İçeriğe geç
Home » Wu Chang Jie 72. Bölüm

Wu Chang Jie 72. Bölüm

Sonbahar geldiğinden beri havalar iyice buz kesmeye başlamıştı. Orkide bahçesindeki çiçekler birbiri ardına açıyordu. Güzellikleriyle adeta yarış içinde olan sonbahar çiçekleri de son kez açıyordu.

Zong Zi Heng, bu orkide bahçesi için çok titiz bir özen gösteriyordu. Jiuzhou’nun her bölgesinden aldığı envai çeşit orkide tohumunu mevsimlerine göre dikkatlice dikmişti.

Zong Zi Heng çiçek bahçesinde çalışmakla meşgulken Shen Shi Yao hizmetçileriyle birlikte içeri girdi.

“Heng Er, başına güneş geçecek. Gel de biraz dinlen,” dedi Shen Shi Yao gülümseyerek, “Annenin yaptığı buzlu kayısı çiçeği kompostosunun tadına bak.”

Zong Zi Heng’in bedeni olduğu yerde donakaldı. Elindeki çapayı bıraktı ve ifadesiz bir şekilde yürümeye başladı.

Hizmetçilerden biri ellerini temizlemesi için bir kap su getirdi.

Shen Shi Yao hafif, orkide kokulu bir mendil çıkardı ve alnındaki ince teri nazikçe sildi, “Şu haline bak, ne kadar da terlemişsin. Başına güneş geçmiştir şimdiye.”

“Sorun yok, teşekkürler anne.” dedi Zong Zi Heng, beyaz kaselerden birini aldı ve şeftali çiçeği kompostosunun tadına baktı. Komposto, güneşten sonraki susuzluğunu tamamen gidermişti, tatlı ve serinleticiydi.

“Güzel mi?” diye sordu Shen Shi Yao, gözlerinde beklentiyle oğluna bakıyordu.

Zong Zi Heng göz kapaklarını hafifçe indirdi, kalın ve uzun kirpikleri duygularını gizliyordu, “Güzel, teşekkürler anne.”

Hua Yu Xin’in ölümünden sonra, Shen Shi Yao yaptığı hatanın farkına varmıştı ve yaralıyken Zong Zİ Heng’le çok iyi şekilde ilgilenmişti. Zong Zi Heng’in onun davranışlarından etkilenmediğini söylemek doğru olmazdı, sonuçta annesiydi. Ne kadar öfkelenirse öfkelensin, birbirlerine derinden bağlıydılar. Peki ne yapabilirdi ki? Hua Yu Xin’in ölümü, Zong Zi Heng’in kalbinde asla iyileşmeyecek, izi silinmeyecek bir yara bırakmıştı. Annesiyle arasındaki bu mesafe asla kapanmazdı, artık eskisi gibi olamazlardı.

Shen Shi Yao giderek daha da soğuk olan ve suskunlaşan oğluna baktı. Usulca iç geçirdi, “Birkaç gün önce İmparator’la aranızın tekrar bozulduğunu duydum.”

Zong Zi Heng’in bakışları aniden buz kesti.

“O evlilik sözü çok uzun zaman önceydi, yani…”

“Anne, bahçede çok fazla sivrisinek var. Qinghui Köşkü’ne dönsen daha iyi olur.”

Shen Shi Yao söğüt dalına benzeyen kaçlarını çattı, gözlerinde bir keder vardı.

Zong Zi Heng’in kalbi birazcık yumuşamıştı, “Kayısı çiçeği kompostosundan ayır, daha sonra birkaç kase daha içeceğim.”

“Pekala, akşam yemeğine erken gel.”

Shen Shi Yao gittikten sonra Zong Zi Heng arkasını döndü ve çiçek bahçesinin iç kısımlarına ilerledi. Çapayı tekrar eline alıp, acımasızca toprağa daldırdı.

Jiaolong Meclisi’nden bu yana, yaklaşık yarım yıl geçmişti. Ve bu altı ay boyunca ölümsüz efsun dünyasındaki fırtına hiç dinmemişti. Büyük ölümsüz haneler birbirlerinden teker teker kopuyordu.

İmparator Zong’un müdahalesi altında, Huaying Sekti kinine rağmen Wuyun Sekti’den intikam almaktan geçici olarak vazgeçmişti. Bu elbette yalnızca lafta kalmıştı. Huaying Sekti, Wuyun Sekti’nin gücünü zayıflatmak için el altından irili ufaklı pek çok sektle işbirliği yapmaya başlamıştı.

Başlangıçta Wuyun Sekti, Chunyang Sekti, Wuliang Sekti ve Cangyu Sekti ile birlikte Jiuzhou’nun en büyük dört sekti olarak adlandırılıyordu. Fakat Wuyun Sekti’nin eski liderleri ölmüş, sekt büyük bir kargaşanın içine düşmüş, ardından da yeni liderlerinin altın özü çalan şeytani bir efsuncu olduğu ortaya çıkmıştı. Jiaolong Meclisi’nde gerçek kimliği ortaya çıktığı için sektin yüzlerce yıllık itibarını yıkmakla kalmamış, sektin en değerli büyülü silahı olan Dağları Yürüten Kırbaç’ı da çalmıştı.

Önüne lezzetli bir pirzola koyulsa, kim bir ısırık almadan durabilirdi ki? Sadece yarım yıl içinde, Wuyun Sekti çok sayıda öğrencisini ve sahip olduğu bölgeleri kaybetmişti.

Tam ölümsüz dünya Wuyun Sekti’nin adım adım yıkılışa doğru ilerlediğini düşünürken, İmparator Zong aniden şaşırtıcı bir kararla çıkageldi― Üçüncü Prenses Zong Ruo Ning ve Wuyun Sekti’nin kıdemlisi Liu Zheng’in oğlu ile arasındaki evlilik belirlendiği üzere gerçekleştirilecekti.

Haber yayılır yayılmaz ölümsüz efsun dünyasında büyük bir yankı uyandırdı. Bazıları İmparator Zong’un Wuyun Sekti içerisindeki dengeleri korumak ve yıkılışı engellemek için bu karara vardığını düşünürken, bazıları Chu topraklarında Chunyang Sekti’nin daha da güçlenmesinin önüne geçmek için olduğunu düşünüyordu. Sebebi ne olursa olsun İmparator Zong, apaçık bir şekilde Wuyun Sekti’ni korumakta karar kılmıştı.

Çok miktarda kan kaybeden Wuyun Sekti pek çok sıkıntıya rağmen Daming Zong Klanı’nın desteğini arkasına almıştı ve geçici de olsa istikrarlı yapısına tekrar kavuşmuştu.

Tüm söylentilerin içinde, kimse Üçüncü Prenses’i düşünmemişti.

Zong Zi Heng ve Zong Zi Xiao, kardeşlerinden birkaçını da alarak Zong Ming He’yi bu kararından geri dönmesi için ikna etmeye gittiler. Wuyun Sekti tüm itibarını kaybetmişti ve hala karmaşa içindeydi. Kız kardeşleri o sekte gelin olarak giderse, onun da itibarı zedelenmez miydi?

Fakat yalvarışları kâr etmemişti, Zong Ming He bu evliliğin gerçekleşmesi konusunda oldukça kararlıydı.

Zong Zi Heng, Zong Ming He’nin Wuyun Sekti’nin minnettar kalması ve tamamen avucunun içinde olması için bu karara vardığını biliyordu.

Xu Zhi Nan’ın söylediklerini hatırladı, Zong Ming He’nin kendi oğlunun altın özünü yemek istemesi onu hiç şaşırtmamıştı. O anda babasının çocuklarını sevmediği, yalnızca güç için bir araç gördüğü kafasına dank etti.

Zong Ruo Ning evlendikten sonra Zong Zi Heng, kendisini üç gün boyunca orkide bahçesine kapattı. Ve kardeşinin gitmeden önce ağlayarak ona “Dage” deyişi kulaklarında tekrar tekrar yankılandı. Ne kadar güçsüz ve aciz olduğunu o anda iliklerine kadar hissediyordu.

Altı aydır, Daming’den bir kez olsun bile ayrılmamıştı.

Yaraları iyileşse ve ev hapsinden çoktan kurtulmuş olsa da, ne zaman can sıkıntısını gidermek için saraydan dışarı çıksa Huang Hong ve Huang Wu onu gizlice takip ediyordu. Artık Wuji Sarayı’ndan da dışarı çıkmıyordu.

Kimse onu takip etmeseydi bile, Zong Zi Xiao’nun yanından ayrılmaya cesaret edemiyordu. Bütün dünya Yan Shu’nun peşine düşmüşken, bir tek o bulmak istemiyordu. Tüm kalbiyle dünyadan tamamen silinmesini diliyordu. Fakat ne yazık ki bu imkansızdı, Yan Shu er yada geç ortaya çıkacaktı ve yıldırım taşlarının patlayışı gibi Zong Zi Xiao’nun gerçek babası olduğu ansızın bir gün herkes tarafından bilinecekti.

Eğer her şey ortaya çıkarsa ve geri dönüşü olmayan bir yola girerlerse, annesiyle beraber Zong Zi Xiao’yu Daming’den nasıl kaçıracağını bile dikkatlice planlamıştı.

Aynı zamanda da kendisini babasının olası altın özü saldırılarına karşı koruması gerekiyordu. Her gün sükûnet içinde meditasyon yapıyor, yemek yiyor ve çiçeklerine zaman ayırıyordu. Her zamanki rutininden pek de farklı görünmüyordu ama muazzam bir baskı altındaydı, sürekli boğulacakmış gibi hissediyordu.

Birkaç gün önce, Xu Zhi Nan’dan, babasına karşı itaatsizlik edemese bile en azından Veliaht Prens olmak için İkinci Prens Zong Zi Mo ile rekabet etmesini tavsiye eden bir mektup almıştı. Artık Chunyang Sekti’nin ve Cangyu Sekti’nin desteği tam manasıyla arkasındaydı.

Zong Zi Heng mektubu parçalara ayırdı ve bütün gece yine uyuyamadı.

Orkide bahçesinde güneş battığında, Zong Zi Heng daha fazla bahane bulamamıştı. Bu nedenle Zong Zi Xiao’nun akşam yemeği için geldiği Qinghui Köşkü’ne geri dönmek zorunda kaldı.

Zong Zi Xiao, Shen Shi Yao’u gördüğünde onu uygun şekilde selamladı, “Cariye Shen, Dage.”

Shen Shi Yao ona gülümseyerek baktı, “Xiao Jiu, ah, senin yaşındaki çocuklar gerçekten de çok hızlı büyüyor. Seni her gördüğümde daha da değişmiş oluyorsun.”

“Annem de son zamanlarda çok fazla boy attığımı söyledi.”

Hua Yu Xin ile olan olaydan bu yana, Zong Zi Xiao, Shen Shi Yao’ya karşı saygısını yitirmiş olsa da yüz yüze gelince her şey normalmiş gibi davranıyordu.

“Ying Ruo, birkaç gün önce soğuk almıştı. Şimdi iyi mi?”

“Çok daha iyi, hatta bugün Cariye Shen ile beraber krizantemleri seyretmeye gitmek istediğini söyledi.”

“Pekala,” dedi Shen Shi Yao gülümseyerek, “Hadi gel, yemek yiyelim.”

Zong Zi Xiao tam yemek çubuklarını almıştı ki, Shen Shi Yao tekrar söze girdi, “İmparator’un senin kılıcını hazırlamaya başladığını duydum.”

Zong Zi Xiao bunu duyunca kısa bir süre duraksadı. Zong Zi Heng’e doğru gizlice bir bakış attıktan sonra bir “Mn” sesi çıkardı.

Zong Zi Heng bunu zaten duymuştu, tek kelime etmeden yemeğini yemeye devam ediyordu.

Zong Ming He ile Zong Ruo Ning konusunda büyük bir tartışma yaşamışlardı. Ancak hemen ardından, Zong Zi Xiao için Jiuzhou’da en iyi siyah demirini bulduğunu söylemişti ve kılıcı dövmesi için Dev Ruh Köşkü’nün efendisini de davet etmişti. Tüm malzemeler tamamlandıktan sonra en erken gelecek baharda Zong Zi Xiao’nun kılıcının Shen Nong Kazanı’nda arındırılması için Kunlun’a gidilecekti.

Bu şekilde baba ve oğul arasındaki ilişki doğal olarak eskiye dönmüştü.

Zong Zi Xiao da ablasının evliliği yüzünden Zong Ming He’yle ters düşmüştü. Fakat yine de böyle bir kılıca karşı koyamadığı için kaçınılmaz olarak Zong Zi Heng’den biraz çekiniyordu.

Shen Shi Yao gülümsedi, “İmparator seni gerçekten de destekliyor. Daming Zong Klanı’nın Shen Nong Kazanı’nı son kullanışından beri yirmi yıldan fazla oldu. Her şey yolunda giderse, bu ilahi kılıç senin reşitlik hediyen olacak.”

“Babam da öyle diyor,” dedi Zong Zi Xiao ve tekrar ağabeyine doğru baktı.

Zong Zi Heng gayet sakin görünüyordu, “Çok iyi, Jiaolong Meclisi’ni kazandığın için ilahi bir kılıcı hak ediyorsun.”

Zong Zi Xiao içten içe rahatlamıştı, “Dage, zamanı geldiğinde Kunlun’a beraber gidelim ve Cangyu Sekti’ni ziyaret edelim.”

“Tamam.”

Yemekten sonra iki kardeş her zamanki kılıç alıştırmalarını yaptı.

Zong Zi Xiao gittikten sonra, Zong Zi Heng de dinlenmek için eve dönmeye hazırdı fakat Shen Shi Yao’nun onu bekliyor olduğunu gördü.

“Anne, neden hala uyanıksın?”

Annesinin ona bir şey söyleyeceğini biliyordu, ama duymak istemiyordu.

Shen Shi Yao başını eğdi ve bileğindeki değerli bileziği düzeltti, “Son zamanlarda, saraydaki dedikoduları duydun mu?”

“Ne?”

“İç sarayda olsam da, dışarıdaki söylentiler mutlaka kulağıma gelir.”

“Ne duydun? Dedikodulara kolayca kulak asılmamalıdır.”

“Shen Nong Kazanı’nda arındırılan silahlar genellikle sekt liderleri ya da varisler içindir. Daming Zong Klanı ne kadar büyük olsa da en küçük prens için böyle bir şey yapılması şimdiye kadar kimsenin duymadığı bir şeydir.”

“Bu sözü babam Xiao Jiu’ya kendisi vermişti. Ayrıca, dört yıl öncesinde kılıç isterken kimse onun gerçekten de kazanabileceğini düşünmemişti.”

“İmparator’un sözleri çocuk oyuncağı değil, yaptığı her şeyin bir nedeni vardır.”

“Anne, ne demek istiyorsun?”

“Bir şey söylemek istemiyorum. Sarayın içinde ve dışında İmparator’un tahtını Xiao Jiu’ya vermek istediği için tam olarak bir veliaht prens belirlemediği konuşuluyor.”

Zong Zi Heng’in kalbi sıkıştı, “Bu imkansız. Xiao Jiu ilk çocuk değil, ayrıca çok genç. Annesi sarayda güç sahibi değil.”

“Evet ama belki de İmparator öyle istiyordur,” dedi Shen Shi Yao ve derin gözleriyle Zong Zi Heng’e baktı, “İmparator her fırsatta Wuliang Sekti tarafından dizginleniyor ve uzun zamandır İmparatoriçe ile de arası açık. Wuyun Sekti’ni çok güçlü bir şekilde koruyor, bu bile sana bir şeyler anlatmıyor mu? Zong Zi Mo İmparator olursa, Wuliang Sekti, Daming Zong Klanı’ndan daha güçlü olacak.”

Zong Zi Heng derin bir tonla cevapladı, “Anne, saçma sapan şeyler düşünmeyi bırak. Bunlar senin kafa yorman gereken şeyler değil.”

Shen Shi Yao ayağa kalktı ve oğluna doğru yürüdü, “Annen daha önce yanlış bir şey yaptı. Hua Hanım’ın başına gelenler benim hatam. Karına ya da kayınpederine güvenmektense, kendine güvenmen daha iyidir. Oğlum çok güçlü biri ve geleceği çok parlak.”

“…Anne, ne demeye çalışıyorsun?” dedi Zong Zi Heng, Hua Yu Xin’i düşününce, bir kez daha kalbi kederle dolmuştu.

Shen Shi Yao usulca Zong Zi Heng’in yüzüne dokundu, “Erkenden yat. Havalar çok soğudu, üşümemen için yorganını değiştirdim.”


ÇN: Manipulator kaltak

5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x