İçeriğe geç
Home » I Got Bitten After Transmigrating into a Pseudo-Beta 66. Bölüm

I Got Bitten After Transmigrating into a Pseudo-Beta 66. Bölüm

Yue Fei herhangi bir anormallik fark etmemişti. Ertesi gün uyandığında odadaki çam kokusunu alsa da bunun kendi feromonlarına karışan Gu Wei’nin feromonları olduğunu düşündü. Ne de olsa, Gu Wei onu geçici olarak işaretledikten sonra feromonları artık birbirine karışmıştı.

Kalktığından beri dışarıda yağmur yağıyordu. Yue Fei bir fincan kahve alıp pencerenin yanına oturdu ve cam pencerenin dışındaki manzaraya baktı.

Yalnız yaşamak çok sıkıcıydı.

Daha önce hiç böyle hissetmemişti.

Ne zaman başka birinin varlığına bu kadar alışmıştı?

Kahvenin acı kokusu burnuna ilişirken Yue Fei bir müddet gözlerini kapattı, ardından ders kitabını bulmak için odaya geri döndü ve oturma odasındaki halının üzerine oturdu.

Çalışma zamanı!

Ders kitabını açalım bakalım…

Yue Fei’nin gözleri bilinçsizce yan taraftaki vazoya kaydı. Gu Wei şimdi yan dairede ne yapıyordu? Belki de çoktan işe gitmişti?

Çalış, çalış, çalış!!

Kalın bulutlar şehrin üzerinden yavaşça geçerek güneşin yarısının ortaya çıkmasını sağladı. Güneş ışıkları, yağmur ve sisi yararak ıslak toprağın üzerine düştü.

Ding Dong ― ―

Kapının zili çaldı.

Bütün sabah ders çalışan Yue Fei başını kaldırdı ve kapıyı açmak için koridora yürüdü.

Kapının dışında bütün sabah aklını meşgul eden kişi vardı.

Yue Fei ciddiymiş gibi yaparak, “Ne oldu?” diye sordu.

Gu Wei bir elini kapının pervazına dayamış, diğerini cebine koymuştu. Dudakları yukarı doğru kıvrıldı, “Yan daireye yeni taşındım, duyduğuma göre komşumu yemeğe davet etmem gerekiyormuş.”

Açıkçası birlikte daha mahrem şeyler yapmışlardı, ama o an Gu Wei gündelik kıyafetler giymiş halde kapıda durup ona bakarken Yue Fei farkında olmadan kıpkırmızı kesilmişti.

Mükemmel bir alfa olan Gu Wei’nin oldukça çekici olduğunu kabul etmek durumundaydı.

Yue Fei: “Ah, pekâlâ.”

Kendi evinin kapısını kapattı, Gu Wei’nin taşındığı eve girdi ve sessizce içeri baktı.

Çok boştu. Belki de yeni taşındığı içindi ama yaşamını idame ettirmesi için gereken eşyalar dışında hiçbir şey yoktu.

Gu Wei masayı çoktan kurmuştu. Yue Fei, Gu Wei’nin karşısına oturdu.

Gu Wei gelişigüzel bir şekilde, “Dün gece iyi uyuyabildin mi?” diye sordu.

Yue Fei biraz gergindi, “Gayet iyi uyudum.”

Gerçek buydu, dün gece iyi bir uyku çekmişti.

“Güzel.”

Gu Wei’nin ses tonu açıklanamayacak kadar derindi ve Yue Fei onun ne dediğini duymamıştı.

“Bu sabah yemek yedin mi?”

“Şey, biraz süt içtim, dün almıştım.”

“Dün süpermarkete mi gittin?”

“Evet, bazı temel gıda ihtiyaçlarını almam lazımdı…”

Gu Wei aniden elini Yue Fei’nin parmaklarının üzerine uzattı, parmaklarının arasındaki siyah mürekkebe baktı ve ona, “Sabah ders mi çalıştın?” diye sordu.

Yue Fei parmaklarını hafifçe kıvırdı, “Ah, gelecek ay final sınavlarım var.”

Bu hareket oldukça samimiydi.

“Ders kitabındakileri anlayabiliyor musun peki?”

“…” Ne demeye çalışıyorsun?

“Komşu komşunun külüne muhtaçtır demişler. Ben senin ders çalışmaya yardım edeyim sen de bana…yemek yap, olur mu?”

Görünüşe göre bu Gu Wei’nin daha çok beraber olabilmek için yeni bulduğu bir bahaneydi. Yue Fei başını salladı, “…Tamam.”

İkisinin de oyunculuk yetenekleri berbattı ve sık sık kendilerine her şeye yeniden başladıkları gerçeğini hatırlatmak durumunda kalıyorlardı.

İlaveten, Gu Wei’nin Yue Fei’nin feromon bezlerini yeniden işaretleme zamanı da gelmişti.

Yemekten sonra Gu Wei, “Burada biraz kestirmek ister misin?” diye sordu.

Yue Fei başını iki yana salladı, “Teşekkür ederim ama eve dönmem gerek.”

Gu Wei onu kapıya kadar geçirirken, “Öğleden sonra sana ders çalıştırmaya geleceğim,” dedi.

Yue Fei: “Tamamdır, akşam yemeği için bazı malzemeler almamız lazım ama haberin olsun.”

Gu Wei: “Merak etme, Chen Teyze bir şeyler alıp dolaba yerleştirdi çoktan.”

Yue Fei öksürdü, ayakkabılarını giymek için eğildi ve kasıtlı olarak, “Chen Teyze kim?” diye sordu.

Şu an birbirlerini sıfırdan tanıdıkları için Chen Teyze’nin kim olduğunu bilmiyor olması lazımdı.

Gu Wei güldü, Yue Fei’nin beceriksiz oyunculuğu onu eğlendirmiş gibi görünüyordu.

Yue Fei ona baktı.

Gu Wei gülmeyi bıraktı, “Senin için… yani, benim için yemek yapan bir yardımcı teyze. Akşamları buraya gelemeyeceğinden dolayı akşam yemeği için seni rahatsız etmem gerekecek.”

“Ah,” dedi Yue Fei, “Tamam o halde, ben gidiyorum.”

Gu Wei başını salladı.

Kapı kapandığında Gu Wei elini kaldırdı ve alnına bastırdı, ardından aniden memnun olmuş bir ifadeyle kahkaha attı.

Yue Fei evine döndüğünde pijamasını değiştirdi, yatağına girdi ve uykuya daldı, ta ki telefonu çalıp onu uyandırana kadar.

“Alo?”

Onun uykulu sesini duyan Gu Wei duraksadı, “Uykun bölünmesin, ben seni sonra ararım.”

Yue Fei saati kontrol ettiğinde saatin üç olduğunu gördü, “Yok yok, kalkıyorum şimdi.”

“Tamam, ben kapıdayım.”

Yue Fei, Gu Wei için kapıyı açmaya gitti. Pijamasının iki düğmesinin de açılmış olduğunun farkında değildi.

Kapı açılır açılmaz, Gu Wei bakışlarını onun köprücük kemiğine dikti, ardından çekingen bir tavırla başını başka yöne çevirdi, “Uykun var mı hâlâ?”

Yue Fei saçlarını düzeltmeye çalıştı, “Yok, bir elimi yüzümü yıkayıp geleceğim sadece.”

Gu Wei sanki kendi evindeymiş gibi rahat görünüyordu. Dosdoğru gidip kanepeye yöneldi, “Tamam.”

Yue Fei yatak odasına yalınayak döndü.

Gu Wei’nin bakışları Yue Fei’nin ayaklarının üzerinde gezindi. Aslında bir şeyler söylemek istiyordu ama şu an ilişkilerinin başında olduklarını hatırlayınca sözlerini geri yuttu.

Yue Fei üstünü giyinip geldi. İkisine bir bardak su koydu ve ardından oturma odasındaki halının tam üzerine, Gu Wei’nin ayaklarının dibine oturdu.

Yue Fei ders kitabını açtı ve Gu Wei’ye baktı, “Başlayalım mı?”

Gu Wei’nin Adem elması yukarı aşağı yuvarlandı, “Hadi başlayalım.”

Böylece ikisi ders çalışmaya başladı.

Gu Wei kanepeye oturdu. Kitaptaki soruyu net bir şekilde görebilmek için yaklaştığında bazen bacakları Yue Fei’nin bacaklarına değiyordu.

Haddini aşan bu eylemlere Yue Fei karşılık vermemişti ama yine de ikisi arasında belirgin bir mesafe yokmuş gibi görünüyordu.

Gu Wei, Yue Fei’nin problem çözme yöntemini adım adım incelerken elini uzatıp belirli bir yeri işaret etti, “Bu kısmı…yanlış yapmışsın.”

Yue Fei az önce yazdığı şeylerin üstünü çizdi.

Gu Wei’nin özenli şekilde anlatımı sayesinde Yue Fei anlamadığı konuları güzelce anlayabilmişti.

“Aferin,” diyerek onu övdü Gu Wei.

Yue Fei’nin kulak uçları kızarmıştı. Fısıldayarak, “Teşekkür ederim,” dedi.

Onun uslu görünüşünü gören Gu Wei dayanamayarak elini kaldırdı ve saçlarını okşadı.

Yue Fei hemen ona bakmak için döndü, “Ne yapıyorsun?”

Gu Wei: “Ödül veriyorum, istemiyor musun?”

Yue Fei: “…” Bir kedi ya da köpek değildi. Saçını okşaması nasıl ödül olabilirdi ki? Bu adamın aklında ne tür oyunlar dönüyordu?

Gu Wei’nin Yue Fei’nin başının üzerinde duran büyük eli, narin beyaz boynunu kavramak için yana doğru kaydı.

“Feromonların biraz dengesiz gibi. Sana başka bir ödül daha verip feromonlarını sakinleştireyim mi?”

İlk başta, Yue Fei onun ne demek istediğini anlamamıştı. Ensesine yumuşak bir şeyin değdiğini hissettiğinde tepki verdi ve hemen boynunu geri çekti.

“Hayır!”

Gu Wei duraksadı ve ona derin derin baktı.

Yue Fei öfkeyle, “Bu daha ikinci görüşmemiz! Hâlâ birbirimizi tanıma aşamasındayız!” dedi.

Hafif bir iç çekişle beraber Gu Wei elini geri çekti ve kanepeye yaslandı.

“İkinci görüşmemiz olmasına rağmen, birbirimiz hakkında iyi bir izlenim edindiğimizi düşünüyorum. Bence feromon bezlerini işaretlemem gayet normal.”

Yue Fei: “…” Normal mi? Bunun normal olduğunu düşünen sadece sensin, seni yaramaz.

Onun reddettiğini gören Gu Wei, elini kaldırdı ve çenesini çimdikledi, “Pekâlâ, o zaman bana ilişkinin başından itibaren adım adım nasıl ilerlememiz gerektiğini anlat. Böylece ben de yapmamam gereken bir şeyi yapmam.”

Yue Fei söylediği şeyin biraz mantıklı olduğunu hissetti. Eğer Gu Wei bir dahaki sefere kendisine hakim olamazsa, tüm çabaları boşa gidecekti.

Böylece Yue Fei boş bir A4 kağıdı çıkardı ve tüm maddeleri teker teker sıralamaya başladı.

“Kulağını dört aç. Öncelikle tanıştıktan sonra bir süre birlikte yemek yemek, birlikte eğlenmek, birlikte spor yapmak gibi şeyler yapılabilir ancak elbette bunlarla sınırlı değil. Birbirimize bir şeyler hissettiğimizi anlayınca randevuya çıkabilir, el ele tutuşabilir, sarılabilir ve öpüşebiliriz. Yalnızca ikimiz de birbirimize bağlanmaya karar verirsek, beni geçici olarak işaretleyebilirsin. Bundan sonra da…”

Yue Fei daha fazla bir şey söylemedi ama ikisi de bunun ne anlama geldiğini anladı.

― ― Kalıcı işaret.

“Tamam,” dedi Gu Wei. Bu duruma hiçbir itirazı yoktu, “Yarın vaktin var mı?”

Yue Fei bir an şaşırmıştı, “Evet.”

“O zaman birlikte yürüyüşe çıkalım,” dedi Gu Wei.

Yue Fei: “Olur.”

Sonraki birkaç gün Gu Wei, Yue Fei’nin de beklediği gibi kendisinin belirlediği kurallara gerçekten de uymuştu.

İkisi balık tutmaya gitmiş, mangal yapmış ve birlikte dağa tırmanmışlardı…

Birkaç gün sonra şehre döndükten sonra Gu Wei lüks bir restoranda ve sinema salonunda rezervasyonu yaptırmıştı. Yue Fei’yle birlikte yemek yemeye ve film izlemeye gitmişlerdi. Yemek yiyip filmi izledikten sonra ikili doğal olarak el ele tutuşup kucaklaştılar.

Her adım Yue Fei’nin planına uygun olarak atıldığından Yue Fei herhangi bir kusur bulamamıştı. Ayrıca Gu Wei’nin onun kararlarına saygı duymasından dolayı kalbinde tarif edilemez bir neşe vardı.

Ardından Gu Wei o gece ilanıaşk etti.

“Seni seviyorum ve senin alfan olman istiyorum.”

Yue Fei, evin önünde karşısında bir buket çiçekle önünde duran ve kendisine ilanıaşk eden adama çaresizce sarıldı.

Yue Fei, Gu Wei’nin kollarının arasına sokuldu, “Bu çok hızlı oldu ama.”

Gu Wei, Yue Fei’nin gözlerinin içine baktı, “Aksine, bence oldukça yavaştı.”

Yue Fei karşılık verdi, “Katılmıyorum.”

Gu Wei kaşlarını kaldırdı, “Nedenmiş o?”

Yue Fei ona sarılırken Gu Wei de ellerinin içinde bir kaşıntı hissetti.

Yue Fei: “Çünkü…” Aslında özel bir nedeni yoktu, sadece Gu Wei’yi daha fazla kızdırmak istiyordu.

“Çünkü seni seviyorum, bu yüzden sana katılmıyorum.”

Bunları söyledikten sonra Yue Fei başını kaldırdı ve dudaklarının kenarları haylazca kıvrılmış şekilde Gu Wei’ye baktı.

Gu Wei elini kaldırıp çenesini çimdikledi ve başını eğdi, “Seni memnun etmek de gittikçe zorlaşıyor.”

Birbirine hasret kalan dudaklar nihayet birleşti.

Gu Wei tek eliyle Yue Fei’nin beline sarıldı ve diğeriyle de kapıyı itti.

Bam ― ―

Kapı kapandı.

Ayakkabı dolabındaki şeyler yere düştü. Gu Wei omegasını kucağına aldı ve onu ayakkabı dolabına oturttu, ardından onu tutkuyla öpmeye başladı.

Yue Fei kollarını alfasının boynuna doladı ve öpücüğüne karşılık verdi.

Yabani reçine, tatlı omega feromonlarını tamamıyla içine hapsetmişti.

Uzun bir süre sonra Yue Fei biraz nefes almak için ağzını açtı ve gözleri Gu Wei’nin gözleriyle buluştu. Alfanın gözleri sahiplenme duygusuyla dolup taşıyordu, bu da Yue Fei’nin ensesindeki derinin yeniden kaşınmaya başlamasına neden olmuştu.


 

0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x