İçeriğe geç
Home » I Got Bitten After Transmigrating into a Pseudo-Beta 39. Bölüm

I Got Bitten After Transmigrating into a Pseudo-Beta 39. Bölüm

On dakikalık uzun feromon tedavisinin sayesinde Yue Fei o gece mışıl mışıl uyudu ve hiç rüya görmedi.

Ertesi gün kahvaltı için aşağı indiğinde, Gu Wei’nin çoktan masada oturuyor olduğunu gördü.

Yue Fei ona, “Günaydın,” dedi.

Gu Wei başını salladı, “Geç uyandın bugün.”

Yue Fei saate baktı. Saat sekiz buçuktu!

Masaya otururken, Yue Fei kaseyi ve yemek çubuklarını almaya vakit bulamadan Gu Wei aniden uzandı ve ona bir kase yulaf lapası verdi.

Yue Fei çok şaşırmıştı çünkü genelde o Gu Wei’ye yemek servisi yapardı, “Teşekkür ederim.”

Kaseyi Yue Fei’nin önüne koyan Gu Wei, gelişigüzel bir şekilde, “Bir şeyi unutmadın mı?” diye sordu. 

Yue Fei: “Hı?” Neyi unuttum?”

Gu Wei elini uzattı ve avucunu açtı.

Yue Fei şaşırmıştı, “Ne?”

Gu Wei ona baktı. O kadar imadan sonra Yue Fei hala ne demeye çalıştığını anlayamamıştı.

Dişlerinin arasından üç kelime gıcırdattı, “Doğum günü hediyem.”

Yue Fei gözlerini kırpıştırdı ve sahte bir şekilde öksürerek, “Dün hazırlamıştım ya,” dedi. Balonlarla süslemişti, pasta vardı ve mumları bile üflemişlerdi. Bunlar…hediye sayılmaz mıydı?

Bunu duyan Gu Wei bir an afalladı. Beklediği gibi ortada hediye falan yoktu. Böylece elini geri çekti, “Hadi yemeğini ye.”

Gu Wei hiçbir şey söylemese de Yue Fei onun feromonundan kalbindeki hayal kırıklığını hissedebiliyordu.

Alt dudağını büzerek Yue Fei sessizce başını eğdi ve yulaf lapasından bir kaşık aldı.

Aklına hiçbir hediye gelmediğinden aslında tüm bunları hazırlamıştı. Önceki gece başkalarının onun için bir doğum günü partisi hazırladığını düşünmüştü ve bu yüzden samimiyetini göstermek için kasıtlı olarak Nanwan Xiang bölgesini süslemeyi seçmişti. Görünüşe göre Gu Wei doğum günü partisine katılmayıp erkenden eve gelmişti ve Yue Fei de böylece yaptığı hazırlıkların daha da anlamlı olacağını zannetmişti.

Ama demek ki… Gu Wei onunla aynı fikirde değildi.

Gu Wei’nin hayal kırıklığını hisseden Yue Fei nedenini bilmiyordu ama kendisi bir hayli üzgün hissediyordu.

Hediye, hediye, hediye…Bu kadar kısa sürede, nereden hediye alabilirdi ki?

Yemekten sonra Yue Fei aceleyle ikinci kattaki çalışma odasına döndü.

Gu Wei kaşlarını kaldırdı ve hiçbir şey söylemedi. Hediye almamış olmasına biraz içerlese de Yue Fei’yi suçlayamazdı sonuçta. Yue Fei’nin dün geceki hazırlıkları onu zaten yeterince şaşırtmıştı.

Geçici olarak işlerini babasına devrettikten sonra Gu Wei oldukça rahatlamış hissediyordu.

Gu Grubu’nda çalışmaya başladığından bu yana daha önce hiç tatil yapmamıştı ve her gün işe gitmeye alışmıştı.

Onun için iş ve günlük hayatı arasında net bir sınır yoktu.

Şu anda bir aylık bir tatile çıkmıştı. Önceden plan yapmış olmasına rağmen seyahate çıkmalarına daha iki gün vardı. Bu yüzden iki gün boyunca bomboştu.

Yue Fei yukarı çıktıktan sonra hiç ses duymayan Gu Wei onun ders çalıştığını düşündüğü için rahatsız etmek istemedi ve eline bir kitap aldıktan sonra okumak için oturma odasındaki kanepeye oturdu.

Bir süre sonra merdivenlerden ayak sesleri geldi ve Gu Wei yukarı baktığında Yue Fei’nin aşağı indiğini gördü.

Yue Fei’nin feromonlarında bir dengesizlik olduğunu düşünen Gu Wei, “İyi hissetmiyor musun yoksa?” diye sordu.

Yue Fei utanarak gülümsedi, “Hayır, sana doğum günü hediyesi vermek için buradayım.”

Bunu duyan Gu Wei hemen tüm ilgisini ona çevirdi, “Dünkü hazırlıklar için hediye dememiş miydin?”

Yue Fei ona cevap vermedi ve doğrudan elindeki kağıt destesini sehpanın üzerine koydu.

“Bunlar dilek kartları. Kartta yazanları yapmamı isteyebilirsin ve her bir kartı yalnızca bir kere kullanabilirsin. Kullanım süresi bir ay, bir ayı geçirirsen kartları kullanamazsın.”

Böyle bir hediye düşünebildiği için Yue Fei kendi zekasına hayran kalmıştı.

Gu Wei kaşlarını kaldırdı ve kartlardan ikisini alıp üstünde yazanlara baktı.

“Omuzlara on dakika masaj.”

“Bir kase erişte.”

“Bir bardak su.”

“Çalar saat yerine uyandırma servisi.”

Gu Wei okumayı bitirince, “Epey safça,” dedi.

“…” Yue Fei kartları geri almak için uzandı, “Unut gitsin o zaman.”

Gu Wei onu durdurdu, “Bana on tane boş kart vermeye ne dersin? Kendi istediğim şeylerle dolduracağım. Böyle daha çok hediye gibi olur.”

On kart çok fazlaydı, Yue Fei tereddütle, “…Üç tane kart olmaz mı?” diye sordu.

“Tamam,” dedi Gu Wei.

“Eğer kartlardaki dilekler utanç verici olursa yapmayı reddederim.”

“Sorun değil.”

Bu yüzden Yue Fei ona alt tarafında “Fei” yazan üç tane kart verdi. 

“Dilek kartlarını dilediğin gibi kullanabilirsin ama,” dedi Yue Fei, “Kaybedersen, yenilerini yapmam.”

Dilek kartları yüzünden Yue Fei tüm gün Gu Wei’nin etrafında dolanıyordu.

Gu Wei’nin sanki bir şey alacakmış gibi ayağa kalktığını görünce Yue Fei hemen gayretle, “Ne almak istiyorsun? Sana yardım edebilirim,” dedi.

Onun niyetini anlayan Gu Wei alaycı bir şekilde güldü, “Dilek kartlarımı kullanmadan vereceksen olur.”

Bunu duyan Yue Fei anında karşılık verdi, “O zaman kendin alabilirsin.”

Akşamleyin Gu Wei masasındaki belgeleri düzenlemek için çalışma odasına döndü. Bir süre sonra çalışma odasının kapısı çalındı.

Bu saatte normalde kimse kapısını çalmazdı.

“İçeri gel,” dedi Gu Wei.

Kapı dışarıdan açıldı ve Yue Fei içeri girdi.

İçeri girer girmez tatlı omega feromonları yabani reçine kokusuyla sarmalandı.

Yue Fei biraz utanmıştı, “Meşgul…müydün?”

Feromonunun kokusunu alır almaz Gu Wei onun neden geldiğini anlamıştı.

Elindeki belgeleri düzenlemeye devam eden Gu Wei, “Meşgul değilim, bir şey mi oldu?” diye sordu.

Yue Fei yaklaştı ve onun belgeleri düzenlediğini görünce bir şey söyleyemedi. Bir müddet orada dikildikten sonra ellerini kaldırdı ve “on” işareti yaptı, “Bugünkü on dakika…”

Gu Wei yeni hatırlamış gibi, “Ah,” dedi. Ardından sandalyesinde döndü ve kendisi ile masa arasında bir boşluk bırakarak biraz geri çekildi, “Gel buraya.”

Hâlâ oturuyordu ve Yue Fei ise ayaktaydı.

Onun dediğini duyunca Yue Fei ona doğru yavaşça yaklaşmak yerine doğrundan masayla Gu Wei’nin arasındaki boşluğa girdi.

Gu Wei’nin hareketsizce oturduğunu gören Yue Fei ne yapacağını bilemiyordu, “Kalkmayacak…mısın?”

Böylece Gu Wei ayağa kalktı.

Otururken hiçbir şey hissetmemişti ama Gu Wei ayağa kalkar kalkmaz Yue Fei ikisinin neredeyse birbirine yapıştığını fark etmişti.

Ayrıca Gu Wei, Yue Fei’den çok daha uzundu ve bir alfaydı. Ayağa kalktığında, diğer insanlara karşı ezici bir üstünlük kuruyordu.

Yue Fei ona bakmak istediği için bilinçsizce geriye doğru bir adım attı ama kalçası masanın kenarına hafifçe dokundu.

Tam o anda Yue Fei hareketsiz dururken Gu Wei eğildi, ellerini Yue Fei’nin iki yanına uzatarak masaya dayadı, başını eğdi ve onun alt dudağını ısırdı.

Yue Fei öpücüğün etkisiyle geriye doğru yaslanmıştı ve düşmemek için Gu Wei’nin yakasını tutuyordu.

Nedenini bilmiyordu ama Gu Wei’nin bugünkü öpücü sanki öncekiler gibi değildi ve tatlı feromonları onun ilgisini yeterince çekemediği için telaşlanmaya başlamıştı.

Yue Fei, Gu Wei’yi itti ve, “Sorun nedir?” diye sordu.

Gu Wei ona baktı, “Pozisyonumuz rahat değil.”

Pozisyonları mı? Yue Fei buna daha önce hiç dikkat etmemişti.

“O halde nereye gitmek istiyorsun?”

Gu Wei gülümsedi, “Bir yere gitmemize gerek yok. Masaya oturman yeterli. Eğilmek benim için çok zahmetli.”

Feromonlarındaki dengesizlik yüzünden Yue Fei de huzursuz ve sabırsız bir haldeydi. Bunu duyunca iş birliği yaparak parmak uçlarına yükseldi ve ellerini masaya koyarak üstüne oturdu.

“Hadi.”

Onun sabırsızlığını gören Gu Wei kıkırdadı.

Yue Fei bu kez de bir terslik olduğunu fark etmemişti.

Ta ki sıcak dudaklar, kendi dudaklarına dokunana kadar.

Birdenbire Yue Fei’nin sağ dizi büyük bir el tarafından tutuldu ve yana doğru itildi. Gu Wei bacaklarının arasına girdi ve kollarını onun beline doladı. Hatta öyle ki, vücutları birbirine yapışmıştı.

!

Yue Fei geri çekilmek istedi ama dudaklarındaki agresif öpücükler yüzünden kıpırdayamıyordu. Yabani reçinenin onu sarıp sarmalamasına izin vermekten başka çaresi yoktu.

Az önce huzursuz olan tatlı feromon, yabani reçine ile sarılınca yavaş yavaş sakinleşti.

Çok geçmeden masaya dayadığı elleri yoruldu ve kollarını Gu Wei’nin boynuna dolamaya çalıştı ama yanlışlıkla ona daha fazla sokulmuş oldu.

Bu sefer dikkatsiz davranan kişi Yue Fei olmuştu.

Çok yakınlardı, şimdiye kadar olduklarından daha da yakınlardı…

Özellikle de alt kısımları…

Alfa ve omega feromonları libidoyu etkiliyordu ve Yue Fei bile bunu daha önce duymuştu.

Farklılaşma dönemi henüz bitmediği için alfa feromonlarına karşı güçlü bir şekilde tepki vermiyordu.

Lakin Gu Wei farklıydı. O, yetişkin bir alfaydı sonuçta. Bu yüzden fiziksel temas anında Yue Fei geriye doğru çekilmek istemişti.

“Ding Ding Ding…”

Dudakları birbirine dolanmışken Yue Fei’nin telefonu titredi.

“On..on dakika…doldu,” dedi Yue Fei.

Gu Wei geri çekilmedi, “Henüz değil.”

Yue Fei onun öpücüğünden kaçınmak için başını eğdi ve yüzünü Gu Wei’nin boynuna gömdü, “Doldu…ben…alarm kurmuştum..”

Aslında şu anda bilinci yerinde değildi ve bu pozisyon henüz gelişmemiş olan feromon bezlerini karşıdaki alfanın gözlerinin önüne sermişti.

Gu Wei derin bir nefes aldı, hafifçe kaşlarını çattı, başını eğdi ve ağzını açtı. Dişleri onun teninin üzerinde gezinirken kaşınıyordu.

Seni şu anda ısırmak istiyorum ama bunu yapamam.

Dişleri Yue Fei’nin feromon bezlerine çok hafifçe değdi ama Yue Fei kontrolsüz bir şekilde inledi, “Yapma…”

Bir adım geri atan Gu Wei, nefes nefese kalan Yue Fei’ye bakmaya cesaret edemeden arkasını döndü ve doğruca çalışma odasından çıktı.

Yue Fei masadan kalkmadan önce nefesi sakinleşene kadar uzun bir süre orada oturdu. Ama hala bacaklarında derman yoktu ve neredeyse yere düşüyordu. Neyse ki tam zamanında tepki vererek elleriyle destek almıştı.

Görünüşe göre zamanı kontrol etmesi çok önemliydi.

Eğer alarm çalmasaydı, o zaman ne olurdu tahmin bile edemiyordu.

Gu Wei’nin nereye gittiğini bilmeyen Yue Fei, oradan çıkıp yan taraftaki kendi çalışma odasına girdi.

Yue Fei sakince sınavına çalışıp çalışma odasından çıktıktan sonra, Gu Wei’yle karşılaştı. Gu Wei havuzda yüzdükten sonra aşağı iniyordu.

Çıplak göğsünden su damlaları süzülüyordu.

Yue Fei beceriksizce başka tarafa baktı, “Ben uyumaya gidiyorum.”

Gu Wei ona baktı ve cevap verdi, “Mm.”

Ama tam Yue Fei odasına dönüp kapıyı kapatmak üzereydi ki, Gu Wei tekrar seslendi, “Yarın bavullarını topla.”

Yue Fei: “Hı?”

“Yarından sonraki gün tatile gideceğiz.”

Yue Fei’nin gözleri ışıldadı, “Tamam.”

“Bugün kontrolümü kaybettim,” diyerek konuyu değiştirdi Gu Wei.

Yue Fei: “Sorun değil…” Bunun hakkında konuşmasak, hiçbir şey olmamış gibi davransak olmaz mı?

Ne yazık ki Yue Fei olmamış gibi davranmak istese de, Gu Wei onun tam aksine açık sözlü biriydi.

“Fakat işaretleme konusunda bir anlaşma imzaladığımıza göre, bence buna önceden alışmamız gerekiyor. Sen ne dersin?”

 


ÇN: Gu Wei: ✈️ ✈️ ✈️

Ne üzücü ki, smut sahnesi olmayacak. Bu yüzden ben kelimelerimi olabildiğince *smexy* seçeceğim merak etmeyin djsfhdg

 

0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x