İçeriğe geç
Home » Alpha Predator 77. Bölüm

Alpha Predator 77. Bölüm

Qu Moyu, Luo Wu ve Lan Teyze’den Qiu Qiu’yu almak için Shen Dai’ye eve kadar eşlik etmelerini istedi.

Yol boyunca, hem Luo Wu hem de Lan Teyze, Shen Dai ile konuşmaya çalıştı. Ancak Shen Dai kendinde değilmiş gibi görünüyordu; başını arabanın camına dayamıştı ve uzun bir süre tepki vermemişti.

Araba kapıya gelene kadar Shen Dai dışarı baktı. Daha sonra o evin içinde korumak insanlar olduğunu anımsayarak kendine geldi ve Lan Teyze’nin elini tutup ona yalvardı, “Lan Teyze, Bayan Qu’ya haber verip bana yardım etmesini söyleyebilir misin?”

Lan Teyze, Shen Dai’ye çaresizce baktı, “Bayan Qu şu anda sana yardım edebilecek konumda değil. Genç Efendi’nin ruh hali çok kötüydü, önceki gün şirkette babasıyla çok büyük bir kavga etti.”

Shen Dai yalvaran gözlerle Lan Teyze’ye baktı.

“Ah Dai, sana yardım etmek istemediğimden değil. Genç Efendi öfkelendiğinde çok korkutucu oluyor. Şu an doğru zaman değil. Sana tek yardımım yanında kalmak olabilir.”

“…Kalmak mı?”

“Genç Efendi tarafından özel olarak çağrıldım,” dedi Lan Teyze iç çekerek, “Geçen yıl gizlice Bayan Qu’ya haber verdiğim için Genç Efendi bana çok kızdı. Beni kovmasa da utancımdan dolayı emekli oldum ve memleketime döndüm. Ama Genç Efendi burnumda tütüyordu, ne de olsa benim elimde büyüdü. O gün Genç Efendi oğluna bakmam için beni geri çağırdı ve ben de hemen döndüm.”

Shen Dai daha fazla üstelemedi, “Başına dert açtığım için çok özür dilerim.”

“Öyle söyleme ben hiç pişman değilim,” dedi Lan Teyze, Shen Dai’nin elini tuttu ve okşadı, “Bunu sadece senin için değil, aynı zamanda da Genç Efendi ve Bayan Qu için yaptım. Genç Efendi’nin sonradan pişmanlık duymasını istemiyorum. Bayan Qu’nun da böyle bir şansa ihtiyacı vardı… Nasıl desem, bu çocuğu kurtarmak sanki Bayan Qu’yu da kurtarmış olmak gibiydi.”

Shen Dai titriyordu, “Ama ben onun ne bana ne de Qiu Qiu’ya yaklaşmasını istiyorum.”

Lan Teyze tekrar iç çekti ve fısıldadı, “Neden her şey bu hale geldi?”

Luo Wu dikiz aynasından karmaşık bir bakış attı.

Shen Dai arabadan indikten sonra birkaç dakika duraksadı, ifadesini düzeltmeye çalıştı ve ardından Qiu Qiu’yu almak için yukarı çıktı.

Büyükanne ve bakıcı uzun süredir Qiu Qiu’yla ilgileniyordu. Qiu Qiu babasını göremediği için iki kez ağlamıştı. Odaya girer girmez Qiu Qiu’nun heyecanlı çığlıklarını duydu. Minik burnu epey keskindi ve feromonlarının kokusunu almıştı.

Bakıcı, Qiu Qiu’yu Shen Dai’nin kucağına verdi. Qiu Qiu, Shen Dai’nin gömleğine yapıştı ve sanki memnuniyetsizliğini ifade edercesine ağzından akan salyaları koluna sürttü.

Shen Dai gönülsüzce hiçbir şey olmamış gibi davrandı. Neden sabah çıkıp öğleden sonra geri geldiğini ve neden valizlerini hala nakliye şirketine vermediğini açıklamak için bir bahane uydurdu.

Büyükannesi Qiu Qiu yüzünden o kadar yorulmuştu ki, soru soracak mecali yoktu. Shen Dai, büyükannesini yatak odasına kadar takip etti ve onun uyumak için yatağa uzanışını izledi. Bir müddet sohbet ettikten sonra Qiu Qiu’nun eşyalarını aldı ve evden ayrıldı.

Qiu Qiu’yu ilk kez gören Lan Teyze de ona bayılmıştı.

Shen Dai hep Qiu Qiu’nun insanlar üzerinde kendi fikirleri olduğunu ve onları sevip sevmemek noktasında bu fikirlere göre karar verdiğini düşünüyordu. Bir yabancıyla her karşılaştığında durum böyle oluyordu. Tüm alfaların hisleri bu kadar kuvvetli miydi? Hal böyleyse, bu Qiu Qiu hep Qu Moyu’ya direnecek anlamına geliyordu. Qiu Qiu’nun sevmediği bir ortamda büyümesine nasıl izin verebilirdi ki?

Shen Dai, Qiu Qiu’ya baktı; masum gözleri dünya hakkında merak ve bilgisizlikle doluydu. Qiu Qiu, hamilelikten doğuma kadar neler yaşadığını asla bilemeyebilirdi. Neredeyse doğma şansını kaybediyordu ve şimdi de babası yüzünden bir şantaj aracı olmuştu. Shen Dai gizlice dudağını ısırdı. Kimse bebeğini ondan alamazdı, hiç kimse.

Qu Malikânesi’ne döndüğünde hava çoktan kararmıştı ve tüm villa, bazı önemli misafirlerle tanışmayı bekliyormuş gibi parlak bir şekilde aydınlatılmıştı.

Shen Dai arabadan inmedi. Olduğu yerden kapının yanında bekleyen Heng Amca ve diğerlerini görebiliyordu ama Qu Moyu’nun oturma odasında bekliyor olduğunun da farkındaydı. O eve adım attığı anda o kişiden kaçınması mümkün değildi ama bütün iradesi direniyordu. Lan Teyze’ye doğru dönerek fısıldadı, “Lan Teyze, çok fazla insan olduğu için Qiu Qiu korkabilir.”

“Ah, o zaman bodrumdaki garaja gidip asansörle yukarı çıkın. Oda önceden temizlenip hazırlanmıştı.”

Lao Wu bahçenin diğer tarafına yönelerek arabayı bodrumdaki garaja doğru sürdü.

Shen Dai, Qiu Qiu’yu kucağına alarak yukarı çıktı. Asansörün kapısı açılır açılmaz koridorun sonundaki tanıdık misafir odasını gördü. O zamanlar Qu Malikânesi’ne “geçici” olarak yerleşmişti. Büyük bir daire çizmiş ve başladığı noktaya geri dönmüş gibiydi ama aslında her şey değişmişti.

Odaya girdiğinde bir zamanlar yattığı yatağın yanında duran küçük yatağı gördü. Odanın içi bebek eşyalarıyla dolmuştu. Bir sürü bebek bezi ve devam sütü de vardı. Hatta bazı şeyler açıkça Qiu Qiu kadar küçük çocuklar için değildi. Kısa zamanda abartılı bir şekilde alışveriş yapılmıştı ve her zaman fazla olması eksik olmasından daha iyiydi.

Lan Teyze açıklamaya başladı, “Qiu Qiu’nun genellikle ne yediğini ve kullandığını bilmiyorduk bu yüzden önceden hazırlık yaptık. Ah, daha önce kullandığın her şey burada. Genç Efendi, Qiu Qiu için iki bakıcı ve senin için de bir diyetisyen buldu. Yarın işe başlayacaklar. Evde bebeğin güvenliği için gereken tüm tadilatlar yapılacak. Eğer senin ya da Qiu Qiu’nun bir şeye ihtiyacınız olursa, Lan Teyze’nize çekinmeden söyleyebilirsin.”

Shen Dai kapının yanında durdu ve odadaki her şeye donuk bir ifadeyle baktı. Sanki hiçbir şeyin onunla ilgisi yokmuş gibiydi ama oraya çakılıp kalmıştı. Hem kendisi hem de bebeği orada kapana kısılmıştı.

Arkasından gelen ayak seslerini duyunca Shen Dai sırtından aşağı bir ürperti indiğini hissetti. Ama dönüp gelen kişiye bakmak bile istemiyordu.

Qu Moyu içeri girdi ve Shen Dai’nin arkası dönük şekilde başını eğdiğini gördü. İnce, narin, süt beyazı ensesi açığa çıkmıştı. Ensesindeki feromon çıkartması saçları tarafından hafifçe gizlenmişti. Shen Dai’nin ensesine baktı, “Başka bir şeye ihtiyacın olursa, Heng Amca’ya söyle. Senin için en kısa sürede halleder.”

Heng Amca başını salladı ve Qiu Qiu’ya baktı.

Qu Moyu derin bir nefes aldı, Shen Dai’nin önüne doğru yürüdü ve tereddütle Qiu Qiu’ya baktı.

Qiu Qiu iri siyah gözlerini çevirdi ve geldiği yeni ortamı merak ederek sağa sola baktı. Qu Moyu’nun gözleriyle karşılaştığında afalladı, ağzının kenarından salyalar aktı ve bir süre sessizce ona baktı. Birkaç dakika içinde Qiu Qiu’nun mırıldanması duyuldu; sanki ağlamak istiyormuş da tereddüt ediyormuş gibiydi.

Shen Dai, Qiu Qiu’ya sarıldı ve Qu Moyu’dan uzaklaşmak için pencerenin önüne yürüdü. Odadaki en uzak konumdaydı, “Dışarı çıkın.”

Qu Moyu yaklaşmak istiyordu ama cesaret edemiyordu. Shen Dai’nin çantasına baktığında tanıdık bir şişe gördü, “Bai…” Daha sonra duraksadı ve devamını getirmedi. Diğer insanların önünde başka bir alfanın adını söyleyecek hali yoktu, “Yedek feromonları da mı yanında getirdin?”

Shen Dai ona bakmaya tenezzül bile etmiyordu, “Odadan çıkın.”

Qu Moyu, Heng Amca’ya doğru döndü, “Hepiniz çıkın.”

Heng Amca ve Lan Teyze odadan çıkmak zorunda kalmıştı.

Odada sadece ikisi kaldığında Qu Moyu sıcak bir tonla konuşmaya başladı, “Ah Dai, Qiu Qiu hastalandığında benim feromonlarımı kabul etmişti. Bize biraz zaman ver lütfen, kesinlikle alfa babası olduğumu hatırlayacaktır.” Daha sonra onlara doğru usulca ilerledi.

Shen Dai başını kaldırdı ve Qu Moyu’ya hem nefret hem de korkuyla baktı, “Yaklaşma buraya.”

Köşede duran omegasına ve oğluna baktı. Shen Dai’nin bakışları kalbine bir hançer gibi saplanıyordu. Onlar bir aileydi ve aynı çatı altında mutlu bir şekilde yaşamaları gerekiyordu. Ama omegası ve oğlu onu öyle şiddetli reddediyordu ki, artık onlara yaklaşabilecek niteliklere bile sahip değil miydi yani?! Göğsündeki ağrıyı dindirmek için derin bir nefes aldı ve hafifçe fısıldadı, “Qiu Qiu benim feromonlarıma alışmalı. Bir yabancının feromonlarına ihtiyacı yok.”

“Asıl sana ihtiyacı yok,” dedi Shen Dai, nazikçe elini kaldırıp Qiu Qiu’nun başını çevirdi ve Qu Moyu’yu görmesine engel oldu, “Defol şimdi buradan.”

Shen Dai’nin ne kadar gerilmiş olduğunu gören Qu Moyu, daha fazla bir şey söylemeye cesaret edemedi. İkisine bir süre sessizce baktıktan sonra, “İyi geceler,” dedi ve kapıyı açarak odadan ayrıldı.

Shen Dai kalan tüm gücüyle kanepeye oturdu. Yüzünü Qiu Qiu’nun minik göğsüne gömdü ve sessizce gözyaşı döktü.


5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x