İçeriğe geç
Home » Wu Chang Jie 97. Bölüm

Wu Chang Jie 97. Bölüm

“Sence Xu Zhi Nan ölmeden önceye Shizun’a ne demiş olabilir? Belki de Shizun, Qi Meng Sheng’in bir işler peşinde olduğunu biliyordu. Ama Qi Meng Sheng’in davranışlarına bakıldığı zaman, önceden planlanmış gibi görünmüyor. Büyük ihtimalle Shizun yüzünden planları ortaya çıktı ve harekete geçip saldırmak zorunda kaldı.”

“Ya da, bu meselenin benim gölün dibine girip o adamı görmemle bir ilgisi vardı. Adamı saklamak için Qi Meng Sheng onu Ruh Sarayı’na getirdi ve Uçan Tüy Elçileri buzdan tabutu korumaları için görevlendirdi. Cangyu Sekti’nin öğrencileri bile susturulmak için öldürüldü,” dedi Fan Wu She kaşlarını çatarak, “Eğer o adam Cheng Yan Zhi’yse, Qi Meng Sheng’in neden bunu yaptığını anlamıyorum.”

“Belki de…” dedi Xie Bi An, “Qi Meng Sheng’le gönül ilişkisi olan kişi Xu Zhi Nan değil de Cheng Yan Zhi’dir?”

Fan Wu She bunun imkansız olduğunu biliyordu çünkü Qi Meng Sheng, Cheng Yan Zhi’yi gördüğünde, Cheng Yan Zhi zaten ölüm döşeğindeydi. Cheng Yan Zhi’nin hayatını umursayan tek kişi Xu Zhi Nan’dı. O sırada Xu Zhi Nan’ın kederi ve kendini suçlayışı göz önüne alındığında, Cheng Yan Zhi’yi hayatta tutmak için için Yedi Yıldızlı Yaşamı Sürdürme Lambası’nı kullanması gayet mantıklıydı. Belki de Qi Meng Sheng her şeyi Xu Zhi Nan’ın iyiliği için yapmıştı? İkisi arasında tam olarak neler geçmişti? Xu Zhi Nan, Qi Meng Sheng’i, Zong Zi Xiao’ya boyun eğmesi için ikna ettiğinde, tam olarak neler olduğunu anlamış olması gerekiyordu.

Ne yazık ki Xie Bi An’a bunların hiçbirini anlatamazdı, yalnızca “İmkansız değil,” demekle yetindi.

“Eğer durum buysa, o zaman Qi Meng Sheng derin bir sevgi besliyor demektir,” dedi Xie Bi An, birazcık duygulanmıştı, “Geçen yüz yıl bile ona olan sevgisini etkilememiş. Dünyada gerçekten de böyle bir aşk var mı?”

Fan Wu She yarasının derin bir acıyla sızladığını hissetti, “Gerçekten mi? Bu derin bir aşk mıdır?”

“Elbette,” dedi Xie Bi An, “Tüm hayatını tek bir kişiye adadığında, diğer kişi ölse bile sevginde en ufak bir değişim olmaz. Bu, hayatında yalnızca bir kere sahip olabileceğin türden derin bir aşktır.”

“…Ya birisi senin için böyle bir sevgiye sahipse?”

Xie Bi An hiç tereddüt etmeden yanıtladı, “Eğer birisi bana bu kadar değer verirse, ben de ona iki misliyle karşılık vereceğim ve ölümde de yaşamda da beraber olacağız.”

Fan Wu She derin bir nefes aldı, sesi titriyordu, “Söz ağzından çıktı bir kere, sakın ileride pişman olma.”

“Neyden pişman olacağım?” diye sordu Xie Bi An, kafası karışmıştı.

Fan Wu She başını çevirip Xie Bi An’a baktı, gözleri ışıl ışıldı, “Benim sana olan sevgim tam olarak böyle.”

Xie Bi An donakaldı. Fan Wu She’nin gözlerindeki derin anlam afallamasına neden olmuştu. Kendisine gelir gelmez alaycı bir tonla yanıtladı, “Shixiong senin çok kavgacı olduğunu sanıyordu, böyle güzel cümleler kurabileceğini hiç düşünmemişti.”

“Sence bunları laf olsun diye mi söylüyorum?” dedi Fan Wu She ciddiyetle, “Senin için Meng Po Çorbası’nı içmedim. Geçen yüz yıl bile sana olan sevgimin derinliğini azaltmadı.”

Senin için yeraltı diyarına, ölümlü diyara ve hatta cehenneme bile gittim. Hem yaşamda hem de ölümde seninle birlikte olacağım.

Ama sen hiçbir şeyi hatırlamıyorsun.

Xie Bi An’ı birazcık sıcak basmıştı, “Tabii ki de öylesine konuşuyorsun. Bunu yapmak kolay değildir.”

“Hangi sebepten ötürü bana inanmıyorsun?” dedi Fan Wu She, aniden öfkelenmişti ve bedeni titrediği için yarası sızlamaya başlamıştı.

“Pekala, pekala Shixiong sana inanıyor. Ne diye sinirleniyorsun?” dedi Xie Bi An azarlarcasına, “Daha fazla hareket etme.”

Fan Wu She’nin keskin acısı hafiflemişti, ama yine de kalbinde boğuluyormuş gibi hissediyordu.

Xie Bi An endişeyle sordu, “Hala acıyor mu?”

“Acıyor.”

“Yanımda acını hafifletecek bir hap var, sen…”

“İçmeyeceğim,” dedi Fan Wu She ve Xie Bi An’a kurnazca baktı, “Seni öpebilir miyim?”

Xie Bi An’ın afallamış ifadesi azıcık komikti.

“Bana öpücük verirsen tüm haplardan daha çok işe yarar.”

Xie Bi An öfkeden dişlerini sıktı, “Sen, utanmazca davranmayı kes!”

“Utanmaz biriysem olacak ki?”

Xie Bi An’ın yüzü anında kıpkırmızı kesildi, “Beni daha önce öpmemiş miydin?”

Bunu söyledikten sonra pişman oldu. Neden hala onunla bunu konuşuyordu ki?

“O sayılmaz.”

“Neden sayılmazmış?!”

“Daha önceki seni sevdiğimi anlaman içiydi, şimdiki ise acımı dindirmek için.”

Fan Wu She’nin saçma sapan sözleriyle doğrudan yüzleşen Xie Bi An gerçekten de şaşkına dönmüştü.

“Shixiong, bana sadece bir umut ver,” diye yalvardı Fan Wu She, bir yandan da Xie Bi An’ın kolunu tutuyordu.

“Saçmalık! Sen neler diyorsun böyle? Hepsi çok saçma!”

Fan Wu She dudaklarını büzdü, “Shixiong, seni öpmeme izin ver. Sonuçta kaybedeceğin hiçbir şey yok, ama ben kan kaybediyorum.”

“İkisi aynı şey mi?!” diye bağırdı Xie Bi An.

“Seni öpmeme izin verirsen, artık acı hissetmeyeceğim,” dedi Fan Wu She ve belindeki kuşağı açtı, “Bak, çok kan kaybettim…”

Xie Bi An anlık bir kararla cevapladı, “Tamam, tamam, öpmek istiyorsan öp. Söylenip durmayı kes!”

Fan Wu She istediğini elde etmişti artık, memnun bir şekilde gülümsedi. Nazikçe Xie Bi An’ın ince çenesini tuttu ve gözleri kiraz kırmızısı dudaklara kaydı, “Shixiong, söz ağzından çıktı artık.”

“….”

“Shixiong kabul etti, artık sözünden cayamaz,” dedi Fan Wu She, ses tonu daha da derinleşmişti, “Benden başka kimse seni öpemez, Shixiong kabul ettiği için, şimdi öpeceğim.”

“Sen…mm….”

Fan Wu She, Xie Bi An’ın dudaklarını öperek lafını kesti. Avını yakalayan bir canavar gibiydi, gözlerindeki bakış hemen değişmişti; o yumuşak dudakları ağzının içine aldı, önce emdi ve ardından ısırdı. Xie Bi An’ın o anki şokundan yararlanarak dilini dosdoğru içeri soktu; karşısındaki kaçamak dile dokundu, ardından dilini o ıslak ve sıcak ağzın içinde dolaştırdı.

Yiyip yutuluyormuş gibi hissettiren bu vahşi öpücük, Xie Bi An’a rüyasındaki o öpücüğü hatırlatmıştı; adam onu bayılma noktasına gelene kadar öpmüştü. Böyle bir yoğunluk, böyle bir hakimiyet, böyle bir tat, rüyasındaki adamla tıpatıp aynıydı!

Xie Bi An panik içinde Fan Wu She’yi itmeye çalıştı ama elini uzattığında eline bulaşan ılık kanı hissetti. Dudaklarını birleştirmiş ve dillerini kenetlemişken, acı verici bir homurtu çıkardı ve elini çabucak geri çekti.

Fan Wu She acı çekse de kendisini dizginlemedi, hatta Xie Bi An’ın üstüne yattı ve bir eliyle onun bileğini yere doğru bastırdı. Onun ağzından çıkan her nefesi vahşice yağmalıyor ve bacaklarını kasten okşuyordu.

Xie Bi An sanki gökyüzü durmaksızın dönüyormuş gibi hissediyordu ve bedeninden beynine doğru bir ısı dalgası hücum ediyordu. Kendi vücuduna neler olduğunu bilmiyordu. Uzuvları bilinçsizce gevşedi ve Fan Wu She’nin istediğini almasına izin verdi.

Aşırı aç bir adam zarafetle yemek yiyemezdi. Fan Wu She, kollarındaki bedene aşinalığıyla, sahip olduğu her şeyle onu baştan çıkarmıştı ve yalnızca uzun bir öpücükle Xie Bi An’ı istediği kıvama getirmişti. Yine de bedeninin açgözlü arzularını dizginlemek için elinden geleni yapıyordu. Xie Bi An’ı korkutmaktan çekiniyordu. Bu adama karşı önceki hayatında olduğu gibi sınırsız bir şekilde davranamazdı.

Fan Wu She önündeki yemeği afiyetle yiyip bitirdiğinde, Xie Bi An yerde kendinden geçmiş bir şekilde yatıyordu. Yüzü kızarmış, öpücükten dolayı dudakları iyice kızarmış ve şişmişti. Ağzı nefes nefese kalmış şekilde hafifçe açılıp kapanıyordu.

Fan Wu She parmaklarını o sıcak dudaklarda nazikçe gezdirdi, aklından sayısız uygunsuz düşünce geçiyordu. Ses tonu boğuktu, “Shixiong’un dudakları çok lezzetli.”

Xie Bi An kendine geldi ve Fan Wu She’ye sanki bir yabancıya bakıyormuş gibi baktı. Şoktan ve utançtan kıpkırmızı olmuştu, “Sen, bunları kimden öğrendin?!”

“Çocukluğumdan beri dünyayı dolaşıyorum, görmediğim hiçbir şey yok,” dedi Fan Wu She ve gülümsedi, “Shixiong da iyi hissetti mi?”

Xie Bi An çok utanmıştı. Ayağa kalkmaya çalıştı ama Fan Wu She diz çökmüş bir şekilde üzerinde duruyordu. Öfkeyle yanıtladı, “Böyle yaparsan yaran nasıl iyileşecek?”

“Ne yaparsam?”

“….”

“Shixiong, zevk aldın mı?” diye sordu Fan Wu She ve Xie Bi An’ın yanağını usulca okşadı, “Okuduğun o resimli kitaplar sana bir şeyler öğretti mi?”

Xie Bi An o kadar utanmıştı ki buz kütlesinin içine girmek için can atıyordu, “Şansını çok zorlama.”

“Ya zorlarsam?” dedi Fan Wu She ve aniden kendisini Xie Bi An’ın kulağına doğru bastırdı, “Daha çok zevk alacağın şeyler var, Shixiong denemek istiyor mu?”

“Kapa çeneni!”

“Shixiong resimli kitaplara bakarak sadece kendisini rahatlatabilir ve en fazla rüyalar görebilir,” dedi Fan Wu She kıkırdayarak, “Kitaba çizilmiş olan şeyleri denemek istemiyor musun?”

Xie Bi An çaresizce omzunu itti, “Bu, bu tür şeyler yalnızca kadınlar ve erkekler içindir. Neden benim gibi koca bir adamdan hoşlandığını anlamıyorum.”

“Kimse Shixiong kadar iyi olamaz,” dedi Fan Wu She ve Xie Bi An’ın elini tuttu, “Benim ol, Shixiong. Sen ve ben tüm hayatımızı beraber geçirelim. Geceleri beraber olacağız, gündüzleri efsun çalışacağız. Bir çift olsak çok güzel olmaz mı? Birlikte olacağız ve hayatımız boyunca asla ayrılmayacağız.”

“Hayatımız boyunca” kelimeleri gerçekten de Xie Bi An’ın kalbinin derinliklerine inmişti. Kim bir ömürlük bir söze karşı kayıtsız kalabilirdi ki? Fakat yine de Shidi’si ile böyle olmanın dünyayı karşısına almak anlamına geleceğini düşünerek bunun yanlış olduğuna kanaat getiriyordu.

“Shixiong benden nefret mi ediyor?”

“…Hayır.”

“Peki, seni öpmemden nefret ediyor musun?”

Xie Bi An başını diğer tarafa çevirdi, “B-Bilmiyorum.”

“Demek ki nefret etmiyorsun,” dedi Fan Wu She ve onun yüzünü tutup kendisine çevirdi, “Madem nefret etmiyorsun, istediğim zaman seni öpebilirim değil mi?”

“Hayır….”

Fan Wu She, Xie Bi An’ı tekrar öptü.

Xie Bi An ona sertçe baktı, o anda nasıl tepki vereceğini bilmiyordu.

Fan Wu She, Xie Bi An’ın yüzünü avuçladı ve baştan çıkarıcı bir şekilde onu tekrar öptü, “Kabul eden sendin. Seni istediğim zaman yalnızca ben öperim, başkası değil, tamam mı?”

“Ben…”

“Shixiong’lar ve Shidi’ler birbirlerini dudaktan öpmezler, ama Shixiong benim öpmemi kabul etti. Benimle öpüşmekten nefret etmiyorsun, aksine içten içe zevk alıyorsun,” dedi Fan Wu She ve Xie Bi An’ın gözlerinin içine baktı, “Yani, artık benimsin.”

“D-Değilim!”

Xie Bi An endişeden ağlamak üzereydi. Ona yalvaran kişi açıkça Fan Wu She’ydi, kendisinin “zevk aldığı” da nereden çıkmıştı? Nasıl bir insana dönüşüyordu?!

Fan Wu She, Xie Bi An’ın dudaklarına baktı. Artık kendisini daha fazla tutamıyordu. Kahkahasını zar zor bastırdı, başını eğdi ve dudaklarını Xie Bi An’ın dudaklarına sürttü, “Shixiong artık sorumluluk alıp benim eşim olmak zorunda.”

Bunu söyledikten sonra bir kez daha Xie Bi An’ın dudaklarını emmeye başladı. Bu sefer acelesi yoktu, dikkatle ve şefkatle öpüyordu.

Xie Bi An bunu daha önce hiç yaşamamıştı, Fan Wu She adeta onu parmağında oynatıyordu. Kalbindeki tüm şüpheler, tereddütler ve endişeler, o şefkatli öpücüğün altında kontrolsüz bir şekilde eriyip gitmişti.

SQC’nin(Yazar) Notu: Shixiong şaşkınlıktan oltaya düştü.


ÇN: Fan Wu She, seni zibidi…Bunlar nasıl taktikler böyle yiğidim?

5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

You cannot copy content of this page

0
Would love your thoughts, please comment.x