İçeriğe geç
Home » Alpha Predator 89. Bölüm

Alpha Predator 89. Bölüm

Shen Dai yatakta yuvarlanmaya devam etti. Bir an için o kadar çok üşümüştü ki, yorgana sıkıca sarılmak zorunda kalmıştı. Ardından dayanılamayacak kadar ateş bastı ve hava alabilmek için yorganı tekmeledi.

Yüzüne elleriyle dokundu, yanıyormuş gibi sıcaktı. Kasıklarındaki kemikler sıkışıyordu ve beyni zonkluyordu. Ayrıca şehvetten ötürü yanıp kül olacakmış gibi hissediyordu. Yataktan kalkmaya çabaladı ve misafir odasının banyosuna girdi. Duvarlara tutunarak klozete oturdu ve şişmiş halde olan arka bölgesini sertçe okşamaya başladı. Bu dayanılmaz işkenceden kurtulsa da ağlamaktan kendini alamadı ve hemen dudaklarını ısırdı. Ancak bu his sadece yüzeyseldi. İçindeki boşluğu tatmin etmesi çok zordu. Bedeni sürekli işgal edilmek, işaretlenmek ve fethedilmek için haykırıyordu. Feromon bezlerinden gelen çiçeksi koku çok tatlıydı ve adeta içini gıdıklıyordu. Sanki yeterince nefes alamayacak da boğulacakmış gibiydi.

Kendisini biraz rahatlattıktan sonra vücudu bitkin düştü. O anda bu kızışma döneminin beklediğinden daha şiddetli olduğunu ve düşündüğü kadar kısa sürmeyeceğini fark etmişti.

Sendeleyerek yatağının başucuna döndü, komodini açmak için eğildiğinde dizlerinin bağı çözüldü ve yere doğru düşerek alnını komodinin kenarına vurdu. Başı dönüyordu, yatağın kenarında halsiz bir şekilde duruyordu ve yarı baygın durumdaydı.

Ne kadar süre geçmişti bilinmez, Xiaodie’nin endişeli sesiyle kendine geldi. Puslu gözlerini açtı ve Xiaodie’nin paniklemiş bir halde ona yardım etmeye çalıştığını gördü, “Shen Laoshi, bayıldın mı? Şimdi nasılsın?”

“Yok, iyiyim,” dedi Shen Dai. İlk cinsiyeti erkek olduğundan Xiaodie’den çok daha uzun ve güçlüydü. Dolayısıyla Xiaodie onu yerinden kımıldatamıyordu. Tüm gücünü topladı, yatağın kenarına yaslandı ve Xiaodie’nin yardımıyla yatağa sırtüstü uzandı.

“Shen Laoshi, inhibitör işe yaramıyor mu?”

“Yeterince almadım,” dedi Shen Dai ve zayıf bir şekilde komodini işaret etti, “İçinde bir tane daha var, onu bana verir misin?”

Xiaodie yeni bir inhibitör çıkardı, paketi yırttı ve Shen Dai’ye verdi. Shen Dai onu içtikten sonra kendini tekrar yorgana sardı. İnhibitör anında etki etmeyeceğinden bir müddet daha buna katlanmak zorundaydı.

“Shen Laoshi, alnında bir şişlik var. Kafanı mı vurdun?”

Shen Dai mırıldandı, “İyiyim…..”

Xiaodie, Shen Dai’nin alnına dokundu ama o kadar sıcaktı ki hemen elini geri çekti, “Shen Laoshi, ateşin çok yüksek!” Hayatında hiç kızışma dönemine girmiş bir omega görmemişti ama bu kadar yüksek ateşin ciddi sorunlara yol açacağını biliyordu.

“Sorun yok, inhibitör….” dedi Shen Dai, sesi doğru düzgün çıkmıyordu, “İnhibitör işe yarayacak.”

“Öyleyse, gıda takviyesi lazım mı?” dedi Xiaodie, aslında dersine epey çalışmıştı ama Shen Dai’nin bu hali onu çok korkutuyordu.

“Biraz önce içmiştim,” dedi Shen Dai, kaotik beynine rağmen konuşmak için çabalıyordu, “Her…beş altı saatte bir alıyorum.”

Xiaodie saate baktı, “Tamam, zamanı gelince hatırlatırım.” Kaşlarını çattı ve kalbinde huzursuzluk hissederek yatağın yanında durdu. Shen Dai’nin şu anda yarı ölü vaziyette olduğunu söylemek pek de yanlış olmazdı. Vücut ısısı yükseliyor ve terlemeye devam ediyordu, ayrıca bedeni hamur gibi olmuştu. Sınırlı tecrübesi ve bilgisiyle omegaların kızışma dönemlerine göre bu halinin normal mi olduğunu ya da aslında bir sorun mu olduğunu ayırt edemiyordu.

Shen Dai’nin arzuları yeniden kabardı ve vücudu istemsizce şiddetle seğirmeye başladı. Tüm yüzünü yorgana gömdü, sesi boğuk çıkıyordu, “Xiaodie, dışarı çık lütfen…” Başkalarının önünde utanç verici bir halde olmak istemiyordu.

Xiaodie kendine geldi, “Ah, tamam!” Utanç içinde odadan çıkıp kapıyı kapattı. Oturma odasına geri döndü, Qiu Qiu’nun beşiğinin yanına oturdu ve telefonla omegaların kızışma dönemini araştırmaya devam etti. Orada yazan popüler semptomlardan bazıları Shen Dai’ye uyuyordu, bazılarıysa uymuyordu. Bir omeganın doğumdan sonraki ilk kızışma döneminin daha şiddetli geçeceğini ve dengesizlikler olacağını okuduğunda içini yeniden bir tedirginlik kapladı.

Bir saatten fazla bekledikten sonra, Xiaodie zamanın neredeyse dolduğunu gördü, bu yüzden Shen Dai’nin yemesi için buzdolabından gıda takviyesi çıkardı. Şu anda Shen Dai yemek yiyecek halde olmadığından enerjisini ancak gıda takviyeleri alarak toplayabilirdi.

Odaya girdiğinde, Shen Dai muhtemelen enerjisi tükendiği için tekrar bayılmıştı. Aceleyle Shen Dai’yi sarsarak uyandırdı ve ağzına bir tüp macuna benzeyen gıda takviyesini sıktı.

Shen Dai’nin gözleri usulca aralandı ve kafası karışmış bir şekilde Xiaodie’ye boş boş baktı.

Xiaodie endişeye boğulmuştu, “Shen Laoshi, hadi hastaneye gidelim. Bu halin beni çok korkutuyor.”

Shen Dai anlayıp anlamadığını bilmiyordu ama başını hafifçe salladı.

Tam o anda Xiaodie’nin oturma odasındaki cep telefonu çaldı. Shen Dai’yi yatağa geri yatırdı ve telefona cevap vermeye gitti. Arayan kişi Bai Xiangwan’dı.

Xiaodie derin bir nefes aldı ve telefona cevap verdi, “Alo, Laoshi.”

“Xiaodie, toplantım yeni bitti. Şimdi daha iyi misin? Herhangi bir ilaca ihtiyacın var mı?”

Bai Xiangwan’ın sesi sakindi ama gürültülü bir yerde olduğu için arkasından bazı sesler geliyordu.

“Ah, daha iyiyim. Herhalde yediğim bir şey dokundu. Biraz dinlenirsem, hiçbir şeyim kalmaz.”

“Akşam yemeği yiyebildin mi? Bu arada yoğurt mideye iyi geliyor……”

O anda Qiu Qiu aniden çığlık attı ve mırıldanmaya başladı.

Telefonun iki ucunda da sessizlik oldu.

Bai Xiangwan şüpheyle, “Qiu Qiu’nun sesi mi o?” diye sordu.

Xiaodie’nin beyni patlamak üzereydi, bu yüzden ses çıkarmaya cesaret edemedi.

“Shen Dai’yle misin? Otelde misiniz yoksa….” dedi Bai Xiangwan, ardından duraksadı, “Xiaodie, doğruyu söyleyerek izin isteseydin de verirdim.”

“Özür dilerim Laoshi!” dedi Xiaodie, en sonunda dayanamamıştı. Çünkü daha mezun olmamış küçük bir kızdı, “Aslında Shen Laoshi kızışma dönemindeyken Qiu Qiu’ya bakmamı istemişti. Başkalarına söylemememi tembihledi ama bir terslik varmış gibi hissediyorum. Birkaç kez bayıldı ve o kadar korkuyorum ki ne yapacağımı bilemiyorum.”

Bai Xiangwan sabırla güvence verdi, “Endişelenme Xiaodie, endişelenme, sorun yok, tane tane söyle, neredesin?”

Bai Xiangwan’ın teskin edici sesi sayesinde Xiaodie biraz da olsa sakinleşmişti. Derin bir nefes aldı ve, “Cheng Laoshi’nin evinde,” dedi.

“Korkma ve sadece Shen Dai’yle Qiu Qiu’ya göz kulak ol. Birazdan orada olacağım.”

Yirmi dakikadan kısa bir süre içinde Bai Xiangwan oraya vardı. Az önce eczaneye uğrayıp feromonları engelleyen bir maske almış ve yüzüne takmıştı. Bu şey normal durumdaki omega feromonlarını filtreleyebilirdi. Fakat kızışma dönemindeki bir omeganın feromonlarının ancak %40’ını engelleyebilirdi. Sonuçta, feromonların vücuda istilası çok yönlüydü ve solunum sistemi bunun sadece bir parçasıydı.

Ama hiç yoktan iyiydi.

Xiaodie tereddütle, “Laoshi, içeri girmen uygun mu?” diye sordu.

Bai Xiangwan havadaki feromonların kokusunu çoktan almıştı, “Kendimi kontrol edebilirim.”

“O halde Shen Laoshi’nin durumuna bakman lazım. Shen Laoshi her şeyin normal olduğunu söylese de ben ona bir şey olmasından korkuyorum.”

Bai Xiangwan misafir odasına yürüdü, nefesini ayarladı ve kapıyı iterek açtı. Gecenin Kraliçesi Çiçeği’nin hoş ve kafa karıştırıcı kokusu her yeri sarmıştı; vücudu aniden alev aldı ve gözleri karardı. Yumruklarını şiddetle sıktı ve ayaklarını kapıya çiviledi; ne içeri girebiliyor ne de geri çekilebiliyordu.

Gıda takviyelerini aldıktan sonra, Shen Dai biraz fiziksel güç kazanmıştı. Pijamalarının düğmeleri açık vaziyette ve teni görünür şekilde yatakta kıvranıyordu. İnhibitör biraz işe yarasa da arzularını bastıramıyordu, bu yüzden bu geceyi atlatırsa daha iyi hissedecekti.

Bu sırada, yoğun sisin içinden berrak ve sıcak bir feromon patladı ve Shen Dai’nin beyin hücrelerine hücum etti. Vücudu zangır zangır titrerken güçlükle de olsa başını çevirdi ve kapıda tanıdık bir figür gördü. Odadaki ışık loştu ve yüzü net olarak görülemiyordu, ancak Bai Xiangwan’ın karaağaç kokusu onu çepeçevre sarmıştı.

Shen Dai acı içinde inledi ve zihnini uyandırmaya çalıştı. Ama içgüdüsel olarak bir alfa tarafından rahatlatılmak istiyordu. Yavaşça yatağa büzüldü ama gözleri Bai Xiangwan’a sabitlenmişti ve feromon dalgalanması da giderek artıyordu. Canavarı cezbetmek ve kendi vücuduna çekmekten kendisini alamıyordu.

Bai Xiangwan eliyle kapı pervazını öylesine sıkıyordu ki, eli mosmor olmuştu. Dudağını sertçe ısırdı, yürüdü ve dikkatlice nefes aldı, “Ah Dai, şu anki durumun hiç iyi değil. Seni hastaneye götüreceğim.”

Shen Dai, Bai Xiangwan’a boş boş baktı ve fısıldadı, “Shixiong……” Elini uzattı ve Bai Xiangwan’ın ceketinin köşesini tuttu; ıslak gözleri yalvarırcasına bakıyordu, “Shixiong, kurtar beni……”

Bai Xiangwan’ın alnındaki mavi damarlar şişmişti ve gözleri kan çanağına dönmüştü. Shen Dai’nin bileğini tuttu ve o tüm çılgın, şiddetli ve hayvani arzular kükreyip bedeninde gezindi. Ardından dişlerini gösterdi; köpek dişlerinin kökleri ölümüne kaşınıyordu. O anda mantığı ve içgüdüleri tıpkı cennetle dünya arasındaki savaş gibi bir savaşa tutuşmuştu.

Shen Dai de acı çekiyordu ve bilekleri titriyordu. Bai Xiangwan’ı hem uzaklaştırmak hem de kendisine çekmek istiyordu. Eğer iki tane inhibitör almamış olsaydı muhtemelen çoktan kafayı sıyırmış olacaktı ama şu anda kalan bilinç kırıntısına tutunuyordu ve vücudunu kontrol eden bu ilkel arzularla mücadele ediyordu.

Bai Xiangwan aniden Shen Dai’yi çevirdiğinde Shen Dai, “Yapma!” diye haykırdı.

Xiaodie kapıda donup kalmıştı, o anda ne yapacağını bilmiyordu ve bu olayın ne gibi sonuçlara yol açacağını kestiremiyordu.

Bai Xiangwan homurdanırken şakaklarına iki kez şiddetle vurdu. Acıyı kullanarak mantığını yitirmemeye çalışıyordu. Shen Dai’nin omzunu tuttu ve feromon çıkartmasını söküp attı.

Shen Dai’nin feromon bezlerindeki diş izlerini ve ameliyat kesiklerini görünce, Bai Xiangwan afallayıp kaldı.

Shen Dai gözyaşlarına boğulmuştu, “Shixiong, lütfen….kurtar beni….”

Bai Xiangwan o anda kalbi titreyerek Shen Dai’ye baktı. Büyük elini nazikçe Shen Dai’nin başına koydu ve saçlarını okşadı, “Ah Dai, korkma, sana yardım edeceğim.”

Shen Dai durmaksızın ağlıyor ve yardım dileniyordu.

Bai Xiangwan yüzündeki maskeyi çıkardı, eğildi ve köpek dişleriyle Shen Dai’nin feromon bezlerini ısırdı.

Kalıcı işaret, geçici işaretten farklıydı. Kalıcı işaret, köpek dişlerinin ete nüfuz etmesi ve feromonlarını içine enjekte etmesiyle oluyordu. Aynı zamanda, alfanın omeganın içine girmiş olması ve onunla düğüm oluşturuyor olması gerekiyordu. Geçici işaretleme sırasında, köpek dişleri feromon bezlerini ısırır ve rahatlatıcı bir feromon salgılardı. Bu yol omegayı rahatlatmak ve acısını dindirmek için kalıcı işareti taklit etmek amacıyla kullanılırdı.

Shen Dai çığlık attı ve ensesindeki acı, sayısız dağınık hatıranın zihnine akmasına neden oldu. O mutlu, acılı, umutlu, çaresiz, sevgi ve nefret dolu anılar gözlerinde canlandı ve hıçkırıklara boğuldu.

Xiaodie tam hocasının aklını kaybetmemiş olduğuna seviniyordu ki, o anda çalınan kapı kalbini bir anlığına durdurdu.

Kapının arkasından derin ve acımasız bir ses geldi, “Kapıyı açın!”


ÇN: Tuttuğunuz nefesi şimdi bırakın…..AYYYYY ÇILDIRIYORUM AMA BEN MOYU GELDİ OFOFOFOF NE OLACAK ŞİMDİ İMDAT

5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

1 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Innerchild
Innerchild
17 gün önce

Sen şimdi naneyi yemedin mi bai

You cannot copy content of this page

1
0
Would love your thoughts, please comment.x