Jian Yi’yi itip uzaklaştırdıktan sonra ayağa kalktı Yue Fei ve uzakta tanıdık bir figür gördü. Bir anlığına afallasa da hemen kendisine çeki düzen verdi, bu kişi Yin Xinchen değil miydi?
Jian Yi, omegasının tanık olduklarından tamamen habersiz şekilde Yue Fei’ye bakıyordu.
Yue Fei: “…Yin Xinchen!”
Yin Xinchen’in figürü hızla gözden kaybolurken Yue Fei kaşlarını çattı, Yin Xinchen bir şeyleri yanlış anlamış olabilir miydi?
Yue Fei, şaşkına dönen Jian Yi’ye seslendi, “Peşinden gitmeyecek misin?”
Jian Yi de başını çevirdi ve Yin Xinchen’in gittiği yöne bir bakış attı. Yin Xinchen onlardan epey uzaklaşmıştı, böylece bakışlarını tekrar Yue Fei’ye çevirdi, “Kimin peşinden gideceğim? Gözlerinin benden başkasını görmediğini sanıyordum? Neden başkalarını umursuyorsun ki?
Yue Fei: “Yin Xinchen başka biri mi?”
“Neden onu benden daha çok önemsiyorsun?” diye sordu Jian Yi, “Erkek arkadaşın kim senin, o mu ben mi?”
Yue Fei hiçbir şey söylemeden ona baktı.
Jian Yi cümlesini düzeltti, “Pardon, eski erkek arkadaşın!”
Yue Fei: “Ayrıldığımızı kabul etmen güzel. Alfa ve beta iki insanın birlikteliğinden hayır gelmez. Tüm samimiyetimle ikinize mutluluklar diliyorum.”
Bu sözleri duyar duymaz Jian Yi bir an sessiz kaldı ama Yue Fei’nin elinden kayıp gitmesine izin veremezdi.
“Eskiden böyle değildin,” dedi Jian Yi, hiçbir şeyi anlayamıyor gibiydi, “Geçmişte hep beta, alfa ve omega arasında fark olmadığını söylerdin. Benimle birlikte olmaya kararlıydın. Kadere inanmadığını söylerdin ama şimdi haline bak…”
Yue Fei gözünü kırpmadan ona baktı, “Kadere inanıyorum.”
Orijinal eserdeki Yue Fei çok gururlu ve kibirli bir insandı fakat alfası başka bir omegayı işaretledikten sonra tamamen başka birine dönüşmüştü. Sonraki aşamada, Yue Fei sonunda kendi mezarını kazıyordu; başlangıçta Jian Yi, Yue Fei’yi terk etmemişti, hatta suçluluk duygusundan dolayı betasının yaptığı her şeye göz yummuştu. Jian Yi hayatının geri kalanında onunla ilgilenseydi hiçbir sorun olmayacaktı. Lakin, Jian Yi, Yue Fei’nin neden olduğu tüm sıkıntılara maruz kalan Yin Xinchen’e acımaya başlamıştı.
Jian Yi, Yue Fei’yi ne kadar sevdiğini iddia etse de, aşk feromonlara galip gelememişti.
Betalar feromonların kokusunu alamazdı, ancak kitap Yue Fei’nin duygularını ayrıntılı olarak anlatmıştı.
[Yin Xinchen var olduğu sürece, Jian Yi artık beni görmeyecek. Öfkesi, üzüntüsü ve sıkıntısı… Bütün duygularını etkileyen kişi artık ben değilim.]
Jian Yi’nin ihaneti Yue Fei’nin inancını paramparça etmişti ve Yin Xinchen ortaya her çıktığında gülünç bir duruma düşüyordu.
Jian Yi afallamıştı ama uzun bir süre sonra ağzından bir cümle çıktı, “Beni sevmediğini söylemeni yeğlerdim.”
Yue Fei’nin ses tonu buz gibiydi, “Bu aşka ihanet eden sensin.”
…Jian Yi buna karşı çıkamıyordu, “Ne zaman bu kadar taş kalpli oldun?”
Yue Fei: “Bu daha hiçbir şey.”
Bunu söyledikten sonra, Yue Fei döndü ve veda etmeden gitti.
Yue Fei oldukça uzun bir mesafe yürümüştü, kendi kendine Jian Yi’nin ona yetişmeye çalışıp çalışmadığını düşündü. Eğer peşinden gelirse onu fena halde pataklayacaktı.
―
Tang Yue, gözden geçirilmiş evlilik anlaşmasını çabucak Yue Fei’nin e-postasına gönderdi. Böylece Yue Fei çıktı alıp imzaladıktan sonra ona geri gönderdi.
Ertesi gün Yue Fei, Tang Yue’den bir telefon aldı.
“Bay Yue, lütfen yarın sabah saat 9’da 2 numaralı Xihe Yolu’na gidin ve Bay Gu ile resmi nikah kıyarak evlilik cüzdanınızı alın.”
Yue Fei: “Bu kadar çabuk mu?”
Tang Yue: “Bu konuda herhangi bir endişeniz mi var?”
Yue Fei düşünüp taşındıktan sonra ailesinin durumu yüzünden onların da anlayışla karşılayacağı konusunda karar kıldı.
“Hayır yok. Yarın, ne getireyim?”
Tang Yue, süreci ayrıntılarıyla açıkladıktan sonra telefonu kapattı.
Yue Fei kapıyı açtı ve aşağı indi. O anda yalnızca Anne Yue evdeydi.
Yue Fei: “Anne, yarın evleniyorum.”
Televizyonda dizi izleyen Anne Yue, onu net bir şekilde duyamamıştı, “Ah, yarın evleniyorsun demek. Erken git erkenden de dön yavrum.”
Yue Fei: “?”
Anne Yue: “…”
Anne Yue oğluna baktı, “Ne?! Kiminle evleniyorsun?”
Yue Fei: “Kiminle evlenebilirim? Tabii ki Genç Efendi Gu’yla.”
Anne Yue afallayıp kaldı.
Yue Fei annesinin evliliğinin erken olup olmadığı konusunda endişelenmiş olabileceğini düşünüyordu ki, o anda Anne Yue telefonunu çıkarıp Baba Yue’yi aradı.
“Xiao Fei ve Genç Efendi Gu birlikteler! Hatta evleniyorlar!” dedi Anne Yue gülümseyerek. Baba Yue telefonda ona bir şeyler söyledi, ardından Anne Yue başını kaldırdı ve Yue Fei’ye baktı, “Ne zaman evleniyorsun?”
Yue Fei: “…Yarın.”
“Ah yarın demek,” dedi Anne Yue başını sallayarak ama sonra aniden duraksadı, “Ne, yarın mı?!!”
Baba Yue’nin yüksek sesi telefonun ahizesinden bile duyulabiliyordu.
“Yarın, biraz fazla aceleye gelmedi mi? Xiao Gu bize kendini tanıtmayacak mı? Ailemize tepeden mi bakıyor? Bizi küçük mü görüyor?” diye bağırdı Baba Yue.
Yue Fei: “Ailemizin onun ailesinin yardımına ihtiyacı yok muydu? Bu meseleyi evlendikten sonra konuşalım.”
Anne Yue’nin de tepesi atmıştı, “Ne demek evlendikten sonra konuşalım? Gu Ailesi’nin bize maddi yardımda bulunmasına izin versek bile, sana zorbalık etmesine müsaade edemeyiz. Evlilik karşılıklı sevgi meselesidir. Ailesi bizi beğenmezse bu evliliğe razı gelmeyiz. Yangından mal kaçırıyor gibi acele etmenin manası ne? Bu evliliği kabul etmiyoruz.”
Yue Fei: “Şirketimiz iflas mı etsin o zaman?”
Anne Yue: “İflas edeceksek edelim. Ne olursa olsun annen senin hor görülmene göz yummaz.”
Yue Fei şaşırmıştı.
Telefondan Baba Yue’nin sesi geldi.
“Xiao Fei, baban senin Genç Efendi Gu ile beraber olmanı istiyor. Evet onlara ihtiyacımız var ama onlar istemezse zorlamayacağız. Baban kendi oğlunu satacak değil ya.”
Anne Yue: “Senin yüzünden şirket bu hale düştü ama dilin pabuç kadar. Oğluma neden psikolojik baskı yapıyorsun…”
Böylece Anne Yue, Baba Yue’yi azarlamaya başladı.
Yue Fei annesine baktı, yavaşça gözlerini kırptı ve gülümsedi, “Kavga etmeyin. Sizi ziyaret etmek istediğini söyledi ama ben reddettim. Konuşayım da bu akşam gelsin o halde.”
Anne Yue: “Peki madem. Bu akşam onunla bir tanışalım da, evlilik meselesini sonrasında konuşuruz.”
Baba Yue: “Annen haklı.”
Odasına geri dönen Yue Fei cep telefonunu çıkardı ve Tang Yue’nin o gün ona verdiği numarayı çevirdi.
Çok geçmeden karşı taraf cevap verdi.
“Bay Gu, akşam birlikte yemek yiyelim.”