İçeriğe geç
Home » Alpha Predator 85. Bölüm

Alpha Predator 85. Bölüm

​​Sabah uyandığında Shen Dai’nin yaptığı ilk şey bebeğini görmek oldu.

Qu Moyu muhtemelen önceki gece çok fazla içmişti ve Shen Dai yataktan kalkarken uyanmamıştı. Shen Dai yataktan kalktı ve uyuyan Qu Moyu’ya baktı. Yumuşak yorgana sarılmış üst düzey alfa sanki sertliğini ve gücünü biraz kaybetmiş gibi savunmasız görünüyordu ve yaklaşılabilir biri olduğu konusunda bir yanılsama veriyordu.

Ama sadece bir yanılsamaydı.

Shen Dai bakışlarını çevirdi ve odadan parmak uçlarının üstünde yürüyerek çıktı.

Qiu Qiu henüz uyanmamıştı ama bakıcı sütünü hazırlamak için çoktan kalkmıştı.

“Bay Shen, çok erken kalkmışsınız.”

“Şey, bu sabah ben…” dedi Shen Dai, aniden biraz utanmıştı, “İşe gideceğim de.” İşe gitmek çok sıradan bir şeydi ama üstünden çok uzun zaman geçtiği için biraz huzursuz hissediyordu.

“Ah, demek işe gidiyorsunuz. Ne tür bir işte çalışıyorsunuz?”

“Nadir topraklar üzerinde çalışıyorum.”

“Nadir topraklar nedir?”

“Minerallerden çıkarılan bazı metal elementler. Birçok alanda kullanılıyor aslında.”

Bakıcı şaşırmıştı, “Bay Shen’in bu kadar harika bir mesleği olduğunu hiç bilmiyorum.”

Shen Dai gülümsedi, bakıcının kötü niyetli olmadığını biliyordu ama muhtemelen öncesinde onun gözünde zengin koca bulup çocuk yapan bir omegadan ibaretti.

Bakıcı sütü ısıttığında Shen Dai sütü ondan aldı. O anda birdenbire kapı çalındı ve Qu Moyu içeri girdi. Üstünde hala pijamaları vardı ve saçları darmadağınıktı. Oraya aceleyle koşmuş gibiydi. Shen Dai’yi gördüğünde içine rahat bir su serpilmişti, “Sabah erkenden ortadan kayboldun. Demek buradaydın.”

Shen Dai onu görmezden geldi, Qiu Qiu’nun beşiğine doğru yürüdü ve saatine bir bakış attı, “Neredeyse uyanma vakti geldi.” Sütünü içirdikten sora bir süre onunla oynamak ve kahvaltı yaptıktan sonra da işe gitmek niyetindeydi. Bugün Qiu Qiu’dan ilk kez çok uzun süre ayrı kalacaktı. Qiu Qiu’nun buna dayanamayacağından endişeliydi ve ayrılmak konusunda isteksizlik duyuyordu.

Qu Moyu da beşiğin yanına geldi, “İzin ver ben içireyim.”

Shen Dai, onu Qiu Qiu’ya yaklaşmaktan alıkoyamıyordu. Bu yüzden biberonu onun eline verdi, “Benim kucağımdayken sen sütünü içir.”

Qu Moyu gülümsedi, “Tamam, eşimi dinleyeceğim.”

Shen Dai bir an afalladıktan sonra başını eğdi ve Qiu Qiu’yu kucağına aldı. Qiu Qiu bir süre mırıldandı ve ardından göz kapakları titreyerek açıldı.

Qu Moyu biberonun emziğini Qiu Qiu’nun dudaklarına doğru yaklaştırır yaklaştırmaz Qiu Qiu sütün kokusu aldı ve güzelce emmeye başladı.

Biberonun emziğini emdikçe daha çok uyandı ve önce Shen Dai’ye sonra da Qu Moyu’ya baktı. Şaşırıp kaldığı için ağzını açtı ve henüz yutmadığı süt ağzının kenarından damladı.

Shen Dai silmek için hemen bir salya bezi kaptı.

Qu Moyu yatıştırıcı bir feromon salgılarken usulca Qiu Qiu’yu sevmeye başladı, “Qiu Qiu’m, baban sana sütünü içiriyor. Güzelce iç, tamam mı?”

Qiu Qiu gözlerini kırpıştırdı ve sanki kendisi için karar verecek birini bulmak istiyormuş gibi Shen Dai’ye acınası bir şekilde baktı ama biberon Qu Moyu’nun elindeydi. Bir an tereddüt ettikten sonra neyin daha önemli olduğuna karar verdi ve biberonu eliyle tutarak emmeye devam etti.

Odadaki üç yetişkin aynı anda rahat bir nefes verdi.

Qu Moyu heyecanını gizleyemiyordu, “Bak, ağlamadı, ona bu kadar yakın olmama rağmen ağlamadı. Artık feromonlarımı kabul ediyor.”

Shen Dai bu sahneyi görmek istemiyordu, “Sadece aç olduğu için sütünü içmek ilk sırada geliyor.”

“Olsun, eskisine göre daha iyi sonuçta,” dedi Qu Moyu bir gülümsemeyle, “Her gün bir önceki güne göre daha da yakınlaşıyoruz.”

Shen Dai, Qiu Qiu’ya tatlı bir ifadeyle baktı ama kalbinin derinliklerinde endişelenmeden edemiyordu. Bir gün belki de oradan ayrılacaklardı ama Qiu Qiu’nun Qu Moyu’ya karşı bir bağlılığı oluşmuştu.

Qiu Qiu sütünü içtikten sonra Shen Dai yüzünü yıkadı, kıyafetlerini değiştirdi ve sırt çantasını topladı. Artık aşağıya inip kahvaltı yapmak için hazırdı. Aynada kendisine baktı. Daha zayıf ve bitkin olmasına rağmen hala dinç görünüyordu. Görünüşünün yaşlanıp yaşlanmamasını pek umursamıyordu aslında, tek istediği biraz daha uzun bir hayat sürebilmekti.

Hocasının ne dediğini anımsadı ― Eğer önünü göremiyorsan, önce ayağının altındaki yolu yürü.

Yemek odasına geldiğinde Qu Moyu çoktan giyinmişti ve yeni işe alınan diyetisyenle sohbet ediyordu.

Shen Dai içeri girer girmez herkes ona baktı.

Shen Dai sakince yürüdü. Masanın üzerindeki kahvaltıya baktı ve çiçek özlü yulaf lapasının kendisi için özel olarak hazırlandığından emin oldu. Qu Malikânesi’ne döndüğünden beri her öğün diğerlerinden farklıydı.

“Ah Dai, hadi hemen yemeğini ye,” dedi Qu Moyu hafifçe gülümseyerek, “Eğer yemek istediğin bir şey varsa ya da sevmediğin bir şey olursa diyetisyene ve aşçılara söylemekten çekinme.”

“Her şey gayet iyi,” dedi Shen Dai ve oradaki birkaç kişiye başını salladı, “Benim için ayrı ayrı yemek yapmanıza gerek yok, bu yemekler zaten yeterince iyi.”

“Kilo alabilmen için özel olarak beslenmen gerekiyor.”

Diyetisyen de gülümsedi, “Bay Shen, Başkan Qu’nun talimatlarına göre size üç haftalık bir diyet planı hazırladım. Bu plan her üç haftada bir aldığımız sonuçlara göre yeniden hazırlanacak. Bir göz atmak ister misiniz?”

“Hayır, hiç zahmet etmeyin,” dedi Shen Dai, önündeki zengin kahvaltıya baktı ve aniden iştahının kaçtığını hissetti.

“Tamam o zaman şimdilik plana göre ilerleyelim. İstediğiniz zaman öneride bulunabilirsiniz. Önemli olan sizin sağlığınız.”

Shen Dai herkes tarafından özel bir bakıma ihtiyacı olan hasta biri olarak görülüyordu.

Kahvaltıdan sonra Qu Moyu, Shen Dai’nin işe gitmek için kendi arabasını kullanması konusunda ısrar etti, ancak Shen Dai onunla aynı fikirde değildi, “Bisikletim hala duruyor mu?”

O gittikten sonra misafir odasında hiçbir şeye dokunulmamıştı ve tüm eşyaları yerli yerinde duruyordu. Bu yüzden muhtemelen bisikleti de hala duruyor olmalıydı.

“Evet, ama artık kullanamazsın.”

“Niyeymiş o?”

“Omegamın bisiklet sürüp metroya binecek hali yok ya,” dedi Qu Moyu, arabanın kapısını tuttu ve eliyle “buyur” işareti yaptı, “Hadi arabaya bin.”

Shen Dai saatine bir bakış attı. Onunla inatlaşmaya devam ederse işe geç kalacaktı. İşe döndüğü ilk gündü ve işe geç kalması söz konusu bile olamazdı.

Qu Moyu, Shen Dai arabaya bindikten sonra kapısını kapattı ve ardından kendisi de bindi. Kıyafetlerini düzeltirken yanındaki kişiye gülümseyerek baktı ve aniden kalbine bir tatmin duygusu doldu, “Daha önce de birkaç kez böyle beraber işe gitmiştik.”

“Sürekli senin arabanı kullanamam, birileri görürse……”

“Görürlerse görsünler,” dedi Qu Moyu, yüzünde doğal bir ifade vardı.

Shen Dai şaşırmıştı.

“Ama sürekli benim arabamı kullanamamakta haklısın. Ben bazen doğrudan şirkete geçmiyorum ve sık sık toplantılarım oluyor. Eve dönünce sana başka bir araba, bir de şoför ayarlayacağım.”

Shen Dai alçak sesle, “Hayır, beni rahatsız hissettirdiği için istemiyorum,” dedi.

Qu Moyu, Shen Dai’ye baktı, aniden elini uzattı ve yüzüne düşen saçlarını kulaklarının arkasına koydu, “Er ya da geç buna alışman lazım.”

Shen Dai derince iç çekti.

Shen Dai şirket garajına vardığında dışarıdaki arabalara ve insanlara baktı. Şimdi yoğun bir saat olduğundan CEO için özel ayrılan park yeri bile boş değildi ve her yerde lüks arabalar vardı.

Lao Wu arabadan indi ve Shen Dai için kapıyı açtı. Shen Dai başını dik tutmaya çalışarak araban çıktı.

Qu Moyu ona doğru seslendi, “Öğle yemeğinde kafeteryadan yiyeyim ya da dışarıdaki fast food restoranlarına gideyim deme sakın. Evden senin için özel yemek gelecek.”

Shen Dai arkasına bakmadan hızla yürüdü.

Qu Moyu’nun arabasından başkalarının bakışları altında inmek, bugün yüzleşmesi gereken ilk sınavdı. Ayrıca eskiden çalıştığı yere geri dönmesi, bir grup tanıdık meslektaşıyla yüzleşmesi demek, onların sorularıyla ya da sorgulayıcı bakışlarıyla karşılaşacağı anlamına geliyordu.

Araştırma Enstitüsü’ne vardığında Shen Dai kalbinde bir huzursuzluk hissetti, ancak her zamanki soğukkanlı ifadesini takınarak sakince içeri girdi. Muhtemelen Liu Xi önceden herkese haber vermişti. Böylece insanlar onu gördüklerinde abartılı bir tepki vermediler. Onu selamladılar lakin meraklı bakışlarını da gizleyemiyorlardı.

Cheng Zimei utanacağından endişelenerek onu kapıdan aldı ve dosdoğru ofise götürdü, “Eski ofisin hala duruyor.”

Ofise girip kapıyı kapatan Shen Dai rahat bir nefes verdi. Cheng Zimei’ye baktı ve Cheng Zimei’nin de kendisine baktığını görünce ikisi acı acı gülümsedi.

“Kafana takmamaya çalış. Hocamız onlara bir açıklama yaptı, sana çok fazla soru sormayacaklar. İşe geri döndün sadece. Özel meselelerini kimseye açıklamana gerek yok.”

“Ama kendi aralarında konuşmalarına kimse engel olamaz,” dedi Shen Dai.

“Ne olmuş yani konuşurlarsa? Sen diğer insanların fikirlerini kafana takacak biri değilsin,” dedi Cheng Zimei. Kitaplığa doğru yürüdü, ardından da Shen Dai’nin kazandığı sertifikalara ve madalyonlara dokundu, “Burası Araştırma Enstitüsü. Burada güç ve başarı konuşur sadece.”

Shen Dai de kazandığı şeylere baktı ve bu tanıdık ofiste otururken peşinde koştuğu akademik idealleri hatırladı. O anda göğsünde bir ateş yeniden alevlenmiş gibiydi.

İşe döndüğü ilk sabah, Shen Dai geçmişteki yarım bıraktığı işleri halletmekle meşguldü. Bir yıldan fazla bir süredir işinden ayrı olması onu çok etkilemişti. Daha önceleri üstünde çalıştığı bazı konular çok ilerlemişti ve telafi etmesi için epey çalışması gerekiyordu.

Sabahı pek de rahat geçirmemişti. Psikolojik etkilerden dolayı eski meslektaşlarıyla tam olarak iletişim kuramıyordu. Herkes çok doğal davransa da hep diken üstünde hissediyordu. İlaveten, midesi de rahatsızdı. Kahvaltı çok besleyiciydi ama fazla yememişti ve midesi biraz bulanıyordu.

Öğleyin herkesin yemek yeme vakti gelmişti. Cheng Zimei, şirketin karşısında bir Tayland restoranı olduğunu ve yemeklerini denemek istediğini söyledi.

Qu Moyu’nun evden yemek geleceğini söylemesi aklından tamamen uçup gitmişti ama yine de yemek yemek için dışarı çıkma niyetinde değildi.

İş arkadaşlarının hepsi dışarı çıkarken kapıda ani bir kargaşa oldu.

İkisi kafa karışıklığı içinde sese baktılar ve Qu Moyu’nun insanların akışına karşı yürüdüğünü gördüler. Uzun boyu, uzun bacakları ve üstün yakışıklılığı sayesinde kalabalığın arasında hemen göze çarpıyordu.

Shen Dai donup kaldı, o anda aklındaki tek düşünce kaçmaktı.

Ama nereye kaçabilirdi ki?

Qu Moyu, kendisini karşılayan insanlara başını sallayarak selam verdi ve elinde bir çantayla doğruca Shen Dai’ye doğru yürüdü.

Cheng Zimei gözlerini kısarak sessizce yana doğru birkaç adım attı.

Qu Moyu, Shen Dai’nin yanına giderek elindeki çantayı ona verdi, “Evden az önce yemeğin geldi. Soğumadan hemen yemelisin.”

Shen Dai inanamayarak Qu Moyu’ya baktı. Ancak o anda etraftaki insanların keskin bakışlarının onu delip geçtiğini de fark ediyordu.

Qu Moyu rastgele etrafına bakındı ve Zhou Lan adındaki stajyeri hemen gözüne kestirdi. Aslında hayır, daha doğrusu o artık tam zamanlı bir çalışan olmuştu. Bir zamanlar Shen Dai’ye aşık olan bu çocuk, gelecekte Shen Dai’yle beraber aynı ortamda bulunup çok fazla zaman geçirecekti. Zhou Lan’ın yeterince zeki olduğunu umuyordu Qu Moyu ama yine de gergindi. Bu yüzden sadece ona “bakmak”la yetindi.

Zhou Lan, Qu Moyu’nun bakışlarıyla karşılaşınca bilinçsizce başını eğdi.

Qu Moyu, ne çok alçak ne de çok sesli bir şekilde; insanların duyabileceği bir ses tonuyla konuşmaya başladı, “Seninle beraber yemek isterdim ama ne yazık ki öğlen bir iş yemeğim var. Şimdi çıkmam lazım. Ama sen güzelce yemeğini ye, işin bitince seni alırım.”

Shen Dai öğle yemeğini sert bir şekilde aldı. Bütün sabah psikolojik olarak kendini hazırlamaya çalışmıştı. Başkalarının bakışlarını ve yorumlarını umursamıyordu aslında. Doğal olarak işine döndü ve bilimsel araştırma kariyerine odaklandı. Her şey göz açıp kapayıncaya kadar bitmişti zaten.


ÇN: Qu Moyu tam bir daddy material olmamış mı??? Ayrıca sabah kalkıp Shen Dai bebeği de alıp gitti sandığı için koşa koşa nasıl inmiş 🙁 Ben galiba yelkenleri suya indirdim çoktan….

AYRICA BU BÖLÜMDEKİ BİBERON SAHNESİ: (Cr: üzerinde)

5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

1 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Jupiterx0x0
Jupiterx0x0
21 gün önce

Keşke bakıcı olsaydım

You cannot copy content of this page

1
0
Would love your thoughts, please comment.x