İçeriğe geç
Home » I Got Bitten After Transmigrating into a Pseudo-Beta 25. Bölüm

I Got Bitten After Transmigrating into a Pseudo-Beta 25. Bölüm

Nanwan Xiang bölgesine döndüklerinde öğlen olmuştu ve Gu Wei işe dönmeden önce evde öğle yemeği yemişti.

Yue Fei yemekten sonra ikinci kata gitti, yatağa girdi ve akşam Gu Wei gelene kadar uzun bir süre uyudu.

Yemek masasında Gu Wei, Yue Fei’nin uykulu halini görünce hafifçe kaşlarını çattı, “Bütün öğleden sonra uyudun mu? Kendini iyi hissetmiyor musun?”

“İlk döndüğümde biraz hasta hissettim, ama şimdi daha iyi hissediyorum,” dedi Yue Fei.

Gu Wei, Yue Fei’nin tabağına biraz yemek koydu, “Hastaneye gidip check-up yaptırmak için boş bir zamanını ayır.”

Yue Fei bir süre şaşırdı ve ardından başını salladı, “Tamam.”

Gu Wei: “Soruşturmanın sonuçları öğleden sonra çıktı. Kopya çekmediğin kanıtlandı ama bence şimdilik okula dönme.”

Yue Fei: “Mademki suçsuzluğumu kanıtladılar, neden yarın okula gidemiyorum?”

“Seni şikayet eden öğrenci dekanın oğlu. Dekan bütün öğleden sonra benim ofisimin önünde bekledi. Bir sürü toplantım olduğundan onunla görüşmek için vaktim yoktu. Yarın okula gitmek istediğinden emin misin?”

Yani, Yue Fei okula döner dönmez dekan onun yanına gelecekti.

Yue Fei: “O halde acele etmeyeyim….Bu Tang Xi midir nedir, ona dava açacak mıyız cidden?” 

Gu Wei: “Sen Gu ailesindensin. Bu mesele hafife alınamaz.”

Yue Fei başını sallayarak, “Ah, demek öyle,” dedi. Gu ailesinin itibarı onun itibarından daha mühimdi ne de olsa. Doğal olarak, Gu ailesinin itibarı daha üst sıralarda yer alıyordu. Ona iftira atmak Gu ailesine iftira atmaktı ve Gu Wei’nin bununla ciddi şekilde ilgilenmesi gayet normaldi.

Gu Wei: “Bugün biri Gu ailesine hakaret ederse ve paçayı sıyırırsa, bu örneği takip edecek daha çok insan olacaktır. Sinek de ufaktır ama mide bulandırır.”

“Ah!” dedi Yue Fei, “Bununla nasıl başa çıkmak istediğin sana kalmış.”

Bu tür çatışmalarla pek ilgilenmiyordu, bu yüzden doğal olarak meseleyi Gu Wei’ye bırakıyordu.

Gu Wei tabağını işaret etti, “Hadi çabucak yemeğini ye.”

Yue Fei köfteden bir ısırık aldı, “Tamam.”

Ertesi gün Yue Fei, Anne Yue’den bir mesaj aldı.

Anne Yue: Xiao Fei, okulundaki dekan ev ziyaretine geldi ve birkaç hediye getirdi. Okulda kötü bir şey mi yaptın? Üniversitede de lisedeki gibi ev ziyaretleri mi var?

Yue Fei:

Yue Fei: Anne ne saçmalıyorsun? Son zamanlarda hocalar böyleler, sık sık ziyarete gidiyorlar

Yue Fei: Neyse, dekan bir şey sordu mu?

Anne Yue: Şey, şu anda nerede yaşadığını sordu ve ben de adresini verdim. Haber vermek için sana mesaj atmıştım. Birazdan orada olur.

Yue Fei: ?????

Anne Yue: Ne oldu?

Yue Fei: Yok bir şey…

Anne Yue: Bu arada, demek bugün okula gitmedin.

Yue Fei: Evet, normalde okulda olmam gerekiyordu. Neden ona adresimi verdin?

Anne Yue: Düşündüm ki, eğer ev ziyaretine çıktıysa şu anda yaşadığın yeri ziyaret etmesi daha iyi olmaz mı? Artık Xiao Wei ile yaşıyorsun. Ev ziyaretine oraya gelmeli.

Yue Fei:

Anne Yue: Bir sorun mu var? İstersen dekanı arayıp daha sonra gelmesini söyleyebilirim?

Yue Fei: Hayır, sadece sana takılıyordum anne

Anne Yue: …

Anne Yue mesajı gönderir göndermez kapı çaldı.

Günün bu saatinde evde sadece Yue Fei vardı ve çalışma odasından kapının dışındaki insanları görebiliyordu. Dürüst olmak gerekirse, Yue Fei kapıyı açmayı hiç istemiyordu.

Kapının dışında Dekan Tang irili ufaklı pek çok hediye paketi ve yaramaz oğluyla beraber duruyordu. Aynı anda da ısrarla kapı ziline basıyordu.

Kapıyı duymamış gibi davranarak Yue Fei kulaklıklarını taktı ve izlediği filme odaklandı.

Bir süre sonra bilinmeyen bir numaradan bir arama geldi ama telefona cevap vermemeye karar verdi.

Telefonu tekrar çaldı ama bu kez arayan Gu Wei’ydi.

“Alo?”

“Evdeki kapı zili bir süredir aralıksız çalındığı için Tang Yue’ye bir uyarı geldi. Güvenlik kapıdakilerle ilgilenecek, endişelenme.”

“Tamam.”

Gu Wei’nin telefonunu kapattıktan hemen sonra telefonu tekrar titredi.

Arayanın kimliğini gören Yue Fei afallayıp kaldı.

[Yin Xinchen]

Telefonunda neden Yin Xinchen’in numarası vardı ki?!

Karşısındaki kişi bu kitabın ana karakteriydi. Ne diyeceğini az çok tahmin ederek Yue Fei iç çekti ve telefonu eline aldı.

“Alo?”

“Yue Fei?”

“Efendim?”

“Merhaba, ben Yin Xinchen. Okul etkinlikleri sırasında birbirimizin cep telefonunu eklemiştik ama seni daha önce hiç aramamıştım. Şu an meşgul müsün?”

“Bir sorun mu var?”

“Kopya meselesi…Tang Xi düşüncesizce davrandı ama bunu benim için yaptı. Onu affedip affedemeyeceğini sormak için seni aradım. Bu meseleyi yasal yollarla değil de özel yollarla halledebilmenizi çok isterim.”

“….Seninle bunu konuşacak kadar yakın olduğumuzu sanmıyorum.”

Kısa bir sessizlik oldu.

“Anlıyorum,” dedi Yin Xinchen, “Telefona cevap verdiğin için teşekkürler.”

Yue Fei: “Umarım yanlış anlamamışsındır, sana kişisel olarak hiçbir düşmanlığım yok.”

Gelip hayatıma karışmadığın sürece lütfen Jian Yi’ye geri dön ve kendi ilişkinle ilgilen.

“….” Yin Xinchen duraksadı, “Benden nefret ettiğini sanıyordum.”

Yue Fei: “Hayır.” Benim için sadece bir yabancısın.

Yin Xinchen hafifçe kıkırdadı, “Teşekkür ederim.”

Telefonu kapatan Yin Xinchen, telefonuna baktı ve düşüncelere daldı.

Benden daha önce nefret etmemiş olsan bile, eminim şimdi edeceksin.

Derince iç çektikten sonra Yin Xinchen cebinden bir kartvizit çıkardı ve daha önce hiç bir aramadığı numarayı çevirdi.

“Başkan Gu, merhaba. Ben Xiao Yin, gemi turundayken içkiniz konusunda sizi uyarmıştım, şey…. sizin yardımınıza ihtiyacım var.”

Akşam yemeğinde Gu Wei eve dönmemişti, bu yüzden Yue Fei onun işle meşgul olduğunu düşündü. Yemekten sonra çalışma odasına gitti ve izleyecek bir film aradı.

Saat neredeyse on olduğunda, birinci katta bir ses duyuldu. Yue Fei, Gu Wei’nin geri döndüğünü anladı. Filmini bitirmişti, duşunu almıştı ve uyumak için hazırlanıyordu.

Yue Fei’nin çalışma odasındaki ışığın hala açık olduğunu görünce Gu Wei odanın kapısını çaldı.

Yue Fei kapıyı açtı, “Döndün demek.”

Gu Wei: “Hala uyumadın mı?”

Yue Fei: “Henüz değil.”

“Uyuyamıyorsan, çalışma odasında bir içkiye ne dersin?”

Yue Fei onun biraz tuhaf davrandığını düşünse de yine de kabul etti.

Gu Wei’nin çalışma odasının mobilyaları, Yue Fei’nin geçen sefer geldiği zamankiyle aynıydı. Böylece o günkü gibi oturdular.

Gu Wei onlara şarap koydu ve Yue Fei’yle kadeh tokuşturdu.

“Dekan Tang bugün sizin eve mi gitti?”

Yue Fei: “Evet, annem bazı hediyeler getirdiğini söyledi ve ben de annemden onları geri vermesini istedim.”

“Öğleden sonra avukatla görüştüm. Bu tür davaların standart bir suç vakası olduğunu söyledi. Suçlamada ısrarcı olursak ve deliller yeterliyse, karşı taraf ceza alacakmış,” dedi Gu Wei.

Yue Fei: “Bu kadar ciddi bir suç mu?” Bunun sadece çocukça atılan bir iftira olduğunu düşünmüştü. 

Gu Wei: “Aslında bizim tavrımıza bağlı.”

Yue Fei: “…Bence sosyal medyasında ve okul forumunda bir özür mektubu yayınlaması yeterli.”

Gu Wei: “Emin misin?”

Yue Fei: “Şey, bu mesele bana büyük bir zarar vermedi sonuçta. O yüzden bu seferlik böyle çözebiliriz.”

Gu Wei başını salladı, “Anlıyorum. Qiao Si avukatla görüşsün o halde.”

Yue Fei biraz tuhaf hissediyordu, “Peki sen ne düşünüyorsun? İşlerin bu şekilde halledilmesiyle ilgili….”

Gu Wei: “Kararına saygı duyuyorum.”

Yue Fei’nin kalbinde bir dizi soru işareti vardı. Dün ibret olsun diye ceza almasını sağlayacağını söyleyen kimdi? Gu ailesine kimsenin saygısızlık edemeyeceğini söyleyen kimdi?

Gu Wei ayağa kalktı ve Yue Fei’nin başını okşadı, “Çok fazla kafanı yorma ve erkenden istirahat et.”

Gu Wei konuşmasını bitirdikten sonra kadehindeki şarabı içti, çalışma odasından ayrıldı ve yatak odasına geri döndü.

Yue Fei çalışma odasında yalnızdı ve kırmızı şaraba bakıyordu.

Gu Wei garip davranıyor, çok çok garip davranıyordu.

Yue Fei odasına dönüp yatağa uzandıktan sonra Gu Wei’nin tuhaf davranışlarını ve çalışma odasındaki konuşmayı düşünmeye baladı.

Önceki gün Gu Wei her şeyi kendisinin halledeceğini söylemişti ve böylece Yue Fei de ilgilenmemeye karar vermişti. Ama bugün eve döndüğünde Yue Fei’ye ne düşündüğünü sormuş ve onun kararına saygı duymakla ilgili saçma sapan şeyler söylemişti….

Gu Wei bir şeyleri onun sorumluğuna yüklememiş miydi?

Kesinlikle yüklemişti!

Bunu düşünen Yue Fei yataktan kalktı.

Gu Wei’ye bir mesaj gönderdi.

Yue Fei: Benden bir şey mi saklıyorsun?

Gu Wei: Ne demek istiyorsun?

….Görünüşe göre Gu Wei ondan epey bir şeyi saklıyordu.

Yue Fei dişlerini sıktı: 😊

San Ge’yı, tüm endişelerini siktir edecekti, ona güvenmeyecekti ve bundan sonra kendi kararlarına göre yaşayacaktı o halde!

Bilmediği bir şey vardı ve Gu Wei ona söylemiyordu.

Gu Wei tilkinin tekiydi. Ara sıra ona iyi davransa da bu, sonuçta onun kurnaz doğasını değiştirmezdi.

Başını yorgana gömmüş olan Yue Fei, uyumak için kendini zorladı.

Bu mesajdan sonra Yue Fei hiçbir şey söylemedi.

Gu Wei bir süre yatakta dönüp durduktan sonra uyuyamadığını fark etti, telefonu açtı ve Tang Yue’yi aradı.

Tang Yue çabucak açtı, “Bay Gu?”

“Wu Cheng’in geçen yıl araştırmalarının bittiğini ve idari işlere meydan okumak istediğini söylediğini hatırlıyorum.”

Gu Wei’nin düşüncesiz sözleri Tang Yue’nin söylenmesi gereken doğru şeyin ne olduğundan emin olmamasına neden olmuştu, “Evet.”

“Yue Fei’nin okulu oldukça uygun.”

Tang Yue: “Evet.”

“Son birkaç yıldır performansın çok iyiydi. Maaşına zam yapılması için muhasebeyi bilgilendireceğim.”

Tang Yue: “Teşekkürler Bay Gu!”

“İyi geceler.”

Telefonu kapatan Gu Wei hala uyuyamıyordu. Dışarıdaki mermer zemine çarpan camın gıcırtılı sesini duyunca kaşlarını çattı ve odadan çıktı.

Çalışma odasındaki ışığın hala yandığını görünce kapıyı açtı.

Yue Fei ikisinin oturduğu kanepede oturuyordu.

Gu Wei bir anlığına afallayıp kaldı, “Hala uyumadın mı? Burada ne yapıyorsun?”

Yue Fei’nin rızası olmadan çalışma odasına girmesine kızmamıştı.

Yue Fei kaşlarını çattı ve ona baktı, gözleri biraz odaklanamıyormuş gibi görünüyordu, “Şarap içiyorum.”

 


 

0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x