İçeriğe geç
Home » I Got Bitten After Transmigrating into a Pseudo-Beta 24. Bölüm

I Got Bitten After Transmigrating into a Pseudo-Beta 24. Bölüm

Ofisten çıkmış olmalarına rağmen Gu Wei onun elini bırakmadı ve Yue Fei de hiçbir şey demeden sessizce onu takip etti.

Aşağıya indiklerinde kendilerine doğru koşan alfa bir öğrenci tarafından durduruldular.

“Xiao Fei, iyi misin?!”

Yue Fei, Gu Wei tarafından tutulan eline o kadar odaklanmıştı ki, aniden bu tanıdık sesi duyunca hızlıca başını kaldırdı, “Jian Yi?”

Jian Yi de ona bakıyordu…Gu Wei’yle el ele tutuştuğunu görüyordu… 

“Tang Xi’nin seni kopyadan şikayet ettiğini biliyorum. Endişelenme, ben sana inanıyorum. Sen öyle biri değilsin,” Jian Yi ve Yue Fei’nin bir alfa ile el ele tutuştuğu gerçeğini görmezden gelmeye çalıştı, “Hocaya açıklamana yardım edeceğim.”

Yue Fei onun gelmesine şaşırmıştı, “Sorun değil, teşekkür ederim ama konu zaten araştırılıyor. Yapmadığımı söyledim, ileride masumiyetim kanıtlanacak.”

Jian Yi başını salladı, “Tang Xi, Yin Xinchen’in arkadaşı. Seninle olan ilişkim yüzünden sana böyle iftira attı. Senden şahsen özür dilemesini sağlayacağım.”

“Özre gerek yok,” dedi sessizce yanlarında duran Gu Wei aniden, “Söyleyeceği bir şey olursa avukatımızla görüşsün. Yoksa da mahkemede görüşeceğiz.”

Tang Yue öne çıktı ve Jian Yi’ye bir kartvizit verdi.

Gu Wei’nin dudaklarının kenarları kıvrıldı, “Bunu ona vermen için zahmet vereceğiz ama.”

Birkaç kelimeyle birlikte ikisinin arasına büyük bir mesafe koymuştu.

Konuşmasını bitirdikten sonra araba geldi. Gu Wei, Yue Fei’nin elini dudaklarına doğru götürdü, “Hadi eve gidelim.”

Ilık nefes soğuk parmaklarına değdiği anda Yue Fei’nin parmakları kıvrıldı, “Tamam.”

Her ne kadar başkalarının önünde Gu Wei’nin rol yaptığını biliyor olsa da, Yue Fei’nin kalbi hızlıca atmaya başlamıştı.

Jian Yi, Yue Fei’ye baktı, “Bu kim?”

Jian Yi, Gu Wei’yi kasıtlı olarak görmezden gelmişti ama yine de öylece duracak biri değildi.

Yue Fei başının ağrıdığını hissediyordu.

Gu Wei’yi bu kişiyle nasıl tanıştıracaktı ki? “Bu adam aşkta senin rakibin, ayrıca senin ve Yin Xinchen’in müstakbel patronu” mu diyecekti?

Gu Wei de Yue Fei’ye baktı. Kendisini Jian Yi’ye nasıl tanıtacağını merak ediyordu.

İki alfa tarafından odak noktası olmak Yue Fei’nin duyduğu baskıyı ikiye katlamıştı.

“O…O…” dedi Yue Fei ve önce Gu Wei’ye sonra Jian Yi’ye baktı, “Onun kim olduğu seni neden alakadar etsin ki?”

Bunu söyler söylemez, Gu Wei’nin kıvrılmış olan dudaklarının köşeleri anında düz bir çizgi haline geldi.

Jian Yi de kaşlarını kaldırdı. Yue Fei’nin bu cevabı yalnızca onu kızdırmak için verdiğini düşünüyordu. Yue Fei hala onu Yin Xinchen’i işaretlediği için affedemiyordu, demek ki hala ona karşı bir şeyler hissediyordu.

Bu yüzden Yue Fei’nin diğer bileğini tutmaya çalışarak bir adım attı, ama aniden güçlü bir feromon tarafından saldırıya uğradı.

Aynı anda Yue Fei’nin elini tutan o büyük el onu sıkıca kendisine çekti.

Ayazla sarılı yabani reçine havayı doldurdu.

Jian Yi’nin ifadesi değişmişti ama bir hamlede bulunmaya cüret edemiyordu.

Tang Yue bilinçsizce geri çekildi. Gu Wei’nin şu anki feromon baskısı etraftaki tüm alfalar için tehlikeliydi.

Yue Fei tepki veremeden Gu Wei sol elini kaldırdı ve Yue Fei’nin çenesini kavrayarak yukarı doğru kaldırdı.

“Tekrar cevapla, ben senin için kimim?”

Gu Wei’nin ses tonu alçak olsa da Yue Fei’nin cevabının onu mutsuz ettiği çok barizdi.

Onun memnuniyetsizliğini fark eden Yue Fei, cevabını düşündü. Artık ilişkilerini saklamadıklarına göre anlaşmalı eş olarak görevlerini yerine getirmeliydi. Az önce verdiği cevap sahiden de hiç uygun değildi. 

Yue Fei, Gu Wei’nin kollarına yaslandı ve Gu Wei’nin yakışıklı yüzüne yakından bakmak için başını kaldırdı. Ağzını hafifçe araladı ve ardından kuruyan dudaklarını yaladı, “Sen benim alfamsın.”

Bunu Gu Wei’nin önünde söylemek çok utanç vericiydi. Gu Wei’nin göğsünde olan ellerini sertçe çıktı.

Sesi yüksek değildi, ancak oradaki üç kişi de gayet net bir şekilde duymuştu.

Gu Wei epey memnun olmuştu. Yue Fei’nin çenesini tutan elini geri çekti ve şokta olan Jian Yi’ye baktı.

Jian Yi’nin yüzü anında bembeyaz kesildi. Gu Wei’nin feromon baskısına karşı koyamıyordu. Üstelik Yue Fei’nin cevabı, tüm gururunu yerle bir etmişti.

Tang Yue patronunu, “Bay Gu hala okuldayız,” diyerek uyardı. Çünkü okul sınırları içerisinde feromon baskısı kullanmak katiyen yasaktı.

Gu Wei, “Mn,” diyerek anladığını ifade etti ve feromonlarını geri çekti.

Yue Fei şu anda feromonların baskısını anlayamıyordu ama Gu Wei’nin o gün kullandığı parfümün her zamankinden daha yoğun olduğunu hissediyordu.

Ama bu parfümü az önce hocasının ofisindeyken fark edememişti.

Dik duran Yue Fei, Gu Wei’nin elini tuttu, “Hadi gidelim.”

Nedense ansızın terliyor ansızın da üşüyordu. Bu yüzden bir an önce eve gidip dinlenmek niyetindeydi. Bu sabah onun için çok stresli geçmişti.

“Mn.”

Yue Fei, Jian Yi’nin oraya kendisi için geldiğini anımsayınca ona bir bakış attı, “Bir an önce sınıfa dönmelisin. Ben şimdi eve gidiyorum ama okul bu meseleyi halledecek.”

Üçü arabaya binip gidene kadar Jian Yi olduğu yerde kalakaldı.

Yin Xinchen yangın merdivenlerinin yanından çıktı ve gelip onun yanında durdu.

“O alfa Gu Grubu’nun başkanı Gu Wei. Kabul etsen de etmesen de artık iyi bir hayatı var.”

Sensiz, Yue Fei hala iyi bir hayat yaşıyor, hatta daha iyi bir yaşam sürüyor.

Başını çevirip Yin Xinchen’e bakarken Jian Yi’nin gözleri kırmızıya döndü, “Sen olmasaydın…..”

O olmasaydı, o ve Yue Fei bu hale gelmeyecekti.

Yin Xinchen acı acı gülümsedi, “Evet, benim hatam.”

Onu omega olduğu için, feromonlarını kontrol edemediği için ve etkili bir inhibitör almadığı için suçluyordu…

Arabada, pencere hafifçe açıktı ve rüzgar arka koltuğa doğru vuruyordu. Artık yoğun bir yabani reçine kokusu olmadığından Yue Fei çok daha iyi hissediyordu. Bu kadar güçlü bir koku için Gu Wei tüm parfüm şişesini üstüne boşaltmış olmalıydı.

Fakat Gu Wei’nin ağzını bıçak açmıyordu ve haliyle de parfümünü soramamıştı.

Ya bu adam ona bu hatasının bedelini ödetirse…

Uzun süredir sessiz olan Gu Wei aniden, “Eski erkek arkadaşını mı düşünüyorsun?” diye sordu.

Pencereden dışarı bakan Yue Fei, gerçeği söylemek için başını çevirdi, “Hayır, seni.”

Arabaya bindiğinden beri suratı asık olan Gu Wei şaşırmıştı, “….O halde devam et?”

Yue Fei: “Ah.”

Uzunca bir süre sonra Yue Fei, “Betalar feromon kokusunu alamazlar, değil mi?” diye sordu.

Gu Wei: “Ben alfayım.”

Yue Fei onu görmezden geldi ve gözleri Tang Yue’ye takıldı, “Sekreter Tang, az önce size merhaba diyemedim. Görüşmeyeli uzun zaman oldu.”

Tang Yue: “Haha, uzun zaman olmadı. Bay Yue, betalar sahiden de feromon kokusunu alamazlar. Benim de beta bir kız kardeşim var.”

Yue Fei başını salladı ve Tang Yue’ye teşekkür etti, “Anladım, teşekkür ederim.”

Gu Wei: “Tang Yue, ne kadar da çok şey biliyorsun.”

Tang Yue öksürdü, “…Haha, Bay Gu teveccühünüz…”

Gu Wei, Yue Fei’ye döndü, “Neden aniden böyle bir şey sordun?”

Yue Fei başını salladı, “Bir sebebi yok, sadece feromonların kokusunu merak ediyorum.”

Alfaların ve omegaların olduğu bir evrene ışınlanmış olmasına rağmen feromon kokusunu alamadığı için kendisini biraz dışlanmış hissediyordu.

Gu Wei: “Eğer feromonların olsaydı, nasıl kokmasını isterdin?”

Yue Fei: “Bana göre domates kokusu hiç fena olmazdı.”

Gu Wei’nin yüzü karanlık bir hal aldı; domatesi hiç sevmiyordu.

“Başka bir koku seç.”

Yue Fei: “Tütün kokusu?” Hem de erkeksi.

Gu Wei: “Başka bir tane.” Tütün kokusunu da sevmiyordu.

“Yabani reçine?”

“Başka seç.” Bu koku onun feromon kokusuydu.

“Midye?”

“Ha?”

“Benim hangi kokuyu istediğimi sormuyor musun? Neden seninkini seçiyoruz?”

“Xiao Fei, son zamanlarda benim yanımda biraz fazla rahat olmaya başlamadın mı?”

“Haklısın, büyüklerime saygılı davranmalıyım.”

Yue Fei’den altı yaş büyük olan Gu Wei: “……”

Yue Fei gülümsedi ve pencereden dışarı bakmak için başını çevirdi.

Birkaç hafta önce Gu Wei’yle böyle şakalaşabileceğini hayal dahi edemezdi. Evlendiklerinde sadece başkalarının önünde çifte kumrularmış gibi rol yapacaklarını düşünüyordu. Ama günden güne Gu Wei ile daha iyi geçindikçe, Gu Wei’nin kitapta yazıldığı gibi ulaşılmaz olmadığını hissediyordu. 

Gu Wei, arabanın camındaki yansımadan Yue Fei’nin gülümsemesini gördü. Aslında onu azarlamayı düşünüyordu ama kelimeler dudaklarına ulaştığında yalnızca bir kıkırdamaya dönüştü. 

“Madem büyüklerine saygı duyuyorsun, o zaman bana Ge demelisin.”

“San Ge?”

Başkalarının kendisine bu şekilde seslenmesine alışkındı ama sadece Yue Fei’nin sesi Gu Wei’nin kalbini titretiyordu.

Yue Fei’nin saçını karıştırmak için elini kaldırdı ve, “Mn,” diyerek mırıldandı.

Yue Fei’nin hiç ağabeyi olmamıştı. Gu Wei ile olan ilişkiye arkadaşlık demek doğru olmazdı ve aile olacak kadar yakın da değillerdi. Ama Gu Wei’nin çevresindeki gençlerden biri olduğunu düşünürse ona “San Ge” diye seslenmesi pek de abes olmazdı.

Sosyal açıdan, diğerlerinin yaptığı şeyi yapması daha iyi olurdu.

Gu Wei de öyle düşünüyor olmalıydı.

İyice düşündükten sonra Yue Fei gülümsedi ve tekrar, “San Ge,” dedi.

Gu Wei onun bebek gibi davrandığını düşünüyordu, “Mn.” Daha fazla seslenme, bu çok utanç verici.

Böylece Yue Fei gülümsemeye devam etti ve daha fazla tekrarlamadı.

 


 

0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x