İçeriğe geç
Home » Alpha Predator 87. Bölüm

Alpha Predator 87. Bölüm

Shen Dai işten ayrılmak üzereyken, büyükannesinden bir telefon aldı ama arayan aslında Shen Qin’di. Büyükannesinin bugün pek iyi olmadığını ve şu anda hastanede olduğunu söylemişti. Shen Dai apar topar hastaneye doğru yola koyuldu.

Shen Qin suçlu olduğunu bildiği için Shen Dai’yi gördüğünde süt dökmüş kedi gibi tavırlar sergiliyordu.

Bu ikisi bir yıldan uzun bir süredir ilk kez bir araya gelmişti ancak Shen Dai’nin onu suçlayacak zamanı yoktu, bu yüzden önce doktoru görmeye gitti.

Doktor, ameliyattan sonraki kemoterapinin başlangıçta etkili olduğunu, ancak şimdi yeni lezyonların ortaya çıktığını söyledi. Sonuçta büyükannesi yetmişli yaşlarına gelmişti ve doğal olarak vücudu daha da kötüye gidecekti. Doktor başka bir ameliyatı önermiyordu. Bunun yerine, bir süre hastanede kalacak ve ağrıyı en aza indirmek için tedavi edilecekti.

Doktor doğrudan söylemese de herkes bunun ne anlama geldiğini anlamıştı. Shen Dai çok kötü hissediyordu ama yine de sakinliğini koruyordu. Büyükannesine mide kanseri teşhisi konulduğundan beri, Shen Dai tedavinin yılar süreceği konusunda kendisini hazırlamıştı zaten. Qu Moyu’nun yardımı olmasaydı muhtemelen büyükannesi ameliyattan sağ çıkamayacaktı. Her türlü kötü sonucu bekliyordu yani.

Tedavi planı hakkında doktorla görüştükten sonra Shen Dai ve Shen Qin dışarı çıktı.

Shen Qin sessizce gözyaşlarını sildi, “Ah Dai, ne yapmalıyım?”

“Doktorla işbirliği yapacaksın,” dedi Shen Dai. Bunun ne kadara mal olacağını ve aylık giderlerin oranını nasıl ayarlayacağını çabucak kafasında hesapladı. Şimdi acil durumlar için ayırdığı parayı kullanmak zorundaydı. Sonuçta büyükannesinin hastanede ne kadar süre kalacağını bilmiyordu.

“Gerçekten korkuyorum. Büyükannen son zamanlarda giderek daha da kötüleşiyor.”

“Büyükannem yıllardır hastaydı. Bugün er ya da geç gelecekti,” dedi Shen Dai, Shen Qin’e soğuk bir bakış attı ve arkasını döndü. Bazen diğer babaların oğullarına nasıl şefkatli davrandıklarını gördüğünde hem kıskanır hem de merak ederdi. Başka babalar çocuklarına destek olurken onu babası neden bencil, zayıf, açgözlü ve aptal biri olmak zorundaydı ki? Shen Qin olmasaydı büyükannesi bu kadar hastalanmaz, para uğruna anlaşmalı evlilik yapmak zorunda kalmaz ve kaçmak istediği bataklığa yeniden düşmezdi.

Shen Dai odanın kapısına yürüdü ve büyükannesinin yatakta zayıf bir şekilde yattığını gördü. İçeri girmeye cesaret edemeden kapının dışında on saniyeden fazla durdu. Zihinsel olarak hazır olduğunu sanıyordu ama en yakınının adım adım ayrılık yolunda olduğunu görünce hüzne boğulmuştu.

Shen Qin alçak bir sesle konuşmaya başladı, “Bu oda çok kötü ve tek bir odada altı kişi var. Tek kalabileceği bir odaya geçirelim.”

“Test sonuçları çıkana kadar bekleyelim ve ne kadar kalacağına bakalım.”

Tek kişilik odanın günlüğü üç yüz yuandan fazlaydı ve aylık hesaba vurulduğunda on binlerce yuana mal oluyordu. Eğer daha uzun süre kalırsa evi satmak zorunda kalacaktı. Ama evi satarsa, büyükannesi taburcu olduktan sonra nerede kalacaktı?

Shen Qin, Shen Dai’ye dikkatle baktı, “Qu ailesine bir alfa doğurdun. Onlar için bu çok küçük bir para…..”

Shen Dai, Shen Qin’e şiddetle bir bakış attı, “Nasıl öğrendin?”

Shen Qin’in gözleri hafifçe titredi, “Bana söyleyen büyükannen değildi. Bir yıldan fazla bir süredir ortadan kaybolduğun için kendim zaten tahmin etmiştim. Çocuğu doğurman için gereken zamandı….” Daha sonra duraksadı, “Bir bakıcı işe almıştım. Güvenlik kamerasına bakarken seni ve bebeği gördüm.”

Shen Dai de bunu Shen Qin’den uzun süre saklayamayacağını biliyordu ama yine de tırnaklarını çıkaran bir kedi gibiydi ve bebeğini Shen Qin’den korumak için her şeyi yapacaktı.

“Ah Dai artık çocuğun olduğuna göre babanın o zamanlar ne gibi zorluklar yaşadığını anlayabilirsin.”

Shen Dai, Shen Qin’e kayıtsızca baktı, “Seninle aynı seçimi yaptım ama hedeflerimiz farklıydı. Çocuğumu asla para istemek için kapıya götürmeyeceğim ve kovulduğumda ise bu bebeği asla doğurmamalıydım demeyeceğim.”

Shen Qin’in bir anda beti benzi attı, “Gerçekten benden daha iyi olduğunu mu düşünüyorsun? Bu çocuğu doğurup da hiçbir şey istemedin mi? Eğer istemediysen benden daha aptalsın demektir!”

Shen Dai’nin gözleri öfkeyle kızardı.

Elinde ilaçla gelen hemşire onlara bağırdı, “Bu ne gürültü böyle? Burası hastane!”

Shen Dai, Shen Qin’e bakmayı bıraktı, odaya girdi ve büyükannesinin yatağına doğru yürüdü.

Büyükannesi uyuyordu. Shen Dai onun elini tuttu ve uzun süre sessiz kaldı.

Uzunca bir süre sonra Shen Qin fısıldadı, “Her halükarda büyükannenin hastalığı daha önemli. Benim, benim çok param yok. Bir süre önce seyahate çıktım ve bazı şeyler aldım. Evin masraflarını karşılıyorum ama, tedavi ücreti….”

Odada zaman zaman yürüyen ve konuşan insanlar vardı. Yan yataktaki yaşlı adam acı acı hıçkırıyordu. Shen Dai derin bir nefes aldı, “Odayı değiştirip önce iki kişilik bir odaya geçirelim.”

Dönüş yolunda Shen Dai biraz bitkin hissediyordu. Çantasından bir gıda takviyesi çıkardı ve bir tüp içti.

Kızışma dönemi öncesi üreme boşluğunu boşaltmak için yaklaşık bir hafta iştahsız oluyordu. Dolayısıyla vücudu gereken enerjiyi alsın diye gıda takviyeleri almak zorundaydı. Şu anda zihinsel ve fiziksel olarak zinde olmasa da normal şekilde işe gitmesinin bir mahsuru yoktu. Ama endişeleneceği bir şeyle karşı karşıya kalırsa, daha da bitkin hissedecekti.

Karşılaştığı tüm baskıları düşünen Shen Dai nefesinin kesildiğini hissetti. Yakında gelecek olan kızışma dönemine gelince, geçici olarak bir çözüm bulmuştu. İki gün içinde, büyükannesini ziyaret etme gerekçesiyle Qiu Qiu’yu da alıp Qu Malikânesi’nden ayrılmayı planlıyordu. Kızışma dönemini Cheng Zimei’nin evinde geçirecekti. Cheng Zimei’nin işe gitmesi, akademik çalışmalara katılması ve bir sunum yapması lazımdı. Evden çok erken çıkıp, çok geç dönecekti. Bu yüzden Xiaodie onunla ve Qiu Qiu’yla ilgilenecekti.

Fakat ne yazık ki o gün babaannesi hastaneye kaldırılmıştı ve başı ağrıdan resmen çatlıyordu. Kızışma dönemi gelebilecek en kötü döneme denk geldiğinden endişeden ölecek gibiydi.

Qu Malikânesi’ne döndüğünde saat dokuzu geçiyordu. Bu süre zarfında Qu Moyu onu defalarca kez aramıştı. Sadece büyükannesini ziyaret ettiğini söylemiş, başka bir şeyden bahsetmemişti. Beklenmedik bir şekilde kapıdan girdiğinde Qu Moyu’yu oturma odasındaki kanepede oturmuş kitap okurken buldu; sanki onu bekliyormuş gibiydi.

Qu Moyu onu görünce ayağa kalktı, “Çok geç döndün, akşam yemeği yedin mi?”

“Yedim.”

“Qiu Qiu çok ağladı,” dedi Qu Moyu ve bir sonraki cümleyi aceleyle yukarı çıkmak üzere olan Shen Dai’yi durdurmak için kullandı, “Yeni uyudu, gitmene gerek yok.”

Shen Dai yorgun bir şekilde başını eğdi.

“Çok yorgun görünüyorsun,” dedi Qu Moyu, Shen Dai’ye doğru yürüdü ve başını okşadı, “Sorun nedir, büyükannen iyi mi?”

Shen Dai açıklamak istemediği için evet anlamında başını salladı, “Ben gidip biraz dinleneceğim.”

Shen Dai, Qiu Qiu’yu görmek istiyordu ama onu uyandırmaktan korktuğundan vazgeçmişti. Odasına döndü, hızlıca bir duş aldı ve kendisini yatağın üstüne attı; kılını bile kıpırdatacak hali yoktu.

Qu Moyu kapıyı itti ve içeri girdi. Ardından yatağın başına yaslanarak sırtı dönük olan Shen Dai’ye baktı. Ona sıkıca sarılmak, kollarının arasına almak istiyordu ama buna cesaret edemiyordu. Her gün onunla aynı yatakta uyuyordu ama asla yaklaşamıyordu. Artık sınırına ulaşmak üzereydi ve en ufak bir kıvılcım alev almasına neden olabilirdi.

Giderek artan güçlü dürtüyü bastırarak nefesini ayarlamaya çalıştı, “Büyükannenin sağlığı son zamanlarda nasıl?”

Shen Dai yumuşak bir tonla, “Daha iyi,” dedi.

“Bana söylemen gereken bir şey var mı?”

Shen Dai bir süre sessiz kaldıktan sonra karşılık verdi, “Gelecek hafta büyükannemin doğum günü için Qiu Qiu’yu iki günlüğüne oraya götürmek istiyorum. Büyükannem Qiu Qiu’yu çok özlüyor.”

Qu Moyu derin bakışlarla Shen Dai’nin ensesindeki çıkartmayla örtülen yara izine baktı, “Pekala.” Ardından ifadesizce, “Büyükannen için bir hediye hazırlayacağım,” dedi.

“Gerek yok,” dedi Shen Dai ve arkasını döndü. Bu ani tepkisinin biraz abartılı ve şüpheli görüneceğini düşünerek sakince devam etti, “Büyükannemin neler olduğunu öğrenmesini ve benim için endişelenmesini istemiyorum.”

“Ama alfanın, sana ve bebeğine güzelce baktığını öğrenirse, endişeleri azalmaz mı?”

Shen Dai fısıldadı, “Fırsatını bulduğumda ona açıklayacağım ama şu an doğru bir zaman değil.”

“……..Tamam o zaman.”

Shen Dai yine sırtını Qu Moyu’ya vererek uzandı.

Qu Moyu cep telefonundaki elektronik davetiyeye baktı, “Bai Xiangwan gelecek haftaki değişim toplantısına gelecek.” Bu akademik değişim toplantısı Nadir Toprak Derneği tarafından desteklenmekteydi. Bu yıllık toplantı, sektör için büyük önem arz ediyordu. Her yıl Xingzhou sponsor olduğundan doğal olarak davet ediliyordu.

Shen Dai sessiz kaldı.

“Sen de toplantıya gelmelisin. Ama onunla özel olarak görüşmene gerek yok,” dedi Qu Moyu buyurgan bir tonda, “Onunla yemeğe çıkmana ya da Qiu Qiu’yu görmesine müsaade edemem.”

Shen Dai dişlerini gıcırdattı.

“Qiu Qiu yavaş yavaş beni kabul ediyor, yakında Bai Xiangwan’ın feromonuna ihtiyacı kalmayacak. Sosyal özgürlüğünü kısıtlamak istemiyorum ama senin ve Qiu Qiu’nun Bai Xiangwan’la yakınlaşmasına tahammül edemiyorum. Lütfen elinden geldiğince şüphe yaratmaktan kaçın,” dedi Qu Moyu, eğildi ve Shen Dai’nin feromon bezlerini öptü, “Tamam mı? Bana söz ver.” Sesi nazikti ama Shen Dai sırtından aşağı bir ürperti indiğini hissetmişti.

Shen Dai derin bir tonla, “Anladım,” dedi.

Bai Xiangwan ve Xiaodie çarşamba günü başkente gelmişti ve değişim toplantısı beş altı gün sürecekti. Shen Dai onları yemeğe davet edecekti ama Qiu Qiu’ya bakacak kimse olmadığı için Cheng Zimei’nin evinde yemek yemeye karar verdi.

Aynı zamanda da zaman ayırıp büyükannesini görmek için hastaneye gitmesi gerekiyordu.

Perşembe sabahı, Shen Dai kızışma döneminde ihtiyaç duyacağı her şeyi Qiu Qiu’nun bebek çantasına koydu. Zamanı hesaplayarak ona göre işten izin almıştı. Ama beklediği gibi kızışma dönemi başlamazsa başı belaya girecek ve Qu Moyu’ya neden Qu Malikânesi’ne geri dönmediğini açıklamak için yeni bir bahaneye ihtiyacı olacaktı.

Lakin şu anda daha iyi bir planı yoktu. Qu Moyu tarafından en savunmasız anında yakalanmaktansa gerçeği sonradan itiraf etmesi daha iyi olurdu.

Qu Moyu, Lao Wu’dan toplantı bitince Shen Dai’yi almasını istediği için önce Qiu Qiu’yla beraber eve gidecekti. Lao Wu ayrılır ayrılmaz da bir taksiye atlayıp Cheng Zimei’nin evine gidecekti.

Cheng Zimei’nin evinde kaldığı dönem yedek anahtarı vardı. Eve girdikten sonra, önce Qiu Qiu’yu odaya bıraktı, cep telefonuyla sebze ve şarap sipariş ettikten sonra, kuryenin gelmesini beklerken inhibitörlerini ve gıda takviyelerini tekrar kontrol etti.

Aniden kalbi daha hızlı atmaya başladı, dizlerinin bağı çözüldü ve bedenini bir ter tabakası kapladı. Bu his göz açıp kapayıncaya dek geçmişti ama şoku üstünden hala atamamıştı. Kızışma döneminin artık eli kulağındaydı ve muhtemelen bir iki gün içinde başlamış olacaktı. Hormon dalgalanmaları daha sık hale geldiğinde inhibitör almak durumunda kalacaktı. Geçmiş tecrübelerine bakılırsa, ya yarın ya da yarından sonraki gün büyük olasılıkla inhibitör alması gerekecekti.


5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x