İçeriğe geç
Home » Alpha Predator 94. Bölüm

Alpha Predator 94. Bölüm

Bakıcı Qiu Qiu’yu hastaneye getirdiğinde Qiu Qiu, Shen Dai’nin feromonunun kokusunu alır almaz cıvıldamaya başladı. Shen Dai onu kucağına alınca boncuk boncuk gözlerini babasına dikti. Yavaşça gözleri doldu ve minik ağzını büzdü. Son derece içlenmiş görünüyordu.

Shen Dai’nin yüreği sızlıyordu ve kendisini çok suçlu hissediyordu. Hemen Qiu Qiu’yu öpücüklere boğdu ve sakinleştirmeye çalıştı.

Bayan Qu, Qiu Qiu’nun yanağına dokundu, “Qiu Qiu, ne kadar da tatlı bir bebeksin.” Gözleri karışık duygularla ışıldıyordu. Qiu Qiu ona hep Qu Moyu’nun bebekliğini hatırlatıyordu. Qiu Qiu’nun da S-seviyesini öğrendiğinden beri baba-oğulun benzerliklerini daha çok fark ediyordu. İştahı açık, tombul bir bebekti ve istediği ya da istemediği şeyleri açıkça belli ediyordu. Qu Moyu da bebekken tam olarak böyleydi.

Şu anda Qiu Qiu’nun ağladığını görmek onu üzerken, kendi oğluna o zamanlar nasıl öyle davranabilmişti? Bunu düşünmek bile canını yakıyordu.

Shen Dai, Qiu Qiu’nun süt kokan bebek kokusunu içine çekti. Bu sıcacık koku Shen Dai’ye güç kazandırmıştı.

Bayan Qu söze girdi, “Ah Dai, burada kalmanız çok iyi olacak. Hem şirkete de yakın, öğle arasında eve gelip Qiu Qiu’yu görebilirsin. Böylece bütün gün ayrı kalmamış olursunuz.”

“Tamam.”

Bu ev onun ve Qiu Qiu için gerçekten de çok uygundu. Qu ailesinden tamamen kopmamış olsa da en azından Qu Moyu ile aynı çatı altında diken üstünde yaşamayacaktı. Ancak Qu Moyu’yu anımsayınca tereddüt etti.

“Merak etme, burada şifre yok,” dedi Bayan Qu ve parmaklarıyla Qiu Qiu’nun minik bir kedi yavrusuna benzeyen başını okşadı, “Buraya gelmesine belki engel olamam ama istemezsen kapıyı açmama hakkın var.”

Shen Dai aslında pek de endişelenmiyordu. Çünkü bu dünyada S-seviyesi bir alfayı durdurabilecek çok az şey vardı.

Pazartesi günü işe gittiğinde, Shen Dai ensesine çift katmanlı feromon çıkartması yapıştırdı. Karaağaç kokusu günden güne kayboluyordu ve zaten ilaç kokusuyla kaplanmıştı.

Enstitüye vardığında, atmosferin ilk döndüğü zamankinden daha farklı olduğunu gördü. Bazı meslektaşlarının sözlerinde ve eylemlerinde ona karşı olan bir saygı emaresi seziyordu sanki.

Qu Moyu ve Zhou Xiaochu’nun nişanlarının atılmış olduğu haberi aslında çok popüler değildi. Sonuçta Qu Moyu ünlü biri değildi ve sadece bir iş adamıydı. Hisse senetleri etkilenmiş olsa da bu haber, büyük kapsamlı bir etkiye sebebiyet vermemişti. Mali çevrede daha fazla dikkat çeken şey, Qu ailesinin X Bankası’yla işbirliğini kolaylaştırmak için Zhou ailesini kullanmasıydı. Bu köprüyü geçene kadar ayıya dayı demekti ama evlilik iptal olduğuna göre, finansal olarak da etkilenecekler miydi?

Ve Xingzhou Grubu’nun içinde, Shen Dai doğal olarak dedikodunun odak noktasıydı. İki yıl önceki skandallardan tutun da Shen Dai’nin bir yıl hastalık izni almasına, hatta Qu Moyu için alfa bir oğul doğurduğuna kadar her şey kulaktan kulağa dolaşıyordu. Ayrıyeten Qu Moyu ona bizzat öğle yemeği getirdikten sonra nişanı atmıştı. Bütün bu hikayeler birleştiğinde ilgi çekici bir televizyon dizisine konu olabilirdi. İlk başta Shen Dai’yi küçümseyerek alay konusu ediyorlardı. Ancak onun külkedisi masalındaki gibi “Prens’in Sarayı”na girdiğini görünce diğerleri de hayaller alemine dalmışlardı.

Shen Dai zaten bu tür tepkilere hazırlıklıydı ama yine de bu garip atmosferden rahatsız olmuştu. Bu yüzden yarım gününü ofisine kapanarak geçirmişti.

Öğle yemeği molasında eve gitmedi. Her ne kadar Qiu Qiu’yu çok özlemiş olsa da, Qiu Qiu’nun ona karşı olan bağımlılığının yavaş yavaş azalmasını umuyordu. Daha da önemlisi, büyükannesini ziyaret etmesi gerekiyordu.

Büyükannesi de Qiu Qiu’yu çok özlüyordu ama Shen Dai’nin bebeği hastaneye getirmesini istemiyordu. Yemek sırasında birkaç kez Shen Dai’ye hastaneden ne zaman taburcu olacağını sordu. Shen Dai ona gerçeği söylemeye dayanamadı, bu yüzden onu teskin etmek için çok yakında hastaneden çıkacağını söyledi.

Shen Qin o gün çok kibar ve düşünceliydi. Onu her zamanki gibi Qu Moyu’dan para istemeye gizlice ikna etmeye çalışmakla kalmamış, aynı zamanda Qiu Qiu’yu ve işini de sormuştu. Ayrıca büyükannesine bakacağına dair söz vermişti.

Shen Dai, Shen Qin’i çok iyi tanıyordu ve bu tepki, şüphesiz ki kaz gelecek yerden tavuk esirgemeyen birinin tavırlarıydı. Shen Dai onu görmezden gelerek karşılık vermedi ve büyükannesiyle öğle yemeği yedikten sonra oradan ayrıldı.

İnsanlar her zaman gerçekleri çarpıtır ve kendi istedikleri gibi göstermek için gerçeklerin üstünü süslü laflarla örtmeye kalkışırlardı. Dolayısıyla ofisindekiler gerçekleri bilmiyorlardı.

Shen Dai de aralarında geçenleri düşünmek istemiyordu. Adeta bir bataklığın içine düşmüştü. İlk başta tırmanmak istemişti ama ne kadar çok mücadele ederse o kadar derine gömülmüştü. Artık kendi kendine çabalamaktan vazgeçmeli ve hayatının iplerini kaderin ellerine vermeliydi.

Böyle sakin bir şekilde geçen birkaç günden sonra, sadece Bayan Qu bebeği bir kere görmeye gelmişti. Fakat Qu Moyu’nun sesi soluğu çıkmıyordu ve Shen Dai giderek daha da endişeleniyordu.

O gece Shen Dai, Qiu Qiu’yu yıkıyordu. Qiu Qiu kurbağa şeklindeki minik küvette yatıyor ve mutlu bir şekilde bacaklarını çırpıyordu. Dolayısıyla Shen Dai’nin önünü tamamen ıslatmıştı.

Kenarda izleyen bakıcı güldü, “Dört aylık bir çocuğun bu kadar enerjik olması nadirdir. Şu minik kuzuya bakın, kolları ve bacakları ne kadar da uzun. Gelecekte çok uzun boylu bir delikanlı olacak.”

Shen Dai, Qiu Qiu’nun tombul bacaklarını tutup ısırdı. Qiu Qiu sevinçle kıkırdamaya ve cıvıldamaya başladı. Shen Dai de onunla beraber gülüyordu ve nedense sadece onu gördüğünde gerçekten rahatlamış hissediyordu, “Tamam, oynamayı bırakalım. Bu kadar enerjik olursa tekrar uyumaz. Lütfen havluyu bana uzat, Chen kız kardeş.”

Shen Dai tam Qiu Qiu’yu kuruluyordu ki, o anda kapı çaldı.

Bakıcı Chen rahat bir şekilde kapıyı açmaya yöneldi, “Bu saatte kim gelmiş olabilir ki?”

Shen Dai aniden arkasından, “Chen kız kardeş,” diye seslendi ve aceleyle oturma odasına giderek havluyu ona verdi, “Lütfen Qiu Qiu’yu sen kurula ve kuruladıktan sonra da onu uyut. Kapıyı ben açacağım.”

“Ah, tamam.”

Shen Dai kapıya yürüdü ve mercekten dışarı baktı. Tahmin ettiği gibi gelen kişi sahiden de Qu Moyu’ydu. Kısa bir süre tereddüt ettikten sonra kapıyı açtı.

Qu Moyu kapının bu kadar kolay açılmasını beklemiyormuş gibi görünüyordu. Elinde renkli bir hediye kutusu tutuyordu ve biraz komik görünerek boş boş Shen Dai’ye bakıyordu.

Shen Dai’nin yüzünde hiçbir duygu yoktu ve bakışları bile gayet sakindi. Tüm çabalar nafile olduğunda bazen sessizlik son seçenekti.

Qu Moyu açıklanamaz bir şekilde biraz gergin hissediyordu. Elindekileri Shen Dai’ye verdi, “Bunları Qiu Qiu için aldım. Okuduğum kadarıyla kavrama pratikleri yapması gereken bir dönemdeymiş.”

Shen Dai kutuyu ondan aldı. Kutuda üç ila altı aylık bebeklerin kavrama oyunları oynamasına yardımcı olan havuç şeklinde oyuncaklar vardı.

Qu Moyu içeri girmek üzereydi ama deri ayakkabıları eşiği geçer geçmez duraksadı ve Shen Dai’ye dikkatle baktı, “Ah Dai, içeri girebilir miyim?”

Shen Dai zaten Qu Moyu ile Bai Xiangwan hakkında konuşmak için bir fırsat arıyordu. Böylece onu içeri buyur etti.

Shen Dai’nin onayını alınca Qu Moyu’nun gözleri ışıldadı. İçeri böyle davet edileceğini hiç beklemiyordu. Yanından geçerken, feromon algılama yeteneğini anında geliştirdi ve geçici işaretin kokusunu Shen Dai’nin alamayınca içi rahatladı.

Son birkaç gün içinde Shen Dai’yi görmek için cana atıyordu ama onun bedeninde başka birinin kokusunu almaktan çok korkuyordu. Bu yüzden birkaç gün dişini sıkmak ve buna katlanmak zorunda kalmıştı.

Qu Moyu odaya girer girmez oturma odasına baktı ve Qiu Qiu’yu göremeyince rahat bir nefes verdi. Oğlunu görmek istemediğinden değildi, daha önce feromon baskısı kullandığı için onu korkutmuş olduğundan endişeleniyordu. Belki de her şeyi daha da kötü bir hale getirmişti, “Qiu Qiu nerede?”

“Uyuyor.”

Qu Moyu gidip bakmak istiyordu ama hala çekiniyordu. Eğer bebeği uyandırırsa Shen Dai onu suçlayacaktı, “Mn, o zaman bırakalım uyusun.”

Shen Dai oyuncağı masaya koydu ve Qu Moyu’nun yakınında durarak onun konuşmasını bekledi.

“Ah Dai,” dedi Qu Moyu yumuşak bir sesle, “Özür dilerim, sana verdiğim sözü tutamadım. O gün dayanamayıp Bai…..” Shen Dai’yi o kadar kıskanıyordu ki, o adamın adını bile anmak istemiyordu.

Shen Dai alçak bir tonla cevap verdi, “Ben de seninle Profesör Bai hakkında konuşmak istiyordum aslında.”

Qu Moyu kaşlarını çattı, “Ne konuşmak istiyorsun?”

“Profesör Bai’nin o gün gelmesi tamamen bir kazaydı. Xiaodie’den Qiu Qiu’ya bakmasını istemiştim, hasta gibi göründüğümü düşünerek onu aramış. Profesör Bai nezaketinden ötürü yardım etmek için gelmişti,” dedi Shen Dai ve başını eğdi, “Bu konudaki tek açıklamam bu.”

Shen Dai’nin söylemesine gerek yoktu ve Qu Moyu da olayların bu şekilde geliştiğini az çok tahmin edebiliyordu. Olayların nasıl geliştiği mühim değildi zaten; asıl önemli olan Bai Xiangwan’ın Shen Dai’yi geçici olarak işaretlemesiydi. Omegasına başka bir alfanın feromonları bulaşmıştı. Kalbi ağzında atıyordu ve çok öfkeliydi ama yine de kendini tutuyordu, “Demek öyle.”

“Bundan sonra bir daha görüşmeyeceğiz. Profesör Bai ender bir yetenek. Umarım onu işyerindeyken küçük düşürmeye çalışmazsın.”

Qu Moyu arka azı dişlerini gıcırdattı, “Yani bana söylemek istediğin şey buydu.” Bu zamana kadar içinde tuttuğu her şeyi Shen Dai’ye söylemek için gelmişti ama Shen Dai ona sadece Bai Xiangwan’dan bahsetmişti!


ÇN: Qu Moyu çen adam mı oldun eşek sıpası. Bizi tam 90 küsür bölüm beklettin şerefsiz fgfdkdf neyse böyle devam et sakın bozma lütfen

Oyuncaklar ve Qu Moyu: / cr: üstünde

Ayrıcaaa bu, Weibo’da denk geldiğim mini bir fiction. Ben beğendiğim için sizlere de bunu çevirmek istedim… Fiction yazarı: 赵_Nan

Shen Dai’nin gözünden bir yıl

Görmediğiniz için bazen uzun zaman önce iyileşen yaraların mühim olmadığını düşünüyorsunuz. Ama arada bir tekrar acıdığında, varlığını hatırlıyorsunuz. Halbuki geriye dönüp baktığınızda, net bir şekilde hatırlanamayacak kadar uzak olan şeyler, pişmanlık bile sayılmamalı.

Hayatındaki belirli bir andan itibaren, insan geçmişteki halinden biraz farklı olur. Bazı insanları yavaş yavaş unutabilirsiniz ama o insanların üzerinizde bıraktığı izler sizi kontrol etmeye devam eder.

Parlak güneş üzerine düşerken Shen Dai parkın kenarındaki bankta oturuyor ve gözlerini kısarak güneşe bakıyordu. Bir ay olmuştu ve vücudu nihayet iyileşmişti. Ayın ilk yarısını yatakta geçirmesine rağmen neyse ki bebeği hala onunlaydı. Shen Dai başını eğdi ve karnının alt kısmına dokundu. Yüzü ifadesiz gibi görünse de gözlerinin köşeleri hafifçe kıvrılmıştı.

Qu Malikânesi’nde yaşadığı her şeyi bir rüya olarak varsaymaya karar vermişti. Ancak artık bu rüyadan uyanma vakti gelmişti. O kişiye gelince ise, onu düşünmeyecek, anımsamayacak ve adını bile anmayacaktı.

“Bebek çok sağlıklı,” dedi doktor, ona baktı ve gülümsedi. Önünde duran omega çok güçsüz görünüyordu ama yine de Shen Dai’nin bakışları nazik ve şefkat doluydu.

“Teşekkürler doktor,” dedi Shen Dai gülümseyerek ve hafifçe şişmiş olan karnını ovuşturdu. Karnındaki minik şey üç aydır epey sorun çıkarmış olsa da artık eskiye göre gayet iyi durumdaydı. İlk üç ay yediği her şeyi kusuyordu ve bir ayda neredeyse sekiz kilo vermişti lakin karnındaki bebek yine de sağlıklı bir şekilde gelişiyordu.

Shen Dai sessizce içinden şöyle dedi: Bebeğim, babanın tek dileği senin sağlıklı ve mutlu bir hayat sürmen….

Qu Malikânesi’nden ayrılalı tam altı ay olmuştu artık.

Akşamleyin banyo yaparken, Shen Dai yanlışlıkla feromon bezindeki yara izine dokundu. Kaçınılmaz olarak ona tüm sevgisini ve sevincini veren ama benlik saygısını ve kişiliğini ayakları altında çiğneyen kişiyi hatırladı.

Qu Moyu’yu seviyor muyum? diye sordu kendi kendine. Evet, onu çok sevmişti. O adam onu karanlıktan çekip çıkarıp kalbini tarif edilemez bir sıcaklıkla doldurmuştu. Peki Qu Moyu’dan nefret mi ediyordu? Evet. Kendisine inanmadığı için ondan nefret ediyordu, işareti silmeye zorladığı için ondan nefret ediyordu, Qiu Qiu’yu aldırmaya zorladığı için ondan nefret ediyordu.

Karnındaki bebek onun duygularını hissetmiş gibiydi ve onu hafifçe tekmelemişti.

“Biliyorum bebeğim, baban bundan sonra mutsuz olmayacak.”

“Omega babası, tebrikler. Minik alfa bebeğiniz gayet sağlıklı ama erken doğduğu için iki hafta kuvözde kalması gerekiyor.”

Shen Dai bebeğe tekrar bakmak için başını eğdi ve gözyaşlarına boğuldu. Bebeğini umutsuzca kuvöze bırakmak zorundaydı.

Neyse ki, kuvözde yarım ay kaldıktan sonra Qiu Qiu hastaneden taburcu edilmişti ve günden güne büyüyordu. Çok yorgun olmasına rağmen, Shen Dai hayatın umut dolu olduğunu hissediyordu.

Qiu Qiu’yu gören herkes ona benzediğini söylese de Shen Dai onun yüzüne baktığında Qu Moyu’ya daha çok benzediğini düşünüyordu.

Acaba şimdi….nasıl? Bir yıl oldu. Çoktan nişanlısıyla evlenmiştir. Hatta belki de çocukları olmuştur. Her neyse unut gitsin, her şey çoktan bitti.

Qiu Qiu’ya iyi bakacaktı. Qiu Qiu’nun hayatını güneş ışığıyla dolduracaktı ve ona sevmeyi öğretecekti. Böylece diğer insanlar da onu sevebileceklerdi.

Kendisine gelince…Çok çabalayacaktı. Çok çabalayacak ve o adamı kalbinden silecekti…..


5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x