İçeriğe geç
Home » Wu Chang Jie 180. Bölüm

Wu Chang Jie 180. Bölüm

Qing Wu Zi, iyi giyimliydi ve epey kurnaz görünüyordu. Huang Daozi’dan daha özenli bir giyim kuşamı olsa da, tavırları Shifu’sunun şanına yakışırdı. Hiç de Taocuymuş gibi bir izlenim vermiyordu.

Aslına bakılırsa, Fan Wu She ve Xie Bi An Huang Daozi’nın nasıl göründüğünü hatırlamıyorlardı ama içgüdüsel olarak onun öğrencisinden pek de hazzetmiyorlardı.

Qing Wu Zi onların ifadelerinden ne düşündüklerini pekala anlamıştı fakat kendini rezil etmek istemiyordu. Konuşmasını sürdürdü, “Dürüst biri imalara başvurmaz. Bu iki Geçici Ölümsüz’ün beni çekmek için biraz zahmete girdiği kanaatindeyim.”

Xie Bi An doğrudan konuya girdi, “Altın Kaplı Yeşim Kitap’a sen mi müdahale ettin?”

“Ben Kutsal Kitap’lardan birini değiştirebilecek kadar yetenekli değilim. Sadece doğruları gizleyen bir şey yaptım.”

“Bunu neden yaptın?”

Qing Wu Zi, Xie Bi An’a bakarak samimiyetsizce gülümsedi, “Doğal olarak, İmparator’un reenkarnasyonunun altın özünün yanlış ellere düşmesine engel olmak içindi.”

Fan Wu She soğukça araya girdi, “Gözlerimize baka baka hala yalan söylüyorsun. Altın Kaplı Yeşim Kitap’ın bulunmasına yardım eden sendin.”

“Siyah Ölümsüz beni yanlış anlamış. Shifu’mun ölümünden sonra Luo Shui Yeşim Zırhı’yla baş edebilecek kadar iyi olmadığımı düşündüğüm için Shifu’mun şanına layık olamamaktan korktum. Bu yüzden kimliğimi gizleyerek sayman olarak çalıştım ve bir şekilde geçimimi sağladım. Gerçek kimliğimin ortaya çıkacağı aklımdan dahi geçmemişti. Yun Zhong Jun beni Fenglin Kıtası’na zorla getirdiğinde bana iki seçenek sunuldu; ya ölecektim ya da Altın Kaplı Yeşim Kitap’ı bulacaktım,” dedi Qing Wu Zi ve acıyla gülümsedi, “Ölümden korksam da düşmana yardım etmek istememiştim. Bunu yapmaktan başka çarem yoktu.”

Xie Bi An’ın ses tonu derindi, “Qi Meng Sheng’in yanlış kişiyi ele geçirdiğini bilmene rağmen masum birinin altın özünün alınmasını öylece izleyecek miydin yani?”

“O kişi sahiden de masumdu ama bir kişinin feda edilmesi tüm efsun dünyasını kurtaracaktı,” dedi Qing Wu Zi iç çekerek, “O savaşta Cennet Efendisi Zhong Qingfeng Kılıcı’nı kaybetmişti ve Lord Lan da kendinde değildi. Üstelik ikiniz birden yaralıydınız, Ölümsüz İttifak’tan gelenlerin çoğu da katledilmişti. Beyaz Ölümsüz’ün İmparator’un reenkarnasyonu olduğunu Qi Meng Sheng’e bildirseydim, Tai Dağı’ndayken altın özünü almış olacaktı. Eğer ele geçirseydi…”

Xie Bi An dudaklarını büzdü. Alnındaki damarlar patlamak üzereymiş gibi görünüyordu ama bunları kabullenmekten başka çaresi yoktu.

“Qi Meng Sheng’i oradan uzaklaştırmak için Tai Dağı’na ırak olan bir bölgeyi seçmek zorundaydım,” dedi Qing Wu Zi ve başını iki yana salladı, “Sadece bir süreliğine daha onu oyalayabilirim. Qi Meng Sheng giderek daha da şüphelenmeye başladı. Eğer gerçeği öğrenirse korkarım ki yalnızca benim hayatım tehlikede olmaz, siz de hayatta kalamazsınız.”

“Qing Wu Zi, Qi Meng Sheng’i ne amaçla kandırıyor olursan ol; ister dünyanın selameti için ister bencil arzuların için fark etmez; sonuçta ikimiz de ona engel olmak istiyoruz,” dedi Lan Chui Han, “Onu durdurmak için işbirliği yapmalıyız.”

Qing Wu Zi gülümsemeye çalıştı, “Lord Lan, ah, ne gibi bencil arzularım olabilir ki? Niteliklerim vasat, ayrıca oldukça tembelim. Hatta doğrusunu isterseniz, Mutlak İmparator’u yesem bile efsun seviyesinde size denk olamam. Tek dileğim ölümsüz efsun dünyasına barışın egemen olması. Ben zaten kendi geçimimi sağlayabiliyorum ve fazlasında da gözüm yok.”

Söyledikleri epey mantıklıydı. Odada dört kişilerdi ve üçünün rütbesi fiziklerine bakınca dahi anlaşılıyordu ama Qing Wu Zi onların arasında sönük kalıyordu. Efsun dünyasında efsuncuların seviyeleri şunlardı; düşük rütbeliler, yüksek rütbeliler, kıdemliler ve pir rütbesindekiler. Düşük rütbeli efsuncuların büyük bir çoğunluğu altın özlerini bile geliştiremezlerdi. Ayrıca, pir rütbesinin altındakilerin yapabilecekleri kısıtlıydı. Pir seviyesinin daha üstünde olanlar, örneğin Zhong Kui gibiler ölümsüz olarak adlandırılıyordu ve sayıları diğerlerine görece daha azdı. Pek çok insan hayatı boyunca canını dişine takarak çalışsa da en fazla yüksek rütbeli bir efsuncu olabilirdi; Qing Wu Zi da onlardan biriydi. Mutlak İmparator’u yese bile çok fazla yükselemeyecekti.

“Öyleyse, bir planın var demektir,” dedi Fan Wu She, “Qi Meng Sheng’i nasıl durdurmayı düşünüyorsun?”

Qing Wu Zi iç çekti, “Aslında, İki Geçici Ölümsüz’ün gelişini bekliyordum. Ne de olsa onu tek başıma durdurmam mümkün değil. Chidi Şehri’ne gizlice girip çıkabileceğiniz bir geçit buldum. Bu sayede kimse fark etmeden çıkıp buraya gelebildim.”

“Eğer Ölümsüz İttifak’tan gelen efsuncuların bu geçidi kullanarak Chidi Şehri’ne girmesini sağlayabilirsek…”

Qing Wu Zi aceleyle elini salladı, “Eğer Qi Meng Sheng’e suikast yapmak istiyorsanız, bu fikirden vazgeçseniz daha iyi olur. Chidi Şehri’ne gizlice saldırmak hiç akla yatkın değil.”

Lan Chui Han kaşlarını çattı, “Neden?”

“Qi Meng Sheng’in bedeni buz kristalleriyle yarı yarıya kaynaşmış vaziyette. Sadece sonsuz bir ruhani güç akışına sahip olmakla kalmıyor, bu kristaller aynı zamanda onu yenilmez kılıyor. Yıldırım Hazinesi’nin dışında, ona tek bir darbeyle beraber ölümcül hasarlar verebilecek tek silah muhtemelen Qingfeng Kılıcı. Ama Yıldırım Hazinesi böyle bir savaşta nasıl kullanılabilir ki? Qingfeng Kılıcı da Qi Meng Sheng’in elinde.”

Xie Bi An’ın yanıtını beklemeden Qing Wu Zi tekrar konuşmaya başladı, “Chidi Şehri’ne gizlice saldırmayı planlıyorsunuz, lakin şehirdeki sekiz kale de şu anda Cangyu Sekti’nin elinde. Şehirde Cangyu Sekti’nin efsuncuları da dahil olmak üzere neredeyse iki yüz altmış bin insan yaşıyor. Halk doğal olarak Merkez Ovalar’dakileri düşmanları olarak görüyor. Chidi Şehri’ndeki bu devasa sekiz kaleden sayısız güçlü rün meydana çıkabilir. Efsun dünyasındaki tüm efsuncular Chidi Şehri’ne doluşsa bile, savaşın nihai galibi kim olursa olsun çok fazla insan ölür. Yani, böylesi tam bir hezimet olur!”

“Ne demek istediğini gayet iyi anlıyorum. Onu ancak zeki bir planla yenebiliriz, güçle değil,” dedi Xie Bi An, Qing Wu Zi’nın sözleri bir hayli canını sıkmıştı. Sahi, savaş başladığında tam olarak kaç can yitip gidecekti?

“O halde ne yapmamız gerektiğini düşünüyorsun?” dedi Fan Wu She.

“Qingfeng Kılıcı’nı gizlice geri alabilmeniz için Chidi Şehri’ne sızmanıza yardım edeceğim.”

Cümlesini bitirir bitirmez diğer üçü sessizliğe gömülmüştü.

“Qi Meng Sheng, elindeki altın özüyle Mutlak İmparator’u arıtamayacağını ve Qingfeng Kılıcı’nın da artık elinde olmadığını öğrendiğinde, pervasızca davranmaya cüret edemeyecektir. Neticede ömrünün son demlerini yaşıyor. Ne kadar çok savaşırsa, ölümü de o kadar çabuk olur. Mutlak İmparator olmadan birkaç ay, en fazla da birkaç yıl daha yaşayabilir. Bu, en az zararla bu işin içinden çıkabileceğimiz tek yol.”

Bu plan kulağa makulmüş gibi geliyordu, ancak iki ölümcül kusuru vardı. Birincisi; eğer Qing Wu Zi’nın niyeti kötüyse, onları kendi ayaklarıyla teslim olmaları için kandırıyor demekti. Üçü Chidi Şehri’ne girdiği anda sudan çıkmış balık gibi kalacaklardı. İkinci olarak da; Qing Wu Zi söylediklerinde samimiyse bile, Chidi Şehri’ne girdiklerinde en ufak bir hatada Qi Meng Sheng’in avucuna düşmüş olacaklardı.

Üçünün de ifadesi beklenmedik bir şekilde değişti. Qing Wu Zi akıllı bir adamdı, doğal olarak ne düşündüklerini anında anlamıştı, “Bu tehlikeli bir plan. Bence Beyaz Ölümsüz Chidi Şehri’ne gitmemeli. Cennet Efendisi tek başına gitse daha iyi olur…”

“Hayır,” diyerek açıkça karşı çıktı Xie Bi An, “Shizun gidemez.”

Yaşam ve Ölüm Kitabı, Zhong Kui’nin bu savaşta öleceğini belirtmesine rağmen tam olarak nasıl öleceğini söylemiyordu. Qingfeng Kılıcı olmadan Shizun’unu nasıl Qi Meng Sheng’in bölgesine gönderebilirdi ki? Bunun kadere razı gelip ölüme göğüs germekten hiçbir farkı yoktu. Ama Qing Wu Zi’nın da dediği gibi gizlice Qingfeng Kılıcı’nı ele geçirdikten sonra Qi Meng Sheng’i tuzağa düşürmek, yapılacak en mantıklı şeydi.

Lan Chui Han ağzını açsa da hala konuşmakta tereddüt ediyordu.

Fan Wu She, Qing Wu Zi’ya keskin gözleriyle ve buz gibi ifadesiyle bir bakış attı, “Eğer bizi kandırmaya kalkarsan, seni lime lime ederim. Geriye ruhun bile kalmaz.” Önceki hayatında eline Huang Daozi’yı öldürme şansı geçmemişti, her şey bittiğinde onun öğrencisini canlı bırakmaya da hiç niyeti yoktu.

“Hayır, hayır. Öyle bir şeye asla cüret edemem,” dedi Qing Wu Zi, Fan Wu She’nin öldürme niyetinin baskısı dizlerinin titremesine sebep olmuştu, “İki Geçici Ölümsüz ve Lord Lan, lütfen bana itimat edin. Ben de dünyaya barışın hakim olmasını istiyorum.”

Fan Wu She bu kez Xie Bi An’a doğru baktı; az önceki soğukluğun yerini bir bahar sıcaklığı alıvermişti, “Gitme desem de dinlemeyeceğinin farkındayım. Nereye gidersen git, ne yaparsan yap hep yanında olacağım.”

Xie Bi An’ın kalbi yumuşacık oldu, “Gitmek zorundayım. Sen henüz ruh silahını kullanma konusunda yetenekli değilsin, ben Qingfeng Kılıcı’nı kolayca bulabilirim. Wu She, senin sayende pek çok musibeti atlattım. Bu kez de Qingfeng Kılıcı’nı alabilirsek, kesinlikle Shizun’un kaderini değiştirebiliriz.”

Lan Chui Han yapmacık bir şekilde birkaç kez öksürdü.

Fan Wu She’nin dudaklarının kenarları kıvrılmıştı, Lan Chui Han’a yandan imalı bir bakış attı. Lan Chui Han’la işbirliği yapmaya hiç gönlü yoktu ama şu anda ona ihtiyacı olduğu da yadsınamazdı.

Xie Bi An, Lan Chui Han’a içtenlikle baktı, “Lan Dage, çok teşekkürler.”

“Bana teşekkür etmekte neden acele ediyorsun ki?” dedi Lan Chui Han, kollarını göğsünde kavuşturdu ve duvara yaslandı; olağanüstü derecede yakışıklı ve zarif görünüyordu, “Sizinle geleceğimi de nereden çıkardın?”

“Ah….”

Lan Chui Han kıkırdadı, “Korkma korkma, sadece sana biraz takılmak istemiştim. Cennet Efendisi beni kurtarmak için Qingfeng Kılıcı’nı teslim etti. Tek başıma gitmek zorunda kalsam bile, kesinlikle oraya giderim.”

Xie Bi An da gülümsedi, “Pekala. Lan Dage, Wu She, üçümüz güçlerimizi birleştireceğiz ve bu meseleyi hep birlikte çözeceğiz!” Daha sonra elini ikisine doğru uzattı.

Fan Wu She çabucak bir adım atarak Lan Chui Han’dan önce Xie Bi An’ın elini tuttu. Xie Bi An parmaklarını sıktı, sertçe salladı ve kararlı bir bakış attı.

Qing Wu Zi, onlarla Chidi Şehri’nin altıncı kalesi olan Kan’da gece yarısı buluşmak ve gizli geçitten geçerek Chidi Şehri’ne sızmak üzere sözleşti.

Ertesi gün Xie Bi An ve Fan Wu She, Ah Lu ve küçük kardeşi için neredeyse bir ay yetecek kadar odun kesti. İlaveten bolca miktarda gümüş de verdiler. Xie Bi An, Chidi Şehri’nden ne zaman çıkacaklarını ya da Ah Lu’nun babasının ne zaman döneceğini kestiremiyordu. Bu yüzden bu iki kardeşin bir süre kendi başlarının çaresine bakmaları gerekiyordu.

Ah Lu elindeki ağır para kesesine şaşkınlıkla baktı, “Bana neden bu kadar çok para verdiniz ki? Geceliği yirmi wen*e anlaşmıştık.”

ÇN: Günümüzdeki yuanla aynıymış.

Xie Bi An, Ah Lu’nun başını okşadı, “Bu parayı kabul et. Chidi Şehri’nin ne zaman açılacağını bilmiyorum, küçük kardeşinle güzelce ilgilen.”

“Gerçekten bana mı veriyorsunuz?”

“Mn.”

“Babam biri iyilik yaptıysa mutlaka karşılığını vermemiz gerektiğini öğütlemişti ve karşılığını ödeyemeyeceğimiz hiçbir şeyi kabul etmememizi söylemişti. Ama buna şu anda çok ihtiyacımız var,” dedi Ah Lu ve dudaklarını büzdü, “O halde…bu parayı dikkatlice harcayacağım. Babam yaban domuzunu iyi fiyata sattığında mutlaka borcumu ödeyeceğim. Buraya geri dönmeyi sakın unutmayın.”

“Tamam, geri döneceğiz,” dedi Xie Bi An gülümseyerek, “Bu parayı güzelce sakla ki kimse görmesin. Ayrıca sakın yabancıların burada konaklamalarına izin verme. Geceleri de daha fazla odun yak.”

Ah Lu’nun gözleri yaşlarla doldu, “Genç Efendi, çok teşekkür ederim. Herkes Merkez Ovalar’daki insanların kötü olduğunu ve bizlere tepeden baktıklarını söylüyor. Ama sizler çok iyi insanlarsınız. Mutlaka geri dönmelisiniz.”

“Elbette,” dedi Xie Bi An, bu kelime ağzından bir çırpıda çıkmıştı ama kalbinde tuhaf bir şekilde bir rahatsızlık duyuyordu. Aslanın inine kendi rızalarıyla giriyorlardı, tek parça halinde geri dönebilecekler miydi?

Fan Wu She usulca Xie Bi An’ın elini tuttu, “Shixiong, için rahat olsun. Kesinlikle geri döneceğiz.”

Xie Bi An parmaklarını Fan Wu She’nin parmaklarına sıkıca kenetledi. Endişe duyuyordu ama yine de Fan Wu She’ye sıcak bir şekilde gülümsedi.


3.3 3 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x