İçeriğe geç
Home » Alpha Predator 95. Bölüm

Alpha Predator 95. Bölüm

Shen Dai sakince Qu Moyu’ya baktı, “Kızdığını biliyorum ama hiçbir şey olmamış gibi davranamam. Başkan Qu’ya aramızdaki tüm sorunların ondan kaynaklanmadığını, hatta onunla hiçbir ilgisi olmadığını hatırlatmak istiyorum. En zor zamanlarımızda bana ve Qiu Qiu’ya yardım etti. Özel hayatında ona kızgın olman, bu öfkeyi işyerine de taşımanı gerektirmez.”

Qu Moyu’nun aniden nefesi kesildi. Bai Xiangwan’ın o gün ona söylediği şeyler birkaç gün boyunca zihnine işkence edip durmuştu. Bebeği ve omegası yapayalnızken o ne halt ediyordu? Nişanlanmıştı, kariyeriyle meşguldü ve şirketi nasıl avucunun içine alacağının hesabını yapıyordu. Shen Dai haklıydı, Bai Xiangwan’ın yardımı olmasaydı, omegası ve bebeği daha zor günler yaşayacaklardı. Daha da acı olanı, sürekli suçluluk ve pişmanlık duymamak uğruna hala öfkesini yöneltecek birini arıyor olmasıydı.

Bai Xiangwan’dan nefret ediyordu ama ondan nefret etmesinin tek sebebi Shen Dai’yi geçici olarak işaretlemiş olması değildi. Bir şekilde belli bir dereceye kadar onun rolünü üstlenerek Shen Dai’nin alfası ve Qiu Qiu’nun babası gibi davranmıştı. Tam da bu yüzden nefret ediyordu ve ne yaparsa yapsın artık zamanı geri alamazdı.

Ama en nihayetinde suçlanacak kişinin kendisi olduğunu adı gibi biliyordu.

Qu Moyu uzun bir süre sessizce başını eğdi ve ardından yumuşak bir tonla, “Haklısın. Sana yardım ettiği için aslında ona bir iyilik borçluyum,” dedi.

Shen Dai afallayıp kalmıştı. Bu sözleri söylemeye karar verdiğinde Qu Moyu’nun öfkesine göğüs germeyi planlıyordu.

Ama sonraki sözler Shen Dai’yi daha da şaşırtacaktı. Qu Moyu konuşmasını sürdürdü, “Endişelenme, ona bir şey yapmayacağım. Lancheng’deki projeyi o yönetiyor. Şirketin ona ihtiyacı var.”

Shen Dai donakaldı ve hızla Qu Moyu’ya karmaşık bir ifadeyle baktı.

“Ah Dai, bugün buraya gelme sebebim o gün seni işaretleme isteme nedenimin Bai Xiangwan tarafından kışkırtılmam ya da şehvet yüzünden heyecanlanmış olmam olmadığını söylemekti,” dedi Qu Moyu ve Shen Dai’ye baktı, gözleri derin ve anlaşılması zordu, “Seninle evlenmek istiyorum, seni işaretlemek istiyorum, sana yaşattığım tüm acıları telafi etmek ve sonsuza dek bir aile olmamızı istiyorum.”

Shen Dai’nin topuğu sessizce bir adım geriye gitti ve gözleri huzursuzca titredi. Qu Moyu’nun ani değişimi biraz çaresiz hissetmesine sebep olmuştu. Qu Moyu’nun bu sefer yeni hamlesinin ne olduğunu merak ediyordu. Acaba sert davranmanın bir işe yaramadığını anladığından mı böyle yumuşak davranıyordu?

Gelgelelim S-seviyesi bir alfa böyle bir tavrı uzun süre takınamayacak kadar çok gururluydu.

Shen Dai çabucak sakinleşti, bakışlarını yere eğdi ve cevap vermedi.

Qu Moyu da zaten onun yanıt vermesini beklememişti, “Qiu Qiu’ya uzaktan bir bakabilir miyim? Çok fazla yaklaşmadan, sadece görüp gideceğim.”

“Onu uyandırabilirsin.”

Qu Moyu çaresizce gülümsedi, “Tamam o zaman, başka bir gün görmeye gelirim.”

Qu Moyu’nun kapıdan çıktığını gören Shen Dai sersemliğini üstünden hala atamamıştı. Qu Moyu’nun hiçbir şey yapmayacağına inanmıyor gibiydi, bu yüzden kendi kendine birkaç şey mırıldanırken Qu Moyu çoktan gitmişti.

Uzun bir süre oturma odasında donakaldı ve Qiu Qiu’nun gerçekten de kavrama pratiği yapması gerektiğini düşünürken bakışları masadaki havuç şeklindeki oyuncak kutusuna kaydı.

Sonraki birkaç gün içinde Qu Moyu ortaya çıkmasa da Shen Dai onun varlığını her yerde hissedebiliyordu. Mesela, Araştırma Enstitüsü’ne aniden bir grup yeşil bitki gönderilmiş, personelin sandalyeleri daha ergonomik olanlarla değiştirilmiş ve hepsine alışveriş kuponları dağıtılmıştı. İki aylık ekipman bütçeleri sorunsuz şekilde onay almıştı ve enstitünün kafeteryası da baştan aşağı değişiyordu. Tabaklar, masalar yenileniyordu ve artık fazla mesai yapanlar için vardiyalı olarak şefler işe alınıyordu.

Herkes bunların hepsinin Shen Dai için olduğunun farkındaydı.

Kafeterya yenilenmeye başladığında Qu Moyu bizzat geldi. Şirketin CEO’su, sanki büyük bir inşaat yapılacakmış gibi çıkagelse de aslında sadece basit bir tadilattı. Bir grup sandalye ve masanın değiştirilmesi bir iki hafta içerisinde tamamlanabilirdi. Ancak CEO geldiği için ona eşlik etmek zorundalardı.

Qu Moyu kalabalığın içinde Shen Dai’yi gördüğünde, gözleri beş altı saniye ona sabitlendi. Shen Dai, tıpkı onu ilk gördüğü zamanki gibi beyaz bir laboratuvar önlüğü giyiyordu. Bazı insanlar özensiz giyinirken bazıları çok sade giyinirdi ama yalnızca narin kemikleri, beyaz teni ve sakin yürüyüşüyle Shen Dai beyaz önlüğün içinde oldukça yakışıklı ve göz kamaştırıcı görünüyordu. Bu büyüleyiciliğin tadını bir zamanlar almıştı ama ne yazık ki doyamamıştı.

Liu Xi öne çıktı, yöneticilere kafeteryanın yenilenmesini sağladıkları için teşekkür etti ve onlara bir talimatları olup olmadığını sordu.

Qu Moyu ona karşılık verdi, “Profesör Liu, yönetim şu anda şefle yeni menüyü tartışıyor. Bu sefer bütçe çok iyi ve gıda takviyeleri de arttı. Herhangi bir isteğiniz varsa doğrudan belirtebilirsiniz.”

Liu Xi gülümsedi, “Tamam. Araştırma Enstitüsü’nde fazla mesai yapan birçok insan var. Başkan Qu’nun bizim için kafeteryanın geceleri de açık olmasını sağlamasını hiç beklemiyordum. Gerçekten minnettarım.”

“Evet, Araştırma Enstitüsü yurtiçinden ve yurtdışından üst düzey yetenekleri işe aldığımız şirketin en önemli departmanı. Siz işinizde daha verimli olabilesiniz diye şirket size daha rahat bir çalışma ortamı yaratmakla yükümlüdür,” dedi Qu Moyu ve Shen Dai’ye baktı, “Kafeteryanın yenilenmesi konusunda fikri olan herkes idari departman ile görüşebilir.”

Kalabalık hep bir ağızdan, “Teşekkür ederiz Başkan Qu,” dedi.

Shen Dai, Qu Moyu’nun bakışlarını fark etmişti. Kalabalığın içinde duruyordu ve onun yanından geçmek istemiyordu ama oradaki pek çok kişinin onun hareketlerini süzüyor olduğunu biliyordu. Bu yüzden başını çevirdi ve Cheng Zimei’yle sohbet ediyormuş gibi yaptı.

Cheng Zimei kaşlarını kaldırdı ve alçak bir sesle, “Işığından bana da bahşettiğin için çok sağ ol,” dedi.

Shen Dai başını ifadesiz bir şekilde indirdi. Artık yeni çalışma ortamına, daha doğrusu diğer insanların tepkilerine uyum sağlamıştı. Başkalarının olumsuz yorumları ve tavırlarına alışmıştı ve görmezden geliyordu. Aksi takdirde orada çalışmaya devam edemezdi. Belki de Qu Moyu’nun görüşüne göre, kafeteryayı yenilemek bizzat yemek getirmekten daha nazik bir hareketti. Ama Shen Dai’ye göre Qu Moyu ne yaparsa yapsın, onu çok fazla etkilemeyecekti ve hemen adapte olacaktı.

Bütün düzenlemeleri uysalca kabul ettiği sürece, Qu Moyu’nun endişeli, kaotik ve abartılı oyunları elbet bir gün sona erecekti ve kendisiyle Qiu Qiu bir nebze de olsa huzur içinde yaşayabilecekti. Qu Moyu sonunda bu çekişmelerden bıktığında ve gerçekten ihtiyacı olan kişinin S-seviyesi bir omega olduğunu yeniden idrak ettiğinde Qiu Qiu’yla beraber özgürlüğüne kavuşacaktı.

Bu sırada kalabalıktan bir ses geldi, “Bu kafeterya hangi standartlara göre yenileniyor, beş yıldızlı otellere göre mi?”

Bu seste biraz küçümseme, biraz da alay vardı. Kulağa hoş geliyordu, ancak tonu rahatsız ediciydi. Ama kimse bu ironiye karşılık vermeye cesaret edemiyordu, çünkü gelen kişi Qu Chengchen’di.

Shen Dai’nin omuzları gerildi ama başını çevirmedi. Qu Chengchen’den derinden nefret ediyordu. Qu Chengchen onları tuzağa düşürmüş olmasaydı, Qu Moyu’yla şu anda bu hale gelmiş olmazdı. Eskiden onu görmek bile yetiyorken, şimdi onu sevemiyor olmaktan dahi rahatsız olmuyordu. Bir zamanlar hayran olduğu kişinin onu kendi elleriyle uçurumdan itişine şahit olmuştu ve artık aşktan yana olan tüm umutlarını kaybetmişti.

Kalabalıktan bir dizi “Başkan Qu” sesleri duyuldu.

Qu Chengchen geldi, kasıtlı olarak Shen Dai’nin tam omuzunun yanında durdu ve gülümsedi, “Mühendis Shen, görüşmeyeli uzun zaman oldu. Daha iyi misin?”

Shen Dai sessizce elini laboratuvar önlüğünün büyük cebine koydu ve yumruğunu sıktı.

Gözleri karanlık bir hal alan Qu Moyu yürüdü, Shen Dai’ye baktı ve ardından Qu Chengchen’e döndü, “Neden buradasın, iş gezisinde olman gerekmiyor mu?”

“Dün döndüm,” dedi Qu Chengchen ve Qu Moyu’ya baktı. İkisi aşağı yukarı aynı boydaydı ve bakışları da patlamaya hazır bir bomba gibiydi, “Geri döner dönmez Dage’nın enstitüyü iyileştirmek adına bazı yenilikler yaptığını duydum. Bu bütçe oldukça fazla.”

“Enstitünün bu yılki sonuçları çok iyi, olması gereken bu değil mi?”

“Evet, bence de öyle,” dedi Qu Chengchen gülümseyerek, “Bu harika bir hareket. Enstitünün verimliliği her zaman şirketimizin temel rekabet güçlerinden biri olmuştur. Umarım herkes şirketin ilgisini ve iyi niyetini hissedebilir.”

Kalabalık hızla onun sözlerini onayladı.

“Mühendis Shen?” dedi Qu Chengchen, başını eğdi ve vücudu da doğal olarak Shen Dai’ye doğru eğildi, “Bir yılı aşkın süredir izinliydin. Geri döndükten sonra nasılsın? Fikirlerin şirket için çok ama çok önemli.”

Qu Moyu bir uyarı mahiyetinde gözlerini kıstı. Qu Chengchen rekabette mağlup olsa da, Qu Moyu Xingzhou’nun dümenini elinde tuttuğu için aralarındaki çatışma hiç azalmamıştı. Sürekli olarak Qu Chengchen’in şirketteki gücünü işgal etmeye çalışıyordu ve ikinci amcasını da yönetimden uzaklaştırmak istiyordu. Doğal olarak Qu Chengchen eli kolu bağlı bir şekilde öylece beklemeyecekti. Qu Chengchen, Shen Dai’nin Qu Moyu için ne kadar önemli olduğunu öğrendiğine göre, muhakkak bu konuda bir şeyler planlayacaktı.

Shen Dai soğuk bir ifadeyle, “Başkanın düzenlemeleri gayet uygun,” dedi.

Qu Moyu, Qu Chengchen’e yan taraftan bir bakış attı, “Chengchen, Kimya Sanayisi Bakanlığı’nın bazı kararlarıyla senin ilgilenmen gerekiyor. Profesör Liu, Mühendis Shen, hadi biz ofise gidip konuşalım.”

Qu Chengchen gülümsedi ve hiçbir şey söylemedi.

Üçü kafeteryadan ayrıldı ve ofise geri döndüler. Shen Dai’nin ofisine girer girmez Liu Xi komik bir bahane uydurarak odadan çıktı.

Bu sahne, kanepede oturan Qu Moyu’ya çok tanıdık gelmişti. O anda Zhou Lan’ın Shen Dai ile olan ilişkisini öğrenmesine kasten nasıl izin vermiş olduğunu hatırladı. Henüz mezun olmamış genç bir delikanlıya karşı meydan okumuştu. Şimdi geriye dönüp baktığında ne kadar çocukça ve ucuz bir hareket olduğunu anlamıştı. Ne yazık ki o zamanlar, sergilediği tüm anormal davranışlarının sebebinin Shen Dai’ye karşı olan hisleri olduğunun farkında değildi. Ayrıca başka bir sebebi de, daha önce hiç duymadığı kadar sahip olma arzusu duyuyor olmasıydı.

Shen Dai masaya yaslanmış halde, Qu Moyu’nun konuşmasını bekliyordu.

“Qiu Qiu son zamanlarda nasıl?”

“Gayet iyi.”

“Ara sıra öğlenleri eve döndüğünü biliyorum ama fazla mesai yaptığında şirkette yemek yemek zorunda kalıyorsun. Elbette kafeteryanın yenilenme sebebi sadece sen değildin, tüm çalışanların şirketteki refahını arttırmaktı.”

Shen Dai başını salladı, “Pekala.”

“Bir şey daha var,” dedi Qu Moyu, “Büyükannenin yine hastanede olduğunu biliyorum ve bu sefer durumu da pek iyi değil.”

Shen Dai şaşırmıştı, “Nereden biliyorsun?”

“Asistan Cheng, durumunu öğrenmek için arada bir büyükannenin doktoruyla iletişime geçiyordu,” dedi Qu Moyu, “Birinden yaşlılar için olan özel bir bakım odası ayarlamasını istedim. Ama özel bir hastaneye sevk etmeyi de tercih edebilirsin. Devlet hastanesinin şartları şimdi daha iyi ama ciddi hastalıkların tedavisinde kesinlikle özel hastanelerle yarışamaz.”

Shen Dai alçak bir sesle, “Gerek yok, o hastanede kalabilir,” dedi.

“Tamam. Eğer bir şeye ihtiyacın olursa Asistan Cheng’e söyleyebilirsin,” dedi Qu Moyu yumuşak bir tonla, “Tabii ki, doğrudan bana söylemen en iyisi, ben senin için her şeyi halledeceğim.” Bir müddet duraksadıktan sonra ekledi, “Yeter ki bana söyle, senin için her şeyi yapmaya hazırım.”

Shen Dai dudaklarını büzdü, başını eğdiğinde bile Qu Moyu’nun alev alev yanan bakışlarını hissedebiliyordu. Bu yüzden başını aşağıda tutmaya devam etti.


5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x