İçeriğe geç
Home » Wu Chang Jie 11. Bölüm

Wu Chang Jie 11. Bölüm

Zong Zi Heng irkildi ve cesedin yarasını dikkatlice incelemek için yere çömeldi. Çürüme nedeniyle yaranın tam yeri artık belirlenemiyordu, ancak hiç şüphesiz karın bölgesindeydi. Altın özünün çalındığını bir bakışta anlayabilen efsunculara ilk kez denk geliyordu. Bu iki kardeş Jianghu’da büyümüşlerdi bu yüzden çok bilgililerdi.

“Altın özünün çalındığını nereden anladınız?”

Huang Hong yanıt verdi, “Ekselansları, görüyorsunuz ki karnında büyük bir delik açılmış. Çürüme nedeniyle delik büyümüş olsa da, ölürken çok büyük bir yara almış. Başka yerlerinde de yaralar var ama öldürücü derecede değiller. Bu adamın efsun yetenekleri az da değildi, çünkü hamleleri oldukça üst seviye birinin hamleleriydi. Son olarak da, bu kinci bir ruhtu ve kurbanlarının karınlarını deşiyordu. Daha önce buna benzer durumlar gördük. Şeytani ruhlar kendileri nasıl öldürüldüyse, insanları aynı şekilde öldürüyordu. Bunun sebebi altın özlerinin çalınmış olmasıydı.”

“Bu şeytani efsuncular gerçekten parçalara ayrılmayı hak ediyor.” dedi Zong Zi Heng dişlerini gıcırdatarak, “İnsanların altın özünü çalmak, insanları öldürmekle aynı şey.”

Huang Wu iç çekti, “Çünkü altın özünün cazibesi çok büyük. Efsuncu ne kadar güçlüyse, altın özü de o kadar güçlü demektir. En iyi altın özlerinin doğuştan gelen yeteneklerin bile önüne geçebileceği söyleniyor.”

“Doğuştan gelen yetenekler mi?” dedi Zong Zi Xiao ve cesede baktı. Diri diri altın özünün çıkarılması fikri dehşet verici geliyordu.

“Altın özü, kişinin doğuştan gelen yeteneklerini geliştirir ve efsun becerilerinin daha da artmasını sağlar. Birinin altın özünü yemek demek, o kişinin doğuştan gelen yeteneklerinin bir kısmını yemek demektir. Altın özü çalınanların, reenkarne olsa bile altın özü geliştiremediği söyleniyor.”

“Altın özü çalma konusunda usta olan Tianshu Sekti yok edildiğinden beri, altın özü hırsızlarının sayısı epey azalmıştı. Bu tür şeytani efsuncular yakalanırlarsa cezalandırıyorlar, böyle cesurca ortada gezmelerini beklemiyordum.” dedi Zong Zi Heng, ölen efsuncuya baktı ve kalbinde bir üzüntü hissetti.

“Tianshu Sekti yok edilse de yine de etrafta böyle şeytani efsuncular var. Tamamen yok etmek, imkansız. Aslında…” dedi Huang Wu, bir şey söylemek istiyormuş gibiydi ama durdu.

“Ne?”

“On yıl önce, Yanzhou’da altın özünün çalınmasıyla ilgili trajik bir mesele vardı. Ekselansları duymuş muydu?”

“Duymadım.”

“Ekselansları o zaman daha çok gençti, bu yüzden duymamış olması gayet doğal. O efsuncu kendi oğlunu güçlendirmek için otuz yıllık arkadaşını öldürmüştü.”

Zong kardeşler donakaldılar.

Huang Hong’un ifadesi de kasvetliydi, “Efsuncuyu sarhoş edip altın özünü çıkardı ve kanıt bırakmamak için cesedi ortadan kaldırdı. Daha sonrasında mesele ortaya çıktı ve altın özü çalınan adamın yakınları tarafından tüm ailesi katledildi.”

Zong Zi Heng dinlerken dehşete düşmüştü. Aslında insanlar hayaletlerden bile daha kötüydü.

“Yani, altın özü hırsızları yalnızca şeytani efsuncular değil. Jianghu’da özel “altın özü avcıları” var. Altın özleri bayağı pahalıdır, sıradan insanlar satın alamaz. Bu da demektir ki, günün sonunda altın özlerini kimlerin yediğini kimse bilemez.”

Huang Hong’un bahsetmediği birkaç nokta vardı ama oradakiler zaten daha fazlasını anlayabilecek durumda değildi. Altın özleri en dürüst efsuncuları bile cezbetmemiş miydi?

Zong Zi Heng, efsuncunun sefil cesedine baktı. Kim bilir ne gibi hırsları ya da insanlara yardım etme niyetleri vardı. Yıllarca çalışıp geliştirdiği tüm emekleri bir çırpıda çalınmıştı. En sonunda huzur içinde gömülememiş, sıradan insanlara zarar veren şeytani bir ruha dönüşmüştü. Bir efsuncu olup da karşısındaki bu kötü durumla ilgili empati kurmamak elde değildi.

Zong Zi Heng söze girdi, “Buradan geçtiğimiz ve onunla karşılaştığımız için, bu bir tür kader olarak da düşünülebilir. O da bir mağdur. Bu mesele böyle kapanmamalı. Huang Hong, Huang Wu, siz ikiniz güneş doğunca Chunyang Sekti’ne ve Wuyun Sekti’ne gidiyorsunuz. Bu adamın ölüm nedeninin araştırılmasını emredin. Biri katili bulup başka birini öldürmesini engellesin, diğeri ise bu efsuncunun gerçek kimliğini öğrenip gömülmek üzere memleketine göndersin.”

“Anlaşıldı.”

“Dage.” dedi Zong Zi Xiao ağabeyinin kıyafetlerine tutunarak, “Neden insanlar böyle kötü bir yöntemle efsunlarını geliştiriyor ki?”

“…Çünkü bu dünyada çok fazla kötü insan var.”

Bu kez, Shu Dağı’nın Wuliang Sekti Jiaolong Meclisi’ne ev sahipliği yapıyordu. İki kardeş Daming Sarayı’ndan ayrıldıklarından beri at üstündelerdi, ara sıra mola vermek için duruyorlardı. Aslında zamanları boldu ama şimdi altın özü hırsızı meselesini araştırdıkları için Gutuo Kasabası’nda birkaç gün kalmayı sonra da kılıçla uçarak Shu Dağı’na gitmeyi planlıyorlardı.

Akşam, ilerleyen saatlerde Huang Hong ve Huang Wu geri geldi, ifadeleri pek iyi görünmüyordu.

“Nasıl geçti?”

Huang Hong yanıt verdi, “Chunyang Sekti ve Wuyun Sekti başta söz verdiler ama sonra sorumluluklarını birbirlerinin üzerine yıkmaya çalıştılar. Düzgünce araştıracaklar mı bilemiyoruz.”

Zong Zi Heng kaşlarını çattı, “Bu kabul edilemez, kendim gideceğim.”

“Ekselansları, gitmeseniz daha iyi.” dedi Huang Wu, yüzünde endişeli bir ifade vardı.

“Sorun nedir?”

“Chunyang Sekti, Daming Sarayı Hükümeti’nin(Zong Klanı) kararlarını defalarca reddeden ve İmparator’a karşı saygılı davranmayı başaramayan bir sekttir. Ayrıca, eski moda düşünceleri ve inatçılıkları ile bilinirler. İlk bakışta Wuyun Sekti daha iyi görünse de, onlar da iki yıldır vergilerini ödemiyorlar. Geciktirmek için her türlü bahaneyi buluyorlar. Ekselansları korkarım ki, giderseniz hayal kırıklığına uğrayacaksınız.”

Zong Zi Heng birden sessizleşti.

Zong Klanı’nın ataları bir zamanlar Jiuzhou’da itibar kazanmak için Zongxuan Kılıç Tekniği’ne güveniyorlardı. Fakat gelecek nesilleri de güçlü olmadığı ve etrafta Zong Klanı’na karşı gelen ölümsüz hanelerin sayısı arttığı için itibarları giderek azalıyordu. Zong Zi Heng aslında seyahate çıkarken bunların hepsini biliyordu. Ama şimdi neden babasının Jiaolong Meclisi’nde birinci olmasını söylediğini tam olarak anlamıştı. Hem Wuyun Sekti hem de Chunyang Sekti onu prens olarak görmüyordu ama eğer birinci olursa Zong Klanı’nın yetenekli bir Veliaht Prensi olduğu tüm dünyaya ilan edilmiş olacaktı.

“Bu bölgedeki ölümsüz haneler altın özü hırsızlığını umursamıyorlar ve insanların kötü ruh konusundaki yardım taleplerini görmezden geliyorlar. Sorumluluklarını asla yerine getirmiyorlar. Ne biçim efsuncular bunlar ya?” diye çıkıştı Zong Zi Heng, çok öfkeli görünüyordu, “Ölümlülerin sorunlarını görmezden gelmek, ölümlü dünyanın kötülüklerinden kaçınmakla aynı şey değildir. Sadece cennete yükselmeye odaklanıp, insanlara yardım etmemek Taoizm’in temel değerlerine aykırıdır.”

“Ekselansları çok haklı.”

Zong Zi Xiao da araya girdi, “Dage, eğer onlar araştırmıyorlarsa biz araştırırız.”

“Tamam, biz araştıracağız.”

Dördü iki günlerini Gutuo Dağı yakınlarındaki birkaç köy ve kasabayı ziyaret ederek geçirdi ve bazı ipuçları elde etti. İpuçlarına uyan tek kişi, bir yıldan fazla süre önce Gutuo Kasabası’nda ortaya çıkan bir efsuncuydu. Yaklaşık kırk yaşındaydı, koyu tenliydi ve bedeninde herhangi bir sektin simgesi bulunmuyordu. Muhtemelen bir gezgindi ve Minnan aksanıyla konuşuyordu. Ellerinde yalnızca bu kadar ipucu vardı.

Yani, elleri tamamen boş değildi ama sadece birkaç günlük çalışma ile katilin kim olduğunu bulmaya çalışmak hiç mantıklı olmazdı.

İki gün sonra Chunyang Sekti birilerini gönderdi. Önce Zong kardeşleri selamladılar sonra da kendilerinin elde etmiş olduğu ipuçlarını bildirdiler. Her ne kadar sorumluluktan kaçmaya çalışsalar da en azından araştırmışlardı. Ne yazık ki onların da yetenekleri sınırlıydı pek fazla şey bulamamışlardı. Bu yüzden soruşturmaya yardım etmeleri için Huaying Sekti’e mektup göndermişlerdi. Huaying Sekti, Jianzhou topraklarındaki en büyük ölümsüz sektti.

Huang Wu söze girdi, “Görünüşe göre bu bakir erkekler sekti (Chunyang Sekti) hala Wuyun Sekti’nden daha iyi.”

Zong Zi Xiao oldukça meraklıydı, “Bakir erkekler sekti mi? Sektteki herkes çocuk mu?”

O sırada çayını yudumlayan Zong Zi Heng neredeyse ağzındaki çayı püskürtüyordu.

Huang Hong kendi kardeşine dik dik baktı, “Dilinin kemiği yok, hem de Dokuzuncu Prens’in önünde.”

Huang Wu hafifçe utandı.

“Dage?” dedi Zong Zi Xiao, şaşırmış görünüyordu.

Zong Zi Heng hafifçe öksürdü, “Chunyang Sekti’yle ilgili konuşuyorlar. Chunyang Sekti bedenin saflığını temel alarak efsun çalışır. Yani…”

Devamını nasıl açıklayacağını bilemiyordu. Huang Wu’ya kenardan öfkeli bir bakış attı.

“Bedenin saflığı mı? Tam olarak ne demek istiyorsun?” diye sordu Zong Zi Xiao, tam da en meraklı yaşlarındaydı, konuyu öylece kapatmaya niyeti yoktu.

“Yani eğer onların tekniğiyle efsun çalışırsan gelecekte evlenemezsin.” dedi Huang Hong.

Chunyang Sekti bedenlerindeki Yang’ı saf tutarak efsun çalışırlardı. Eğer bir şekilde Yang serbest kalırsa tüm çalışmalar boşa giderdi ve baştan başlamaları gerekirdi. Dolayısıyla kişinin kalbinde azıcık bile şehvet duygusu olmamalıydı. Chunyang Sekti’nde bunu uygulayıp başarılı olan insanlar olsa da, bu yöntem diğer insanlar tarafından sıcak bakılan bir yöntem değildi. Bu nedenle sayıları oldukça azdı. Sonuçta dışarıdan bakıldığında, hayatındaki büyük bir keyiften vazgeçmiş olman gerekiyordu.

Zong Zi Xiao anlayıp anlamadığından emin değildi, “Dage sen neden bu yöntemle efsun çalışmıyorsun?”

Zong Zi Heng çaresizce gülümsedi, “Neden çalışayım ki?”

“Çünkü çalışırsan evlenemeyeceksin?”

“Hmm,” dedi Zong Zi Heng şaşırmıştı, “Evlenmemi istemiyor musun?”

“İstemiyorum.”

“Neden?” diye sordu Zong Zi Heng ve onun yanaklarını sıktı, “Dage’ndan bile daha iyi yemek yapan, nazik ve güzel bir yengen olmasını istemez misin?”

“İstemem,” dedi Zong Zi Xiao ciddi bir şekilde, “Er Ge dedi ki, eğer sen evlenirsen artık seninle uyuyamazmışım.”

ÇN: İkinci abi- Er Ge. İkinci Prens’ten bahsediyor.

Zong Zi Heng kendini tutamayıp kahkahalara boğuldu, “Hahahahaha. Ömrünün sonuna kadar Dage’nla uyumak mı istiyorsun? Gelecekte sen de bir kadınla evleneceksin.”

Zong Zi Xiao’nun minik, top gibi olan yüzü asılmıştı, “O zaman evlenmeyeceğim. Evlenmezsek hep böyle olabiliriz değil mi?”

Evliliğin gerçek anlamını henüz bilmiyordu. Başka biri ortaya çıkarsa Dage’sının değişeceğini ve artık ilişkilerinin eskisi gibi olmayacağını düşünüyordu. Böyle bir şey olmamalıydı. Böyle bir şeyin olmasına asla izin veremezdi.

Huang Wu da güldü, “Dokuzuncu Prens, siz evlenmeseniz de sorun değil ama Ekselansları çoktan evlilik yaşına ulaştı. Duydum ki Jiaolong Toplantı’sında İmparator, Ekselansları için bir eş bulacakmış.”

Zong Zi Heng kahkaha attı, “Gerçekten mi? Nasıl oldu da ben duymadım?”

Tam da gençliğinin baharındaydı, aşkla ilgili hayalleri vardı. Ama gelecekteki karısının nasıl olacağını hiç düşünmemişti. Zaten, bu kararı kendi veremezdi.

Zong Zi Xiao donakalmıştı, ağzını bıçak açmıyordu.

“İmparator ve Cariye Shen dikkatinizin dağılacağından endişe ettikleri için size bir şey söylemediler,” dedi Huang Hong, “Ekselansları Jiaolong Toplantı’sında birinci olursa ve varlıklı bir ailenin kızıyla nişanlanırsa, çifte kutlama yapılacakmış.”

Zong Zi Heng biraz utanmıştı ama aslında içten içe o günün çabucak gelmesi için heyecan duyuyordu.

Zong Zi Xiao, Zong Zi Heng’i şiddetle itti, arkasına döndü ve kaçtı.

“Ah…” dedi Zong Zi Heng, neredeyse sandalyesinden düşecekti, “Bu çocuğu çok şımarttım. Hiç saygılı değil.”

Zong Zi Xiao öyle öfkeliydi ki, geceleri Dage’sıyla uyumayı ya da beraber yemek yemeyi bile reddediyordu. Başka bir odada kalmakta ısrarcıydı. Zong Zi Heng onun çocukluk yaptığını düşünerek ciddiye almamıştı. Eğer gece acıkırsa diye garsona odasının kapısına yemek bırakmasını tembihledi.

Zong Zi Xiao gece boyunca odasından dışarı çıkmamıştı. Zong Zi Heng hemen yan odadaydı, gidip onu yemek yemeye ikna etme konusunda tereddüt ediyordu. Ama en nihayetinde yorgun hissedip uyuyakalmıştı.

Ne kadar uyuduğundan emin olamayan Zong Zi Heng aniden uyandı. Ölümcül bir hava ile karıştırılmış bir ruhani güç patlaması hissediyordu. Zong Klanı’nın Guiyuan Kalp Tekniği sayesinde tehlikeye karşı duyarlılığı son derece keskindi.

Zong Zi Heng yataktan kalktı. Ne olduğu umurunda değildi, ilk önceliği Zong Zi Xiao’nun güvende olup olmadığından emin olmaktı.


5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x