dai bunu nasıl açıklayacağını bilemiyordu.

Bayan Qu az çok tahmin etmişti, bu yüzden iç çekti, “O halde yaklaşmaması daha iyi olur.”

İkisi bir süre odada kaldı ve Bayan Qu neden Qiu Qiu için başka birinin feromonunu kullandığı da dahil olmak üzere ona birçok soru sordu. Shen Dai ise tüm sorularına dürüstçe yanıt verdi.

O anda kapı hafifçe tıklatıldı ve Qu Moyu’nun sesi alçak sesi duyuldu, “Girebilir miyim?”

Shen Dai aceleyle kalktı, kapıyı araladı ve kafasını dışarı doğru uzattı, “Qiu Qiu uyuyor.”

Qu Moyu, Shen Dai’nin üstündeki Bai Xiangwan’ın kokusunu aldı ve kıskançlığını bastırmaya çalıştı, “Konuşabilir miyiz?”

Shen Dai temkinli bir şekilde Qu Moyu’ya baktı; ne dışarı çıkmak ne de onun içeri girmesine izin vermek istiyordu. Çünkü Qu Moyu geçen sefer “konuşmak istediğini” söylediğinde ne yapmıştı?

Qu Moyu duruşunu yumuşattı, “Sana bir şey yapmayacağım, sadece konuşmak istiyorum.”

Shen Dai, Qiu Qiu’ya bir bakış attıktan sonra dışarı çıktı ve usulca kapıyı örttü. Ardından Qu Moyu’ya baktı, “Annen burada, terbiyeli ol tamam mı?”

Qu Moyu, sanki Shen Dai tarafından tokatlanmış gibi yüzünün yandığını hissetti. Shen Dai’nin gözünde nasıl biriydi? Şiddet yanlısı mı? Herhangi bir yerde gelişigüzel bir şekilde flört eden biri mi?

Daha önce öfke ve kıskançlık yüzünden düşünme yetisini kaybetmişti ama şu anda gayet kendindeydi ve Shen Dai’yi istediğini biliyordu. Onu seviyordu ve Shen Dai’nin başka insanlarla birlikte olmasına dayanamazdı. Kızışma döneminde ona duyduğu özlem yüzünden çok büyük bir işkence çekmişti. Ne olursa olsun omegasının ve bebeğinin ona geri dönmesini istiyordu!


ÇN: BÖLÜMÜN FANARTLARINA VE COSPLAYLERİNE BAKIN (cr: üstlerinde)

5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

1 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Jupiterx0x0
Jupiterx0x0
22 gün önce

Ay bunlar ne xudbcudbcuddhuejf harika cosplay Jdhuebduedheudbeudhuddd

You cannot copy content of this page

1
0
Would love your thoughts, please comment.x