İçeriğe geç
Home » Alpha Predator Ekstra Bölüm: Resmi Duyuru

Alpha Predator Ekstra Bölüm: Resmi Duyuru

Evlilik cüzdanlarını aldıktan sonraki gün Shen Dai, Cheng Zimei’nin telefonuyla uyandı.

Uykusu çok hafifti, hep erken uyanırdı ve nadiren çok geç saatlerde yatardı. Lakin önceki gece Qu Moyu artık resmi olarak evli olduklarını ve ilk gecelerini “boşa harcamamaları” gerektiğini söylemişti ve ― bu yüzden uykuya dalmadan önce neredeyse şafak sökene dek sevişmişlerdi.

Telefon çalar çalmaz uyanmıştı fakat zil sesi çabucak kesilmişti. Gözlerini şaşkınlıkla açtı ve başının üzerinde kürek kemikleriyle kolların oluşturduğu üçgen bir gölge gördü. Cep telefonunun ışığı loş yatak odasında parlıyordu.

Yukarıdan derin bir ses geldi, “Mühendis Chen arıyor, cevap vermek istiyor musun?”

Shen Dai’nin gözleri ağrıyordu ve odaklanamıyordu. Elini uzattı ama cep telefonuna dokunmak yerine Qu Moyu’nun kolunu tuttu.

“Cevap vermek istemiyorum. Hadi biraz daha uyuyalım.”

Qu Moyu’nun kollarının arasına sokulan Shen Dai, büyüleyici ve güvenli abanoz feromonlarıyla çevriliydi. O kadar sıcak ve rahattı ki, bütün gün tembellik ederek bir milim bile kıpırdamamak istiyordu. Fakat yine de iş konusunda endişelenmekten kendini alamıyordu. Böylece boğuk bir tonla, “…Neyse, telefona cevap vereyim,” dedi.

“Tamam,” dedikten sonra Qu Moyu gülümseyerek telefona yanıt verdi ve hoparlöre aldı.

Daha Shen Dai bir şey diyemeden Cheng Zimei aniden yüksek sesle, “Alo!” diye bağırdı. En tiz notadan bile dört ton daha yüksek bir ses tonuyla haykırmıştı. Ardından şaşkınlıkla devam etti, “Ah Dai, evlendin mi?!”

“…”

Qu Moyu, Shen Dai’nin yüzüne baktı. Saçları dağınıktı, gözleri hafifçe kısılmıştı, ağzı biraz açılmıştı ve hâlâ uyku mahmuruydu. Onun tatlılığı ve güzelliğinden ötürü Qu Moyu’nun kalbi yumuşacık olmuştu, hatta öyle ki dünyada şu anda kollarında olan eşinden daha tatlı hiçbir şey olmadığını düşünüyordu. Shen Dai’nin yerine bu soruyu cevapladı, “Evet.”

Telefonun diğer ucuna bir sessizlik çöktü ve bir müddet sonra Cheng Zimei ihtiyatla, “Başkan…Qu?” dedi.

“Evet.”

Shen Dai sudan çıkmış balık gibi aniden doğruldu ve telefonu Qu Moyu’nun elinden kaparak kendi kulağına götürdü, “Alo? Zimei, sen nereden….”

“O halde, şey, ben sizi daha fazla rahatsız etmeyeyim.”

Shen Dai, telefonun hoparlörde olduğunu unutmuştu ve kulağına ilişen yüksek sesle beraber irkilmişti. Tam bir şey söylemek üzereydi ki, aramanın sonlandırıldığını gördü. Afallamış halde cep telefonuna bakarken Qu Moyu’nun hafifçe kıkırdadığını duydu.

Shen Dai, Qu Moyu’ya baktı ve, “Nereden öğrendi?” diye sordu. Henüz Qu Moyu’nun ailesinin bile haberi yoktu.

“WeChat’imde paylaştım,” dedi Qu Moyu usulca ve ardından eğilerek Shen Dai’yi öptü, “Madem uyumak istemiyorsun, hadi kalkıp kahvaltı yapalım.”

Shen Dai’nin gözleri fal taşı gibi açıldı. WeChat uygulamasına girdi ve hemen Qu Moyu’nun hesabına tıkladı. Sayfanın en yukarısında Qu Moyu’nun on dakika önce paylaşmış olduğu gönderiyi gördü. Evlilik cüzdanının içindeki nikâh fotoğraflarını ve Qiu Qiu’nun elinde biberonla çekilmiş bir fotoğrafını paylaşmıştı. Üstünde yazan metin de tam olarak bu S-seviyesi alfanın kendi tarzını yansıtıyordu — “Eşimin adı Shen Dai, oğlumun adı Qiu Qiu.”

Abartılı tanımlamalar yahut dolaylı cümleler yoktu. Kısa, düzgün ve net bir biçimde ifade edilmişti.

Yorum kısmındaysa, hem Cheng Zimei’nin hem de Profesör Liu’nun tebrik mesajları vardı.

Shen Dai hâlâ biraz sersem bir haldeydi.

Qu Moyu kollarını arkadan Shen Dai’nin beline doladı. Ardından parmağıyla ekrana dokunarak nikâh fotoğrafını yakınlaştırdı. Memnun bir ifadeyle, “Pek fazla hoşlanmadığımdan nadiren fotoğraf çekilirim. Ama bence bu şimdiye kadar çekilmiş olduklarımın en iyisi.”

Shen Dai, “Neden fotoğraf çekilmeyi sevmiyorsun ki?” diye sordu. Ancak sorusunu tamamlar tamamlamaz pişman oldu. Açıkçası, şu anda sorulacak çok daha değerli sorular vardı. Neden en gereksiz olan soruyu sormuştu ki?

“Bilmiyorum. Belki de kameraya zorla gülümsemem gerektiğini hissediyorumdur,” dedi Qu Moyu ve parmağıyla fotoğrafını işaret etti, “Ama burada sahiden gülümsemiştim, çünkü seninle evlenmeyi her şeyden çok istiyordum.”

Shen Dai kırmızı arka planda çekildikleri nikâh fotoğrafına baktı. İkisi de bilerek başlarını birbirlerine çevirerek mutlu bir gülümseme sergilemişlerdi. Kalplerindeki panik ve tedirginlik oldukça yatışmıştı. Shen Dai hâlâ bir rüyanın içindeymiş gibi hissediyordu ve Qu Moyu’yla evlendiğine inanmakta güçlük çekiyordu. Aslında bu seferki evliliklerine ikinci bahar demek daha doğru olurdu. Ancak birinci evlilikleri gerçek sayılmazdı. Bu kez ise bilerek ve isteyerek evlendikleri için bu, gerçek sayılabilecek bir evlilikti.

Shen Dai de Qu Moyu gibi parmağını fotoğraftaki yüzün üzerine koydu ve ona şaka yollu sataştı, “Çünkü çocukluğundan beri hiç başkalarını memnun etmek zorunda kalmamıştın, bu yüzden kameraya dahi gülümsemek istemiyordun.”

“O zamanlar buna gerek var mıydı ki? Ama artık eşimi ve bebeğimi memnun etmek için her gün gülümsüyorum,” dedi Qu Moyu ve yüzünü Shen Dai’nin yüzüne sürttü, “Ama bebeğimiz oldukça yaramaz. Geçen sefer üstüme işemişti.”

Shen Dai ekrana dokunurken kahkahayı patlattı, “Annenlere haber verdin mi?”

“Anneme söyledim. Babama gelince, bırakalım kendi kendine bu meseleyi sindirsin.”

“Ah.”

Qu Moyu, Shen Dai’nin endişelerinin farkındaydı, bu yüzden Shen Dai’ye sıkıca sarıldı ve kulağına fısıldadı, “Babam açısından hiçbir şey için endişelenmene gerek yok. Xingzhou’nun asıl kontrolü zaten benim ellerimde. Bir daha asla mağdur olmana müsaade etmeyeceğim.”

Shen Dai gülümsedi, “Sana inanıyorum.”

“Sevgili eşim, nasıl bir düğün istiyorsun bakalım?” dedi Qu Moyu. Nikâh fotoğrafını sürekli parmağıyla yakınlaştırıp uzaklaştırıyordu ve ne kadar bakarsa baksın yine de yeterli değilmiş gibi hissediyordu.

“Şey… bilmiyorum. Bunu henüz düşünmedim,” dedi Shen Dai. Daha önce hiç düğün hayali kurmadığını fark etmişti.

“Düşünmek için epey vaktin var. Nasıl bir düğün istersen iste, gerçekleştirmek için elimden geleni yapacağım.”

Shen Dai yüzünü çevirdi ve nazikçe Qu Moyu’ya baktı. Kendisinin ve Qu Moyu’nun böylesine birbirlerine aşık oldukları günün hayalini bir zamanlar kurmuştu. Bundan daha fazlasını hayal ederse, aşırıya kaçacağından endişeleniyordu.

Qu Moyu, Shen Dai’yi kahvaltı için sürükledi ve cep telefonunu alarak Shen Dai’ye aldıkları tebrik mesajlarını ve paylaşımının altına yağmur gibi yağan WeChat yorumlarını gösterdi. Shen Dai ekrandaki isimlere baktı; bazılarını tanıyor, bazılarını tanımıyordu. Yüreği sıcacık olmuş ve omuzlarındaki yük tamamen kalkmıştı. Geçmişte yaşananlardan dolayı huzursuzluk ve şüphe duyacağını, Qu Moyu’nun konumu nedeniyle gelecekteki iş hayatında da sıkıntılarla karşılaşacağını biliyordu. Gelgelelim Qu Moyu kendi eylemleriyle, ona daha fazla güç ve iç rahatlığı vermek için bir hayli çabalıyordu.

Kahvaltı ederken Qu Moyu, Shen Dai’nin telefondaki yorumları kıkırdayarak okuyuşunu seyrediyordu ve dudaklarının kenarları bir an olsun bile aşağı doğru kıvrılmamıştı.

Shen Dai telefonunu bıraktı ve utanarak Qu Moyu’ya baktı, “Biraz fazla abartılı olmadı mı?”

“Evlilik gibi mutlu bir olay tüm dünyaya duyurulmalı.”

Shen Dai tekrar gülümsedi, kalbindeki sevinç adeta gözlerinden taşmak üzereymiş gibi görünüyordu. Aceleyle başını eğdi ve bir kaşık yulaf lapasını ağzına tıktı.

Qu Moyu’nun bakışları Shen Dai’nin cep telefonuna yöneldi ve telefonu alarak masanın üzerine koydu, “Etrafta bırakmasan iyi olur.”

Shen Dai telefonunu aldı ve cebine attı, “Ah, tamam.”

Qu Moyu afallamıştı.

Shen Dai, Qu Moyu’daki tuhaflığı fark etmemişti ve yemeğini yemeye devam ediyordu.

Qu Moyu hafifçe öksürdü.

“Ne oldu, genzine mi kaçtı?” dedi Shen Dai, “Al biraz su iç.”

“Hayır. Az önce evlenmenin önemli ve mutlu bir olay olduğunu söyledim.”

“Evet,” dedi Shen Dai, hâlâ gerçek dışı bir mutluluk duygusu içindeydi.

“Duyurulması gerekir….”

Qu Moyu cümlesini bitiremeden arka odadan Qiu Qiu’nun ağlama sesi geldi. Bakıcı kucağında Qiu Qiu’yla geldi ve gülümseyerek, “Babasını arıyor,” dedi.

Shen Dai ayağa kalktı ve Qiu Qiu’yu kucağına aldı. Qiu Qiu hemen sakinleşti, gözlerinde yaşlarla Shen Dai’ye gülümsedi ve minik ağzını yemek masasına doğru büzdü.

“Bunlardan yemek mi istiyorsun? Ama henüz dişlerin çıkmadı ki, o yüzden yiyemezsin,” dedi Shen Dai, ardından Xiaolongbao* aldı ve biraz da olsa avutmak için Qiu Qiu’nun ağzına götürdü, “Ama yalayarak tadına bakabilirsin.”

ÇN: 小笼包 Xiaolongbao- Soup dumplings diye bildiğimiz büyük mantılar. İçindeki malzemelerin suyu çorba gibi oluyor ve önce içindeki suyu içip sonra mantısını yiyorsunuz. Bizdeki hingel miydi adı neyse işte onunla aynı mantık aslında dskfhj

Qiu Qiu ciddi bir ifadeyle yaladı. Xiaolongbao’nun içindeki çorba ağzına doğru aktı ve heyecanla kollarını salladı.

Shen Dai gülümseyerek Qu Moyu’ya baktı, “Baksana ne kadar da iştahlı, aynı senin gibi.”

Qu Moyu bir eliyle nazikçe çenesini destekledi, bu sıcak resme gülümseyerek baktı ve sevgiyle başını salladı.

Yemekten sonra, Shen Dai telefonunu alarak aldığı sayısız tebrik mesajına yanıt verdi. Kucağındaki Qiu Qiu kendi parmaklarını emmekle meşguldü ve Qu Moyu da yanlarına oturmuştu. Qu Moyu hem Shen Dai’yi hem de Qiu Qiu’yu kollarının arasına aldı, çenesini Shen Dai’nin sırtına dayadı ve feromon bezlerinden yayılan Gecenin Kraliçesi Çiçeği’nin hafif kokusunu içine çekti. Hem fiziksel hem de zihnen rahatlamıştı. Yumuşak bir tonla, “Ne diyorlar?” diye sordu.

“Tebrik ediyorlar.”

“Neyi tebrik ediyorlar?”

Shen Dai biraz şaşırmıştı, “Tabii ki de evliliğimizi.”

“Nereden öğrenmişler?” dedi Qu Moyu. Kocaman eliyle Qiu Qiu’nun minik başını tuttu ve sanki bir top tutuyormuş gibi onu salladı. Qiu Qiu kendisini kimin tuttuğunu görmek için elinden geleni yapıyordu ama minik vücudunu hareket ettiremiyordu.

“Elbette…” dedi Shen Dai. Bir an için afalladı ve aniden Qu Moyu’nun ne dediğini anladı. Ardından gülerek gözleri kısılmış halde Qu Moyu’ya baktı.

Qu Moyu biraz utanmıştı, “Neden sen de duyurmadın?”

“Başkan Qu unutmuşum, benim hatam kusura bakma,” diyerek ona sataştı Shen Dai, “Paylaşmak istemediğimden değil, sahiden unutmuşum.”

“Neden unuttun?” dedi Qu Moyu ve ağzını açarak Shen Dai’nin boynunu hafifçe ısırdı. Görünüşe göre biraz incinmişti, “Benim bir an bile aklımdan çıkmadı.”

“Çünkü gergindim, heyecanlıydım, endişeliydim ve mutluydum. Her türlü duygu birbirine karışmıştı. Yani beynim çalışmıyordu,” dedi Shen Dai. Ardından omuzlarını silkti ve “Isırma,” diye mırıldandı.

“Hayır ısıracağım,” dedi Qu Moyu ve Shen Dai’yi öperek susturdu.

Shen Dai onu tutkuyla öptükten sonra WeChat hesabını açtı, “Aiyaa, ne yazacağım?”

“Beni öv.”

“Nasıl öveyim?”

“Benimle evlenmenin hayatındaki en büyük mutluluk olduğunu söyle,” dedi Qu Moyu kendinden emin bir şekilde.

Shen Dai kahkaha patlatmamak için kendisini zor tutuyordu, “Bu biraz…fazla abartılı olmaz mı?”

“Nesi abartılıymış?” dedi Qu Moyu. Dişlerini sıktı ve köpek dişlerini açığa çıkardı. “İşaretleme” sırasında bu dişler sivri, uzun ve keskin hale geliyordu. Ancak normal zamanlarda bile alfanın gücünü simgeliyordu.

Her ne kadar Shen Dai bu “tehdit”ten korkmasa da, Qu Moyu’yu gelişigüzel bir şekilde kışkırtmaması gerektiğinin farkındaydı. Aksi takdirde Qu Moyu kendi hakimiyetini ilan etmek için abartılı yöntemlere başvurabilirdi. Bunu birçok kez deneyimlemişti. Shen Dai, Qu Moyu’nun yüklediği iki fotoğrafı alıntıladı ve ne yazacağını düşünmeye başladı.

Qu Moyu önce Shen Dai’ye sonra da Shen Dai’nin cep telefonuna baktı. Baskın bakışları Shen Dai’nin fazla mesai esnasında patronu tarafından denetleniyormuş gibi bir yanılsamaya kapılmasına neden olmuştu. Soğuk soğuk terler dökmek üzereydi ki, bir an tereddüt ettikten sonra, “Siz benim gerçek mutluluğumsunuz” yazdı.

Qu Moyu kaşlarını çattı, “Bu kadarcık mı?”

Shen Dai güldü, “İnsanların benim yerime utanmalarına neden olacak bir şey yazmamı sahiden de istiyor musun? Birlikte çalıştığım bir sürü kişi var sonuçta.”

“Tamam o halde,” dedi Qu Moyu. Shen Dai’nin cümlesinin biraz basit olduğunu düşünüyordu ancak Shen Dai’nin mütevazi kişiliği ve arkadaşlarının tamamının iş yerindeki meslektaşları olduğu göz önünde bulundurulunca abartılı bir şey yazması oldukça utanç verici olurdu. Bununla beraber Shen Dai’nin iş çevresi yüzünden evlilik haberlerinin yerini bir müddet sonra sektördeki diğer haberler alacaktı. Bu yüzden Qu Moyu’nun bir parça canı sıkılmıştı. Shen Dai, geri almak için çok çabaladığı bir hazineydi. Elbette huzursuz ve endişeli hissetmesi gayet doğaldı. Ayrıca Shen Dai’nin onu gerçekten affedemeyeceğinden ve onun yanında güvenle kalamayacağından da korkuyordu. Bu yüzden kalbini rahatlatmak için bir şeylere ihtiyaç duyuyordu. Çocukluğundan beri öz güvenli ve kendinden emin olduğuna dair bir maske takmak zorunda kalmıştı ve Shen Dai’nin içindeki endişeleri görmesini istemiyordu.

Shen Dai, Qu Moyu’nun hayal kırıklığına uğramış bakışlarını açıkça fark etmişti. Qu Moyu’nun ve Qiu Qiu’nun minik elini tuttu ve kendi eliyle bir araya getirerek üçünün ellerinin fotoğrafını çekti.

Qu Moyu’nun anında gözleri ışıldadı, “Neden çektin?”

“WeChat’te paylaşacağım.”

Qu Moyu gizliden gizliye sevinçten havalara uçuyordu ama sakin ifadesini koruyordu, “Pekâlâ,” dedikten sonra bileğini çevirdi ve ekledi, “Saatimi de çek.”

“Niye?”

“Çünkü bu saat on bir milyon yuan.”

“…….”

“Gösteriş yapmak için değil. Biri seninle flört etmeye kalkarsa, kuyruğunu kıstırıp geri çekilmek zorunda kalsın diye.”

“…….”

“Hadi çek.”

Shen Dai gönülsüzce fotoğraf çekti ve en iyi açıyı bulmak için elinden geleni yaptı ancak yine de saatin görünmesini engelleyemedi. Qu Moyu’nun bakışlarının altında yeni çektiği fotoğrafı yükledi.

Qu Moyu, Shen Dai’yi memnuniyetle öptü. Ardından Qiu Qiu’ya sarıldı ve onu da mızmızlanmaya başlayana kadar öpücüklere boğdu. Onun bu mutlu halini görünce Shen Dai’nin de kalbi mutlulukla dolmuştu.

Evlilik hayatı, Shen Dai’nin sandığı kadar kaotik değildi. Çünkü artık aralarındaki ilişkiyi bir sır olarak saklamak zorunda değildi. Shen Dai, Xingzhou’daki görünmez “yeni unvanına” da uyum sağlamıştı. Şu anda özlemini en çok çektiği o yaşama sahipti ― istikrarlı yaşama.

Kendini hızla başvuru sürecine odaklamıştı. Dört tane tez, uzun süredir beklenen ve pazar odaklı bilimsel araştırma sonuçları ve Profesör Liu Xi’nin güçlü tavsiyesi sayesinde her şey yolunda gitmişti. Gelecek yılın baharında doktorasını alacaktı.

Aynı zamanda, yeniden hamile kalabileceğini belli belirsiz şekilde hissediyordu. Bu yüzden bu süre zarfında hiç gebelik testi yaptırmamıştı. Bunun başlıca nedeni, eğer hamileyse Qu Moyu’nun onun çok fazla çalışmasını istemeyecek olmasıydı. Lakin kızışma dönemi geçmişti ve şu anda hissettiği tüm belirtiler Qiu Qiu’ya hamile kaldığı zamankilerle birebir aynıydı.

Qu Moyu’nun birkaç kez ısrar etmesinin sonucu olarak daha fazla kaçamamış ve en nihayetinde hastaneye gitmişlerdi. Kan testinin sonucunu beklerken Qu Moyu gerginliğini gizlemek için sık sık saatine bakıyordu. Shen Dai ise oldukça sakin görünüyordu.

“Bir acelen mi var?” diye sordu Shen Dai.

Qu Moyu bir an donup kaldı, “Hayır yok. Bugün planlanmış bir toplantım yok.”

“O halde neden o çok pahalı saatine bakıp duruyorsun?” diyerek ona takıldı Shen Dai.

Qu Moyu hemen açıkladı, “Saatime bakma nedenim sonuçların oldukça yavaş çıktığını düşünmem. Senden daha önemli hiçbir şey yok benim için.”

Shen Dai kolunu okşayarak onu teskin etmeye çalıştı, “Endişelenme.”

Qu Moyu, “Nasıl bu kadar sabırlı olabiliyorsun?” diyerek fısıldadı.

“Çünkü ilk bebeğimiz değil ki.”

“Ama bu kez farklı.”

“Ne konuda?”

Qu Moyu bir an sessiz kaldıktan sonra Shen Dai’nin elini sıkıca tuttu, “Sen Qiu Qiu’ya hamileyken sorumluluklarımı yerine getirememekle kalmadım, üstüne bir de çok kötü şeyler yaptım…Her neyse, bu sefer durumu düzeltmek için bir şansım olacak.”

Shen Dai gülümsedi, “Evet, yapacak bir sürü şeyin var.”

“Elimden gelenin en iyisini yapacağım,” dedi Qu Moyu ve Shen Dai’ye baktı. Bakışları net, güçlü ve sevecen görünüyordu, “Ah Dai, güven bana. Hem iyi bir eş hem de iyi bir baba olacağım.”

Shen Dai de Qu Moyu’nun elini sıkıca tuttu ve gülümseyerek, “Güveniyorum,” dedi. Ona güvenmeseydi, nasıl tekrar birlikte olabilirdi ki zaten?

Tam o esnada doktor elindeki sonuç kâğıdıyla koşarak geldi. Yüzündeki neşe her şeyi açıklıyordu, “Başkan Qu ve eşini tebrik ederim!”

Shen Dai bu sonuca kendisini çoktan hazırlamıştı. Fakat sonucu duyduktan sonra yine de kalbi erimişti. Hâlâ düz olan karnına dokundu ve aniden gözleri doldu.

Qu Moyu’nun feromonu güçlü bir şekilde dalgalanıyordu, ancak genellikle duygularını başkalarının önünde göstermezdi. Yine de uzanıp sonuç kâğıdını aldı ve, “Bu harika bir haber, kız mı erkek mi?” diye sordu. Elleri hafifçe titriyordu.

“Kız ama ikinci cinsiyeti henüz gelişmediğinden ancak üç ay sonra öğrenebilirsiniz.”

Shen Dai gülümsedi ve ağlamaktan kendini alamadı, “Qiu Qiu’nun küçük bir kız kardeşi olacak.”

Qu Moyu sonuç kâğıdını kenara koyduktan sonra ellerini ovuşturdu. Endişeli olduğu oldukça barizdi, “Şimdi ne yapmalıyız? Çalışma saatlerini azaltmamız lazım. Bundan sonra fazla mesai yapamazsın. Kimyasallar ve kullandığın makineler bebeğe zarar verebilir. Bu arada, iş için bu yıl sonuna kadar yurt dışına çıkmasan daha iyi olur. Yıllık toplantıyı burada yapacağız ve….”

“Moyu,” dedi Shen Dai gülümseyerek, “Endişelenme, kötü bir şey olmayacak.”

“O zaman…biz…bir şeyler yapmalıyız,” dedi Qu Moyu. Onun bu “bir şeyler yapma” hevesi, Shen Dai’ye neler yapabileceğini ve iyi bir eş, iyi bir baba olabileceğini kanıtlama isteğinden kaynaklanıyordu.

“O halde…” dedi Shen Dai ve bir müddet kafa yorduktan sonra bir karara vardı, “Köpek sahiplenelim.”

“Ne?”

“Çocukken hep bir köpeğim olsun istemişimdir. Büyükannem kötü kokacağını düşünüyordu ve ben de çalışıyordum, bu yüzden şimdiye kadar bir türlü sahiplenememiştim. Bence evcil hayvanların çocukların gelişiminde çok olumlu etkileri var. Dahası Qiu Qiu’muz çok sahiplenici, yapışkan ve inatçı. Köpek sahibi olursak, kız kardeşe sahip olmadan önce onu bir şeylere hazırlamış olabiliriz. Böylece paylaşmayı, sorumluluk almayı ve arkadaş olmayı öğrenebilir. Ebeveyn kitaplarında da bu tür bir şey yazıyordu.”

Qu Moyu, Shen Dai’ye şefkatle baktı, “Tamam, sen nasıl istersen.”

“Endişelenme, gelecekte yapılacak çok şey var. Bana eşlik etmene, bana yardım etmene ve yanımda olmana gerçekten ihtiyacım var,” dedi Shen Dai ve Qu Moyu’ya baktı, “Bir çocuğu yetiştirme süreci, insanların kendi kişisel gelişimlerini gözden geçirmelerini sağlayabilir. Zor bir süreç olsa da, seninle beraber deneyimlemek için can atıyorum.”

Qu Moyu hafifçe başını salladı, “Ah Dai, çocuklarımızı en iyi şekilde yetiştireceğine inanıyorum.”

Shen Dai gülümseyerek onu düzeltti, “Biz yetiştireceğiz.”

“Mn, biz.”

Sonsuza dek birbirimize eşlik edip destek olacağız, hayatın tadını beraber çıkaracağız. Yağmuru, baharı ve kışı el ele geçireceğiz. Birbirimize duyduğumuz sevgiyle, hayatımız boyunca hasretini çektiğimiz mutluluğu birlikte hasat edeceğiz.

⋆。゚☁︎。⋆。 ゚☾ ゚。⋆ SON ⋆。 ゚☽ ゚。⋆。☁︎ 


5 2 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x