İçeriğe geç
Home » I Got Bitten After Transmigrating into a Pseudo-Beta 35. Bölüm

I Got Bitten After Transmigrating into a Pseudo-Beta 35. Bölüm

Yue Fei sonunda kendi feromonunun kokusunu almıştı.

Hafif, tatlı bir koku…

Sanki ensesinde bir yer tahammül edemeyeceği seviyede yanıyor gibiydi.

Olamaz! Eğer buna bir çözüm bulamazsa, yanarak ölecekti.

Bunu düşünerek yatağından kalktı; duvara yaslandı, güçsüz adımlarla banyoya doğru yürüdükten sonra küvete oturdu ve suyu açtı.

Başının üzerine dökülen soğuk su, vücudundaki sıcaklığı geçici olarak hafifletti.

Başını eğerek küvetin kenarına yaslandı. Gözleri yarı açık yarı kapalıydı ve beyni uyuşmuştu.

Bu feromonlar çalışma odasında çalışan Gu Wei’yi alarma geçirmişti.

Bu kadar yoğun feromon yayılıyorsa, Yue Fei’nin durumu epey kötü olmalıydı. Bu meseleyi düzgün bir şekilde halletmezse, neler yaşanabileceğini kestiremiyordu.

Bir müddet düşündükten sonra Gu Wei, Qiao Si’yi aradı, “Nanwan Xiang bölgesine gel, hastaneye gideceğiz.”

Bir duraklamadan sonra Gu Wei ekledi: “İnhibitör ve feromon bastırma spreyleri de getir. Ayrıca ben aşağı inemezsem, sen yukarı çık.”

Daha sonra Tang Yue’yi aradı, “Hastaneyi ara ve bazı düzenlemeler yap. Betalar ve omega feromonları üzerinde uzmanlaşmış biri gerekiyor. Yue Fei’yi götüreceğim.”

İki sekreter de Gu Wei’nin sözlerindeki ciddiyeti duymuş ve anında harekete geçmişti.

Bazı düzenlemeler yaptıktan sonra, Gu Wei sonunda kalktı ve Yue Fei’nin odasının kapısına geldi.

Kapıyı tıklattı, “Yue Fei?”

Kimse yanıt vermedi.

“Xiao Fei?”

Odanın içinden yere düşen şişelerin sesi geldi.

Daha fazla tereddüt etmeden, Gu Wei doğrudan yedek anahtarla kapıyı açtı.

Yatak boştu.

Banyodaki ışığın yandığını fark eden Gu Wei yaklaştı ve hafifçe kapalı olan kapıyı nazikçe açtı.

Banyoda, Yue Fei sırılsıklam pijamalarıyla küvette oturuyordu. Sanki bilincini tamamen yitirmiş gibi başı aşağı doğru eğikti.

Bunu gören Gu Wei kaşlarını çattı ve hemen yanına gelerek suyu kapattı, “Neyin var?”

Akan soğuk su kaybolunca vücudundaki ısı geri gelmişti ve Yue Fei’nin ensesindeki deri yeniden sızlamaya başlamıştı. Eğer yalancı bir kızışma dönemiyse, neden hiç şehvet duymuyordu? Neden bu kadar canı yanıyordu? Bir magma tarafından çevrelenmiş gibiydi ve bu acı hemen orada ölmek istemesine neden oluyordu.

Gu Wei’yi görünce Yue Fei ağlamaklı oldu, “Acıyor.”

Onun ne kadar rahatsız olduğunu gören Gu Wei’nin kalbi sıkıştı. Yabani reçine kokusu Yue Fei’yi sarıl sarmalarken ona doğru elini uzattı ve onu kollarının arasına alarak sırtını okşadı, “Hadi hastaneye gidelim, acıların birazdan geçecek.”

Yue Fei’nin ensesindeki tırnak izlerini gören Gu Wei’nin kalbi sızladı. Demek ki kendisine bunu yapacak kadar acı çekiyordu. Yoğun ama tatlı bir feromon tam olarak oradan çıkıyordu.

Eskiden çok uslu olan feromon şimdi yabani reçineyle çevrelenmişti ama artık şiddetli bir şekilde direniyor ve hücum ediyordu.

Gu Wei sonunda bunun kızışma dönemi değil, cinsiyet farklılaşması olduğunu fark etti.

Saldırıya uğrayan yabani reçine kışkırtılmıştı ve bu kez büyük bir baskı hissiyle doluydu.

O anda Yue Fei hafifçe inledi ve kaşlarını çattı; belli ki kendini iyi hissetmiyordu.

Bunu gören Gu Wei, feromonunu hemen dizginledi. Tatlı bir feromonla sarılıyken, fethetme ya da avlanma dürtüsüne direnmek zorunda kalan Gu Wei bunun ne kadar zor olduğunu biliyordu.

Ama kendi kendisiyle savaşma içgüdüsüne yabancı değildi.

Ensesindeki deri o kadar acıyordu ki, Yue Fei o deriyi koparıp atabilme isteğiyle elini kaldırdı.

Fakat ensesine dokunur dokunmaz eli Gu Wei tarafından yakalandı, “Kıpırdama.”

Yue Fei mücadele etti ama çok güçsüzdü.  

Elini kurtaramayan Yue Fei, Gu Wei’yi durdurabilme umuduyla başını kaldırdı, “Çok acıyor.”

Gu Wei acısını dindirmek istese de elinden hiçbir şey gelmiyordu. Bu yüzden Gu Weî’yi aradı.

“Gu Wei, saatin kaç olduğundan haberin var mı?”

Gu Wei: “Dage.”

Onun sesinden bir problem olduğunu anlayan Gu Weî duraksadı, “Sorun nedir?”

“Omegaya dönüşürken canın çok yanmış mıydı? Nasıl atlattın bu durumu?”

Gu Wei’nin bunu neden aniden sorduğunu bilmese de, Gu Weî yanıt verdi, “O zamanlar Lin Qi ile birlikteydim ve farklılaşma döneminde bana yardım etmişti.”

“Sana nasıl yardım etti?”

“Xiao Fei’yi başkasıyla mı aldatıyorsun?”

Gu Weî’nin sesini belli belirsiz duyan Yue Fei, şaşkınlıkla Gu Wei’ye, “Dage mı o?” diye sordu.

Yue Fei’nin de orada olduğunu duyan Gu Weî açıklamaya devam etti, “O sırada neler olduğunu bilmiyorduk, neyse ki fazla çaba harcamadan atlatabilmiştim. Daha sonra bir doktora danıştım ve alfanın, omeganın acısını hafifletmeye yardımcı olmak için farklılaşma aşamasında feromonlarını kullanabileceğini söyledi. Fakat omeganın alfaya tamamen güvenebilmesi gerekiyormuş.”

Dolayısıyla Gu Weî ve Lin Qi’nin böyle bir ilişkisi vardı.

Ancak, farklılaşma sırasında omeganın yapabileceği tek şey acıya katlanmaktı. Gu Weî’nin durumu yalnızca bir istisnaydı.

Gu Wei, “Anladım,” dedikten sonra telefonu kapattı.

Gu Wei, başını eğip dudaklarını kollarındaki kişinin kulağına bastırdı, “Bana güveniyor musun?”

Yue Fei, onun bu soruyu neden sorduğunu düşünecek durumda değildi. Bu yüzden kalbinden geldiği gibi yanıt verdi, “Hayır.”

Bu kelime Gu Wei’nin kulaklarına ilişir ilişmez Gu Wei kollarındaki kişiye daha sıkı sarıldı. Bir süre sonra dudaklarının kenarları kıvrıldı fakat gözleri gülümsemiyordu, “Güzel.”

O anda Gu Wei başını eğdi ve canını sıkan o dudakları öpmeye başladı.

“Mmm ― ― “

Yue Fei işlerin neden bu noktaya geldiğini bilmiyordu ama yabani reçine kokusu bedenine girdiği anda vücudundaki ısının biraz düştüğünü fark etti. Güçsüz düşen elleri de enerjisini kazanmış gibiydi.

Sanki can kurtaran botuna tutunmaya çalışıyormuş gibi Yue Fei elini kaldırdı ve Gu Wei’nin omzuna tırmandı. Dudaklarını araladı ve karşı taraftan daha fazla yabani reçine istedi.

Dudakları ve dişleri birbirine daha derin bir şekilde dolandıkça banyoyu dolduran tatlı feromonlar yavaş yavaş yatıştı ve yabani reçineyle birbirine karıştı.

Etrafa yayılan tatlı bahar kokusu uçsuz bucaksız bir çam ormanına girmiş gibiydi ve ağaçların arasından tatlı tatlı süzülüyordu.

“Başkan Gu?”

Birinci kattan Qiao Si’nin sesi geldi. Mantığı Gu Wei’ye durmasını söylüyordu ama kollarındaki kişi ona o kadar yakındı ki, ondan bir an bile ayrılmak istemiyordu.

“Başkan Gu!”

Gu Wei’nin talimatlarına göre ikinci kata çıkan Qiao Si, Yue Fei’nin odasından gelen anormal sesleri duymuştu.

Betalar feromon kokusunu alamadığı için Gu Wei, Qiao Si’yi çağırmıştı. Bu yüzden Qiao Si şu anda orada neler olduğunu bilmiyordu.

Ayak sesleri yaklaşırken Gu Wei, Yue Fei’nin yüzünü avuçlarının arasına aldı. Yue Fei bir süre hareket edemedi ve sadece Gu Wei’nin geri çekilmesini bekledi.

“Dışarıda bekle,” dedi Gu Wei. Nefes nefese olduğu bir parça da olsa anlaşılıyordu.

Emri duyan Qiao Si olduğu yerde duraksadı, “Tamam.”

“Dolaptan temiz bir çift kıyafet çıkar. Buraya doğru at ama sakın içeri girme.”

Qiao Si dediklerini yaptı.

Ara sıra banyodan yumuşak fısıltılar geliyordu, ancak Qiao Si dinlememek için bilinçli olarak odanın kapısında duruyordu.

Sonunda banyo kapısı açıldı ve Qiao Si, Gu Wei’nin kucağında biriyle çıktığını gördü. Üstü bir paltoyla örtülü olsa da o kişinin Yue Fei olduğunu biliyordu. 

“Hastaneye gidiyoruz.”

Tang Yue hastanedeki ayarlamaları önceden yapmıştı. Qiao Si, VIP kapısından girdi ve kısa bir süre sonra hastane personeli Yue Fei’yi aldı.

Qiao Si ancak o zaman patronunun halini fark etti; Gu Wei’nin saçları dağınıktı ve giysileri de sırılsıklamdı.

Gu Wei ona bakmadı, “İnhibitörleri bana ver ve ardından yeni bir takım elbise getir.”

Qiao Si başını salladı ve ardından en yakındaki alışveriş merkezine koştu.

Bu sırada dışarısı hafifçe aydınlanmıştı.

Yue Fei akşamleyin bilincini geri kazanmıştı. Gözlerini açar açmaz, Gu Wei’nin pencerenin önünde, arkası ona dönük olarak durduğunu gördü.

Önceki gece olanları hatırlayan Yue Fei umutsuzluk içinde gözlerini kapadı. Şu anda uyanmak falan istemiyordu.

Ama Gu Wei, ani feromon dalgalanmasını fark etmişti. Bu yüzden yatağa yürüdü ve Yue Fei’nin uyuyor numarası yaptığını gördü. Kaşlarını kaldırdı ve dedi ki, “Uyandın mı? Doktora gelmesini söyleyeceğim.”

Onun doktoru çağırmak için dışarı çıkacağını düşünen Yue Fei, gözlerini tekrar açmadan önce bir süre bekledi ama gözlerini açtığında Gu Wei’nin yatağın yanında durup ona gülümseyerek baktığını gördü.

“Selam,” dedi Yue Fei ruhsuz bir şekilde ve ardından yatakta doğruldu, “Neyim varmış?”

Gu Wei yatağın yanındaki sandalyeye oturdu, “Geç cinsiyet farklılaşması.”

Bu sözler tanıdık gelmişti ve Yue Fei seyrettiği bir filmi hatırlamıştı, “Tahmin ettiğim şey mi?”

Gu Wei: “Evet, sen bir omegasın.”

Yue Fei buna inanamıyordu. Çünkü kitapta öyle bir şeyi hiç okumamıştı.

“Yalan söyleme,” dedi Yue Fei, yüzündeki ifade fazla sakindi.

Gu Wei, Yue Fei’nin yirmi yıldan fazladır beta olarak yaşadıktan sonra omegaya dönüşmesini kabullenemeyeceğinin normal olduğunun farkındaydı, “Doktor birazdan burada olur. Sana daha detaylı bir şekilde açıklayacaktır.”

Kapı tık sesiyle açıldı ve içeri beyaz önlüklü bir adam girdi.

Yue Fei doktorun hareket eden ağzına bakıyordu ama söylediklerini beyni idrak edemiyordu.

Bir omega mıydı? Bu bir kamera şakası falan mıydı?

“Geç cinsiyet farklılaşması oldukça nadir bir durumdur. Tüm dünyada bunu yaşayan insan sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Eşinizin size feromonlarını aktarması çok başarılı bir tedaviydi. Aksi takdirde, sizin gibi bu yaşta farklılaşan bir omeganın vücudu %80 ihtimalle geri dönüşü olmayan şekilde zarar görecekti. Aslında uzunca bir süredir farklılaşma dönemindeydiniz. Fakat hem siz hem de aileniz dikkatsiz olduğundan farkına varmamıştınız. Erkenden bu durum saptansaydı, dün geceki gibi bir aksilik yaşanmayabilirdi. Feromon tedavisi şu anda farklılaşan omegalar için etkili yöntemdir. Fakat ne yazık ki çoğu omega farklılaşırken kendisine yardımcı olabilecek bir alfa bulamaz. Siz oldukça şanslısınız. Şu andan itibaren en az bir ay boyunca feromon tedavisi almanız gerekecek. Zaten evli olduğunuz için aranızda böyle bir şey sorun olmamalı. Serumunuz bittikten sonra taburcu olabilirsiniz, evde istirahat edin ama eşinizin de sizin yanınızda kalması gerekiyor. Bunun haricinde hiçbir sorun yok. Bir ayın sonunda herhangi bir omegadan farkınız olmayacak.”

Doktor gidene kadar Yue Fei hala kendinde değilmiş gibi görünüyordu.

Onu bu şekilde gören Gu Wei, neşelensin diye yanağını çimdiklemek için elini uzattı ama eli Yue Fei’nin yanağına dokunmadan önce, Yue Fei bilinçsizce onun elinden kaçındı.

O anda ikisi birden donakaldı.

Gu Wei’nin eli de havada kalmıştı.

Yue Fei ona bakmadan başını eğdi, “Bir süre yalnız kalmak istiyorum.”


 

0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x