İçeriğe geç
Home » I Got Bitten After Transmigrating into a Pseudo-Beta 23. Bölüm

I Got Bitten After Transmigrating into a Pseudo-Beta 23. Bölüm

Gu ailesi gibi bir ailede büyüyen Gu Wei insan ilişkileriyle kazanacağı faydaları hesaplayabiliyordu. Lu Zhenye sık sık ona kendi torunu gibi davrandığını söylüyordu; ama Gu Wei, Gu ailesinin alfa torunu olmasaydı ona bu kadar değer vermezdi. 

Bütün bunları bilmesine rağmen, herhangi bir çatışma söz konusu olduğunda devreye iki tarafın çıkarları giriyordu. Soyadının Gu ya da Lu olması önemli değildi ve Gu Wei hala çok mutsuz hissediyordu.

Yue Fei yeni telefonları masaya koydu, “O halde…ben çıkıyorum.”

Gu Wei’nin başını sallayıp gitmesine izin vereceğini düşünmüştü ama kendi düşüncelerine hapsolmuş olan Gu Wei aniden ona bakmak için başını kaldırdı. Hemen sonrasında Yue Fei bir alfa yırtıcı tarafından izleniyormuş gibi bir tehlike sezdi.

Gu Wei, Yue Fei’nin ilk tanıştıklarında onunla nasıl pazarlığa tutuştuğunu anımsadı. Çok genç olmasına rağmen tecrübeliymiş gibi davranıyordu.

“İyi hissetmiyorum,” dedi Gu Wei.

Yue Fei: “Hı?”

“Yan etkiler,” dedi Gu Wei ve ona doğru uzandı, “Gel buraya.”

Yue Fei geriye doğru bir adım attı, “Hala taşımam gereken eşyalar var. Kendini iyi hissetmiyorsan Kardeş Chen’den doktor çağırmasını isteyeceğim.”

Gu Wei elini indirdi.

Yue Fei çalışma odasının kapısını açtı ve dışarı çıktı.

Kapı kapanmak üzereyken, Yue Fei başını kaldırdı ve Gu Wei’nin bakışlarının köşedeki kırık telefona döndüğünü gördü. Yüzünde dünya tarafından terk edilmiş, yalnız ve kaybolmuş gibi bir ifade vardı.

Yue Fei geri döndü, ellerini kaldırdı ve sandalyede oturan kişiyi kollarına aldı, “Şey…sadece bir süreliğine.”

Gu Wei tam Lu ailesini nasıl yok edeceğine dair düşüncelere dalmıştı ki, bu ani kucaklama karşısında afallayıp kaldı.

….Pekala, Lu ailesini nasıl yok edeceğini başka zaman düşünecekti o halde.

Birinci kattan ikinci kata taşınması, odaya girip çıkarken Gu Wei ile sık sık karşılaşması dışında günlük hayatında başka bir değişikliğe sebep olmamıştı.

İki günlük hafta sonu çok çabuk geçip gitmişti.

Pazartesi günü okula geri dönen Yue Fei, sınıfa girer girmez oda arkadaşı Zhao Zhi tarafından sürüklendi.

“Hafta sonu hiç sınıf gruplarına ve forumlara baktın mı?”

Yue Fei: “Hayır.”

“Hala mutlu olmana şaşmamalı. Şimdi sana bir kötü bir de iyi haberim var, önce hangisini duymak istersin?”

“İyi olanı?”

“Ara sınav sonuçları geçen hafta çıktı ve sınıf komitesi sonuçları da sınıf forumunda yayınladı. Sınavda başarılı oldun.”

Birkaç haftalık sıkı çalışması boşuna değildi. Yue Fei sevinçten havalara uçtu, “Vay canına!”

Zhao Zhi ciddi görünüyordu, “Henüz çok sevinme. Bir de kötü haberim var.”

Yue Fei: “Nedir?”

Zhao Zhi: “Seninle aynı sınav odasında olan bir salak var. Forumda, sınavlarda kopya çektiğini bildirdi ve bu mesele şu anda okul yöneticileri tarafından araştırılıyor.”

Yue Fei: “Kopya mı çekmişim? Ben?” 

“Önceki testlerinin sonuçlarıyla bu testlerinin sonuçlarını karşılaştırmış. Birçok kişi ona inanıyor şu anda. Sanırım danışman hocamız seninle konuşacaktır.”

Başka bir oda arkadaşı araya girdi, “Arkadaşımdan kim olduğunu kontrol etmesini istedim. Seni şikayet eden kişi Yin Xinchen’le arkadaş olan bir omega. Ailesi de epey varlıklıymış.”

Yue Fei: “…..”

Bu konu ona biraz yabancı gelse de aslında pek şaşırmamıştı.

Kitabın ana karakterleri uzun zamandır piyasada yoktu ve bir kitapta olduğunu neredeyse unutuyordu.

Tıpkı Zhao Zhi’nin dediği gibi, danışman hocası gelerek ilk ders bitmeden onu çağırmıştı.

Ofise vardıklarında Lan Lili, bu sakin görünen betaya öfkeyle baktı.

“Yue Fei, iyi sonuçlar almak istediğini biliyorum ama şimdiye kadar hiç kopya çekmedin. Neden bu sefer böyle bir şey yaptın?”

Yue Fei: “Hocam ben kopya çekmedim.”

Lan Lili: “Sınav odasında güvenlik kamerası var.”

Yue Fei yapmadığı bir şeyi kabul etmeyecekti, “O halde kamerayı kontrol edin.”

Lan Lili: “Gerçekten kopya çekmedin mi?”

Yue Fei: “Hayır, çekmedim.”

Yue Fei’nin katı yürekli tavrı Lan Lili’nin daha fazla kelimeyi boşa harcamak istememesine neden olmuştu, “Şehirde oturduğunu hatırlıyorum. Sonuçlar belli olana kadar okul sana uzaklaştırma verme kararı aldı. Seni almaları için aileni arasan iyi olur.”

“Kendim gidebilirim.”

“Hayır,” dedi Lan Lili, Yue Fei’nin eve dönerken kendisine zarar verecek bir şey yapacağından endişeleniyordu. Daha önce buna benzer bir şey yaşanmıştı.

Bir süre düşündükten sonra Yue Fei telefonunu çıkardı, “Eşimden beni almasını isteyebilir miyim?”

Lan Lili şaşırmıştı, “Eşinden mi?” Erkek arkadaş değil eş demişti. Yani Yue Fei evliydi.

Yue Fei: “Evet.”

“Tamam, olur.”

Yue Fei başını eğdi, kuru dudaklarını yaladı ve Gu Wei’yi aradı.

O aradığında Gu Wei bir toplantıdaydı.

Yue Fei nadiren Gu Wei’yi arıyordu. Arayanın kimliğini görünce, Gu Wei konuşmacıyı duraklatmak için elini kaldırdı.

“Alo?”

Tanıdık bir ses Yue Fei’nin kulaklarına ilişti. Yue Fei aslında bu yanlış anlaşılmanın pek de önemli olmadığını düşünüyordu ama Gu Wei’nin sesini duyunca nedense haksızlığa uğramış gibi hissetmişti.

“Benim okuluma gelebilir misin? Meşgulsen sorun değil ama.”

Sesindeki hayal kırıklığını duyan Gu Wei şaşırdı, toplantıyı astlarına devretmek için bir el hareketi yaptı, ayağa kalktı ve konferans odasından ayrıldı.

“Hemen geliyorum. Sorun nedir?”

“Şey….”

Yue Fei aniden devamını söyleyemedi. Bunu yapmadığını bilmesine rağmen Gu Wei’nin ne düşüneceğinden emin değildi.

Aniden Gu Wei’yi bu konuya dahil etmemesi gerektiğini fark etti. Gu Wei gelirse ve herkes onu tanırsa, onu utandırmış olmayacak mıydı?!

Aslında, anne ve babasını çağırabilirdi ama Yue Fei’nin aklına ilk Gu Wei gelmişti. Yine de şu anda pişmanlık duyuyordu.

“Bizzat gelmene gerek yok. Sekreter de halledebilir.”

Gu Wei başka bir şey sormadı, “Birazdan orada olacağım.”

Telefonu kapatan Yue Fei yanaklarının yandığını hissetti. Okuldaki bir sorun nedeniyle aile üyelerinden birini çağırmak onun için çok tuhaf bir deneyimdi.

Yue Fei’nin eşinin gelmesini beklerken Lan Lili, Yue Fei’nin yanına oturmasına izin verdi ve kendi işini yapmaya başladı.

Yue Fei, bu kitaba ışınlanmadan önce okulda çok uslu bir öğrenciydi. Yarı zamanlı çalışmak için sık sık dersleri kaçırsa da, hocalarına asla karşı gelmezdi. Şu anda Lan Lili’nin tavrından dolayı utanmış olmasına rağmen buna dayanmaya çalıştı ve sessizce masanın yanında durarak Gu Wei’nin gelmesini bekledi.

Yue Fei oldukça uzun bir süre ayakta bekledikten sonra nihayet kapının dışında ayak sesleri duyuldu. Görünüşe göre birkaç kişi oraya yaklaşıyordu.

Ofisin kapısı açıldı.

Birinin geldiğini görünce, ofiste bulunan öğretmen hemen ayağa kalktı ve içeri giren kel adamı selamladı, “Dekan Bey!”

Yue Fei başını kaldırdı ve bir bakışta Gu Wei’yi ve Gu Wei’nin arkasında duran Tang Yue’yi gördü. Ardından da hocasının seslendiği adama baktı.

“Profesör Lan, Yue Fei’yle ilgili meselenin aslı nedir?” diye sordu dekan doğrudan. 

Lan Lili, dekanın Yue Fei için oraya gelmesini hiç beklemiyordu, “Dekan Bey, işin aslı şu; Hafta sonu birisi Yue Fei’nin ara sınavlarda kopya çektiğini bildirdi ve bu da forumda son derece kötü bir etkiye neden oldu. Toplantıdan sonra Yue Fei’yi bu süreçte okuldan uzaklaştırmaya karar verdik. Sonuçlar çıktığında bu meseleyle ilgili ne yapacağımıza karar vereceğiz.”

Dekan: “Soruşturma sonuçlanmadan öğrenciler nasıl uzaklaştırılabilir? Bu öğrencilerin çalışmalarını etkilemez mi? Yue Fei’nin derhal sınıfa dönmesine izin verin. Teftiş ekibine bu meseleyi soruşturmaya tam güç vermelerini ve bugün sonuna kadar sonuç almalarını söyleyeceğim.”

Dekan konuşmasını bitirdikten sonra yüzünü arkasındaki adama çevirdi, “Başkan Gu, bu konu hakkında sizin fikriniz nedir?”

“Dekan Tang,” dedi Gu Wei, “Soruşturma sonuçlarının mümkün olan en kısa sürede açıklanması gerekiyor, ancak Yue Fei dinlenmek için bir süre eve dönmeli. Çünkü haksız yere suçlanmak onun ruh halini oldukça etkilemiş olmalı.”

Dekan tuhaf bir şekilde başını salladı, “Elbette.”

Gu Wei, elini Yue Fei’ye doğru uzattı, “Gel buraya.”

Yue Fei dudaklarını büzdü, başı aşağıdayken ona doğru yürüdü ve nazikçe elini tuttu.

Gu Wei artık diğer insanlara bakmadan Yue Fei’nin elinden tuttu ve ofisten ayrıldı.

Onun varlığı Yue Fei’ye büyük bir güvenlik hissi veriyordu.

Danışman hocası ondan ailesini aramasını istediğinde, aslında anne babasını aramak istemişti ama korkmuştu. Çünkü ona soracakları ilk şey kopya çekip çekmediği olacaktı.

Sadece Gu Wei onun ne kadar çalıştığını biliyordu. Yue Fei kalbinde Gu Wei’nin ona inanacağını düşünüyordu ama yine de duygusal olarak emin olamıyordu.

Gu Wei ona kopya çekip çekmediğini sormamıştı ve haksız yere suçlandığını biliyordu. Bu adam diğer insanların önünde onun onurunu savunmuş ve kendisiyle ilgilendiğini belirtmek için elini tutmuştu. Yue Fei’nin kalp atışları giderek hızlanıyordu.

Tang Yue geride kaldı ve dekana garip bir gülümsemeyle baktı, “Bütün süreci takip etmesi için bir avukat görevlendirdik. Şikayeti bildiren öğrencinin yalan yere iftira atmak suçundan dava edileceğini lütfen kendisine bildirin.”

Tang Yue gittikten sonra ofiste kalan birkaç kişi fısıltıyla dedikodu yapmaya başladı.

Lan Lili titreyerek, “Dekan Bey, Yue Fei’nin eşi Gu Wei mi?” diye sordu.

Her gün çeşitli finans dergilerinde çıkan, tüm beta ve omegaların ideal partneri olan müzmin bekar alfa Gu Wei’yi kim tanımıyordu ki?

Dekan Tang: “Nasıl bir ilişki içinde oldukları fark eder mi? Her halükarda burada zararlı çıkacak taraf biziz.”

Gu Grubu’nun her yıl okula bağışladığı para birkaç amfi inşa etmeye yetiyordu. Eğer bağışı keserlerse okulda devam eden projelerin çoğu finansman zorluklarıyla karşı karşıya kalacaktı. 

Bu kadar önemli bir durum varken bir öğrencinin kopya çekip çekmediği hiç mühim değildi.

Ancak Lan Lili’nin bir sonraki söylediği cümle Dekan Tang’ın yüzünün kireç gibi olmasına neden oldu, “Şey, Dekan Bey…Yue Fei’yi şikayet eden kişi sizin oğlunuz.”


ÇN: Dekan efendi sen ve oğlun şimdi bitmediniz mi…

0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest


0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

Light
Dark
0
Would love your thoughts, please comment.x