Yue Fei: Sekreter Qiao, şu anda Bay Gu ile beraber misiniz?
Qiao Si cevap vermediği için Yue Fei doğrudan onu aradı.
Telefonu açtığında Qiao Si’nin ses tonu gayet normaldi, “Alo.”
Yue Fei: “Sekreter Qiao, Gu Wei ile beraber misiniz?”
Arayan kişinin Yue Fei olduğunu duyan Qiao Si’nin sesi biraz kısıldı, “Bay Yue, Bay Gu hala meşgul. Ben sizi daha sonra arayacağım.”
Tam Qiao Si telefonu kapatmak üzereydi ki, karanlıkta arka koltuktan bir el uzandı ve telefonu doğrudan elinden aldı.
Qiao Si şaşkınlıkla arkasına baktı.
“Beni mi aramıştın?”
Ahizeden alçak bir ses kulak zarına girdiğinde Yue Fei’nin titreyen kalbi sakinleşti ve ve Qiao Si’nin ona dediklerini unuttu.
“Neredesin? Bu gece Nanwan Xiang bölgesine dönecek misin?” diye sordu Yue Fei.
“Yoldayım ama biraz geç geleceğim.”
“Sana gönderdiğim mesajı gördün mü?”
Gu Wei cevap vermediği için Yue Fei, Qiao Si’yi aramıştı.
“Şey, görmedim, telefonumu kaybetmiştim.”
Nedense nefes alış verişi kulağa biraz ağır geliyordu.
Ancak tam da o anda Yue Fei az önce gördüğü haberi hatırladı, “Az önce haberlerde Chu Ran adında ünlü bir omegayı işaretlediğini gördüm.”
Ahizenin diğer ucunda bir sessizlik oldu.
Yue Fei ekledi, “Niyetim özel hayatına burnumu sokmak değil. Fakat benim ailem ya da senin ailen haberleri görürse bana neler olduğunu sorabilirler. Bu meseleyi önceden konuşmamız daha iyi olur.”
“Yalan haber. Omegalardan haz etmediğimi biliyorsun,” dedi Gu Wei kıkırdayarak, “Qiao Si haberleri halledecek.”
Yue Fei: “Tamam, anlıyorum.”
Telefonu kapattıktan sonra, Gu Wei telefonu Qiao Si’ye geri attı, kravatını çıkardı ve şoföre seslendi, “Nanwan Xiang bölgesine dönüyoruz.”
Qiao Si karşı çıktı, “Ama bu halde… Bay Yue’yi arayıp evden çıkmasını söyleyeyim mi?”
Gu Wei: “Gerek yok.”
“Ama….”
“Qiao Si,” diyerek onun lafını kesti Gu Wei, “İnternetteki haberleri hallet. Çözemediğin bir şey olursa Tang Yue’ye sor.”
Qiao Si’nin kalbi tekledi, “Emredersiniz.”
―
Araç Nanwan Xiang gölgesine geldi ve Gu Wei araçtan inerken etrafa bir yabani reçine kokusu yayıldı.
Qiao Si onun asansöre binişini izlerken telefonunu çıkardı ve arabaya binmeden önce Yue Fei’ye bir mesaj gönderdi.
Qiao Si: Merhaba Bay Yue, bu gece Bay Gu’dan bir telefon aldım. İki gün boyunca inhibitör alarak gemideki odada kapalı kalmış. Bay Gu’nun durumu stabil değil, ama yine de Nanwan Xiang bölgesine dönmekte ısrar etti. Lütfen ona iyi bakın.
Qiao Si’den gelen mesajı okuyan Yue Fei kaşlarını çattı. Gu Wei’nin kızışma dönemi mi tetiklenmişti?
Qiao Si’ye cevap veremeden Yue Fei koridordan bir ses duydu. Muhtemelen Gu Wei eve dönmüştü.
Telefonu bırakan Yue Fei birkaç adım attıktan sonra Gu Wei’nin sadece kravatının gevşemiş olduğunu ve onun dışında gayet normal göründüğünü fark etti.
Alışık olmadığı ama tanıdık gelen yabani reçine kokusu burnuna ilişti. Yue Fei bir an dizlerinde derman kalmadığını hissetse de hemen kendine geldi.
Yue Fei, Gu Wei’ye, “İyi misin?” diye sordu.
Gu Wei ayakkabılarını değiştirdi, “Mn, iyiyim.”
“Akşam yemeği yedin mi?” diye sordu Yue Fei ve onun durumunu incelemeye başladı, “Sana bir şeyler hazırlayayım mı?”
Gu Wei: “Hayır, sadece biraz yorgunum. Ben odama gidiyorum, sen de erkenden dinlen.”
Gu Wei’nin adımlarının aniden durduğunu görünce Yue Fei aceleyle yanına gitti. Ama o yaklaşamadan Gu Wei ayağını kaldırmış ve çoktan üst kata çıkmıştı.
Merdivenin korkuluklarındaki terden dolayı oluşan el izleri açıkça görülebiliyordu.
―
Gu Wei iyi olduğunu söylese de Yue Fei hala huzursuz hissediyordu. Ders kitaplarını aldı ve ikinci kattaki çalışma odasına doğru çıktı. Gu Wei’nin odasında herhangi bir hareket sezmediği anda gidip onu kontrol edecekti.
Gu Wei’nin kızışma dönemi tetiklenmiş miydi sahiden? Yue Fei, Jian Yi ve Yin Xinchen’in de bu şekilde beraber olduklarını anımsadı.
Ama Gu Wei bir omegayla beraber olmamıştı. Kızışma dönemini sorunsuz bir şekilde atlatabilecek miydi?
Yue Fei’nin kızışma dönemi hakkındaki bilgileri kısıtlıydı ve bu yüzden internette araştırmaya karar vermişti.
Öyle görünüyordu ki, alfalar omegalardan fiziksel olarak daha dayanıklı olsalar da, eğer bir omega kızışma dönemine girdiyse alfaların kızışma dönemleri de bu sayede tetikleniyordu. Alfaların ve omegaların kızışma dönemlerini birlikte atlatmaları en iyisiydi. Çünkü inhibitörlerin vücuda çeşitle yan etkileri söz konusuydu. Yine de alfaların kızışma dönemleri ilaçlarla ve inhibitörlerle geçirilebilirdi.
Bu yüzden bazı şirketler omegaları işe almıyorlardı.
Omega sayısının alfadan çok daha düşük olmasının nedeni, doğuştan gelen fiziksel dezavantajlarıydı. Onlar başkaları tarafından ilgi görmek ve korunmak üzere doğuyorlardı.
Biraz düşündükten sonra Yue Fei araştırmaya devam etti.
Betalar alfa veya omegaların feromonlarından etkileniyor mu?
İnternetteki cevap gayet açıktı; hayır.
Betalar feromon kokusunu alamazlardı, kızışma dönemine giremezlerdi ve erkek betalar omegalar gibi hamile kalamazlardı. Hem alfalar hem de omegalar betaların kusurlu olan üçüncü cinsiyet olduklarını düşünürlerdi.
Çalışma odasında sadece klavye tıkırtısının sesi duyulabiliyordu, Yue Fei sandalyeye iyice yerleşmişti ve ekrana odaklanmıştı.
Ancak betaların feromonlardan etkilenmediklerini görünce rahat bir nefes verdi.
Onun anlayışına göre feromonlar afrodizyak gibiydi. Bu yüzden kokusunu almamak daha iyiydi.
Aniden, çok uzak olmayan bir bardağın düşme sesi geldi. Yue Fei doğruldu, sandalyeden kalktı ve çalışma odasının girişine doğru yürüdü.
Gu Wei odadan çıktığı anda onu görünce afallayıp kaldı, “Sen daha uyumadın mı? Ben de su almak için inecektim.”
Yue Fei yürüyerek elindeki bardağı aldı, “Çalışma odamda su var. Sen geri dönüp dinlen, ben sana su getireceğim.”
Konuştuktan sonra bardakla beraber çalışma odasına geri döndü.
Gu Wei kaşlarını kaldırdı ve hemen odaya dönmek yerine Yue Fei’yi takip ederek onun çalışma odasına girdi.
Yeni duş almış olan Yue Fei bol pijamalarıyla masanın önünde duruyordu; bardağı doldurdu ve ardından suyun sıcaklığını dikkatlice test etti.
Suyun sıcaklığı gayet iyiydi. Gu Wei’nin yaklaşan ayak seslerini duyan Yue Fe tam arkasını dönmek üzereydi ki, sırtında sıcak bir göğüs hissetti. Gu Wei ona arkadan sarılıyordu.
Gu Wei’nin sesi donuktu, “Qiao Si mi söyledi?”
Yabani reçine kokusuyla çepeçevre sarılan Yue Fei nefesini tuttu, “Evet.”
Gu Wei: “Kızışma dönemine giren Lu Lin’di. Bilerek beni tuzağa düşürmeye çalıştı ama kendime inhibitör enjekte ettim ve ona dokunmadım.”
Yue Fei başının döndüğünü hissediyordu ve tüm dikkati sırtındaki sıcaklıktaydı, “O zaman, hayal kırıklığına uğramış olmalısın.”
Onunla büyüyen en güvenilir kişi ona böyle bir şey yapmıştı. Üstelik Lu Lin’in büyükbabası Gu Wei’ye çok nazik davranıyordu.
Hayal kırıklığına uğramak mı? diye düşündü Gu Wei. Hayal kırıklığına uğramamıştı ama öfkelenmişti. Lakin şu anda nedense sakinleştiğini hissediyordu.
Ama bunu Yue Fei’ye söylemedi ve yalnızca, “Okuduğun tüm haberler yalan,” dedi.
“Biliyorum.”
“İnhibitörün yan etkilerini muhtemelen bilmiyorsundur.”
Yue Fei gerçekten de bilmiyordu, “Rahatsız mı hissediyorsun?”
Gu Wei kollarıyla onu sıkıca sardı, başını eğdi ve alnını Yue Fei’nin omzuna koydu, “Geçici olarak fiziksel temas kurma hissi duyuyorum.”
Nereden geldiği bilinmeyen bir feromon, Gu Wei’nin önündeki kişi için büyük bir arzu duymasına neden oluyordu.
Yue Fei kaskatı kesilmişti ve Gu Wei’nin dokunduğu yerler adeta yanıyordu, “Senin için ne yapabilirim?”
“Bir süre sana böyle sarılabilir miyim?”
Gu Wei’nin sıcak nefesi kulağına dokunduğu anda Yue Fei’nin bardağı tutan eli gevşedi.
“Ah, tamam, olur.”
Sonuçta o bir betaydı ve sarılmak onu etkilemeyecekti.
Kollarındaki kişinin hızlanan kalp atışlarını fark eden Gu Wei, başını kaldırdığında Yue Fei’nin kızaran kulaklarıyla karşılaştı.
Gu Wei eşi görülmemiş bir nazik tonla hafifçe kıkırdadı, “Teşekkür ederim.”