İçeriğe geç
Home » I Got Bitten After Transmigrating into a Pseudo-Beta 48. Bölüm

I Got Bitten After Transmigrating into a Pseudo-Beta 48. Bölüm

Bir çift sevgili gibi görünüyorlardı.

Gece geç saatlerde yatın üzerinde öpüşmenin büyüsüne kapılan Yue Fei, sanki uzun süredir birbirlerine aşıklarmış gibi hissediyordu.

Ama aynı zamanda her şeyin sadece kendi yanılsaması olduğunu da açıkça biliyordu.

Başkalarının sevgisine layık olabilecek olağanüstü erdemlere sahip olduğuna asla inanmamıştı.

Yalnızca Gu Wei’nin ondan nefret etmediğinden emindi fakat ondan hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyordu; eğer onu seviyorsa da ne kadar seviyordu?

Ama kendini onun yerine koyduğunda, nefret ettiği birini böylesine romantik bir yere getirmesi imkansızdı.

Yue Fei, Gu Wei’nin kollarına sokuldu, “Burayı nasıl buldun?”

Gu Wei bir müddet düşündükten sonra karşılık verdi, “Burayı ilk kez Er Ge’m* küçükken keşfetmiş. Lu Lin’i gizlice oraya götürmek istemiş ama Dage planını öğrenmiş. Beni buraya Dage’m getirmişti. Bu adaya ilk gelişindi. Sabahleyin Lin Li seni denize götürmemi önerdiğinde, böyle bir yer olduğunu anımsadım.”

ÇN: İkinci ağabey

Bunu duyan Yue Fei sessizce ayağa kalktı, “Ah, o halde Bay Lin’e teşekkür etmeliyim, aksi takdirde bu kadar güzel bir manzara göremeyebilirdim.”

Belli belirsiz bir şeylerin ters gittiğinin farkındaydı ama Gu Wei tam olarak anlayamadan Yue Fei çoktan onun yanından geçip kabine girmişti.

“Rüzgâr burada biraz kuvvetli gibi, içeride oturalım.”

Sırtı Gu Wei’ye dönük olan Yue Fei sessizce içini çekti. Neyse ki o anda ona âşık olduğunu itiraf etmemişti, yoksa utanca boğulmuş olacaktı. Görünüşe göre Gu Wei onu oraya getirirken pek de düşünmemişti. Sadece hatırladığı için ve onu gezdirmek için getirmişti. İnsanlar kendilerini değerli sanmaktan vazgeçmeliydi. Az önce neredeyse Gu Wei’nin de kendisine âşık olduğu fikrine kapılmıştı.

Yue Fei, utancını gizlemek için güverteye dönmeden önce bir süre kabinde dolaştı.

Gu Wei’nin kaptanla konuştuğunu gören Yue Fei, “Geri mi dönüyoruz?” diye sordu.

Gu Wei: “Evet, gitme vakti geldi. Daha gidilecek çok yol var. Yorgunsan kamarada biraz dinlene bilirsin.”

Yue Fei: “Tamam.”

Kısa süren gece turu bu şekilde sona ermiş ve artık otele dönmüşlerdi. Yue Fei sakinleşmek için bir süre kitap okumak istedi ama aniden telefonu titredi.

Gu Weî’den bir mesaj gelmişti.

Gu Weî: Xiao Fei, sen ve Gu Wei şu anda Matsu Adası’nda mısınız?

Yue Fei ona cevap verdi: Evet, Dage.

Gu Weî: Tatiliniz keyifli geçiyor mu?

Yue Fei: Gu Wei iki gündür işle meşgul, henüz tatil yapıyoruz sayılmaz

Gu Weî: 😶Ona bir azar çeksem iyi olacak. Balayında seni tek bırakıp çalışmaya mı gidiyor?

Yue Fei: Haha, bugün beni denize götürdü. Onu azarlama, Dage

Gu Weî: Peki peki, bu seferlik paçayı yırttı 

Yue Fei: 😂

Gu Weî’nin sadece balaylarının nasıl geçtiğini merak ettiğini düşünen Yue Fei tam telefonunu bırakmak üzereydi ki, ekranda yeni bir mesaj gördü.

Gu Weî: İkinizin arasında her şey yolunda mı?

Yue Fei şaşırmıştı: Hı? Evet, her şey yolunda.

Gu Weî: Gu Wei’nin adaya bir omega götürdüğünü duydum?

Yue Fei bir anlığına donakaldı: Hayır, bu doğru değil.

Gu Weî: Oh, iyi o halde. Zaten beraber dışarı çıktığınızı söylediğinde bu dedikoduların uydurma olduğunu anlamıştım.

Yue Fei: Endişelenme Dage, bunlar asılsız söylentiler

Aslında bunlar söylenti değildi… Bu yüzden Yue Fei cevap verirken kendisini biraz suçlu hissetmişti. Gu Wei sahiden de adaya bir omega getirmişti, öyle değil mi?

Gu Weî: Gu Wei sana zorbalık ederse, bana söylemen yeterli. Onu senin için azarlarım

Yue Fei: Teşekkür ederim Dage

Gu Weî: Ne demek

Gu Weî ile konuşmasının sonunda Yue Fei’nin dudaklarında bir gülümseme vardı. 

Önemsenme duygusu, sanki sıcak güneş ışığıyla sarmalanmış gibi insanların kalplerini yumuşacık yapıyordu ne de olsa. Tanışalı çok uzun zaman olmasa da Gu Weî ona sahiden de çok samimi davranıyordu.

Kanepenin diğer tarafında kendi işleriyle uğraşan Gu Wei, Yue Fei’nin mesaj yazarken yüzündeki gülümsemeyi fark etti, kaşlarını kaldırdı ve “Kiminle mesajlaşıyorsun?” diye sordu.

Yue Fei kasıtlı olarak ona sataşmak istedi ve, “Beni önemseyen biriyle,” dedi.

Bakalım kıskanacak mısın…

Gu Wei başını salladı, “Ah, Dage, değil mi?”

Yue Fei’nin gözleri fal taşı gibi açıldı, “Nereden biliyorsun?”

Gu Wei güldü ve önündeki bilgisayar ekranını Yue Fei’ye çevirdi, “Bana da mesaj gönderdi çünkü.”

Yue Fei ona dik dik baktı.

“Dage senin beni terk ettiğini sanıyormuş,” dedi Yue Fei.

“Onun gözünde böyle biri olduğumu bilmiyordum,” diyerek homurdandı Gu Wei, “Ona nasıl cevap verdin?”

Yue Fei: “Aramızın iyi olduğunu söyledim.”

“Gu ailesine omega olduğunu söylemememiz daha iyi olur, sence de öyle değil mi?”

Yue Fei, “Evet,” dedi.

Atalara saygı töreninde Gu Wei, ailesine onların çocuklarının arasından bir varis seçeceği haberini duyurmuştu. Çok geçmeden Yue Fei’nin omega olduğu ortaya çıkmıştı. Yue Fei bu durumun Gu Wei’yi etkileyeceğinden endişeleniyordu. Çocuk yapmayı planlamıyordu ve zaten hamile kalıp kalamayacağını bile bilmiyordu ama er ya da geç omega olduğunu açıklaması gerekecekti.

Gu Wei şirket işlerini hallettikten sonra Yue Fei orada hayatının en güzel günlerini geçirmişti.

Her gün uyanıp yemek yiyordu ve tüm gün eğlenceli şeyler yaptıktan sonra yeniden uyuyordu.

Yue Fei, bir haftadan fazla bir süre Matsu Adası’nda Gu Wei’yi takip etmiş ve onun çocukluk anılarını dinlemişti. Bu duygu hoşuna gitmişti. Gu Wei’nin kitapta anlatılmayan geçmişini bilmek, Yue Fei’nin onun iç dünyasını biraz da olsa anlamasını sağlamıştı.

Gu Wei hakkında daha çok şey öğrenmek ve onu daha yakından tanımak istiyordu.

Son iki gün içinde hem Gu Wei hem de profesyonel koçlar sayesinde Yue Fei yüzmeyi bile öğrenmişti ki bu onun için son derece inanılmaz bir şeydi.

Günlerini mutlulukla geçirirken duygularını Gu Wei’ye itiraf etme planını neredeyse unutmuştu.

Sürekli birliktelerdi ve her gün on dakika feromon tedavisi almaya devam ediyordu. Ona hislerini itiraf ettikten sonra buna devam edip edemeyeceğini bilemiyordu.

Elbette bunlar zihninde olan olumsuz düşüncelerdi ve aslında doğum günü yaklaştığı için Yue Fei özel bir şeyler yapmayı planlıyordu.

O gece duş aldıktan sonra, Yue Fei yatağın başlığına yaslandı ve telefonunu eline aldığı anda kalbinin heyecanla çarpmasına neden olan bir reklam gördü.

[Onu seviyorsanız, ona özel bir yıldız armağan edin]

Yue Fei reklama tıkladığında bir spam mesajı olmadığını, sahiden de küçük isimsiz gezegenleri satın almakla ilgili bir web sitesi olduğunu gördü…

Yue Fei’nin kalbi heyecanla küt küt atmaya başladı, Gu Wei’ye aşkını itiraf etmek için bu yöntemi kullanabilirdi.

!

Kendi düşüncelerine gömülen Yue Fei, hemen gezegen isim haklarını satın almanın yollarını aramaya başladı.

Yue Fei’nin feromonundaki heyecanı hisseden ve yatağın diğer tarafına yaslanmış şekilde gözlükle kitap okuyan Gu Wei ona bakmak için başını çevirdi, “İlginç bir şey mi gördün?”

Yue Fei aceleyle başını salladı, “Komik bir şaka gördüm de.”

Gu Wei: “Bana da söyle bakayım.”

Hazırlıksız yakalanan Yue Fei masum gözlerle Gu Wei’ye baktı, “Unuttum.”

“Okur okumaz unuttun mu?” dedi Gu Wei, “Artık sana ders anlatırken epey zorlanacağım desene.”

Yarasının deşilmesiyle beraber Yue Fei, “Neyse ne, kaçışın yok,” dedi.

Tatil günlerinin çoğu geçmişti.

Gu Wei: “Sana ders vermesi için geçici olarak birini tutabiliriz.”

“Emin misin?” dedi Yue Fei. Nedense aniden onun için gezegen alma hevesini yitirmişti.

Gu Wei: “Tabi ki benim seviyemde bir öğretmen tutmam mümkün değil, bu yüzden bu zor görevi benim üstlenmem gerek sanırım.”

Yue Fei: “Senin için sıkıntıysa, kendini zorlamana gerek yok. Tang Yue’den bana ders vermesini isteyebilirim, zaten daha önce vermişti.”

Gu Wei elindeki ders kitabını bıraktı, “Tang Yue şu an burada yok.”

Yue Fei: “Görüntülü konuşabiliriz. İstedikten sonra her şeyin bir çaresi vardır.”

Gu Wei gözlüklerini çıkardı, “Sanırım sana benim öğretmem daha iyi. Sonuçta öğretmenin seviyesi de önemlidir.”

Yue Fei, Gu Wei’ye bir şans daha vermekte tereddüt ediyordu, “Bence öğretmenlik sana yakışmıyor.”

Gu Wei: “Ne demek yakışmıyor?”

Yue Fei: “Öğretmenler öğrencilerle öylece alay edemezler, öğrenme şevkimi kırdın az önce.”

Gu Wei’nin dudaklarının kenarları yukarı doğru kıvrıldı, “Öyleyse öğrenme hevesinin artması gerekiyor.”

Yue Fei dudaklarını büzdü ve tüm yorganı kendine çekti, “O halde git bu gece kanepede yat.”

Neden ona bir yıldız alacaktı ki? Gidip pencereden bakıp yıldızları seyretmesi yeter de artardı bile.

Gu Wei ona doğru eğildi, “Sadece sana biraz takılıyordum.”

Yue Fei kendi yüzünü işaret etti, “Alnımda ne yazdığını görüyor musun?”

“Ne yazıyor?”

“Alay edilmekten hoşlanmıyorum.”

Gu Wei onun sevimliliğine yenik düşmüştü. Yorganı çekmek için elini uzattı ve Yue Fei’ye doğru yaklaştı, “O halde öğretmenin sana kendini affettirsin.”

Ses tonunda bariz bir ima olmasa da Yue Fei’nin yüzü adeta alev almıştı.

“Nasıl affettireceksin kendini bakalım?”

“Bugünkü feromon tedavisini farklı bir şekilde yapalım,” dedi Gu Wei. Yorganın altından kolunu Yue Fei’nin beline sardı ve yatağın başına yaslanmakta olan Yue Fei’yi aşağı çekerek yatar pozisyona getirdi.

Yue Fei masum bir şekilde gözlerini kırpıştırdı.

Farklı şekilde derken neyi kastediyordu ki?

Gu Wei ona gülümseyerek baktı, eğildi ve yumuşak dudaklarını öptükten sonra usulca aşağı inerek yorganın içine gömüldü.

Gu Wei’nin ne yapacağını anlayan Yue Fei’nin yüzü anında kıpkırmızı kesildi. Ondan kaçınmak için bacaklarını büzdü ama Gu Wei onun dizlerini tutuyordu ve sanki bedenindeki tüm enerjisi çekilmiş gibiydi.

….Kafayı yemiş olmalıydı!

Telefon yatağın kenarından düştü ve ince beyaz parmakları yorganın kenarını kavrarken Yue Fei alt dudağını ısırdı. Gözleri kızarmıştı ve ses çıkarmaya cesaret edemiyordu.

Çok fazlaydı…

Yabani reçine o anda fazlasıyla otoriterdi. Çam dalları yumuşak toprakta hareket ederek berrak tatlı baharın akış yönünü değiştiriyor ve onu sakinleştiriyordu. 

Tatlı feromon yavaş yavaş zengin ve çekici hale gelmişti. Güçlü yabani reçine tarafından sarılmıştı ve kontrol ediliyordu; artık kaçacak hiçbir yeri yoktu.

Ne kadar sürdüğünü kimse bilmiyordu; omega kontrolsüzce odanın içinde inlemiş, elleriyle yorganı sıkıca kavramıştı ve en sonunda bu uysal zevk sona ermişti.

Alfa başını yorgandan çıkardı ve Yue Fei’yi öpmek için öne eğildi ama Yue Fei kırmızı gözleriyle ağzını kapattı, “Hayır, kirli.”

Derin bir kahkaha atan Gu Wei ona hiç de kızmamıştı. Keyifle kalktı ve ardından banyoya gitti.

Yue Fei yatakta uzanmış, tavana bakıyordu ve az önce olanlara hala inanamıyordu.

Bu alfa, Gu Wei, çok korkutucuydu.


 

ÇN: İlk blowjob hayırlı olsun o zaman dfsjhbf

 

0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest


0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

Light
Dark
0
Would love your thoughts, please comment.x