“Aç Hayalet Festivali çok yakında. Bugün, birçok hayalet sevdiklerini ziyarete gidecek. Fengdu Bariyeri’ni yalnızca hava karardığında terk etmek ve güneş doğmadan girmek zorundalar. Fengdu Bariyeri bu dönemde daha zayıf olacak, dolayısıyla bir şeylerin olması için kolay zaman,” dedi Cui Jue ve Gündüz Devriyesi’ne baktı, “Jiang Qu Lian bir şey yapmak istiyorsa, muhtemelen o günü seçecektir. Sen ne düşünüyorsun?”
Gündüz Devriyesi başını salladı, “Her yıl Aç Hayalet Festivali, yeraltı diyarının en yoğun olduğu zamandır. Herhangi bir hayaletin sorun yaratma fırsatından yararlanmasını önlemek için, Kızıl Kral büyük olasılıkla bu zamanda saldıracaktır.”
“Aynı şekilde, düzeni sağlamak için Yin hizmetkarlarının çoğu festivalde konuşlandırılacak ve Yin Yang Anıtı’ndaki gardiyanlar büyük ölçüde azalmış olacak. Fan Wu She de yeraltı diyarına sızmak için o günü seçecektir,” dedi Cui Jue ciddi bir ifadeyle, “O gün mutlaka bir şeyler olacak, ama bunu iyi kullanırsak ikisini de yok edebiliriz.”
Xie Bi An endişeyle, “İkisi de eski Yeraltı generaliydi ve yeraltı diyarını avuçlarının içi gibi biliyordu, bu yüzden ne gibi şeyler yapacaklarını kestiremiyorum,” dedi.
“Şanslarını fazla zorlayacaklarını zannetmiyorum,” dedi Cui Jue, “Burada olduğun sürece güvende olduğundan emin olabiliriz. Bi An, ne olursa olsun, Aç Hayalet Festivali başladığında yeraltı diyarından çıkma. Tamam mı?”
“Tamam, Doğu İmparatoru Çanı…”
“Kral Qin Guang’dan nöbet tutmasını isteyeceğim,” dedi Cui Jue soğukça, “Aç Hayalet Festivali’nde yeraltı generallerini ve Yin hizmetkarlarının gücünü kullanarak onları tuzağa düşürmek için elimizden geleni yapmalıyız.”
Gündüz Devriyesi ellerini önünde birleştirerek yumruk yaptı, “Emrinizdeyim, Lord Cui.”
Gündüz Devriyesi gittikten sonra Xie Bi An bir süre arkasından bakakalmıştı, “Lord Cui, Gündüz Devriyesi ve Gece Devriyesi Chidi Şehri’nde büyük başarılara imza attılar. İmparatordan onları serbest bırakmasını isteyeceğini söylemiştin. İmparator inzivadan ne zaman çıkacak?”
“Bunu kimse bilmiyor. İmparator inzivadan son çıktığında Yüce İblis yüzünden çıkmıştı. İmparator iki devriyeyi şahsen cezalandırdığı için kendisinin affetmesi gerekiyor. Üç yıl önce Chidi Şehri’nde onlar için af isteyeceğim konusunda söz vermiştim. Bu yüzden bu kriz çözüldükten sonra onların reenkarne olmasını sağladıktan sonra İmparatora rapor vereceğim. İmparator beni suçlarsa da bunu kabul edeceğim.”
Bugünlerde Xie Bi An’ın içtenlikle gülümsemesi çok zordu. Ama bunu duyunca gülümsemeden edememişti, “Lord Cui son derece dürüst biri. Gündüz Devriyesi ve Gece Devriyesi’nin milyonlarca hatası olsa bile, beş yüz yıldır yeraltı diyarındaki görevlerini sadakatle yerine getiriyorlardı. Liyakat ve çalışkanlıkta hiçbir kusurları yoktu ve günahlarının kefaretini çoktan ödediler. Birlikte olma şansını elde edebilmeliler.”
Cui Jue iç çekti, “Evet, onları özgür bırakmanın zamanı geldi.”
Gündüz ve Gece Devriyelerinin birbirlerine olan sevgisi o kadar derindi ki Xie Bi An onlara imreniyordu. Gün içinde sadece kısa bir süre birbirlerine bakabilseler ve yalnızca mektuplaşarak birbirleriyle konuşabilseler de, birbirlerinden asla vazgeçmiyorlardı. Özgürlüğü yeniden kazanmak ve önceki yaşamın bitmemiş kaderini sürdürmek için beş yüz yıl boyunca yeraltı diyarında özenle çalışmışlardı. Bu nasıl derin bir aşktı böyle? Ancak bazı insanlar, birlikte yaşasalar da birbirlerinden kopuklardı. Aynı yatağı paylaşsalar da kalpleri birbirinden uzaktaydı. Hatta bazıları birbirini aldatıyor, birbirinden şüphe ediyor ve canını yakıyordu.
Büyüleyici ve soğuk tilki gözleri Xie Bi An’ın gözlerinin önünde belirdi ve kalbini acıyla doldurdu.
Cui Jue hizmetkarları konuşlandırmasını bitirdikten sonra, Xie Bi An ona rapor verdi ve ardından Fengdu Şehri’ne döndü. Lan Chui Han’dan haber almak için orkide bahçesinde beklemek istiyordu. Song Chun Gui’nin tehlikeyi savuşturup savuşturamayacağı ve Li Bu Yu’nun ölmeden önce ona neler yapabileceği konusunda oldukça endişeleniyordu.
Cui Jue onun Fengdu’dan ayrılmasını yasaklamıştı ama şehir içi hala güvenliydi. Her yerde devriye gezen Yin hizmetkarları vardı ve Jiuzhou’da hayaletlerle insanların bir arada yaşayabileceği tek yerdi.
Aç Hayalet Festivali yaklaştıkça, Xie Bi An daha huzursuz hissediyordu. Bu yüzden kendini orkide bahçesine kapatarak çiçeklerle ilgileniyordu.
O gün, nihayet Lan Chui Han’dan Shu Dağı’yla ilgili bir mektup aldı. Bekledikleri gibi, Wu Si Hai’nin ölümünde Song Chun Gui baş şüpheliydi. Wu Si Hai’nin efsun yetenekleri azımsanamayacak kadar yüksek olduğundan Wuliang Sekti’nde onu öldürebilecek ve ona kin güdecek çok fazla kişi yoktu. Wuliang Sekti’nin işlerini yönettiği üç yılda, sürekli büyük ve küçük çatışmalar olmuştu ve sekt gizlice arasında bir bölünme yaşamıştı. Li Bu Yu yavaş yavaş daha da kötüye gitmesine rağmen gelecekti sekt liderini atamayı reddediyordu. Eğer Li Bu Yu aniden ölürse, o zaman mantıken sekt liderliğine sektin Da Shixiong’u atanacaktı. Song Chun Gui bu gücü ele geçirmek için can atıyordu ve Wu Si Hai’yi öldürmek için bir nedeni vardı. En önemli noktaysa, onu öldürebilecek kadar güçlü olmasıydı.
Gelgelelim Song Chun Gui sekte girdiğinden beri dürüst karakteri sebebiyle halk arasında ün salmıştı. İlaveten herhangi bir kanıt yoktu ve şimdilik kimse onu bu suça mahkum edemezdi. Wu Si Hai’nin altın özü çıkarılmıştı; bu da kaçınılmaz olarak insanlara o yıl ölen ama katili asla yakalayamayan Meng Ke Fei’yi hatırlatıyordu. Bunu aynı kişinin yapmış olması oldukça muhtemeldi. Ek olarak, bir de etrafta dolaşan ve Yüce İblis’in renkarnesi olan Fan Wu She gibi biri vardı. Dolayısıyla insanlar Fan Wu She’den daha çok şüpheleniyorlardı.
Xie Bi An daha sonra Lan Chui Han’a Cui Jue’nin planının Aç Hayalet Festivali sırasında Ölümsüz İttifak’ın yardımını gerektireceğini belirten bir mektup yazdı. Yani şu anda, Li Bu Yu neyin daha önemli olduğuna karar vererek hareket etmek zorundaydı ve Song Chun Gui’yi cezalandıramazdı. Ayrıca Li Bu Yu’ya da bir mektup gönderdi ve Yıldırım Hazinesi’ni Song Chun Gui’ye vermesini söyledi. Aç Hayalet Festivali sırasında “hayaletleri yakalamalarına” yardım etmek için Fengdu’ya gelmesini istiyordu.
Li Bu Yu’nun Yıldırım Hazinesi’ni vermeyi kabul etmesinin imkansız olduğunu biliyordu, ancak Wuliang Sekti’nin kıdemlileri ve öğrencileri arasında bu hazineyi Song Chun Gui’den daha iyi kontrol edebilecek kimse yoktu. Aç Hayalet Festivali sırasında bu savaşı kaybederse, tüm gerçeği Fan Wu She’ye anlatacağını söyleyerek Li Bu Yu’yu tehdit etti. Elinde Shanhe Sheji Haritası varken, Yüce İblis’in nefreti ve öfkesi Shu Dağı’nı yok etmeye yetecekti.
Daha sonra Xie Bi An başka bir mektup yazmaya başladı. Bu mektubu Chidi Şehri’nden çok uzak bir yere, yani Kunlun’a ― ―Hua Xiang Rong’a gönderecekti. Bu mektup Gece Devriyesi tarafından onun için teslim edilecekti fakat yine de mutlak güvenliği garanti etmeye cesaret edemiyordu. Bu sebeple mektupta önemli şeyleri açıklamamıştı. Lakin Hua Xiang Rong’u tanıdığı kadarıyla, Qi Meng Sheng ve Jiang Qu Lian’ın ittifakından dolayı intikam ateşi onu her an yakıyor olmalıydı. Dolayısıyla mutlaka gelip kendisiyle görüşecekti.
Tüm bunları yaptıktan sonra Xie Bi An’ın kalbindeki boşluk hissi giderek güçlendi. Orkide Bahçesi’ne döndü ve çiçek tarhının yanında çömelerek Dangshanhe’sine baktı.
Lan Chui Han, Dangshanhe’nin büyükbabasının en sevdiği şey olduğunu sanıyordu ama aslında Zhong Ming, çocukken çoğu erkek çocuk gibiydi; çiçeklere hiç ilgisi yoktu. Ancak daha sonra Dangshanhe’nin Zhong Ming’e Zong Zi Heng tarafından bırakılan bir aile yadigarı olduğunu öğrenmişti. Zhong Ming bile bu orkidenin Zong Zi Heng’in hayatta kalan tek orkidesi olduğunu bilmiyordu. O gün annesi orkide bahçesini yok ettiğinde Xiao Jiu’su bu orkideyi gizlice saklamıştı. En üzücü şey ise, bunu Xiao Jiu’sunun kendisinin dahi hatırlamamasıydı.
Bu Dangshanhe’yi gizlice saklarken Xiao Jiu’nun kalbinin ne kadar saf ve sevgi dolu olduğunu sadece o hatırlıyor ve sadece o anlıyordu.
Li Bu Yu’yu tüm gerçeği Fan Wu She’ye söyleme konusunda tehdit etse de üstünden çok sular akmıştı. Yaşananlar geri döndürülemezdi. Söylemesi ya da söylememesi ne fark ederdi ki? Hadi söyledi diyelim, Fan Wu She inanacak mıydı? İnansa bile, neyi değiştirebilirdi ki?
Ama hem Huang Daozi hem de Zhong Kui ona bir şeyleri değiştirmek için yeniden doğduğunu söylemişlerdi…
―
Birkaç gün sonra Xie Bi An, Lan Chui Han’dan Li Bu Yu’nun Yıldırım Hazinesi’ni Song Chun Gui’ye vermeyi asla kabul etmeyeceğini, ancak yine de o gün Song Chun Gui’yi Fengdu’ya getireceğini belirten bir mektup aldı. Aç Hayalet Festivali’nde onlarla birlikte düşmanla savaşmak için gelecekti.
Xie Bi An, Li Bu Yu’yu son gördüğünde o kadar yaşlı görünüyordu ki, bir ayağı zaten mezardaydı. Düşmanla birlikte savaşmak için geleceğini söylemesinin nedeni muhtemelen kaostan faydalanarak Song Chun Gui’den kurtulmaktı. Ancak Fengdu bölgesine girdiği andan itibaren Xie Bi An onun emellerine ulaşmasına asla müsaade etmeyecekti.
Birkaç gün içinde, her yıl düzenlenen Aç Hayalet Festivali başlayacaktı. İnsanların ve hayaletlerin yüz yıldır uyum içinde yaşadığı Fengdu yakında çok büyük bir fırtınaya gebe kalacaktı.